Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/495 E. 2021/1337 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/495 Esas
KARAR NO: 2021/1337Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/07/2021
KARAR TARİHİ: 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlık her ne kadar işçi-işveren ilişkisinden ortaya çıkmışsa da rekabet yasağı ihlalinin iş sözleşmesi —- sona ermesinden sonra gerçekleştiği, bu nedenle uyuşmazlığın ticari dava niteliği olduğu, davalının, müvekkili işveren nezdinde — olarak — tarihinde çalışmaya başladığı, taraflarca imzalanan — sözleşmesinin — rekabet yasağına ilişkin hükümlerin yer aldığı, sözleşmenin — göre davalının gerek sözleşme süresince gerekse sözleşmenin hangi sebeple olursa olsun sona ermesini takip eden —- boyunca, işveren ile doğrudan rekabet teşkil edecek boya üretimi, boya satışı, ve pazarlama faaliyetlerinden uzak duracağı, işveren ile aynı faaliyetlerde bulunan rakip firmalarda boya üretimi, satış ve pazarlama alanlarında görev almayacağı, davalı, aynı maddede tanımlanan—– olarak adlandırılan gizli bilgileri korumayı ve açıklamamayı kabul ve taahhüt ettiği, davalının bu yükümlülüğü de sözleşme sona erdikten sonra da devam edeyeceği, yine aynı maddenin son fıkrasına göre de bu madde hükümlerine uymayan işçinin, —- uyarınca son aylık net ücretinin bir yıllık tutarını maktu tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, yasağa aykırılık, maktu tazminat miktarını aşan bir zarar doğurursa yine —- uyarınca işçinin, aşkın zararı tazminle de yükümlü olacağı, davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra müvekkili şirket ile rakip olan firmalarda aynı alanda çalıştığının öğrenildiğini, davalının müvekkili şirketin ticari sırlarını kullanarak müvekkili şirket aleyhine faaliyette bulunduğunu, müvekkili şirketin oluşturduğu müşteri çevresinde yönelik daha düşük teklifler yaparak aynı zamanda müvekkilinin ürünlerini kötüleyerek itibarını zedelediği, davalı ticari sırları ve müşteri çevresinin müvekkili şirket aleyhine kullanarak müvekkilini hem maddi hemde manevi zarara uğramasına sebep olduğunu,—– numaralı İhtarname ile, rekabet yasağına aykırı davranışlardan doğan maddi zararın, sözleşme gereğince cezai olarak belirlenen son aylık net ücretinin bir yıllık tutarını maddi tazminat olarak ödenmesinin ihtar edildiğini, davalının rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek eyleminin yargılama sırasında toplanan delillerle tespiti, şimdilik —– tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın, kanuna ve —-uygulamalarına aykırı olduğunu, işveren – işçi arasındaki bu uyuşmazlığın iş sözleşmesinde geçerli bir şekilde var olduğu iddia edilen rekabet yasağının ihlaline dayandırıldığını, uyuşmazlığın temelinin işçi- işveren ilişkisinden kaynaklandığı, bu nedenle görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğundan görevsizlik kararı verilmesini, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin boyacılık sektöründe —- aşan bir tecrübesinin olduğunu, sektörde —- şirket bulunduğunu, müvekkilinin eğitimi, bu alandaki tecrübesi, yaşı sebebiyle bu sektör haricinde çalışma imkanının bulunmadığını, davalının işten ayrıldıktan sonra altı ay kendi mesleğine uygun sektörde çalışamadığını, ailesinin geçimini sağlamak için gündelik işlerde çalıştığını, daha sonra mesleğine ve tecrübesine uygun bir iş bulduğunu, davacının iddialarının soyut nitelikte ve eski çalışanlarını yıpratmaya yönelik olduğunu, rekabet yasağı şartının yer ve konu bakımından geçersiz olduğunu, davacının davayı açmakta hukuki yararının ve zararının bulunmadığını, müvekkili tarafından şu an çalışılan şirketle davacının aynı iş kolunda bulunmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, davalı işçinin iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırı davranışlarından dolayı sözleşmede belirlenen tazminatın tahsiline ilişkin bulunmaktadır.
Davada, öncelikle Mahkemenin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. —- yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, —–“Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü uyarınca bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.—– düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile —- taraf olduğu iş ve —— kaynaklanan uyuşmazlıklara, c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir. 7036 sayılı Kanun, yeni ve özel kanun olarak 6102 sayılı TTK’dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemenin uygulanma imkanını ortadan kaldırmıştır.
Benzer bir durum——- maddesi ile yapılan değişikliğin sonucu olarak kurulan Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri için söz konusudur. Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen —- belirtilen aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
Rekabet yasağına ilişkin —– ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan —–devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli bulunmaktadır. —- önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davalarıının ticari dava olduğu belirtilmişse de Dairenin son dönemde verdiği kararlar ile, yerinde bir tespitle bu davalarda da iş mahkemelerinin görevli olduğunu belirlemiştir. —–
Açıklanan nedenlerle, davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlıkta görevli mahkemenin özel yetkili İş Mahkemesi olduğu değerlendirilmiş, bu sebeple HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve dava şartlarının da davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın USULDEN REDDİNE,
Görevli mahkemenin —— İş Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-HMK 20 madde uyarınca mahkemece verilen kararın kesinleşmesi ve kararın kesinleşmesine muteakip 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli —– Nöbetçi İş Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 madde uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli Mahkemece değerlendirilmesine, süresinde başvuru yapılmaması halinde talep üzerine yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında mahkemece karar oluşturulmasına,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2021