Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/45 E. 2022/313 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/45 Esas
KARAR NO : 2022/313

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın davalılardan alacağının tahsili amacıyla —- dosyası ile ilamsız icra takibi başlatlığını, kendilerine tebliğ — —- davalılarca haksız olarak itiraz edildiğini, davalıların müvekkili banka ile dava dışı —–arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, dava dışı borçlu——– kredi sözleşmelerine göre ödemesi gereken kredileri geri ödemediğini ve temerrüde düştüğünü, buna istinaden asıl borçlu ve kefillere —– numaralı ihlamame gönderildiğini ve ödeme için kendilerine 3 gün süre verilerek verilen süre içerisinde bahse konu barçların ödenmemesi durumunda — yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, verilen mühlet içerisinde borçlular tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine davaya konu icra takibinin başlanıldığını borçluların icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiklerini, uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuğa başvurulmuşsa da arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşma sağlanamadığını, asıl borçlu — konkordato ilan elmiş olması sebebiyle işbu davanın belirtilen şirketlere yönlendirilmediğini, ancak alacaklının konkordatoya kabul oyu vermemesi halinde, kefillerden konkordato yokmuş gibi alacağın tamamının istenebileceğini, dolayısıyla genel kredi sözleşmesine kefil olan davalılatın borcun tamamından sorumluluklarının devam ettiğini, davalılar borcun bilincinde olmalarına rağmen kötü niyetli olarak takibe itiraz üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kredi sözleşmelerinde kefil sıfatıyla imzası bulunduğu iddia edilen müvekkilleri ile kredi sözleşmesinin tarafı olan —- ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğunu, müvekkilleri ile ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan dava dışı —- sayılı dosyasından konkordato mühleli verildiğini, konkordato kararından müvekkillerinin de yararlanma hakkına sahip olduğunu, zira krediyi kullanan ve hakkında konkordalo kararı verilen asıl borçluların borçtan kurtulmasının, kefil olan müvekkillerinin de borçtan kurtulmasını sağlayacağını, zira asıl borçluların borcunu ödemesinin, müvekkillerinin kefalelten doğan borcunu sonlandıracağını, konkordato kesin mühleti içerisinde— işlemeyeceğini, hal böyle iken, müvekkilleri — başlatılan icra takibinde asıl alacağı faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, asıl borçludan alınması gereken miktardan daha fazla bir paranın kefilden alınmasının hukuken mümkün olmadığını, zira kefilin sorumluluğun kapsamının, asıl borçlunun sorumluluğundan daha fazla olmayacağını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçlu şirket tarafından ödenmemiş kredi borcu nedeniyle davalı kefiller hakkında başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraf teşkili sağlandıktan ve deliller toplandıktan sonra işin esasına girilip gerekli inceleme yapılmıştır. Davadan önce arabuluculuğa başvurulduğu ve anlaşılamadığına dair — tarihinde tutanak düzenlendiği görülmüştür.
Davacı banka ile dava dışı —- ilişkisi olduğu, davalıların da bu krediye müteselsil kefil oldukları hususunda tereddüt yoktur. Davacı banka, asıl borçlu şirketin temerrüde düştüğünü ve konkordato davası açtığını; başlatılan icra takibine kefiller yönünden devam edilerek itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davaya konu olan —-sayılı icra takibi dosyası celp edilerek dosyamız arasına konmuştur.
Davaya konu —— Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, bankanın 09/10/2020 tarihli takip talebi ile dava dışı —- sıra kefiller (bu dosyanın davalıları) hakkında — alacak, —işlemiş faiz olmak üzere toplamda — alacak üzerinden takip başlatıldığı, ödeme emrinin, borçlu ——– tarihinde tebliğ edildiği, borçluların — tarihinde, süresi içinde, asıl borçlunun —sürecinde olması sebebiyle borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde — tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Takibe ve davaya dayanak yapılan kredi sözleşme örneği, kredi kartı kayıtları ve hesabın katına dair ihtarname örnekleri dosyamıza sunulmuştur.
Davacı bankanın icra takip tarihi itibari ile kullandırılan kredilerden dolayı davalı borçludan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bankacı bilirkişi ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişi tayin edilmiş; –tarihli raporunda, özetle;—- kefil olarak imzaladıklarını, davacı—– banka ile asıl borçlu şirket arasında —- tarihinde borç — protokolü imzalandığı, bankanın hesabı kat ederek asıl borçlu ve kefillere —- ederek borcun üç gün içinde ödenmesi için süre verildiğini, asıl borçluya 08/01/2020 tarihinde, kefil —- tarihinde tebliğ edildiği, kefil——- tebliğ edilemediğini, — tarihinde temerrüde düştüğünü, diğer iki kefilin takiple temerrüde düştüğünü, borç tasfiye protokolüne göre yıllık %18 oranında temerrüt faizi istenebileceğini, bankanın takipte yıllık %13,75 oranında faiz isteminde bulunduğunu,— bankanın, İİK nun 303. Maddesi uyarınca asıl borçlunun konkordato davasında projeye muvafakat etmemesi sebebiyle kefillere karşı takip yapabileceğini, kefiller için temerrüt tarihleri farklı olduğundan ayrı hesaplama yapılması gerektiğini, kefil — yönünden takibin — yönünden — üzerinden devam edebileceğini” belirtmişlerdir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş; davalılar vekili, asıl borçlu hakkında mahkememizin —- dosyasında konkordatonun tasdikine karar verildiğini; asıl borçlu şirketin davacı bankaya —- borçlu olduğunun kabul edildiği ve projede bunun taksitlendirildiğini, asıl borçlu yönünden mühlet tarihi itibariyle faizlerin durduğunu; oysa bilirkişilerin kefiller yönünden, asıl borçlunun sorumlu olduğu tutardan daha yüksek bir tutar hesaplandığını — kararının bekletici mesele yapılması talebinde bulunarak itiraz etmiştir.
Öncelikle, davalılar dava dışı kredi borçlusunun kefili konumundadır. Asıl borçluya tebliğ yapılmadan kefil takip edilemez. Eldeki davada asıl borçlu şirket — tarihli dava dilekçesi ile konkoradto istemli dava açmış; bu dava mahkememizin —- sayılı dosyasında görülmüş; 31/07/2019 tarihinde geçici mühlet kararı verilmiş, 25/12/2019 tarihinde kesin mühlet kararı verilmiş ve nihayet — tarihinde adi alacaklar yönünden İİK.nun 305,305/2 md. uyarınca ilave faiz olmadan tasdikten itibaren 60 ay eşit taksitler halinde ödenmek üzere KONKORDATONUN TASDİKİNE karar verilmiştir.
Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Eldeki davada, asıl borçluya kat ihtarının tebliğ edildiği tarihte(— asıl borçlu mühlet içindedir, kural olarak bu ihtar temerrüde düşürmez ise de; TBK nun 586. Maddesi uyarınca asıl borçlunun ödeme güçlüğü içinde olduğu, konkordato davası açtığı dolayısıyla ihtarın sonuçsuz kalacağı anlaşıldığından, bankanın artık kefillere karşı takip yapabileceği, her kefilin de sorumluluğunun kendi temerrütü ile sınırlı olacağı açıktır. Kefil temerrüte düşürülmediği sürece temerrüt faizlerinden sorumlu tutulamaz— için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde asıl borçlunun temerrütün gerçekleşeceğine ilişkin İİK’nın 68/b maddesinin kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. Eldeki davada noter ihtarının tebliği ve verilen mehile göre, kefillerden ——- tarihinde, diğer iki kefilin ise takipten önce temerrüde düşürülmediğinden takiple birlikte temerrüde düştüğü kabul edilmelidir. Nitekim bilirkişi hesabı da buna göre yapılmıştır.
İİk.nun 303/1 maddesine göre, konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarını muhafaza eder. Davacı müflis banka da konkordato davasında —- müdahale talebinde bulunmuştur. Mahkememizin—- sayılı dosyasına bakıldığında, Müflis bankanın konkordato sürecinde alacaklılar kuruluna katılmadığı, red oyu vermiş olarak kabul edildiği görülmüştür.— katılmamıştır.—– katılmayan bu üç alacaklıdan biridir.) Bu durumda davacının konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı olarak, iş bu dosyanın davalıları olan kefillere karşı takip yapmasına engel bir durum yoktur. Kefiller için mühlet kararı olmadığından, kefiller yönünden faiz işlemeye devam edecektir. Bu bakımdan davalı vekilinin, kefilin asıl borçludan daha yüksek borç ödemek zorunda kalacağı itirazları isabetli değildir.
Bilirkişi raporundaki hesaplama ve tespitlerin isabetli olduğu, usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, faiz oranlarının sözleşmeye uygun olduğu, kat, temerrüt ve takip tarihlerine göre faiz hesabının doğru yapıldığı, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla kredi— kefalet tutarı ile imzaladığı, TBK.nun 583. maddesinde kefalet ilişkisinin tüm yasal unsurlarını barındırdığı anlaşılarak, rapora itibar edilmiştir. Ancak işlemiş faiz hesabı yönünden müflis bankanın takipte istediği tutar esas alınmış, talepten fazlasına karar vermemek için takipte istenen 55.066,69 TL işlemiş faiz tutarı hükme bağlanmıştır. Açıklanan sebeplerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; asıl alacak likit ve belirli olduğundan takdiren %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
Tahsilde tekerrüre yer vermemek kaydıyla;
1—– sayılı takip dosyasında, davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, takibin,
Borçlulardan—- asıl alacak, 55.066,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 650.327,92 TL
Borçlulardan—- işlemiş faiz olmak üzere toplam 507.301,53 TL üzerinden takibin DEVAMINA; fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE;
2-Takip tarihinden tahsil tarihine kadar, asıl alacağa % 13,75 oranında faiz uygulanmasına;
3-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine;
4- Alınması gerekli 44.423,90-TL harcın— sorumluluğunda olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 4.125,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%91,14 kabul %8,86 ret oranında) olmak üzere 3.759,66-TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- — göre davacı vekili için takdir olunan 49.566,40TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine,
9- — göre reddedilen miktar üzerinden davalılar vekili için takdir olunan 22.885,42-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi— arabuluculuk ücretinin —- davalılardan müştereken ve müteselsilen, kalan 124,04-TL’lik kısmının davacıdan tahsili ile hazine adına irad kayına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.