Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/43 E. 2022/480 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/43 Esas
KARAR NO : 2022/480

DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/01/2015
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle;—- meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını belirterek 18/08/2014 tarihinde— — ödeme yapıldığını, davacının mağduriyetinin ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL daimi maluliyet tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde; Söz konusu tazminat talebinde müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, dava dilekçesi ekinde kaza tutanağında sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu ve davacının da tali kusurlu olduğunun görüldüğünü, kazanın meydana geldiği mevkide yol çalışmalarının olduğunu, trafik işaretleri ve işaretçinin —– üzerine yol şartlarına uygun hızla seyrederken davacının gerekli —– eksik olması ve hızla karşıya geçmek için yola fırlaması ile kazanın meydana geldiğini, kazanın yol yapım işinde olduğundan iş kazası mahiyetinde olduğundan işverenin iş güvenliği önlemleri bakımından kazaya etkin kusurunun da belirlenmesinin gerektiğini, kusur ve maluliyet için bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle maluliyet tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizin—- sayılı kararının gerekçesinde: “…Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; sigorta poliçesi, kaza tespit tutanağı, —- hasar dosyası dosyamız arasına konulmuş olup, kaza yapan araca ait trafik kaydı getirtilmiş, —- belirlenmesi ve iş güç kaybın hesabı için dosya gönderilmiş, dosya —- döndükten sonra aktüer hesap bilirkişisine tevdi edilmiş olup, yapılan hesaplama sonucunda kısmi iş görememezlik ve sürekli iş görememezlik hesabı yapılarak bu hesaplamalarda kusur ve maluliyet oranına göre hesaplama yapılmış, yapılan kısmi iş görememezlik zararının hesaplanması sonucu ödenen —– güncel değeri olan 27.365,24 TL düşüldükten sonra davacının alacak talep edebileceği, davacının 9.317,01 TL alacağı talep edebileceği mahkememize rapor olarak sunulmuş, yapılan hesaplamalar taraflara tebliğ edilmiş, davacının çiftçi olduğu—kayıtlı olduğu, —— istendikten sonra ek raporla yeniden hesap yapılmasının istendiği itiraz dilekçesinde belirtilmiş, —- gelmesinden sonra dosya ek rapor bilirkişiye tekrar tevdi edilmiş yapılan hesaplamada davacının— alacaklı olduğu 18/06/2014 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanmacak avans faiziyle talep edebileceği….” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafın istinafa başvurusu üzerine, ——– Karar sayılı kararının gerekçesinde “… Taraf iddia ve savunmalarına göre, davacı tarafın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu davalı tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için; öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmesi gerekir. Mahkemenin hükme esas aldığı 21/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda, anılan biçimde herhangi bir hesaplama yapılmamış; sadece, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanan bedelden, davalı ödemelerinin güncel değerlerinin düşülmesiyle yetinilmiştir. Rapor bu yönden hükme esas almaya elverişli olmadığından, bu rapora göre karar verilmesi doğru görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosya mahkememiz—- esasına kaydedilmiş, kaldırma kararı sonrasında mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. 18/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacıya yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere davacının maddi zararının —- karşılandığı ve —-eksik ödeme yapıldığının tespit edildiği buna göre; davacıya yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı arasında açık nispetsizlik bulunmadığı; hal böyle olunca; davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği hususundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, İstinaf Mahkemesinin kaldırma ilamı öncesindeki hükme esas alınan bilirkişi raporundaki verilere göre yapılan incelemede davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının—- ancak; davacının talebinin —– —- ıslah olunduğu, Temerrüt başlangıç tarihi ve faiz nev’i hususunun İstinaf Mahkemesinin kaldırma ilamı kapsamı dışında bırakıldığı görülmekle; usulü kazanılmış haklar nazara alınarak temerrüt başlangıcının—– tarihi ve faiz nev’inin avans faizi olduğu…” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; KTK’nın 111. maddesi gereğince tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir. Dosyaya sunulan belgelerden davacının aldığı tazminat sonucu davalı —- tarihinde ibra ettiği anlaşılmaktadır. Eldeki dava da KTK’nın 111. maddesinde düzenlenen iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde 07/01/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacıya yapılan ödemelerin ödeme tarihindeki verilere göre yetersiz veya fahiş olup olmadığı değerlendirilerek, ibranamenin makbuz hükmünde olup olmadığının bilirkişice yapılan hesaplama neticesinde mahkememizce tespiti gerekmektedir. Denetime elverişli bir şekilde düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere davalı tarafından yapılan ödemenin %91 oranında zararı karşıladığı, zararın karşılanmasında açık bir nispetsizlik bulunmadığı, bu nedenle davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan 27,70 TL peşin harç ve 31,40 ıslah harcı olmak üzere toplam 59,10 TL’nin mahsubu ile bakiye21,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 72,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendilerini vekille temsil ettirdiğinden —- hesaplanan 4.548,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.