Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/419 E. 2021/1285 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/419 Esas
KARAR NO : 2021/1285
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 25/05/2016
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu kaza — günü müteveffa —–plakalı araç ile —— — seyir halinde iken trafik kaza meydana geldiğini, müteveffa —trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davacı tarafça— başvuruda bulunulduğunu, — tarihli yazıları ile taleplerini reddettiklerini, bu nedenle davayı açmak zorunda kaldıklarını, müteveffa—–yaşında olduğunu, müteveffanın eşi ve müşterek—– yaşında çocuklarının olduğunu, çocuğun ve müteveffa eşinin maddi ve manevi destekleri bir anda yok olduğunu, müteveffanın ölümü ile anne babasının da geride kalan aile bireylerine destek olduğunu, maddi zorluk içerisine girdiklerini, kazaya karışan —- plakalı araç davalı şirket —-, zorunlu sigorta koşulları çerçevesinde işletenin ve sürücünün sorumluluğunu üstlenen davalı —-müvekkillerin zararından sorumlu olduğunu, müteveffa serbest çalışan olmakla dönemlik toplu gelir elde ettiğini, aylık—- civarında kazancı olduğunu, her halükarda müteveffanın hizmet dökümü, gelirinin sigortadan sorulmasını talep ettiklerini , şimdilik Davacı eş —destekten yoksun kalma tazminata, davacı — destekten yoksun kalma tazminata, davacı — destekten yoksun kalma tazminata, davacı —– destekten yoksun kalma tazminata hükmedilmesine, müvekkillerin yoksun kaldığı desteğin tespitine, tespit edilen ve yoksun kalınan tazminata haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiz uygulanarak davalıdan tahsiline yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;— plakalı araç, —- müvekkil şirketçe teminat altına alınmış olup kaza tarihi itibariyle şahıs başına daimi sakatlık/ölüm teminat limiti —- sınırlı olduğunu, mütteveffanın kazada asli kusurlu olması sebebiyle tazminat hakları bulunmadığını, davacılar murisi, kazaya karışan müvekkil şirkete sigortalı aracın sürücüsü olduğunu ve kazada asli kusurlu olduğunu, —— gereğince davacılara tazminat ödenmesi mümkün olmadığını, mirasçıların ve destekten yoksun kalanların da vefat edenin kusurundan faydalanarak bir menfaat elde etmesinin mümkün olmadığını, bu durumun kötü niyetle kullanıma da çok açık olduğunu, destek, vefat etmeyip de yaralansa idi bu durumda kusuru nispetinde bir indirim yapılacak idi ise, destek görenlerin talepleri açısından da bu aynen geçerli olduğunu, davacıların murisi kullandığı araçla tam kusurlu olarak tek taraflı kaza sonucu ölümü nedeniyle davacıların talep ettikleri destekten yoksunluk tazminatından dava dışı işletenin, dolayısı ile onun sorumluluğunu üstlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, keza——— yapılan değişiklik ile tek taraflı kazalarda vefat etmesi sonucu destek görenlerin tazminat talep edebilmesi hukuken de mümkün olmayacağı, ——–Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” nin teminat dışı olduğu da açık olduğunu, müvekkil şirketin sigortalı araç sürücüsünün külli halefi konumundaki davacı mirasçılarını üçüncü kişi kabul ederek kusursuz üçüncü kişi sıfatıyla tazminat ödemesi de mümkün olmadığını, destekten yoksun kalma talebinde bulunan davacı, müvekkil sigorta şirketi ile arasındaki ilişki ticari nitelik arz etmemekte ve davaya konu tazminat talebi de haksız fiilden kaynaklandığını,——tazminatın biçimi ile ilgili konularda —- haksız fiillere ilişkin hükümlere yollama yaptığı ve haksız fiillerde uygulanacak faiz türünün de yasal faiz olduğu dikkate alındığında davacı vekilinin avans faiz isteminin reddi gerekmektiğini, derdestlik ve zamanaşımı itirazlarımızın kabulu ile haksız ve mesnetsiz ileri sürülen tazminat isteminin reddine, davaya sebebiyet vermediklerinden yargılama giderleri, faiz ve avukatlık ücretinden müvekkil şirketin sorumlu tutulmamasına, davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; ——tarihinde müteveffa — sevk ve idaresindeki —- plakalı aracın karışmış olduğu tek taraflı kazada müteveffanın ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı davasıdır.
Eldeki dava mahkememizde —- —- dosya numarası ile görülmeye başlanmış, mahkememizce —- dosyası ve hasar dosyası celp edilmiş, zararın hesaplanması amacıyla aktüer uzmanından rapor alınmış ve Mahkememizin —-Davalı tarafın sorumluluğunun dayanağı olan poliçenin, —- tarihinden sonra, —- tarihinde tanzim edilmiş olduğu görülmektedir. Bu nedenle olaya yeni —— ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Meydana gelen kazanın tek taraflı trafik kazası olduğu müteveffanın tam kusurlu olduğu, başkaca kusurlu kimsenin bulunmadığı dosya içerisinde bulunan belgelerden anlaşılmaktadır. Davacıların desteğinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri yeni genel şartlara göre teminat dışı bırakılmış olup; poliçe ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan —-davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmamaktadır.” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Verilen kararın davacı tarafça — tarihli dilekçe ile istinaf edilmesi üzerine,—–Bu durumda, —– tarafından iptal edilen mezkur düzenleme ile uyuşmazlığın çözümlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, —- maddelerinde öngörülen düzenlemelere göre, —- yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, yargılamaları devam eden ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında; “iptal kararının—- yayımlandığı tarihten sonra; HMK 33. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin, iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkileri bulunmamaktadır.——- bendindeki hükmünün de uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Zira, kaza tarihi itibariyle davaya konu rizikonun teminat dışı bırakıldığına ilişkin bir düzenleme kanunlarda bulunmamasına rağmen idari bir düzenleme ile kanunda sayılan teminat dışı hallere ilaveten -kanunun teminat dışı bir hal olarak görmediği bir meselede- hüküm getirilmesi, kanuna açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu itibarla kaza tarihi olan —- itibarıyla davaya konu rizikonun teminat dışı bırakıldığına ilişkin bir yasal düzenleme bulunmadığından, iptal kararıyla ortaya çıkan kanun boşluğunun yeni —-ortaya konulan ilke ve kurallar —- doldurulması gerekmektedir. İşbu davada, davacılar, sırf ölenin mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Destekten yoksun kalma tazminatı, miras yoluyla geçen bir hak niteliğinde değil sigorta hukuku kapsamında talep edilen bir haktır. Bu durumda, ölen kişinin sigortalı aracın işleteni veya sürücüsü olmasının bir önemi yoktur. Ölenin kusuru, üçüncü kişi konumunda olan mirasçılara yansıtılamaz —– Somut uyuşmazlıkta, desteklik ilişkisinin varlığı ispatlandığından, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları bulunmaktadır. Başka bir deyişle davacılar vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerindedir. Mahkemece, HMK’nın 107/2. maddesi kapsamında davacılar vekiline dava dilekçesindeki talebini artırıp artırmayacağı konusunda beyanda bulunması için makul bir kesin süre verilmesi, talebini artırması halinde, — tarihli bilirkişi raporunda her bir davacı için belirlenen tazminat miktarları dikkate alınarak, davalı — kaza tarihinde sorumlu olduğu—- davacılara garameten paylaştırılarak nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir..” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. —– Mahkemesi kararı gereğince davacı vekiline istinaf ilamı kapsamında talep artırım dilekçesi sunması için süre verildiği, davacı tarafın ıslah edilmeksizin davanın karara çıkmasını talep ettiği görüldü.
Her ne kadar Mahkememizce verilen kararın—- iptal kararı sonrası boşluğun önceki içtihatlar gereği doldurulacağı ve davacıların üçüncü kişi olmaları sebebiyle kusurun yansıtılamayacağı gerekçeleri ile kaldırılmasına karar verilmiş ise de; devam eden süreçte bu boşluğa ilişkin nihai kararın —tarafından doldurulduğu, —- gereği, —– bulunduğu — tespit edilir ve —- yayımlanır. Böylece —- Kanundan aldığı yetki ile zorunlu sigorta genel şartlarını belirler. ——- maddesinin birinci cümlesinde; “Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, —– onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir.” ifadesi mevcut olup bu doğrultuda, yapılacak sözleşmeler—– genel şartlara uygun olmak zorundadır.Bu nedenle zorunlu sigorta genel şartlarını, —- düzenlenen genel işlem koşulu kapsamında değerlendirmek mümkün değildir. —- belirtildiği üzere; önceden, tek başına hazırlanarak karşı tarafa sunulan sözleşme hükümleri genel işlem koşulu kapsamındadır. Oysa —–, sözleşmede taraf olmayan —- tarafından, Kanundan alınmış olan yetkiye dayalı olarak belirlenir. Ayrıca ——- koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.” düzenlemesi kapsamında düşünmek de mümkün değildir. Çünkü kanunda açıkça belirtildiği üzere, kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmeler yürütmekte oldukları bir hizmet ile ilgili olmalıdır. Oysa —-, —- veren bir kuruluş olmadığı gibi hizmeti alan taraf ile bir sözleşme ilişkisi içinde bulunmamaktadır.— tarihinde yürürlüğe giren —- uygulanmasının, —- kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği” ilkesine aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. —–yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarı ile—– kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki, —–maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına —– gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur.– tarihinde yürürlüğe giren — şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı — bendinde ise; —–Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir.—- bendinde; “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve —- bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” —- teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır. Somut olayda, davacılar murisi sürücü desteğin, sevk ve idaresindeki araçla—- tarihinde tek taraflı olarak yapmış olduğu trafik kazasında ölmesi nedeni ile desteğin eşi ve çocukları aracın —— destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuşlardır. Davalı —– tarafından düzenlenen poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri —tarihleri olup, davalı — sorumluluğunun kapsamı ise— tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihinden önce yürürlüğe giren —-göre belirlenecektir. —– bendine göre ancak üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma —– kapsamındadır. Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Eldeki davada ise, işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu murisin üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.
—- bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmamaktadır. Poliçenin teminat başlangıç tarihinde yürürlükte bulunan ——sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına göre, davacının davalı — destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından —- ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun —içeriğini haizdir.—– bu yöndedir.
Hal böyle olunca boşluğun —- doldurulduğu, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde: davacılar desteğinin — tarihinli tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiği, kazanın ve poliçe başlangıç tarihinin —- tarihinden sonra olduğu, müteveffanın %100 kusuru ile kazaya sebebiyet verdiği, davacıların zararının sigorta teminatı kapsamında karşılanacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, poliçede taraf olan işleten (sigortalı) ya da işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi, üçüncü kişi sayılmayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacının sorumlu olmayacağı, yukarıda bahsedilen son içtihatlar gereği davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 29,20-TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.23/11/2021