Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/399 E. 2021/753 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/399 Esas
KARAR NO : 2021/753
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şahsın davalı şirketin ortağı olduğu, tapuda şirket adına kayıtlı bulunan——– bulunan aile konutunda şirket ortağı olan eşi ile birlikte yaşarken eşinin vefat ettiği, eşinin vefatından sonra şirketin diğer ortakları olan eşinin çocukları ile davacının arasında nizalar çıktığı, davalı şirket ———-sayılı dosyası ile davacı aleyhine elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli bir dava açtığı, davalı taraf bu dava ile eşinin ölümünden itibaren davacıdan ecrimisil talebinde bulunduğu, davacı ile davalı şirket ——- tarihinde karşılıklı mutabakata vardığı, taşınmaz, eşyaları ile birlikte tam ve mükemmel olarak şirkete teslim edildiği, bu belge ile taraflar birbirlerinden hiçbir alacak ve tazminat talepleri bulunmadığını ifade ettiği, diğer taraftan davacının taşınmazı tahliye ve teslim etmesinden sonra davalı şirket taşınmazı derhal kiraya verdiği ve şirket adına kiraları tahsil ettiği davacıya hissesi oranında herhangi bir ödeme de yapmadığı, davalı şirket —— tarihinde davacının taşınmazdan ayrıldığını bildiği, davalı taraf davacının taşınmazdan ayrılmasını müteakip taşınmazı derhal kiraya verdiği ancak tamamen kötü niyetle salt davacının ikametgahını taşınmazdan alamadığı için bu adrese tebligat yapıldığı ve takibin kesinleştiği, icra takibine ilişkin ödeme emri incelendiğinde de ecrimisilin hangi aylar için istendiği belli olmadığı, istenen ecrimisil muhakemeye muhtaç bir konu olduğu, salt ilamsız takip yapıldığı ve bu takibe ilişkin ödeme emrini de boşalttığı ev adresine göndererek kesinleştiği ve kötü niyetli olduğu, bu sebeplerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptali ne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davalı şirkete ait olan taşınmazda davacının haksız işgalci olduğu iddiası ile ecrimisil alacağına ilişkin başlatılan icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Somut uyuşmazlıkta; dava ecrimisil talebine ilişkin başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Ecrimisil, malikinin rızası dışında taşınmazının gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle ödenen tazminattır. Malikinin rızası dışında taşınmazı eline geçiren, elinde tutan veya her ne şekilde olursa olsun bu malı kullanan veya tasarrufunda bulunduran gerçek veya tüzel kişiler de fuzuli şagil(işgalci) denir. TMK’nın 995. maddesine göre kötüniyetli zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız olarak alıkoymuş olmasından doğan tazminatı karşılamak zorundadır. Görüldüğü üzere davacı tacir olmayıp, davada niteliği gereği ticari dava değildir. Bu nedenle davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olup, görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın görev dava şartı yokluğundan, HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin —— Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4-HMK ‘nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri ve vekâlet ücreti hususunda görevli mahkemece karar verilmesine,
5-Belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde, resen dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 15/06/2021