Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/387 E. 2023/205 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/387 Esas
KARAR NO: 2023/205
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/06/2021
KARAR TARİHİ: 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının uzun yıllar boyunca ——- üst düzey çalışmalarda bulunmuş tecrübeli bir şahıs olduğunu, —— sigorta bölümünde müdür yardımcısı olarak görev başladığını, bu süreç devam ederken ———– devir almaya karar verdiğini, müvekkilinin tüm bu işlemlerde görev aldığını ve sigorta tecrübesine ve iş yetkinliklerine dayanak —–yapmış olduğu başarılı çalışmalardan dolayı ——- yönetmen olarak atandığını, davalı şirketin gerek pazarlama gerek acente teşkilatlanma gerek marka bilinirliği gibi belirli pozisyonlarda görev aldığını ve———olarak atandığını, akabinde müvekkilinin davalı şirkette oluşan yönetim değişikliği neticesinde çalışmayı karşılıklı anlaşma ile sona erdirdiğini, davalı şirket tarafından ——acentesi olmasının teklif edildiğini, müvekkilinin şirkete yapmış olduğu katkılar, markaya katmış olduğu değerler ve tecrübesini göz önüne alarak ———kurduğunu, ———–kapsamında ortaya çıkan çük yüksek maddi değerler oluşturacak acentelik faaliyetlerinde bulunduğunu, uzun vadeli olacağına inandığı ticari ilişki kapsamında değer oluşturmak ve fayda oluşturmak adına şahıs şirketi olarak geceli gündüzlü çalıştığını, bu süre içinde —— daha önce hiç çalışmadığı firmaları kazandırarak hem marka bilinirliliğinin oluşturulduğunu, hem de yüksek cirolarla kendi —— kazandırdığını, ———– sayesinde ———— cirosuna 6.000.000 TL üretim yaptığını——– önde gelen kuruluşlarını daha önce ———– çalışmayan hatta müşterilerin adını bile duymadıkları firmalara müvekkilinin şahıs güvenirliğinden dolayı poliçe kesildiğini ve olumlu referans yazılara alındığını, bu süreç devam ederken davalı şirket yönetiminin haksız şekilde bölge değişikliği, acente partaj değişikliği gibi kötü niyetli uygulamalara maruz kalsa da müvekkilinin sözleşmeye ve uzun vadeli olacağına güvendiği ilişki kapsamında daha çok çalıştığını, daha çok değer oluşturulduğunu ve her seferinde daha da çok güçlenerek iş ve cirosunu artırdığını, müvekkilinin sayesinde pandeminin başladığı ——- itibaren bütün sektörler kötü etkilenirken davalının aylık 500.000 TL ve üzeri cirolar yazarak ——– artırmaya devam ettiğini, müvekkili tarafından ———– adet poliçe hazırlandığını 3.592.622 TL’lik kazanılmış prim mevcut olduğunu ve şirkete toplam 5.277.086 TL’lik prim oluşturulduğunu, pandemi sürecinde müvekkilinin tüm bu oluşturduğu değere ve katkılarına rağmen davalı şirket tarafından haksız hukuki nedenlere dayanan ——- tarihli acentelik sözleşmesinin ve gene aynı tarihli————— sözleşmesinin feshinin ihbarında bulunulduğunu, her iki fesih ihbarında davalı şirketin kendi acentelik ve pazarlama stratejilerini fesih gerekçesi olarak belirtilen davalının fesihleri tümüyle haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilinin herhangi bir kusuruna dayanmadan yapmış olduğu ihtarname> içerikleri ile kanıtlandığını, haksız fesih üzerine arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşmama ile sonuçlandığını, haksız olarak feshedilen acentelik sözleşmeleri kapsamında ve TTK’da mevcut tüm şartların mevcut olması nedeniyle hakkaniyete uygun bir portföy/denkleştirme tazminatı ödenmesinin gerektiğini belirterek şimdilik 20.000 TL denkleştirme tazminatının ticari faizi ile davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının, müvekkili ile birlikte akdettiği 18.05.2018 tarihli sözleşme neticesinde müvekkili şirket ad ve hesabına sigorta acenteliğine dair işlemleri gerçekleştirerek faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket tarafından keşide edilen ——– yevmiye sayılı ihbarname ile acentelik fesih süreci başlatıldığını, ihbarnamenin davacıya 17/11/2020 tarihinde tebliği sonrası yasal 3 aylık sürenin geçmesiyle 19/02/2021 tarihi itibariyle müvekkili şirket ile davacı arasındaki acentelik sözleşmesinin usul ve yasaya uygun olarak geçerli biçimde feshedildiğini, ilgili fesih işleminin ———— denkleşirme tazminatı talehinin Türk Ticaret Kanunu md. 121, 122 ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu md. 23/16 hükümlerince düzenlemeye alındığını, bu mevzuat hükümleri çerçevesinde öncelikle feshin ne şekilde yapıldığının değerlendirilmesinin gerekeceğini, acentelik sözleşmesinde konuya ilişkin maddenin “Taraflar sözleşmeyi herhangi bir sebep göstermeksizin 3 ( üç ) ay önceden diğer tarafa noterden ihtarname göndermek suretiyle her zaman feshedebilir” şeklinde olduğunu, yasaya uygun olarak düzenlenen sözleşmedeki bu madde ile tarafların bağlı olduğunu, acentenin bu sözleşmeyi imzalayarak bu maddenin uygulanmasını kabul ettiğini, bu aşamadan sonra usule, yasaya ve sözleşmeye uygun olarak yapılan fesih işleminin haksız olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunmanın hakkın kötüye kullanımı olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen protokol gereği hasar/prim oranının %80 i aşması halinde sözleşmenin feshedileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmenin feshinde neden olan haklı sebeple acentelik sözleşmesinde açıklandığını, bunlardan birinin de hasar/prim arasındaki dengesizlik olduğunu, bu hususun Aacentelik sözleşmesinin 51/h maddesinde düzenlendiğini, acentenin hasar prim oranının yüksek olması sebebiyle acente ile görüşmeler yapıldığını, bu dengesizliğin düzeltileceğine dair kendisinden söz alındığını, akabinde — tarihinde protokol imzalandığını, protokolün “Fesih Şartları” başlıklı C-1 maddesinde acente üretimlerinden kasko branşında 30.09.2020 tarihi itibariyle ve belirtilen tarihten önceki tüm hasarlar dahil olmak üzere kazanılmış hasar prim oranının %80 ve üzerinde çıkması durumunda acentelik sözleşmesinin feshedileceği hususunda mutabık kalındığını, 30.09.2020 tarihi itibariyle hasar prim oranının 9683,67’ye ulaştığını, acentenin protokol ile taahhüt ettiği şartları sağlayamaması sebebiyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, bu oranın sözleşmenin feshedildiği tarih itibariyle 9696,69 olduğunu, bunların yanı sıra acentenin ————- dahil tüm poliçe üretimlerinde ise bu oranın 09.10.2020 tarihi itibariyle 9682,53 olarak hesaplandığını, bu poliçeler için kazanılmış prim tutarı 2.311.301,57 TL iken ödenen hasar 1.907.422,83 TL hesaplandığını, yürürlükteki poliçeler sebebiyle hasar ödemelerinin artması ihtimali devam ettiğinden hasar prim dengesinin daha fazla bozulması beklendiğini, gerek acentelik sözleşmesinin 51/h maddesi, gerekse 21.04.2020 tarihli protokol feshin haklı gerekçesi olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki sigorta acentelik sözleşmesinin feshine dayalı olarak denkleştirme (portföy) tazminatı talebinin şartlarının bulunup bulunmadığı ve tazminat hesabına ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun tebligat yapılmış, acentelik sözleşmesi, ihtarname sureti dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek üzere dosya sigorta uzmanı, hesap uzmanu ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 31/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davacı/acentenin denkleştirme bedeli talep etmesi (davacı/acenteye denkleştirme bedeli ödenmesi), somut olayda, hakkaniyete de uygun olmalıdır. Davacı/acentenin denkleştirme bedeli talep etmesinin somut olayda hakkaniyete uygun olup olmadığının değerlendirilebilmesi için, yukarıda açıklanan diğer “yasal koşulların” öncelikle gerçekleşmiş olması gerekir. Ancak, yukarıda belirtilen diğer “yasal koşullar” gerçekleşmekle birlikte, talebin hakkaniyete uygun olmaması durumunda davacı/acente denkleştirme talebine hak kazanamaz, bu talep hakkını kaybeder. Davacı/acentenin somut olayda denkleştirme tazminatı talebine hak kazanmasının hakkaniyete aykırı olduğunu davalı/müvekkil ispat etmelidir. Davalı/müvekkil bu hususu ispat edemediği takdirde ya da somut olayın hal ve şartlarından hareketle böyle bir sonuca (hakkaniyete aykırı olduğu sonucuna) – varılamadığı takdirde, davacı/acente denkleştirme bedeli talebine hak kazanacaktır. Raporumuzun Mali ve Sektörel kısmında, yukarıda açıklanan yasal şartların, en önemlisi “davacı tarafından davalıya acentelik sözleşmesinin devamı sırasında yeni müşteriler kazandırılmış ve davalının bunlar sayesinde önemli menfaatler elde etmiş olduğu” hususu,dava dosyası içeriğinden tespit edilememiştir. Bu durum karşısında, davacının denkleştirme talebine hak kazanması için gerekli olan yasal şartların gerçekleştiğinin ispata muhtaç olduğu düşünülmektedir. Davacının davalıdan denkleştirme bedeli talebine hak kazanması için gerekli olan yasal şartların gerçekleştiği hususunun ispata muhtaç olduğu, tespitinde bulunulmuştur.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce dosya nitelikli hesaplama uzmanı, sigorta uzmanı ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 23/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Davalı sigorta şirketinin davacı acentesini feshin gerekçesi haksız bir fesih olduğu, davacının portföyünden davalıda kalan sigorta tecdit poliçelere rastlanamadığı, Davalının davacı portföyünden menfaati tespit edilemediğinden icmale girilmediği, tespitinde bulunulmuştur.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından: Dava, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin feshinden kaynaklanan denkleştirme bedeli istemine ilişkindir. Denkleştirme tazminatı ya da diğer adıyla “portföy tazminatı”, sözleşmenin sona ermesi sonucunda müşteri çevresini kaybeden ve ekonomik bakımdan güç durumda kalan acentenin bu yüzden talep edebileceği bir ödencedir.
Davacı TTK 122.maddesi gereğince portföy tazminatı talebinde bulunmuştur. TTK 122.maddenin üst başlığı denkleştirme istemidir. 3.fıkrasında müvekkilin fesih haklı gösterecek bir eylemi olmadan acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşmenin müvekkil tarafından haklı sebepler feshedilmesi halinde acentenin denkleştirme isteminde bulunamayacağı belirtilmiştir.
Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şırketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.
——–tarihli yazılı sözleşmenin C/2.1 maddesinde hasar prim oranının % 80 ve üzeri çıkması hali, sözleşmenin 51/h nolu maddesi hükmüne göre; acentenin feshinin gerekçesi olacağı, ancak————– hasarlarının prim hasar dengesine esas alınamayacağı, bilirkişi raporu doğrultusunda prim hasar oranının %49,15 olduğu, bu nedenle davalı sigorta şirketinin tarafından yapılan feshin haksız fesih olduğuna kanaat edilmiştir.
TTK.md.122/1/a gereği davacının denkleştirme tazminatı talep edebilmek için gerekli olan bir diğer unsur ise acentenin akdi ilişkinin devamı sıraşında yeni müşteriler bulmuş olması ve davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da davalı/acentelik veren bu yeni müşteriler sayesinde önemli menfaatler (önemli kazanç) elde ediyor olmasıdır. İspat yükünün davacı acente üzerinde olduğu bu şartın bilirkişi raporu doğrultusunda dosya kapsamından ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Alınması gerekli 179,90-TL harcın 341,55-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 161,65‬- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacı tarafça yatırılmış olan gider avansı bakiyesinin, karar kesinleştiğinde HMK. 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-)Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-)6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kayına,
Dair; karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/03/2023