Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/351 E. 2022/523 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/351 Esas
KARAR NO : 2022/523
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/11/2020
KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının—– kıymetindeki çekinden dolayı alacaklı olduğundan bahisle müvekkili şirket hakkında—— sayılı dosayı ile icra takibinde bulunduğunu ödeme emrinin müvekkiline —— tarihinde tebliğ edildiğini, takibe konu edilen çek incelendiğinde davalının çekin bankaya ibrazından sonra son icranta ve bankaya ibraz eden —– arasına kendi adını sıkıştırarak yazdığını böylelikle sanki son ciranta olarak bankaya kendisinin ibraz ettiği gibi gösterdiğini çekin arkasındaki ciro silsilesine bakıldığında çekin banka ibrazından sonra alacaklı isminin yazıldığının açıkça belli olduğunu, ciro silsilesi bozulduğundan ve çekin bankaya ibrazından sonra alacaklı adının yazılmasının kendisinin yasal hamil konumuna sokmayacağını, çekin bankaya ibrazından sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için yasa gereği ancak alacağın temliki sonucu doğuran bir cironun bulunması gerektiğini buda çekin incelenmesinde kendisinden önceki cirantadan kaynaklı yasaya uygun bir temlik işlemi görüldüğünü, bu nedenle davalının ibrazdan sonra çekte kendi imzasının bulunmasının kendisini yetkili hamil durumuna getirmediğini, diğer borçlu ve çekte ciranta olarak görülen ——— bahse konu çekten dolayı bir borcun bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından bu ciranta ile yalıtım malzemesi alımı için anlaşmaya varıldığını bu sipariş karşılığı bahse konu çekin verildiğini ancak şirketin o gün itibariyle iflası nedeniyle müvekkilinin siparişini yerine getiremediğini talebe rağmen de çekin taraflarına iadesinden imtina edildiğini, çekin müvekkiline iade edilmediğini fakat tahsil için bankaya müracaat ettiğini, karşılıksız kalan çeki bu kez dosya alacaklısına verdiğini, alacaklının banka kaşesinin hemen üstüne imzasını sıkıştırarak yasal hamil konumuna gelmeye çalıştığını bu nedenlerle müvekkili şirketin diğer çek borçlusu ve ciranta———- herhangi bir borcu olmadığından iadesi gereken çekten dolayı alacaklıya borcunun olmamasından dolayı müvekkili yönünden ödeme emrinin ve takibin iptalini, takibin devam halinde müvekkilinin haciz baskısı altında kalacağından ve ileride telafisi güç zararların doğabileceğinden teminat yatırmaya da hazır olduklarından tedbiren icra takibinin durdurulmasını, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın Asliye Ticaret mahkemesinde açılması gerektiğini görevsiz mahkemede açıldığını, ibrazdan sonra çekin ciro edilmesinin hukuken mümkün olduğunu, ciro silsilesinde bir bozukluğun olduğu ve çekin ibrazdan sonra davalının adının yazılmasının kendisini yasal hamil konumuna sokmaz iddiasının kötü niyetli olduğnu ve icra takibinin sürüncemede bıraktığını,alacaklı——— tarihli temlik sözleşmesinin imzalandığını, icra takibine konu edilmiş evrakın kambiyo senedine ilişkin tüm şartları taşıdığını, kambiyo senedi nitelikli bir kağıt olduğunu hukuki niteliği itibariyle para yerine geçtiğini, bundan dolayı davacı taraf ile müracaat borçlusu arasında bulunan —– arasındaki hukuki ilişkin takip alacaklısını ilgilendirmediğini, kambiyo senedi olan çekin illetten mücerret senet olduğun için çekin düzenlenmesine sebep olan hukuki ilişkinin ortadan kalksa dahi geçerli olmaya devam edeceğini, takip borçlusunun çeki teslim etmekten imtina edilmesinden doğan sorumluluğun tamamen şahsına ait olduğunu takip alacaklısına karşı ileri sürülmesinin mesnetsiz olduğunu ———–sayılı dosyada verilen gerekçeli kararda takip konusu senedin mücerret borç ikrarına dayanan hukuken geçerli kambiyo evrakı olduğunu TTK m.776 maddesinde sayılan tüm zorunlu unsurları taşıdığı anlaşıldığını davanın hukuki mahiyeti itibariyle borca itiraz davası olduğunu, ispat külfetinin iddia edene düştüğünü, davacının icra takibinde dayanak kambiyo senedi üzerinde imzalarına ilişkin herhangi bir itirazı bulunmadığı gerekçesiyle hüküm kurulmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davalı tarafça çeke dayalı olarak başlatılan icra takibine konu çekte ciro silsilesinin kopuk olduğu ve davacının çek karşılığında herhangi bir mal teslim almadığı iddiasıyla davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davasıdır.
Eldeki dava ilk olarak —– Sayılı dosyası ile görülmeye başlanmış, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya Mahkememize tevzi edilmiştir. Mahkememizce ——— Sayılı dosyası celp edilmiş, bankaya çek ibraz görüntülerinin gönderilmesine ilişkin müzekkere yazılmış, her iki tarafın ve dava dışı ——— defterlerinin incelenmesi amacıyla inceleme günü verilmiş, tarafların kesin süreye rağmen defter ve kayıtlarını sunmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mevcut dosya kapsamına göre karar vermek gerekmiştir.
Davacının iddiası davalının çekin ibrazından sonra çek üzerine adını sıkıştırarak çekte hamil konumuna gelmeye çalıştığı, aslında yasal hamil olmadığı yönündedir. Mahkememizce bankaya yazılan müzekkere cevabı incelendiğinde gerçekten de çeki ilk ibraz edenin alacağı temlik eden —- şirketi olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki davalı taraf cevap dilekçesi ekinde —- tarihli alacağın temliki sözleşmesini ibraz etmiş olup, dava konusu çekten dolayı tüm hakların ——-tarafından davalıya temlik edildiği anlaşılmıştır. Bilindiği gibi ibrazdan sonra ciro yoluyla çekin devri mümkün olmayıp ancak alacağın temliki hükümlerine göre mümkündür. Davalı tarafça da temlik sözleşmesi sunulmuş olup, davacının ciro silsilesinin kopuk olduğu iddiası yerinde görülmemiştir. ————-ilamı benzer niteliktedir. Davacının iddiası temliknamede davalının imzasının bulunmaması sebebiyle temlik sözleşmesinin geçersiz olduğuna yönelik olup, belgede devir iradesinde bulunan asıl kişi——– yani temlik edenin imzasının ve kaşesinin olduğu, önemli olanın temlik edenin iradesinin olduğu, yine icra takibine konu çekin —-yazılmış olmasının ve — bedelli çek olmasına rağmen çek bedelinin —olarak yazılmasının bir öneminin olmayacağı zira temliknamede çekin seri numarasının ——— olarak doğru yazıldığı, davacının da adının temliknamede açıkça geçtiği gözetildiğinde gelinen aşamada temliknamede belirtilen vade ve miktarda başkaca bir çekin olduğunun da iddia ve ispat edilmediği, dava konusu çekin temlik edildiğinin seri numaradan da anlaşıldığı, temlik sözleşmesinde imzası bulunan—– yetkisinin olduğu,—– yetkisinin belli işler hariç olmak üzere münferit olduğu, müşterek imza gereken işlerin ise hisse devri alımı, devri ve üzerlerinde mükellefiyet tesisi, yeni şubelerin açılması ve kapatılması, hisse senedi, ticari işletme ünvan, marka iştirak haklarının alım ve satımı, yeni iştigal alanlarının belirlenmesi ve vazgeçilmesi olup, alacağın temlikine ilişkin tek başına yetkisinin olduğu anlaşılmıştır. Davacının diğer iddiası çekte ibrazdan sonra —– tarafından yapılan bir ciro olmadığından bu haliyle de temliğin geçersiz oluğuna ilişkindir. Ne var ki temlikname sunulduğundan davalının çekten kaynaklı hak sahibi olduğu ve yetkili hamil olduğu anlaşılmıştır. Nitekim emsal nitelikte araya atılan ciro ile ilgili —– davanın ret kararının onanmasına karar verilmiştir.
Bununla birlikte davacı taraf temel ilişkide sahip olduğu def’ilerini davalıya karşı ileri sürebilir. Davacının iddiası düzenlenen çeke rağmen malın teslim edilmediği yani çekin bedelsiz olduğu yönündedir. Bilindiği gibi kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun karşılığında verildiğinin kabulü gerekir. Bunun aksini, yani avans olarak verildiğini ispat yükü iddia edendedir. Dava konusu çekleri avans olarak verdiğini iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Nitekim bu hususta —–emsal niteliğinde bir çok kararı mevcut olup, ——– da bu yöndedir. Ne var ki gelinen aşamada dava dışı ——– verilen çeklerin avans niteliğinde olduğuna ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı gibi defterlerin de ibraz edilmediği anlaşılmış, hal böyle olunca bu yönden de davanın reddine karar vermek gerekmiş, Davacının tedbir talebi uygun bulunarak ara kararı ile icra takibinde vezneye girecek paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren önlenmesine karar verildiği anlaşılmış, davanın reddi sebebiyle İİK 72/4 uyarınca tedbirin karar kesinleşmeden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, yine bu maddede tazminat için kötü niyet koşulu aranmadığından %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK’nın 72/4 Maddesi uyarınca tedbirlerin kaldırılmasına,
3-İİK’nın 72/4. Maddesi uyarınca davacıya yöneltilen ve durdurulan 98.600,76-TL’lik takip miktarının %20’si oranında hesaplanan 19.720,15-TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.810,22-TL harcın mahsubu ile artan 1.729,52‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 14.020,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.14/06/2022