Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/340 E. 2022/911 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/340 Esas
KARAR NO : 2022/911

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Hile hukuki sebebine dayalı)
DAVA TARİHİ : 28/09/2009
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili —– vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ———– bünyesinde bir şirket iken, adı geçen ——– topluluğunun —— ortaklıklarını sona erdirme kararı aldığını,—— uyarınca —– yer alan ————-arasında paylaştırılması sürecini başlattığını, bu paylaşmaya esas olarak şirketlerin hisselerinin karşılıklı olarak devirlerinin ——— devirlerinin ve ——– ile çeşitli araçların teslim veya devirleri gerçekleştirilmiş bulunmakta olduğunu, bu devirler sonrasında paylaşmadan kaynaklanan alacak – borç ilişkisinin tespiti amaçlandığını ve tüm bu paylaşım sonrasında nihai denkliğin sağlanması için ortaklardan birinin diğerine yapacağı nakit ödeme şartlarını ve sair edimlerini düzenleyen ——yapılması hususunda —— edildiğini, varılan bu mutabakat neticesinde ve tarafların tasfiyeye ilişkin iradelerine uygun olarak müvekkili şirket adına kayıtlı ——— bağımsız bölüm ——- nolu bağımsız —— olduğunu,————— tapuda devrildiğini, tüm bu devir işlemlerinin tasfiye süreci gereği yapılmış olduğunu, ancak tapuda devir işlemine rağmen —– ile idari ve mali personel tarafından yürütülen görüşmeler ve ortak çalışmalar sonucunda sonucunda hazırlanan “ ——“ başlıklı sözleşme ———- imzalanmaktan kaçınıldığını, bu nedenle tüm şifahi başvuru ve görüşmeler sonuçsuz kalınca ———–tasfiyesi ve şirket —–sözleşmesi “ eklenmek suretiyle 29/05/2009 tarihli ihtarname gönderilerek ihtarnamenin ve ekinde yer alan —— oluşan sözleşmenin incelenmesini, varsa itiraz ve değişiklik önerilerinin yazılı olarak taraflarına bildirmesinin, meydana gelen gecikmelerde gözönünde bulundurulan en kısa sürede sözleşmenin taraflar arasında imzalanarak yürürlüğünün sağlanması ve hakim ortaklardan ——–sözleşmede belirlenen borç ödemelerine başlanılması gerektiğinin ihtar edildiğini, amaçlanan sözleşme neticesinde tasfiyenin gerçekleşeceği ve sözleşme ———değerlerin denkleştirilmesi amaçlı nakit ödemelere başlanacağına olan inanç nedini ile devir işlemleri gerçekleştirildiğini ve taşınmazlar ——— hissedarı olan davalı ——- oğlu olan davalıya bedelsiz olarak devrildiğini, protokolimzalanmadığı————-rağmen —— bedelinin ödenmediğini, davalıya tapuda devri yapılan tapu kayıtlarının müvekkili şirkete adına tesciline, tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, tapu iptal tescil taleplerinin kabul edilmediği takdirde fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik ——— bedelin tahsiline, —– yapıldığı tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HUMK 179 maddesine göre dava dilekçesinde yer alması gereken hususların ayrıntılı olarak gösterilmiş olduğunu, açılan davada ise tapu iptali ve tescil – tazminat talep olunmasına karşın bu isteklerin yasal dayanağının açıklanmadığını, davanın hangi yasanın hangi maddesi göre açıldığının davada hangi hukuki sebebe dayanıldığının açıklanması halinde ancak davaya cevaplarının sunulabileceğini, hiçbir yasal dayanak gösterilmeyen davaya bu hali ile cevabın olanaksız ve mahkemece dava dilekçesinin iadesi ile davanın hangi hukuki nedene dayandığı açıklattırılarak, bu açıklama sonucuna göre ancak cevap haklarını saklı tuttuklarını, dava değeri gösterilerek taşınmazın bedeli üzerinden harç ikmal edilmediğinden BK 31 maddesindeki hak düşürücü bir yıllık süre geçtiğini ve artık harç ikmaline yasal olanak bulunmamakta olduğunu, şirket ortaklarının ortaklık ilişkisinin sona ermesi hususunun oluşturduğu konuda açılan davanın mutlak ticari bir dava olduğunun, iş alanı ilk itirazlarının kabulü ile dosyanın —– mahkemesine gönderilmesini, davanın yasal 1 yıllık süre içinde açılması gerektiğini, doğrudan ——-iptali mümkün değilse bedeline hükmedilmesinin istenmiş olmasının dava dilekçesini geçersiz kıldığını, iş alanı hususunun kabulü ile eksik harç ile açılan davanın hak düşürücü süre geçmiş olduğundan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, hile sebebine dayalı olarak bedelsiz yapılan tapu devrinin iptali ile davacı şirket adına tapuya tescili iken, yargılama sırasında dava konusu taşınmazların 3. Kişiye devredilmiş olması sebebiyle davacı tarafından hasredildiği gibi hile sebebiyle uğranılan zarardan ötürü tazminat davasıdır.
Dava ilk olarak —– açılmış, mahkemenin ——– sayılı kararı ile, işbölümü itirazının kabulü ile ticaret mahkemelerinin görevli olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karar üzerine dosya —– “davanın kısmen kabulüne, taşınmaz üçüncü kişiye geçtiğinden tapu iptal tescil kararı verilemeyeceğinden terditli alacak davasının kısmen kabulü ile —– davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
Bu karar da,—-sayılı kararla, “İddianın içeriği ve ileriye sürülüş biçiminden; davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek inançlı işlem yönünden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş olması doğru değildir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bildirdikleri delillerinin eksiksiz toplanması, tanıkların dinlenmesi, taraflar arasında ——süreci ile ilgili varlığı bildirilen görülmekte olan diğer dava dosyalarının mahkemesinden istenip incelenmesi, öte yandan dava dilekçesinde dayanılan —- tarihli —- kararının yer aldığı defter, kayıt ve evraklar ile tasfiyesine karar verilen şirketlerin tüm defter ve kayıtlarının temin edilerek konusunda uzman bilirkişilere inceleme yaptırılarak, davacı tarafça; şirketlerin paylaşımına esas olarak ortaklar arasında karşılıklı hisse devirleri, taşınmaz devirleri, araç ve menkul devir gerçekleştirildiğini iddia etmiş olması karşısında, gerçekten de paylaşma ve tasfiye kapsamında karşılıklı devir ve temlikler yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, böyle bir devir ve temlikler mevcut ise imzalanmadığı ileri sürülen sözleşme içeriği ile karşılaştırılması, dava konusu taşınmazların da bu kapsamda kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, toplanacak delillerin toplanan deliller ve belirtilen ilkelerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizin —-sırasına kaydedilen dosyada, bozmaya uyulmuş, davacı tanıkları dinlenmiş, taraflar arasındaki dosyalar celp edilmiş, ——sayılı kararla, yapılan yargılama sonucunda iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiştir.
Bu karar da temyiz edilmiş; —— kararla, “bozmaya uyulmuş olmasına rağmen, bozma ilamında açıklandığı şekilde hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Böylece dava, mahkememizin iş bu esas sırasına kaydedilmiş, bozma ilamına uyularak esasa geçilmiştir.—- sonra tanıklar dinlenmiş, dava dosyaları celp edilmiş olmakla, tarafların defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmadığı, eksikliğin taşınmaz devirlerinin, tasfiye ve devirler kapsamında kalıp kalmadığının araştırılması noktasında kaldığı görülmüştür.
Bu sebeple, bilirkişi heyeti oluşturulmuş, Davacının “hile” hukuki sebebine dayanarak açtığı davada, tanık beyanları ve taraflar arasında görülen diğer dava dosyaları ile tanık beyanları da gözetilerek; — tarihli — kararının yer aldığı defter, kayıt ve evraklar ile tasfiyesine karar verilen şirketlerin tüm defter ve kayıtları üzerinde, paylaşma ve tasfiye kapsamında karşılıklı devir ve temlikler yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, böyle bir devir ve temlikler mevcut ise imzalanmadığı ileri sürülen sözleşme içeriği ile karşılaştırılması, davacının tazminata hasrettiği davada tazminat alacağı olup olmadığı, varsa ne kadar olacağı hususlarında inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler, ——tarihli raporlarında, özetle, ———————— defterlerinin sunulduğunu, —- kalan şirketlerin defterlerinin ise eksik ve incelemeye sarih olmadığını, dava konusu üç adet taşınmazın ——-taşınmazın ½ payı, —– taşınmaz) davacı şirkete ait ——– tarihinde davalı——— satış ve devrinin yapıldığı, davalının da bu taşınmazları —- —- şahsa sattığını, iki aile arasında çok sayıda şirket, taşınmaz,—- devrinin imzasız anlaşmalara istinaden yapıldığını, tapu devirlerinin hisse devir sözleşmesinden önce olduğunu, ticaret hukuku alanında uzman bilirkişi atanmasının uygun olabileceğini” mütalaa etmişlerdir.
Davacı vekili ise, ticaret hukuku uzmanı bilirkişi atanmasına ihtiyaç olmadığını, taşınmazların devri karşılığında bir bedel ödenmemiş olduğunun tespit edilmiş olduğunu, hisse —- sonucunda dava dışı —— gerektiğini, bu tutar ödenmiş olsaydı taşınmaz bedellerinin ödenmiş sayılacağını, ancak ödeme yapılmamış olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Uyuşmazlık davacı şirkete ———– davalıya ——— devri işleminde hile hukuki sebebine göre işlemin geçersiz olup olmayacağı noktasında toplanmıştır.
Hile ——olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma —- olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili —– olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Hileye uğrayan kişi, aldatmayı öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını açıklayabilir.
Somut olayda, tapuda devirler —— tarihinde yapılmış, —– alınmış, bu dava da—— tarihinde açılmıştır. ——- tarihli ——–ihtarı ile ekte gönderilen devir protoklünü üç gün içinde imzalanmasını, ödemelerin yapılmasını talep ettiği, davanın —— tarihnde açılmış olması, hilenin ne zaman öğrenildiğinin net olmadığı, 1 yıllık sürenin dolduğunu söylemenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, davalının hile yoluyla, hatalı bir kanı oluşturmaya elverişli bir eylemi, işlemi de ispatlanamamıştır.
Gerek incelenen defter kayıtları gerekse dinlenen tanık beyanları ve taraflar arasında da görülüp kesinleşerek neticelenen diğer dava dosyaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde taraflar arasında yazılı olmayan bir devir protokolünün izlendiği, buna göre devir ve temlikler yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Devri yapan ——- temsile yetkili olduğu, ——- olmayan bir ——– kapsamında mal paylaşımı yapıldığı, ——-fazla şirketin, ——- edildiği belli olduğuna göre, davacı şirketin, dava konusu üç taşınmazın ileride parası ödenecek düşüncesiyle davalıya devredildiği ididası ispata muhtaç olup, sırf bedeli ödenmemiş olması tapu iptali için yeterli değildir.
Ayrıca——-ait taşınmazlar, sadece davamıza konu taşınmazlar değildir.——– bu davada dava konusu iken, —————iptal tescil isteminin konusu olmuştur. ——– tarihinde yapılan———– taşınmazın ———- iptali ile tescili, mümkün değilse taşınmaz bedellerinin tahsili istemli dava (bu davanın ——- görülmüş; ——- kararla ———-arasında karşılıklı taşınmaz ve hisse devirleri sonucu taşınmazların şirketlerdeki hisselerin iki ———- arasında paylaşıldığı,—kararında bu konudaki gerekçeye uygun olan mahkemenin de görüşü doğrultusunda ————arasında almış olduğu kararla paylaşıldığı, şirketlerdeki hisselerin karşılıklı olarak devredildiğine dair hükmün onanarak kesinleştiği de gözetilerek, aynı şekilde taşınmazlar ve araçların da devre konu edildiği sübut bulmakla, gelinen süreç içerisinde gerçekleşen araçların, taşınmazların paylaşımı sonucu pay devirleri nedeniyle artık sözleşmenin iptali, devredilen hisseler ve taşınmazlar karşılığının ödenmediği gerekçesiyle açılmış olan işbu davanın objektif iyiniyet kurallarına aykırı olmasından dolayı yerinde olmadığı gerekçesiyle) reddedilmiş, bu karar, ——-sayılı kararla onanmış, karar düzeltme talebi de reddedilmiş, karar ——– tarihinde kesinleşmiştir.
Benzer şekilde aynı ——- kapsamında yapılan diğer devirler için de çeşitli davalar açılmış, görülmüş, neticelenmiştir.
——tarafından —– —- davası açılmış, ——- dosyasında görülen davanın reddine karar verilmiş, bu karar ———– kararla bozulmuş, —— sayılı kararla, tekrar, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar,——- kararla onanmış, karar düzeltme talebi reddedilmiş, karar —- tarihinde kesinleşmiştir.
—— şirketinin—— aleyhine açtığı hisse devrinin iptali istemli dava,—– kararıyla davanın reddine karar verilmiş,—– sayıl kararıyla onamış, karar düzeltme talebi de reddedilerek karar——- tarihinde kesinleşmiştir.
—- şirketinin ——- karşı açtığı —- hisse devrinin —— tespiti ile iptali talepli dava da ——– reddedilmiş, bu karar——- onanmış, karar düzeltme talebi de reddedilmiş, ——— tarihinde kesinleşmiştir.
—— şirketi tarafından —– aleyhine ——- devrinden kaynaklanan alacak için açılan dava, mahkememizin ——- kararla reddedilmiş, bu karar ——–onanmış, karar düzeltme talebi de reddedilerek karar ———— kesinleşmiştir.
Görüldüğü üzere,—- arasında ——– sonrasında tasfiye sürecine girişilerek çok sayıda devir ve tescil yapılmış,—- edilmiştir. Yukarıda kesinleşen yargı kararlarının gerekçelerinden anlaşıldığı üzere, yetkilileri tarafından yapılan devirlerin sonradan hile veya butlan sebebine dayanılmasının iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağı kabul edilmiştir.
Eldeki davada da, devrin anlaşma kapsamında yapılmadığı, davacı şirketin hile yoluyla kandırıldığı, anlaşmanın başka türlü olmasına rağmen iradesinin karşı tarafça sakatlandığı, davacı tarafça ispatlanmalı iken ispatlanabilmiş değildir. Devir ve temliklerin tarafların sözlü anlaşmaları kapsamında kaldığı, bu kapsamda kalmadığının açık bir biçimde ispatlanamadığı anlaşılmış davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bilirkişiler ticaret hukuk alanında uzman bilirkişinin heyete eklenebileceğini mütalaa etmişse de, esasa etkisi olmayacağı gibi hukuki vasıflandırma mahkememize ait olmakla, bu istem yerinde görülmemiş, ek rapora da ihtiyaç duyulmamıştır.
Yargılama sırasında (son aşamada bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde bu yönde bir inceleme talebi yok ise de) davacı vekilinin, —-tarihli beyan dilekçesinde ———– fazla şirketin tümünün şirket değerlerinin, malvarlıkları değerinin tespit edilmesi, ortaya çıkan değere göre oluşan farkın tespiti ve tahsili isteminde bulunmuşsa da, bu taleplerin dinlenirliliği yoktur.———- için iptal davası açılmadan, sadece —– devredilenler için inceleme yapılması, denkleştirmenin sağlanması talebi, davanın açılış şekline ve ileri sürülüş biçimine göre hem iddianın genişletilmesi olarak kabul edilmiş hem de dürüstlük kuralına aykırı bulunmuştur.)
Açıklanan sebeplerle, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2- Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.050,00-TL peşin harcın mahsubu ile kalan ——– karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan 78,80-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6—— m.13/4 uyarınca reddedilen kısım için davalı yararına takdir olunan —-maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde (Yargıtay)Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekliinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.