Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/338 E. 2022/263 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/338 Esas
KARAR NO: 2022/263Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ: 22/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının,—– tarihinde itiraz ettiğini, itiraz üzerine arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını, davalının davaya konu icra takibine itirazında borcu olmadığı iddiasında bulunmasına rağmen takibe konu borcu ödediğine ilişkin herhangi bir belge de sunmadığını, tarafların defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığında davalının müvekkiline takip konusu tutar kadar borçlu olduğunun ortaya çıkacağını, davalının borcunu ödememek için haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davanın kabulü ile itirazın iptalin, takibin devamına, davalının asıl alacak miktarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı firma arasında uzun yıllardan beri güvene dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkili tarafından — fatura ile davacı firmaya — değerinde galvaniz sac satışı yapıldığını ve teslim edildiğini, davacı firma tarafından ise satışın üstünden — faturaya istinaden iade açıklaması ile —- düzenlediğini, sistemden —– görülmesi ile davacı ile irtibata geçildiğini, davacı tarafından malların ayıplı olduğu ileri sürülerek faturanın gönderildiğinin beyan edildiğini, müvekkili tarafından ise aralarındaki güvene dayalı ilişki sebebiyle malların geri göndermeleri durumunda inceleme yapılacağının söylendiğini, ancak davacı tarafından iade faturası düzenlenmesine rağmen ayıplı olduğu iddia edilen malların müvekkiline gönderilmediğini, gönderileceği söylenerek müvekkilinin oyalandığını, gelinen noktada davacı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen ve iade faturası düzenlenen malların davalıya teslim edilmediği gibi, iade edilmeyen malların bedelinin tahsili için haksız ve hukuka aykırı davanın açıldığını belirterek davanın reddine, davacının %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, davacı tarafça alınan malların bir kısmını ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak düzenlenen iade faturasına konu alacağı faturanın tahsiline ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptali, icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatına ilişkindir.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir. Dosya konusunda uzman mali müşavir bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. — tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Davacı ve davalı şirketin——– beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen iade e-faturanın davalı kayıtlarında itirazsız yer alması ile içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, bu kez ispat yükünün yer değiştirerek ödemenin yapıldığının ispat yükünün davalı şirkete geçtiği, davalının işbu malları fiziken almadığını veya fatura bedelinin tamamını ödediğini ispat etmesi gerektiği, bu kapsamda takip tarihi itibariyle somut herhangi bir belge bulunmaması nedeniyle davacının —-tutarında alacağını talep edebileceği, tacir olan taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme ya da haricen başkaca somut belgede ödeme vadesi bulunmadığı ve davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin tebliğ şerhine havi ihtarname ya da eş eğer belge bulunmadığından, takip öncesinde davacı alacağının muaccel olmadığından davacının takip öncesi faiz talebi yerinde olmadığı, takip sonrasında asıl alacağı için 3095 sayılı Kanunun m.2/2 kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafça davacıya — tarihinde malzeme satışının yapıldığı, davalının bu satıştan sonra—– tarihinde iade faturası düzenlendiği, takibe konu alacağında bu iade faturasından kaynaklandığı hususunda taraflar arsında ihtilaf bulunmamaktadır. Bununla birlikte davalı taraf davacı tarafa satımı yapılan ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğu gerekçesi ile davacı tarafça takibe dayanak yapılan faturanın düzenlendiğini, söz konusu iade faturasına konu malların iade edilmediğini, ayıplı olup olmadığının belirlenemediğini, savunmuştur.
Ticari nitelikte satımlarda TTK 23/c.maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında belli ise alıcı iki gün içerisinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı çıkması halinde haklarını korumak için bu durumu derhal satıcıya ihbar etmekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 18.maddesi uyarınca bu ihbarın yazılı şekilde yapılması ve bu ihbarın içeriğinde de ayıbın niteliği, bu nedenle bir zarar oluşmuş ise kanunda yer alan hangi seçimlik hakların kullanıldığının karşı tarafa bildirilmesi gerekir. Bu ihbarda en azından ayıbın niteliğinin bildirilmesi elzemdir. Bu bakımdan iade faturası düzenlenmesi suretiyle ayıp ihbarının yapıldığını söyleyebilmek mümkün değildir. Kaldı ki iade faturası da kanunda öngörülen sürede yapılmamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki sırf fatura düzenlenmesi fatura düzenleyenin alacaklı konumuna getirmemekte ayrıca fatura konusu malın karşı tarafa teslim edildiğinin ortaya konulması gerekir. Somut olayda davacı tarafça davalı tarafından satımı yapılıp teslim edilen ürünlerde ayıp bulunduğu gerekçesi ile neye göre hesaplandığı belirli bulunmayan iade faturası ile ayıp ihbarının yapıldığının söylemeyeceği, iade faturasına konu ürünlerin davalı tarafa teslim ve iade edildiği yazılı delilerle ortaya konulamadığından davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmış, ayrıca davacının takip yapmakta kötüniyetli bulunduğu ispatlanamadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine davalı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca — tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan, alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
22/03/2022