Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/332 E. 2021/1164 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/332 Esas
KARAR NO : 2021/1164
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/05/2021
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ve davalı arasında devam eden ticari —— —- tıbbi —– gerçekleştirildiğini, davalının bu faturanın içinde bulunduğu cari hesaba göre ödemeler yaptığını, söz konusu cari hesaba göre —- bakiye borcun davalı tarafından ödenmediğini, taraflarınca ——- takibine böyle bir borcunun bulunmadığı gerekçesi ile itiraz ettiğini ve icra takibinin durdurulduğunu, —— başvurunun yapıldığını, 22.01.2021 tarihinde —- ile sonlandığını, davalı tarafından icra takibine yapılan itirazın yersiz ve haksız olduğunu, başlattıkları icra takibinin dayanağının fatura ve cari hesap dökümünden anlaşılacağı üzere davalı müvekkil ——- eksik ödeme yaparak cari hesap borçlusu olduğunu, bu nedenle icra takibine devam edilmesine karar verilmesini, davalının şirket yetkilisi —— görüşmelerinden sonra —— tutarında bir kısım ödeme yaptığını, ancak bu ödenen miktar ile ilgili herhangi bir muvafakatname vermediği için ödenen paranın dosyada bekletildiğini, yapılan ödemenin müvekkil açısından borç ödeme anlamına gelmediği,açılan işbu dava da harca esas değeri etkilemediğini, davalı şirketin müvekkil şirkete borcunu ödemediğini,kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, davalının —– için kötü niyetle olarak alacağımızı sürüncemede bırakmak için itiraz ettiğini, davalı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davacı ——- ticari ilişki olduğunu, açık hesap usulüyle çalıştıklarını, müvekkil şirketin son dönemlerde yaşadığı—– aksattığını ve durumu davacı firma yetkilileriyle samimiyetiyle paylaştığını, davacı şirketin, müvekkil aleyhine—— başlattığını, müvekkilinin ilamsız icra yoluyla yapılan takibe süresinde öncelikle yetki yönünden, sonrasında miktar yönünden itiraz ettiğini,——– kararı karşısında takibi yetkili—– açtığını, müvekkil şirkete ödeme emrinin tebliğini sağlamak suretiyle takibe devam etmesi gereken işbu davayı açtığını, müüvekkil şirketin ———olduğunu, taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmadığını, işbu itirazın iptali davasında yetkili mahkeme—–, davaya yetki yönünden itiraz ettiklerini, müvekkil şirketin itirazında “borcum yoktur” demediğini ve borcu inkar ettiğine dair bir ibare kullanmadığını, taraflar arasında —– yapılan ödemelerde göz önüne alındığında bakiye miktara itiraz ettiklerini, bu ibareye müvekkilin borcu olmadığı yönünde itiraz ettiği manası yüklenemeyeceğini, davacının dava dilekçesinde müvekkil şirket tarafından yapılan —– ödemenin yapıldığını kabul ettiğini ancak müvekkili açısından borç ödeme anlamına gelmediğini beyan ettiğini, müvekkil uhdesinden çıkan ve davacı uhdesinde tutulan ödemenin borç ödeme olarak kabulünün gerektiğini, davanın reddine ve yargılama giderli ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça bakiye fatura alacağına dayalı olarak başlatılan —–. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Davacı vekili —– dilekçesiyle, davalı ile 25/10/2021 tarihinde akdedilen sulh ve ibra protokolü sonucu haricen sulh olunduğunu, mahkemenin gereğini yapmasını talep etmiştir. Davalı vekili 26/10/2021 tarihli dilekçesiyle, 25/10/2021 tarihinde akdedilen sulh protokolünde mutabakatın sağlandığını, taraflarca imzalandığını, yükümlülüklerini yerine getirdiklerini bildirerek sulh protokolü kapsamında karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili —— duruşmada davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
6100 sayılı HMK madde 307 ve devamında düzenlenen feragat, davacının netice-i talebinden kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK.24), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Feragat, davayı sona erdiren, yapıldığı anda sonuç doğuran, kesin bir usul işlemi olup, HMK 311. maddesi uyarınca, karşı tarafın muvafakatine gerek olmaksızın kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğundan, somut olayda davacı vekili yazılı beyanı ile usulüne uygun şekilde davadan feragat ettiğini beyan ettiğinden, incelenen vekaletnamesinde feragat etmeye yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığı sulh sözleşmesinden anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, —–davalı tarafın katlanacağı protokolde belirtildiğinden protokol gibi karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Tarafların karşılıklı yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ——- ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, davacı vekillerinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar KESİN olmak üzere açıkça okundu, usulen anlatıldı.