Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/312 Esas
KARAR NO: 2023/1103
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ: 03/05/2021
KARAR TARİHİ: 27/12/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— şirketinin ———- adresinde inşaat malzemesi alım satım işiyle uğraştığını, davalının müvekkil şirketten inşaat malzemesi satın aldığını ancak bu ticari alım satım karşısında ödemesi gereken 69.428.946,29——– Dinarı bedelli faturadan kaynaklı alacağını ödemediğini, ——- E sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile borç tutarı yargılama gideri olarak toplam 71.173.941,21——– Dinarı’nın müvekkil şirkete ödenmesine karar verildiğini, ülkemiz ile——— arasında 14 Mayıs 1989 tarihli hukuki işbirliğine dair sözleşme olduğundan dolayı teminat muafiyetinin söz konusu olduğunu, arabuluculuk kanun yoluna gidildiğini ancak anlaşma sağlanamadığını,———- Mahkemesi tarafından 25.12.2019 tarihli ve——— E. sayılı kararın tanınması ve tenfizinin ——– Mahkemesi’nden talebi zaruretinin doğduğu” ifade edilmiştir. Davacı vekili, “ülkemiz ile ———- arasındaki 14 Mayıs 1989 tarihli uluslararası sözleşme uyarınca tüzel kişilerin teminat muafiyetinin olduğunu; borcun mevcudiyeti ve faturanın delil niteliğine dair meselelerin tenfiz davasının konusuna girmediğini, zira huzurdaki davanın tespit davası değil tenfiz davası olduğunu; tanıma ve tenfiz koşullarının oluşmadığında dair iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu; bahsi geçen 14 Mayıs 1989 tarihli uluslararası sözleşme uyarınca karşılıklılık şartının gerçekleşmiş olduğunu; 71.173.941,21 ——— Dinarı’nın müvekkil şirkete ödenmesine dair verilen kararın kamu düzenine aykırı hiçbir yönünün bulunmadığını; Cezayir’de görülen davanın davalı şirkete usulüne uygun bildirildiğini, davalının davaya cevap vermediğini, ilgili belgelerin ——— tercümelerinin dosyada yer aldığını, yabancı mahkemede görülen davada davalı kendisine yapılan tebligatlara hiçbir şekilde cevap vermediğinden davalının yokluğunda verilen kararın da aynı şekilde davalı şirkete tebliğ edildiği, davalı şirketin bu karara karşı istinaf yoluna başvurmadığından kararın kesinleştiğini, kendisine usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermediğini ve bilerek ve isteyerek istinaf/temyiz yoluna başvurmadığını, yabancı mahkeme kararının yokluğunda verildiğini, savunma hakkının kısıtlandığı iddiasının huzurdaki davayı sürüncemede bırakma amacı taşıdığından reddedilmesi gerektiğini belirterek, ———- Mahkemesi tarafında 25.12.2019 tarihli ve ———– E sayılı kararın MÖHUK m.S0 vd. Uyarınca tanıma ve tenfizine, kararda hükmedilmiş bulunan toplam 71.173.941,21 ——– Dinarının 25.12.2019 tarihinden itibaren işletilecek olan ticari faiz ile birlikte tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yabancı tüzel kişi davacının teminat göstermesi gerektiğini, ——— ile ülkemiz arasında tüzel kişiler yönünden karşılıklılık bulunmadığını, tanıma ve tenfiz koşullarının oluşmadığını, tek taraflı düzenlenen ve kapalı nitelikte olan faturaya dayalı olarak alacak talebinde bulunulduğunu; davalı müvekkilin kendi iradesi dışında ve giyabında yetkililerce kabul edilmeyen ve imzalanmayan her daim düzenlenmesi mümkün olabilecek adi ve kapalı nitelikte bir fatura ile herhangi bir yargılama yapılmadan, savunması alınmadan ve itirazlarını ileri sürme imkanı tanımaksızın sorumluluk altına sokulmasının hukuki ve kanuni bir eksiklik olduğunu, açıkça hukukun genel ilkeleriyle bağdaşmadığını, tenfizi istenen kararın bu haliyle ülkemiz kanunları çerçevesinde kamu düzenine aykırı olduğunu ve tenfize uygun bir karar niteliğini haiz olmadığını; MÖHUK md. 54/c gereğince tenfizi ve tanınması talep edilen kararın ——— kamu düzenine aykırı olmaması gerektiği; kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemede temsil edilememesi veya bu kanunlara aykırı bir biçimde giyabında itirazlarını, savunmasını ve delillerini sunamadan, sunmasına usulüne uygunca imkan verilmeden karar verilmiş olmasının kararın tenfizini engelleyeceği, müvekkilin gıyabında görülen davada savunma hakkını kullanamadığı, herhangi bir itiraz dermeyan edemediği, delillerini sunamadığı ve bu durumun temel hukuk prensiplerini ihlal ettiği; müvekkilin davacı taraftan herhangi bir inşaat malzemesi veya buna benzer bir mal satın almadığı, fiilen davacıdan herhangi bir mal teslim almadığı, alım satım ilişkisine girmediği, bu konuda bir sözleşme akdetmediği, herhangi bir faturayı tebliğ almadığı ve kesinlikle kabul etmediği, mahkeme kararına dayanak fatura üzerine kendi esas kaşesini basmadığı (fatura üzerindeki kaşenin müvekkile ait olmadığı ve sahte olduğu), yetkililerce imza etmediği ve kabul etmemiş olduğundan davacının ———hukukuna göre alacağın varlığını gösteren geçerli, hukuka uygun, kabul edilebilir bir delili bulunmadığından bu kapsamda talep edebileceği herhangi bir alacağı bulunmadığı, davacı ile müvekkil arasında 17.09.2018 tarihli taşeronluk sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmede tarafların tebligat adreslerinin ayrıca belirtilmiş olduğu; fatura üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığı ve faturanın hukuka aykırı delil olduğu; kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulguların delili olarak kabul edilemeyeceği; davacı tarafından usulüne uygun bir fatura düzenlenmediği ve müvekkile gönderilmediği; kapalı faturanın bedelin tahsil edildiğine dair karine teşkil ettiğini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :Dava yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi istemlidir.Davacı ticari alım satım karşılığında davalıdan alacağı olduğu tutar için ——– mahkemesinin ——– E sayılı dosyasında toplamda 71.173941,21 ——— dinarına hükmedildiğini, kararın kesinleştiğini belirterek tanınması ve tenfizini talep etmiştir.Davalı, öncelikle davanın usulden reddine, alacağın hiçbir mal satımı ve teslimi olmadan faturaya dayandırılmış olması, yabancı mahkemede dava dilekçesi ve eklerinin usulünce kendilerine tebliğ edilmemiş olması, savunma hakkının kullandırılmamış olması ve kesinleşme işlemlerinin usulsüz tebligatla yapılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tensiple ——– sayılı kararda belirtildiği gibi 492 sayılı Harçlar Kanunun 4 ve 32. Maddelerine göre yabancı mahkeme kararının tenfizinde nisbi harcın arandığı gözetilerek nisbi harcın tamamlanması için süre verilmiş; davacı Yargıtay kararlarının çelişkili olduğunu belirterek ara karardan rücu edilmesini, maktu harç yatırılmasına karar verilmesini talep etmişse de ara karadan rücu istemi reddedilmiş; davacı da eksik nisbi harcı tamamlamıştır. Davalı taraf davacıdan teminat alınması gerektiğini ileri sürmüşse de, ——— tarihli iki ülke arasındaki hukuki işbirliğine ilişkin anlaşmanın mevcudiyeti sebebiyle teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Apostil şerhi, yabancı mahkeme karanını aslı, onaylı tercümesi ve suretleri dosyaya kazandırılmıştır.Taraf teşkili sağlanmış, esasa geçilmiştir. Yabancılık unsuru taşıdığından sunulan belgeler üzerinde ayrıntılı inceleme yapılmak üzere bilirkişi ara kararı oluşturulmuş, dosya bilirkişiye milletlerarası hukuk uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiştir. Davacı bilirkişi ara karardan rücu edilerek resen inceleme ile davanın kabulüne karar verilmeni talep etmiş, 14/12/2021 tarihli ara kararla rücu istemi reddedilmiştir.Bilirkişi 15/03/2022 tarihli kök raporunu sunmuştur. Raporda özetle dosyaya konu olan ihtilaf birçok bakımdan yabancılık unsuru taşıdığını, dosya kapsamındaki tenfiz talebinin, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) kapsamında yer alan tenfiz maddelerinde göre değil, ülkemiz ile ——- arasın imzalanan uluslararası sözleşme uyarınca değerlendirilmesi gerektiğini, zira uluslararası sözleşmenin öncelikli olarak uygulanması; tebligata dair hususta öncelikle davalının ana merkezi ve fiili idare merkezi ile davalının ——– hukuku uyarınca milli bir tüzel kişi olup olmadığının tespitinin gerektiğini, bu hususların açıklığa kavuşmasından itibaren, ülkemiz ve ——– arasında uluslararası sözleşmede belirlenen tebligat usulüne uyulması gerektiğini; ancak her hâlükârda yabancı ülkede görülen davadan haberdar olduğu ve yabancı ülkede görülen davada bilerek ve isteyerek sessiz kalma yoluna gitmiş olması halinde tebligat yönünden itiraz yapılmamasını, faturaya dair iddialar, uluslararası sözleşmede yer alan kamu düzenine açık aykırılık başlığı altına girdiğinden, revizyon yasağı dikkate alınarak bu hususun açıklığa kavuşturulmasını, uluslararası sözleşme kapsamında teminattan muafiyetin söz konusu olduğu; uluslararası sözleşme kapsamında ülkemiz ve ——– arasında karşılıklılığın mevcut olduğu, yönündeki kanaat ve sonuca ilişkin görüşü mütaala edilmiştir.Hukuk davalarına yönelik olarak yabancı mahkemelerden alınmış olan ilamların tenfiz edilebilmesi için 5718 sayılı MÖHUK’un 50. maddesi gereğince ilamın yabancı mahkemenin kanunlarına göre kesinleşmesi, 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesi gereğince kararın verildiği devlet ile ——— arasında karşılıklılık bulunması, kararın münhasıran ——— mahkemelerinin yetkisine giren bir konudan verilmemiş olması, yine kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması, 5718 sayılı MÖHÜK’un 55/2. maddesi gereğince yabancı mahkeme kararının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş olmaması veya yerine getirilmesine engel bir sebebin ortaya çıkmamış olmasını bağlıdır. İkili sözleşmenin tenfiz için aranan diğer şartlar açısından ilgili hükümleri incelendiğinde; Sözleşmeye göre, kararların tanınması ve tenfizi, talepte bulunulan Akit Tarafın mahkemelerince, kendi milli kanununun usullerine göre kararlaştırılacaktır. Buna göre tenfiz talebinde bulunulan taraf olan ———- mahkemelerince tenfiz usulüne ilişkin olarak Türk hukukundaki usulün uygulanması gerekmektedir. Zaten usule ilişkin konularda ——hakimi ——— yani kendi hukukunu uygulamaktadır. Tenfiz usulüne ilişkin olarak ilgili hükümler ——— Hukukunda MÖHUK’ta yer almaktadır. Diğer, genel olarak usule ilişkin hükümler ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda düzenlenmiştir. Yabancı mahkeme kararının tenfizi konusu MÖHUK’un50 ila 59 uncu maddeler arasında bulunmaktadır.Eldeki davada esaslı uyuşmazlık noktaları faturanın geçerliliği ve tebligatlardır. Tenfiz davalarında revizyon yasağı olup, mahkeme esastan bir inceleme yapamayacaktır. Faturanın kapalı olması, kaşenin sahte olması gibi hususlardaki iddialar revizyon yasağı kapsamında değerlendirilmiştir. Sahte belge kamu düzenine ilişkinse de, dayanak faturanın sahteliğine dair bekletici mesele yapılmasını gerektirecek somut, ciddi bir dava olmamıştır. (Kaldı ki yargılama sırasında davacı vekilinin 16/01/2023 tarihli beyan dilekçesi ekinde davalı tarafça bekletici mesele yapılması istenen sahtelik iddiasına dair ——– E sayılı dosyasında red kararı verildiğine dair tercüme sunulmuştur.)Revizyon yasağı gereği yabancı mahkeme kararının esasına girilemeyeceği açıktır Ancak kararlaştırılan tebligat kuralına uyulmaması ile savunma hakkının kullandırılmaması ise revizyon yasağının istisnalarından biri olup, kamu düzenine ilişkindir.
İki ülke arasındaki ikili anlaşmanın 5. Maddesi ,”Suçluların iadesini düzenleyen hükümler ayrık olmak üzere, her iki Devletten birisinin ülkesinde mukim şahıslara tebliği gereken hukuki, ticarî ve cezai konulardaki adlî ve gayri adli belgeler karşılıklı olarak her iki Devletin ——— aracılığıyla iletilecektir. İkametgah Devletinin Kanuni mevzuatına aykırı olmadığı ölçüde Akit Tarafların kendi vatandaşlarına tebliği gereken adli ve gayri adli belgeleri ——– veya ——— temsilcilikleri tarafından doğrudan tebliğ ettirme imkanını işbu madde hükümleri bertaraf etmeyecektir. Kanunî mevzuat arasında uyuşmazlık bulunduğu takdirde muhatabın uyrukluğu, ülkesinde tebligat yapılması gereken devletin kanununa göre tayin edilecektir.” denmiştir. Yine aynı anlaşmanın 7. Maddesi gereğince “İstenilen Devlet, belgenin muhatabına tebliğini sağlamakla yetinecektir. Bu tebliğin yapıldığı, ilgili şahıs tarafından gereği gibi imzalanan ve tarihi atılan bir alındı belgesi veya istenilen Devlet yetkili makamınca düzenlenen ve tebligatın yapıldığı hususunu, tarihi ve şeklini ihtiva eden bir tebligat tutanağı ile kanıtlanacaktır. Alındı belgesi veya tutanak isteyen makama iletilecektir.” Taraflar arasındaki 17/09/2018 tarihli——– sözleşmenin de 17. Maddesinde davalının tebligat adresinin ——– olduğu belirtilmiştir.Buna rağmen yabancı mahkemede yapılan yargılamada davalı adına tebligatlar bir ——— adresidir. Davacıya davalının fiilen bu adresi kullandığına dair yazılı delillerini sunması istenmiş; ayrıca bir mali müşavir aracılığı ile tarafların ticari defterleri incelenerek davalının fiili adresi araştırılmıştır. Tarafların itirazları ile birlikte mali müşavir eklenerek hukukçu bilirkişi birlikte 02/02/2023 tarihli ek rapor sunulmuştur.02/02/2023 tarihli bu raporda mali müşavir ticari defterlerde davalının fiili adresinin resmi adresinden farklı olduğuna dair bir emare bulamamıştır. Hukukçu bilirkişi de kök rapordaki görüşlerini tekrarlamıştır. Davalı şirketin resmi ve fiili adresinin ——— mevcut bulunduğu, davacının, davalı şirketin fiilen ——–adresini kullandığına dair bir yaklaşık delil de getiremediği, harici belge sunamadığı, sözleşme maddesine uymayarak yapılan tebligatın geçersizliğinin dürüstlük kuralı gereği ileri sürülemeyeceğinin de ortaya konamadığı görülmüştür. Yabancı mahkeme yargılamasında davalı tarafın sözleşmede belirttiği adresi dışında bir adrese tebligat yapılmış ve fakat davalı taraf kendini temsil etmiş, beyanlarını sunmuş değildir. Diğer bir ifadeyle davalının kendisine bir tebligat yapılamadan yapılan yargılamada savunma hakkını kullanamadığına dair itirazı bertaraf edilememiştir.Sözleşme hükümlerine aykırı diplomatik yolla tebligat yapılamamış olması MÖHÜK 54/1-ç maddesi uyarınca kararın infaz kabiliyeti olmadığını göstererek tenfiz engeli sayılır.——– D.İş, sayılı kararı ile hakimin reddi isteminin reddine karar verilmiştir. Merciin bu kararının istinaf edilmediği anlaşılmış, yargılamaya heyetimizce devam edilmiş, aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Alınması gerekli 269,85-TL harçtan davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 75.480,88-TL harcın mahsubu ile kalan 75.211,03-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden A.A.Ü.T.ye göre hesaplanan 196.804,93 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 27/12/2023