Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/278 E. 2023/870 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2021/278 Esas

KARAR NO: 2023/870

DAVA: Tazminat (Haksız haciz sebebiyle istenen maddi ve manevi tazminat)

DAVA TARİHİ: 15/04/2021

KARAR TARİHİ: 08/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız haciz sebebiyle istenen maddi ve manevi tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı ——- şirketinin alacaklısı olduğu ——– E. sayılı dosyasından alınan talimatla ——- Tal. sayılı dosyası üzerinden 01.02.2013 tarihinde dosyada üçüncü kişi sıfatıyla bulunan müvekkili şirket adresine hacze gelindiğini, söz konusu haciz esnasında müvekkili şirket tarafından istihkak iddiasında bulunulan malların muhafaza altına alındığını, mahcuzların davalı … yediemin sıfatı ile teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından istihkak davası açıldığını,——- sayılı ilamıyla istihkak iddialarının haklılığına, haciz tutanağında yazılı 1 adet ——marka ——– laptop dışındaki haczedilen tüm menkuller yönünden haczin kaldırılmasına ve muhafaza altına alınan mahcuzların teslimine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme ilamına dayanarak haksız yere haczedilen mahcuz malların geri alınması amacıyla 07.08.2020 tarihinde yediemin sıfatıyla mahcuzların teslim edildiği … adresine gidildiğini, 07.08.2020 tarihli tutanaktan da görülebileceği gibi yedieminin adresinde olmadığının, yediemin deposu olarak gelinen yerin boş olduğunun, mahcuz menkullerin yerinde olmadığının tespit edildiğini, davalı yediemin tarafından icra dairesine adresten ayrıldığına dair bir bildirim yapılmadığı gibi herhangi bir iletişim bilgisi de bırakılmadığını, davalı yediemine ulaşılamadığını, mahcuzların kendilerine teslim edilmediğini, davalı yediemin hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, icra dosyasından davalı yediemine mahcuzları teslim etmesi ve süresi içinde teslim etmemesinin hukuki sonuçlarını içeren muhtıra gönderildiğini, yediemine yapılan tebligata rağmen mahcuz malların teslimi yahut bedelin ödenmesi yönünde bir sonuç alınamadığını, icra dosyasından gönderilen muhtıra üzerine yediemin tarafından hacizlerin düşmüş olduğundan malların tesliminin kendisinden istenemeyeceğine ve müvekkili şirketin ——– Şti.’den talepte bulunması gerektiğine dair bir bildirimde bulunulduğunu, müvekkili şirkete ait malların herhangi bir şirkete değil bizzat davalı yedieminin şahsına bırakıldığını, davalının haczin kalktığına dair iddiasının yerinde olmadığını, haczin istihkak davasının kabulüne dair kararın kesinleşme tarihi olan 21.07.2020 tarihinde kalktığını,——- Müdürlüğü tarafından davalı yedieminin bu talebine ilişkin “dosyamızdan haczedilen menkul mallar şirkete değil, şahsa yediemin olarak bırakılmış olup, yediemin olarak bırakılma aşamasında yapılan işlemin hukuki ve cezai sorumluluğu anlatılmaktadır. İşbu sebeple şahsa bırakılan malların şirketten sorulması talebinin reddine” şeklinde ret kararı verildiğini, 01.02.2013 tarihli haciz işleminde haciz tutanağına yazılan iadesi gerekmeyen 1 adet ——– marka ——- laptop ile 1 adet ——- marka hava kompresörü haricindeki tüm mahcuz mallar ve takdir edilen değerlerinin haciz tutanağında mevcut olduğunu, iade edilmesi gereken malların icra müdürlüğünce takdir edilen toplam değerinin 134.760,00 TL olarak hesaplandığını, haciz işleminin yapıldığı tarihten bu yana fazlaca zaman geçmiş olması sebebiyle malların güncel değerinin takdir edilen değere oranla büyük oranda farklılık gösterdiğini, tahmini yaklaşık değerinin 838.080,90 TL olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik bu bedelin talep edildiğini, mahcuzların güncel değerinin bilirkişi marifetiyle tespitini dilediklerini, müvekkili şirketin haksız haciz tarihi itibariyle piyasada kabul gören ve tercih edilen bir panjur sistemleri üreticisi ve uygulamacısı olduğunu, haksız şekilde mallarından yoksun kalması nedeniyle alıcısına teslim etmesi gereken malları teslim edemediğini, yeni sipariş alamadığını, müvekkili şirketin haksız haciz nedeniyle panjur imalat ve montaj işini bırakmak zorunda kaldığını, bu hususun müvekkilinin eski unvanındaki “panjur sistemleri” ibaresinin kaldırılmış olmasından da anlaşılabileceğini, müvekkilinin ciddi oranda maddi zarara ve kazanç kaybına uğradığını, menfi ve müspet zararı oluştuğunu, haciz haksız sonucunda maddi zarar doğmuşsa İİK. m. 259/1 hükmü uyarınca alacaklı kusurlu olmasa dahi zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlü olduğunu belirterek haksız haciz nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı menfi ve müspet zarara karşılık olarak davalı banka aleyhine şimdilik 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, iade ve teslim edilmeyen mahcuzlara karşılık olarak şimdilik 838.080,90 TL’nin davalılardan Müteselsilen tahsiline, söz konusu tazminatlara haksız haciz tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı Banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin taleplerinin zamanaşımına uğradığını, takip alacaklısının yediemine bırakılan malların borçluya teslim edilmemesinden kaynaklı bir sorumluluğunun bulunmadığını, 01.02.2013 tarihinde borçlular ile aynı soyadı taşıyan ——- yetkilisi olduğu düşünülen ve borçlulardan ——- danışmanlık yaptığı iddia edilen şirkete hacze gidilerek haciz işlemi gerçekleştirildiğini, haciz mahallinde borçlu ——– adının geçtiği bazı evraklara rastlandığını, söz konusu durumun haczin gerçekleştiği adrese gidilme nedeninin haklılığını gösterdiğini, üçüncü kişilerin istihkak iddiasında bulunması üzerine ——– İcra Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan davada alacaklının kötüniyetli bulunmayarak davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmediğini, söz konusu davada davacının istihkak iddiasının tamamıyla kabul edilmediğini, söz konusu durumun müvekkilinin kasten zarar verme amacı bulunmadığının göstergesi olduğunu, somut olayda haksız bir takip veya haciz olmadığından müvekkili bankaya herhangi bir kusur yüklenilemeyeceğini, söz konusu haciz işlemini gerçekleştiren icra memurunun İİK m. 99’a göre istihkak prosedürü yürütebilecek iken İİK m. 97’ye göre işlemlerine devam ettiğini, ilgili duruma bağlı olarak müvekkiline herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, davacının mahcuzlara yönelik taleplerinin fahiş olduğunu, tazminat sorumluluğu bakımından müvekkili banka ile herhangi bir illiyet kurulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir
.Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle;
——–Tal. sayılı dosyası üzerinden haczedilen malların 01.02.2013 tarihinde ——– Şti. yetkilisi olarak müvekkiline teslim edildiğini, icra dosyası üzerinden müvekkiline gönderilen muhtıranın iptali için şikayet yoluna başvurulduğunu, söz konusu şikayet yargılamasında——– sayılı kararla taleplerinin kabulüne karar verildiğini, ilgili kararın kesinleştiğini, mahcuzların ——– Şti. adına teslim alındığını, müvekkili … yediemin olmadığını, müvekkiline sorumluluk atfedilemeyeceğini, dava konusu edilen menkullerin 07.04.2015 tarihinden itibaren hacizli mal statüsünde olmadığını, müvekkili ——- – ——– – şirket yöneticiliğinden kaynaklı özen yükümlülüklerini yerine getirdiğini, müvekkilinin dava dışı ——— Şti.’deki hisselerini 18.11.2016 tarihinde devrettiğini, müvekkili tarafından yapılan araştırmalar sonucunda dava dışı şirketin tasfiye aşamasında olduğunun öğrenildiğini, 2018 yılından beri sağlık sorunları bulunan müvekkilinin haczedilen menkuller üzerinde fiili bir hakimiyetinin bulunmadığını haczedilen menkullerin tasfiye sürecinde kaybolma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, iade edilmeyen menkullerin yenisinin rayiç bedellerinin talep edilmesinin yerinde olmadığını, yediemin olan kişinin mahcuzları iyi ve yeni durumda tutma yükümlülüğü bulunmadığını, yedieminlik görevinin yediemine yalnızca saklama yükümlülüğü yüklediğini, 2013 yılında haczedilen bir malın önünde bulundurulması gerektiğini, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerini diğer davalıya yöneltildiğini, bu taleplerine yönelik herhangi bir beyanları olmadığını belirterek davanın müvekkili … bakımından reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE
:Dava, haksız haciz sebebiyle uğranılan ve yedieminden geri alınamayan mallar için alacaklıya ve yediemine yöneltilen maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı, haksız haczedilen malların yedieminden iade alınamadığını, aradan geçen sürede haksız haciz işlemi sebebiyle fiili zararları(şimdilik 100.000 TL) ile kar kaybının(şimdilik 100.000 TL) bankadan, (100.000 TL)manevi tazminat talebinin bankadan haksız haciz tarihinden itibaren ticari faiziyle; iade edilmeyen malların güncel rayiç değerinin de (şimdilik 838.080,90 TL) davalılardan dava tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini talep etmiştir.Davalı banka cevap ve savunmalarında borçlularla aynı soyadını taşıyan ——– şirket yetkilisi olduğu düşünülen yerde borçlulardan ——– danışmanlık yaptığına dair evraklara rastlanan iş yerinde haciz işlemi yapıldığını, istihkak davasında da kötüniyetli olmadıklarının ve kötüniyet tazminatına yer olmadığının karara bağlandığını, mahcuzların ikisi hakkındaki iddianın reddedildiğini, haciz ile işi bırakma eylemi arasında bir nedensellik bağı da olmadığını ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat taleplerinin tümünün zamanaşımından ve diğer esastan sebeplerle reddini talep etmiştir.Davalı ——–, haczini 01/02/2013 tarihinde yapıldığını, malların kendisine teslim edildiğini, ancak 22/02/2013 tarihinde ——– şti nin tescille kurulduğunu, 21/12/2016 tarihinde ——–şti’deki hisselerini dava dışı ——– devrettiğini (başka bir dilekçede 18/11/2016 tarihinde devrettiğini beyan etmiştir), malların kendisinden istenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Kronolojik olarak maddi vakıaları özetlemekte fayda vardır. Davalı banka tarafından ——– e sayılı dosyasnıda takip borçluları , ——– şti ——–, ——–, ——– ve ——– aleyhine takip başlattığı, bu takipte talimatla ——– İcra müdürlüğünün ——- talimat sayılı dosyası ile bu dosyanın davacısı olan ——— şti nin işyerine gidildiği, 01/02/2013 tarihinde haciz tutanağı düzenlendiği, haciz tuanağına göre borçlulardan ——– adına evraklara rastlandığını,——— onun eşi olduğu ve davacıya ait malların yedieminliği kabul edilmediğinden, yediemin olarak davalı ——– teslim edildiği anlaşılmaktadır. 22/02/2013 tarihinde ——- şti tescille kurulmuştur.07/04/2015 tarihinde davacı şirket bankaya ve beş takip borçlusuna karşı istihkak davası açmıştır. Bu dava ——– sayılı dosyasında görülmüş, 07/04/2015 tarihli kararla haczi kaldırılmasına, malların davacıya teslimine karar verilmiştir.21/12/2016 tarihinde ——– ilandan anlaşıldığı üzere, ——– şirketteki hisselerin ——- devretmiştir10/03/2017 tarihinde ——– yediemin ücreti eft yapılmıştır. 18/07/2018 tarihinde ——— yedimen ücretinin ödenmesi ve malların idae alınması için talep dilekçesi sunmuştur.——– sayılı istihakak kararı 21/07/2020 tarihinde kesinleşmiştir.07/08/2020 tarihinde depoya gidilmiş, deponun boş olduğu anlaşılmıştır.——– İcra müd. ——– malların teslimi için muhtıra çıkarmış, ——- bu işlemin iptali için——– İcra müd. ne şikayet başvurusunda bulunmuş, mahkeme ——— ile şikayetin kabulüne, ——– gönderilen muhtıranın iptaline, muhtıranın ——- şti ye çıkarılmasına karar vermiştir. Bu karar istinaf edilmişse de, ——— ile karar kesin olduğundan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Ticaret sicil kayıtlarından ——– Şti’nin de 16/10/2014 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmıştır.Eldeki dava 15/04/2021 tarihinde ikame edilmiştir.Bir mali müşavir, bir makine mühendisi, bir nitelikli hesap uzmanı (icra iflas hukuku) atanarak bilirkişi heyeti oluşturulmuş, inceleme yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti 29/11/2022 tarihli kök raporunda özetle, mahcuz malların dava tarihindeki toplam değerinin ——– enflasyon oranında artışı ile 723.309,59 TL olduğunu, ——— malları iade yükümlülüğünün bedele dönüştüğünü ve sorumlu olacağını, icra takibinin ve haczin haksız ve kötüniyetle olmaması sebebiyle bankanın manevi tazminattan sorumlu olmayacağını, malların yedieminde kaybolmasından sonraki süreçte bankanın sorumlu olamayacağı belirtilmiştir.Taraf itirazlarının karşılanması ile mahcuzların yerine yenisinin alınması için gerekli makul süreye göre kar kaybı hesabı yapılması ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti 15/08/2023 tarihli ek raporunda özetle, dava konusu malların yıpranma değer kaybı düşülmesiyle dava tarihindeki değerinin 301.298,83 TL, rapor tarihindeki güncel değerinin 875.230,44 TL olduğunu, haksız alınan mahcuzların yerine yenisinin alınması için gerekli makul sürenin 30 gün olduğu, 30 günlük kar kaybının şirketin son beş yıllık bilançolarına göre, 46.333,16 TL olduğunu mütalaa etmişlerdir.Davacı rapora itirazlarında kök raporda 723.329 TL olarak bulduğu malların değerini yıpranma payı hesabı ile ek raporda 301.298 TL bulmasının çelişkili olduğunu, haczedilen malların panjur lameli, motor, kepenk lameli ve benzeri önemli bir kısmının satılacak ürünler olduğunu, haczedilmeseydi satılacağını ve bunlardan yıpranma payının düşülmemesi gerektiğini ileri sürerek itiraz etmiştir.Davalı banka kar kaybı hesabının fahiş olduğunu, malların fahiş bedellendirildiğini, bankanın kusurlu olmadığını belirterek aleyhe kısımlara itiraz edip rapor doğrultusunda davanın reddini talep etmiştir.Davalı ———, rapora itirazında, malların haciz sırasında biçilmiş değerinden fazla sorumluluk çıkamayacağını, yıpranma ve eskime paylarının düşülmesi gerektiğini, bilirkişilerin kök raporda malların dolar bazında fiyatlarına bakıldığını, ek raporda da bu tutardan indirime gidildiğini belirterek yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi gereği, haksız fiil nedeniyle tazminat talebiyle açılacak davada zamanaşımı, zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren 2 yıl ve her halde fiilin vukuundan itibaren 10 yıllık süreye tabidir. Eylemin aynı zamanda suç oluşturması durumunda uzamış (ceza) zamanaşımı uygulanacaktır. Somut olayda haczin kaldırılması kararının kesinleştiği tarih 21/07/2020 olup; dava 15/04/2021 tarihinde açılmıştır. Zamanaşımı iddiasının dinlenebilir yönü yoktur.İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir.İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK 58, (BK’nın 49) maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 6098 sayılı TBK’nun 58. Maddesi (818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.Somut olayda; davalı alacaklı bankanın isteği ile haciz yapılmış ise de işyerinde dava dışı borçlulara ait evrakların bulunduğu görülmüştür. Bu durumda alacaklının kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğundan söz edilemeyeceğinden davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Davacının bankadan istediği maddi tazminat yönünden ise talepler kar kaybı ve fiili masraflar olmak üzere iki kalemdir. Davacı fiili masraflar kalemi olarak istediği 50.000 TL için somut bir bilgi, belge delil sunamamış, bu kalem reddedilmiştir.Davacının kar kaybı istemi yönünden bilirkişi marifetiyle yaptırılan inceleme hükme esas alınmış, talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yasanın açık hükmü gereği alacaklı kusursuz da olsa davacının kar kaybını ispat etmesi ile alacaklı haczin haksız çıkması ile bu zararları ödemek zorundadır. Haksız fiil sorumluluğuna dayandığından, bulunan 46.333,16 TL kar kaybı zararına faiz, haksız haciz tarihinden itibaren başlatılacak şekilde hükme bağlanmıştır.Davacının yedieminden talep ettiği mahcuz malların bedeline ilişkin istem yönünden ise, bilirkişilerce yıpranma payı, değer kaybı düşüşüne göre yapılan hesaplama kadri maruf görülmüştür. Her ne kadar davacı bu ürünlerin önemli bir kısmının haksız olarak haczedilmeseydi satılacak ürünler olduğun ve yıpranma payının düşülmemesi gerektiğini ileri sürmüşse de, mahkememizce haczin haksız olmadığı, alacaklı bankanın İİK nun 97/a maddesindeki karineye uygun şekilde haciz işlemi yaptırdığı, davacının istihkak iddiasının kabul edilmiş olmasının yasal karineye uygun hareket edilmiş haciz işlemini hukuka aykırı hale getirmeyeceği kabul edilmiştir. Burada haczin haksız olmasından değil, iade yükümlülüğü anında iade edilmemiş olmasından kaynaklanan bedel talebi hükme bağlanmaktadır. Bu sebeple satışa konu ürünler iade edilmiş olsaydı iade anında, eskimiş haliyle satışı yapılacaktı. Satışa konu olmayan ofis malzemeleri ile ilgili de (buzdolabı, bilgisayar yazıcı vb) yıpranma payının düşülmesi usule uygundur. Heyette teknik ürünlerin yıllık yıpranma payını tespit edebilecek teknik bilirkişi mevcut olup, farklı bir oranda yıpranma payı olması gerektiğine dair somut bir itiraz da sunulmamıştır. Bu sebeple kök raporda banka yönünden yapılan tespitler ve ek rapor yapılan kar kaybı ve malların bedeline ilişkin hesaplamalar mahkememizce hükme esas alınmış, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Davalı ——– vekili itirazları da yerinde görülmemiştir. Malları teslim aldığı bellidir. Sonradan ——– Şti kurulmuş, hisselerini de devretmiş ise de, yediemin ücretini tahsil etmeye devam ettiği görüldüğüne göre artık sorumlu olmayacağı söylenemez.Kısa kararın 4 nolu bendinde “davalı ——– istenen mahcuzların bedeli” yönünden hüküm kurulmuş olup; 838.080,90 TL mahcuz bedelinin sadece bu davalıdan değil aynı zamanda davalı bankadan da istendiği gerekçeli karar yazımı sırasında farkedilmiştir. HMK nun 305/A maddesine göre taraflardan her biri nihai kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında kısmen veya tamamen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesini talep edebilir. Davalı bankadan mahcuzların bedeli istenemez, zira haczedilen malların iade edilmesi sorumluluğu yediemine ait bir yükümlülüktür. Yedieminin malları iade etmemesinde bankanın (takip alacaklısının) bir kusuru yoktur ne var ki HMK nun 305/A maddesi nazara alınarak kısa karar bu haliyle bırakılmış, talep halinde ek kararla bankadan istenen mahcuz bedeline ilişkin de hüküm oluşturulması uygun görülmüştür.Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı bankadan istenen 50.000 TL lik fiili masraf, ZARAR TALEBİNİN REDDİNE-
2-Davalı bankadan istenen 50.000 TL kar kaybı talebinin kısmen kabulüne, 46.333,16 TL’nin 01/02/2013 tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı bankadan istenen 100.000 MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE-
4-Davalı ——— istenen mahcuzların değeri istemi yönünden kısmen kabulüne; 301.298,83 TL nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin kısmın reddine,
5- Alınması gerekli 23.767,23-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 17.727,83-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 6.039,40-TL’nin (805,26-TL’sinin davalı bankanın sorumluluğunda olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Reddedilen manevi tazminat yönünden alınması gerekli 269,85-TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
7- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 59,30-TL. başvurma harcı, 17.727,83-TL peşin harcın toplamı olan 17.787,13-TL’nin (2.369,00-TL’sinin davalı bankanın sorumluluğunda olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen toplam 14.394,75-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%37,09 kabul %62,91 ret oranında ) olmak üzere 5.338,98 TL ‘nin (711,00-TL’sinin davalı bankanın sorumluluğunda olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
11- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen (kar kaybı) yönünden AAÜT’ne göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine,
12- Davalı Banka kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen fiili masraf zarar ve kar kaybı yönünden AAÜT’ne göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13- Davalı Banka kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen manevi tazminat yönünden AAÜT’ ne göre hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı bankaya verilmesine,
14- Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım (mahcuzların bedeli) yönünden AAÜT’ ne göre hesaplanan 47.194,82TL vekalet ücretinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
14- Davalı ——- kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım (reddedilen mahcuz bedeli) yönünden AAÜT ‘ne göre hesaplanan 47.194,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı … vekili ile davalı ——- vekilinin e-duruşma yolu ile yüzlerine karşı, oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/11/2023