Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/223 E. 2021/470 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/223 Esas
KARAR NO : 2021/470
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların, 27.12.2016 tarihinde bir araya gelerek ——- kurmak amacıyla bir protokol imzaladığını, davacı müvekkillerinin kurulacak olan eğitim kurumu için harcamaları üstlenmesi,—– harcamalar dışında mali müşavirlik bilgisini kullanması ve mali müşavirlik görevini üstlenmesi, davalılarında eğitim bilgileri, kurulacak olan şirketin temel yapısını oluşturacağına dair tarafların irade birliğiyle bu protokole taraf olduklarını, davalıların bu eğitim kuruluşuna maddi olarak hiçbir katkıda bulunmadıklarını, taraflarca kurulan ilk kuruluşun,———daha sonra davalı tarafların sözleşmeye aykırı olarak aynı iş kolunda, aynı adreste aynı çalışan, aynı öğrenci portföyü ile devam edilerek, aynı ——-… olarak unvan değişikliğine gidildiği, bu durumun müvekkillerinin alacak haklarını kötü niyetli bir şekilde sonuçsuz bırakma çabası içine girdiklerini açıkça ortaya koyduğunu, tarafların imzasını taşıyan protokole göre müvekkili davacılardan …’ın payının %30, davacılardan …’ın payının %10 iken davalıların payının arta kalan pay olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeyle kar payları haricinde müvekkili … için aylık 4.000,00 TL maaş öngörüldüğünü, aradan geçen zamanla taraflar arasında sorun çıktığını ve tarafların bu ortaklığı bitirme yönünde karar aldıklarını, alınan ortaklığın bitirilmesine dair karar, ————— başlıklı sözleşmeyle yazıya döküldüğünü ve bu protokol ile davalı tarafların ödeyeceği miktarların belirlendiğini, kurumun devam ve devrine ilişkin hususların yazıyla imza altına alındığını, taraflar arasında yapılan protokolle davacı müvekkillerinin alacağının protokol tarihi itibariyle 438.000-TL olarak hesaplandığını, buna karşılık olarak da müvekkili tarafa kambiyo senedi verildiğini, hesaplanan bu bedelin kısmen ödenmişse de kalanının ödenmediğini, yine protokolün 4. ve 5. maddeleri gereği ödemelerin tamamı ödendikten sonra devir işleminin tamamlanacağını kararlaştıran tarafların, ödeme yapmadığı gibi hakkı halen devam etmesi nedeniyle karara varılan aylık 4.000,00-TL ve kazançtan müvekkillerine düşen paranın ödenmediğini, davalı tarafların aylık olarak müvekkillerine borçlanmakla birlikte müvekkili … tarafından —- kuruluşu için 3. şahıslara verilen çeklere karşılık yapılan ödemeleri protokol ödemesi olarak beyan ettiğini, bu beyanın gerçek dışı olduğunu, borç bitinceye kadar —– kurumunun 3. şahıslara devrinin yapılamayacağı hususunda karara bağlanmış olmasına karşın davalı tarafların tüm masrafları müvekkilleri tarafından ödenen eğitim kurumunu aynı adreste aynı iş kolunda kendileri kurdukları .—- kaydederek müvekkillerinin alacağının karşılıksız bırakma çabası içine girdiklerini, davalıların taraf olduğu —- tarihli protokolün 5. maddesiyle borç bitmeden devir ve temlik yapılamayacağı hususunun karara bağlanmasına rağmen davalı tarafların——— adında kurdukları şirketi aynı şekilde devam ettiklerini, alacaklarını Üsküdar —. Noterliğinin——- yevmiye numaralı ihtarnamelerle istediklerini ve davalıların temerrüde————- tarihinden temerrüt ticari faiziyle birlikte davalı taraflardan müsetselsilen ve müştereken tahsiliyle taraflarına ödenmesine, kararın kesinleşmesine kadar davalı tarafların üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ile birlikte banka hesaplarının da dahil edilerek malvarlıklarına dair ihtiyati tedbir uygulanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflardan müteselsilen ve müştereken tahsiliyle taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile müvekkili———– arasında ——– kursu kurmak için protokol imzalandığının doğru olduğunu, ancak bu protokolde müvekkili şirket———- imzasının bulunmadığını, doğrudan veya dolaylı olarak bu protokolde taraf olmadığını, müvekkili şirketin —- tarihinde faaliyete geçtiğini, dava konusu olan ———- karşı açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davaya konu protokolün davacılar ile müvekkilleri ——– edildiğini, bu protokolün 3.ve 6. maddesine göre, davacı ..— şirket kuruluşu için gerekli olan tüm harcamaları yapacağının ve karşılığında %30 hisseye, diğer davacı ———— bilgisi karşılığında %30 hisseye, müvekkili —————- yine aynı şekilde ———-karşılığında %30 hisseye sahip olma konusunda anlaştıklarını, bu protokole göre ilk kuruluşun ————— kurulduğunu ve açılış için gerekli kurumlara başvuruda bulunulduğunu, davaya konu olan kuruluş için gerekli olan sermayenin—- olmasına ve protokol gereği bu sermayenin davacı … tarafından karşılanacağı belirtilmiş olmasına rağmen, … tarafından ilgili kurumun işler hale gelmesi ve faaliyete başlaması için gerekli olan sermayenin verilmediğini, bu nedenle de sözleşmenin fiili olarak başlamadan sona erdiğini, ayrıca davacıların protokolde belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden, sözleşmede belirtilen amacın gerçekleşmesinin de imkansız duruma geldiğinden TBK 639/1.maddede belirtildiği üzere, “Ortaklık Sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkansız duruma gelmesi” sonucunda sözleşmenin de hukuken sona erdiğini, davacılar tarafından sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sonucu müvekkillerinin zor durumda kaldığını ve kendi imkanları ile kurumu işler hale getirmeye çalıştıklarını, müvekkillerinin kendi maddi ve manevi imkanları ile kurum işler hale getirdiklerinde davacılar sanki sözleşme şartlarını yerine getirmişler gibi haksız ve kötü niyetli olarak müvekkillerinden maddi taleplerde bulunduğunu, davacıların 28.05.2017 tarihinde müvekkillerinin işletmekte olduğu — geldiklerini ve daha önce kendileri tarafından hazırlanan devir protokolünü ve senedi imza etmelerini istediklerini, müvekkillerinin imza etmek istemediklerinde—– çantasından silahını çıkarıp masaya koyarak senedi ve devamı olan protokolünü müvekkillerine silah ve tehdit kullanarak imzalattıklarını, davacılar tarafından zorla imzalattırılmış olan bu protokole istinaden ödemeler yapmak zorunda kaldıklarını, davacılar tarafından 28.05.2017 tarihinde müvekkillerini silah zoru ile imzalatılan devir protokolünde borç 438.000,00-TL olarak belirtildiğini, bu devir protokolünün silah zoru ile imzalatıldığı düşünülmeden ve bir an için hukuken geçerli olduğu kabul edilmiş olsa dahi yeni açılmış olan ve henüz tam olarak faaliyete geçmemiş olan öğretim kursunun bu şekilde kar elde etmesinin mümkün olmadığını, davaya konu edilen———– incelemesi yapıldığında gelir-gider tablosu ve kar-zarar durumunun açıkça görüleceğini, taraflar arasında 27.12.2016 tarihli ortaklık sözleşmesinin hukuken geçerli olduğu ve tarafların tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiği düşünülse ve buna göre devir işlemi yapılmış olsaydı bile pay devri ve tasfiyenin TBK’nunda düzenlenmiş olduğunu, bu kanuna göre yapılması gerektiğini, yeni kurulmuş ve henüz faaliyete dahi geçmemiş olan bir kuruluşun tüm borçlarını ödemiş olması ve ortaklarının verdikleri avanslar, yapmış oldukları giderleri ödedikten sonra bir de kazanç sağlaması ve bu kazancın %40’ının da 438.000,00-TL olmasının mümkün olmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile dava masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacılarla davalı şahıslar arasında yapılan anlaşmaya istinaden tarafların—— altında kurmayı planladıkları ortaklığın adının anlaşmaya aykırı ——— olarak değiştirildiği iddiası ile davacıların davalılardan kar payı alacağı, maaş alacağı ve devir protokol bedeli alacağı adı altında alacak talep etme şartlarının bulunup bulunmadığına ilişkin dava olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizin——- “Davacı tarafından davalı————– karşı açılan davanın bu davadan tevfiki ile mahkememizin yeni bir esasına kaydedilmesine bu davalı yönünden davanın yeni esas üzerinden yürütülmesine karar verilerek açık yargılamaya devam olundu.” şeklinde ara karar kurularak—–. yönünden açılan davanın tefrikine karar verilmiş, tefrik edilen bu dosya mahkememizin— ——- dosyasına kaydedilerek yargılamaya bu dosya üzerinden devam olunmuştur.
Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının——— husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı Kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defi de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Davacılar ——— arasında —– hususunda adi ortaklık kurulduğu, belirli bir süre sonra bu ortaklığın sonlandırılması için taraflar ——- belge ile ortaklığın sonlandırılması konusunda anlaşmaya varıldığı, bu davalılar tarafından anlaşmaya aykırı hareket edilmesinden dolayı maaş alacağı, kar payı alacağı ve devir protokolü alacağı adı altında alacak talebine ilişkin dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı gerçek kişilerin adi ortaklığı diğer davalı — ticari faaliyetlerine devam edildiği gerekçesi ile bu davalıya karşıda husumet yönelterek talepte bulunulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyet raporun belirlendiği üzere davalı şirketin devir protokolünün yapılmasından yaklaşık 4,5 ay sonra kurulduğu, davacıların davalı şirkete ortak olmadıkları, ortak olduklarına veya olacaklarına dair aksine somut bir belgenin bulunmadığı, davacıların davalı şirketten kar payı veya maaş alacağı adı altında herhangi bir talepte bulunamayacakları rapor edilmiştir. Davacılar —-herhangi bir sözleşme ilişkisinin olmadığı, raporda da belirtildiği üzere davacıların davalı şirket ile herhangi bir ortaklık ilişkisinin olmadığı ve davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığı, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında davalının pasif husumetinin olmadığı, pasif husumet yokluğunun dava şartlarından olduğu ve yargılamanın her aşamasında değerlendirilebileceği anlaşıldığından dosya üzerinden davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı—– yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL maktu harcın davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Tefrik edilen dosyada yargılama masrafı yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil edildiğinden————gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.