Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/138 E. 2023/504 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/138 Esas
KARAR NO : 2023/504

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında —– Noterliğinin 20.03.2015 tarih—– yevmiye numarası ile düzenlenen “Taşınmaz Vaadi Ve Arsa Payı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin” yanlış yorumlanması neticesinde sözleşme gereği inşa edilen konut ve iş yerlerinin üçüncü kişilere satışlarına ilişkin faturaların müvekkilleri şirket tarafından düzenlenmesi gerektiği halde müvekkili şirket tarafından düzenlenmesi nedeniyle, fazladan ödemek zorunda kaldıkları KDV’nin iadesi talep talep edildiğini, davalı şirketin sözleşmeyi yanlış yorumlamasına bağlı olarak yapılan iş ile ilgili müvekkil defter kayıtlarında Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nca yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 06.12.2020 tarih ——sayılı Vergi İnceleme Raporunda taraflar arasında imzalanan sözleşmenin niteliğinin “Hasılat Paylaşımı Usulüne Tabi Arsa Payı Kat Karşılığı İnşaat İşi” kapsamında düzenlenmiş sözleşmede olduğu vurgulanarak, sözleşme gereği inşa edilen konut ve işyerlerinin üçüncü kişilere satışlarına ilişkin faturaların müvekkil şirket tarafından düzenlenmesi gerektiği, ortak havuzda toplanan satış hasılatının söz konusu sözleşme uyarınca %48’inin arsa sahibi(davalı) şirkete, %52’sinin de yüklenici (müvekkil) şirkete ait olması gerektiğini, sonrasında ise arsa sahibi şirketin kendi payına düşen %48 hissesi için yüklenici şirkete arsa payı faturası düzenlemesi gerektiği ifadesi esas alınarak müvekkil adına usulsüzlük cezası kesildiğini, müvekkilce —- Noterliğinin 28.12.2020 gün ——Yevmiye numarası ile ihtarname keşide edilerek davalı şirketten, dava konusu alacak kalemlerinin de içinde bulunduğu bu alacakların müvekkil şirkete 7 (yedi) gün içinde ödenmesi talep edildiğini, davalı şirket ihtara rağmen ödeme yapmadığını, —-. Noterliği 11.01.2021 gün —— yevmiye numarası ile keşide ettiği ihtarnamede borcu bulunmadığını iddia ettiğini, davalının sözleşmeyi yanlış yorumlaması nedeniyle müvekkile iadesi gerekirken mevzuata aykırı bir şekilde davalı şirkete ödenen KDV iadesinden kaynaklı müvekkilde oluşan zarar toplamı olan 33.000.000-TL ile yürürlükteki mevzuata ve teftiş raporuna aykırı şekilde yüksek orandan hesaplattırılan ve bu müvekkilin fazla ödemek zorunda kaldığı KDV toplamı 13.595.021 TL alacak kalemlerinin tahsili için tarafımızca —–. İcra Müdürlüğünün——-. Sayılı dosyası üzerinden Davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında—– Noterliğinin 20.03.2015 tarih ve —— yevmiye no ile imzalanan kapak başlığı “Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz ve Satış Vaadi ve Arsa Payı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”, iç başlığı “Emanet Usulü İnşaat Yapımı Taahhüt Sözleşmesi” olan sözleşme akdedildiğini, sözleşmenin 30. Maddesi gereği, dairelerin tapusu üzerine konulan sözleşmesel şerhler halen devam ettiğini, vadesi gelen bir alacağın olmadığını, davanın konusu alacak iddiası yargılamayı gerektirdiğini, sözleşmeden kaynaklı olarak davacının tüm sözde talepleri —–Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——Sayılı dosyasında teminat altına alındığını, bununla birlikte sözleşmenin 8.1, 8.2, 8.3 maddeleri gereği yükleniciye satış bedelinin %52’si KDV dahil olarak ödendiğini, dosyanın ivedilikle —- Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin—–Sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, en nihayetinde sözleşmenin 8.2. maddesine aykırı bir şekilde ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE :
Davacı,—– noterliğinin —–yevmiye nolu Taşınmaz vaadi ve arsa payı kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, davacının arsa üzerine taşınmaz yaparak anahtar teslimi teslim etmeyi üstlendiğini, edimini yerine getirdiğini, ancak vergi incelemesi sırasında vergi müfettişi tarafından usulsüzlük cezası kesildiğini, 16/12/2020 tarihli vergi inceleme raporunda belirtildiği üzere, taşınmazların üçüncü kişilere satışına ilişkin faturaların davacı tarafça düzenlenmesi gerektiği, satış hasılatının %48 inin arsa sahibine , %52 sinin davacıya ait olması gerektiği, davalının kendi payına düşen %48 için arsa payı faturası kesmesi gerektiğini, ancak kesmediğini, davalının bu eylemleri sebebiyle KDV iadesinden kaynaklı 33.000.000 TL ve fazladan ödenen 13.595.000 TL zararın mevcut olduğunu; fazla ödenen 13.595,021 TL KDV tutarının davalıdan tahsili için icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, sözleşmenin başlığı taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi şeklinde olsa da, içeriği, hükümleri gereği sözleşmenin gerçekte emanet usulü inşaat yapım sözleşmesi olduğunu, ayrıca davacının—– ATM nde——-sayılı davayı ikame ederek bu sözleşme sebebiyle satış bedellerinin vadesinde ödenmemesi iddiasına dayalı maddi zararları için açtığı tazminat davası ile birleştirilmesini; beş yıl boyunca taraflar arasında hukuki bir sorun olmadığını, sözleşme serbestisine göre sözleşme yapıldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında 20/03/2015 tarihinde —–noterliğinde “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” akdedildiği, davalı arsa sahibine ait arsa üzerine davacının inşaat yapıp teslim etmeyi üstlendiği, satış gelirinin %52 sinin davacıya, %48 inin davalıya ait olmasının kararlaştırıldığı ihtilaf dışıdır.Bu davanın konusu, davacının geçirdiği vergi incelemesinde kesilen usulsüzlük cezası ve ödemek zorunda kaldığı KDV nin davalıya yansılıtıp yansıtılmayacağıdır.Davalının birleştirilmesini talep ettiği —–ATM nin——- sayılı dosyası celp edilerek incelenmiş; o davadaki iddialar ile bu davadaki iddiaların birlikte görülmesi lüzumu olmadığı, farklı alacak taleplerinin inceleneceği ve verilecek kararların da bağlantılı olmadığı görülerek birleştirme istemi kabul edilmemiştir.Davaya konu icra dosyası celp edilerek incelenmiştir. —–İcra Müdürlüğünün—— sayılı takibin 12/01/2021 tarihli takip talebi ile 13.595.021,93 TL fazla hesaplattırılan KDV, 33.000.000 TL KDV iadesi kaybı olmak üzere toplam 46.595.021,93 TL alacak üzerinden başlatıldığı, ödeme emrinin davalı/borçluya 19/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 20/01/2021 tarihinde borca, faize, ferilerine itiraz ettiği; davacının takibin şimdilik 13.647.000 TL sine itirazın iptalini talep ederek bu davayı süresi içinde açtığı anlaşılmış, esasa geçilmiştir.
Davacı tensiple ihtiyati haciz talebinde bulunmuş; 01/04/2021 tarihli ara kararla reddedilmiş; davacı bu ara kararı istinaf etmiş; —–BAM —- HD, —— sayılı kararla, esastan reddedilmiştir.
Dosya aslı istinaftan dönmüş; 1. Celsede eksik harç (icra dosyasına yatan harç için derkenar getirilmiş, mahsup edilmiş bakiye 22,24TLeksik harç) ikmal ettirilmiştir.
Davalı vekili, hukuki mütalaa sunmuştur. Prof Dr. —–imzalı mütalaada, sözleşmenin hukuki niteliğinin gelir paylaşımlı olduğu, isimsiz karma sözleşmelerden biri olduğu, bir tarafın diğerinin arsasına inşaat yapmayı üstlendiği, meydana getirilen bağımsız bölümlerin satışı ile satış gelirinin paylaşılmasının öngörüldüğü, yükleniciye satış sözleşmenin tarafı olma imkanı verilmediği, satışı arsa sahibinin yaptığı, vergi inceleme raporundaki tespitlerin sözleşme ile uyumsuz olduğu, hukuka aykırı vergilendirme işlemi yapıldığı ve vergi mahkemesinde iptal davası açılması gerektiği ileri sürülmüştür.Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.Bilirkişiler, 17/05/2022 kök ve 29/03/2023 tarihli ek raporu sunmuştur.
Hem kök hem ek raporda özetle, sözleşmenin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olmadığı, bu sebeple de davacı yüklenicinin satış faturası kesmesine gerek olmadığı, sözleşmenin hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesi olduğu ve vergi inceleme raporundaki tespitlerin isabetli olmadığı, davalının da bundan sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.
Davacı da Prof. Dr —— imzalı 3/10/2022 tarihli bir özel hukuki mütalaa sunmuştur. Bu mütalaada taraflar arasında gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu, vergi müfettişinin belirttiği üzere müteahhidin satış faturası düzenlemesi gerektiği ve yüklenilen KDV’nin de müteahhit firma tarafından alınması gerektiği, dava konusu olayda bunun tam tersinin yapıldığı, müteahhit tarafından düzenlenen çok sayıda hakkediş faturalarındaki KDV’lerin arsa sahibi tarafından indirim konusu yapıldığı, vergi müfettişinin incelemesi sonucu müteahhidin tüm dönem KDV beyanlarının düzeltildiği, davalının konuyla ilgisi olmayan özelgelerle müteahhidi yanlış yönlendirdiği belirtilmiştir.
Davacının rapora itirazları defaten okunmuş, irdelenmiştir. Uyuşmazlık davacı hakkında tahakkuk edilen fazla KDV’nin davalıya yansıtılıp yansıtılmayacağı, davacının KDV indiriminden faydalanamaması ve ödediği usulsüzlük cezası sebebiyle davalının kusurlu olup olmadığıdır. Taraflar 2015 yılında yaptıkları sözleşmeye göre 2018 yılında inşaat işini tamamlamış, taşınmazları sattıkça gelirini de sözleşmede kabul ettikleri oranlar üzerinden paylaşmışlardır. Sözleşmenin başlığının sözleşmenin hukuki nitelendirmesini tek başına belirlemeyeceği, başlık ne olursa olsun sözleşme içeriği ve öngördüğü hükümlere göre sözleşmenin hukuki vasfının tayin edileceği açıktır. Bu itibarla gelir paylaşımlı/hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesi yapılmış olduğu bellidir. Nitekim davacı ve davalı bu konuda hemfikirdir. (Her ne kadar davacı vekili en son sunduğu esas hakkındaki beyan dilekçesinde arsa karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi yaptıklarını ileri sürmüşe de, arsa devri söz konusu değildir. Bu sebeple önceki yazılı beyanlarındaki kabul gibi tarafların hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesi yaptığının ihtilaf dışı olup, mahkememizin de kabulü bu yöndedir.) Taraflar, fiili uygulamalarını da hasılat paylaşımlı inşaat sözleşmesine uygun yürütegelmişlerdir. Tapu hiçbir zaman yüklenici davacı adına tescil olmamıştır. Bu sebeple satış faturasını da arsa sahibi düzenlemiştir.
İki sermaye şirketi tacirin, mali müşavirleri eşliğinde yaptıkları ve 5 yıl boyunca da sürdürdükleri akdi ilişkide, davacının vergi denetimi sonrası yapmak zorunda kaldığı ödeme ile ilgili davalının kusurlu bir eylemi ve illiyet bağı da ortaya konamamıştır. Davacının itiraz yolunu/idari yargıda dava yolunu tüketmeden, davalının da sebebiyet vermediği durumda, bir nedenden ötürü usulsüz ceza tutarını davalıya yansıtması talebi, davacının yararlandığı KDV indiriminin haksız zenginleşmeye sebebiyet verdiğinden iadesi talebi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki teamüle göre, davacının davaya kadar bir itirazı, ihtirazi kaydı olmamış; davalının kendisini yanılttığını, yanlış yönlendirdiğini, davalının talebi üzerine vergi cezasına itiraz etmediğini, davalının hata/hilesine dayandığını beyan etmesi de basiretli tacirden beklenen özene göre haklı görülmemiş, bu iddialar yazılı delillerle de somutlaştırılmamıştır.Netice olarak, bilirkişi raporundaki tespitler mahkememizce de benimsenmiş aşağıdaki şekilde davanın reddine karar verilmiştir.Haksız KDV iade tutarı aldığı ileri sürülen davalıdan, davacının ödenmek zorunda kaldığı cezanın tazmini istendiğinden, talep alacak değil maddi tazminat davası gibi görülmüş; davanın tümden reddi ile AAÜT. m. 13/4 uyarınca davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Kötüniyet tazminatı verilmesine yer olmadığına;
3-Alınması gerekli 179,90-TL harçtan davacı tarafça yatırılan 82,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 97,60-TL’nin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi uyarınca —— tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kayına,Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.