Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/137 E. 2023/608 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/137 Esas
KARAR NO:2023/608
DAVA: Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 28/02/2018
KARAR TARİHİ:18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.03.2017 tarihinde —– sevk ve idaresindeki —- plakalı aracın——geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza neticesinde müvekkiline ait —— plakalı aracın pert hale geldiğini, —— tarafından yapılan değerlendirme sonrası aracın perte ayrılması gerektiği ve 46.000,00 TL ödeneceğinin bildirildiği, sonrasında aracın kiralık olarak kullanıldığından bahisle araç değeri olarak 27.600,00 TL ödeme yapılacağının bildirildiğini, aracın kiralık olarak kullanılmasının söz konusu olmadığı için bu ödemenin kabul edilmediğini, kaza sonrası yolculardan alınan ifadelerden aracın kiralık olarak kullanıldığına dair hiçbir beyan bulunmadığını, aracın kiralanmadığını, taşınacak yükün nakli için birkaç günlüğüne ödünç olarak ———–teslim edildiğini, pert bedelinin bugüne kadar ödenmediğini belirterek 46,000,00 TL araç pert bedeli ve 4,001,00 TL ticari kazanç kaybı olmak üzere toplamda 50,001 TL tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Muaccel olan sigorta tazminatının ancak bütün rehinli alacaklıların rızası ile malike ödenebileceğini, araç üzerinde rehin bulunduğundan davacının dava ehliyeti bulunmadığını, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini, davacının, tahkim kuruluna yaptığı başvurunun da dava ehliyeti olmaması nedeniyle reddedildiğini, aracın kiralanmış olduğunun tespit edildiğini, zarar miktarının proporsiyon uygulanarak tespit edilmesi gerektiğini, aracın hurdaya ayrılması ve gereken belgelerin sunulması sonrası ancak tazminatın talep edilebileceğini, müvekkili şirket tarafından davacı tarafa kazanç kaybı teminatı verilmediğini bu bağlamda kazanç kaybı talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, 27/03/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle ———-plakalı araca ilişkin olarak pert bedeli ve ticari kazanç kaybının sigorta kapsamında davalıdan tahsili, aracın bir başkasına kiralanıp kiralanmadığı, araç üzerinde rehin bulunup bulunmadığı, bunun davacı istemleri yönünden bir farklılık oluşturup oluşturmayacağı noktalarına ilişkin bulunmaktadır.
Davalı sigortadan hasar dosyası ve sigorta poliçesi getirtilmiş ve araç kaydı celbedilmiştir. Gelen araç kaydının incelenmesinde; davacı aracının ——— rehinli olduğu tespit edilmiştir.Dosya konusunda uzman sigortacı ve makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine verilerek, rapor alınmıştır. 01.08.2019 tarihli Bilirkişi Raporunda; Üçüncü kişi lehine sigortada sigortalının üçüncü kişi olduğu, bunun sonucu olarak da sigorta sözleşmesinden doğan haklar lehine sigorta yaptırılan alacaklı üçüncü kişiye, yani rehin sabine ait olduğu, Sigortalı üçüncü kişi olmasına rağmen malikin sigorta ettiren olarak sigorta priminden ve bildirim yükümlülüğünden bizzat sorumlu olduğu, primler sigorta ettiren malik tarafından ödenmediğinde lebine sigorta yaptırılan rehin hakkı sahibinin primleri ödeyerek sigortanın devamını sağlayabileceği, lehine sigorta yapılan rehin alacaklısı sigortacıdan sigorta tazminatının kendisine ödenmesini doğrudan isteyebileceği ve sigortacı aleyhine tazminat davası açabileceği, rehinli malın rehin alacaklısı lehine sigorta ettirilmesi durumunda sigorta ettiren malik tarafından dava açılıp açılamayacağı konusunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte bu durumda da lehine sigorta yapılan rehin hakkı sahibinin olurunun olup olmadığı sorularak bir karar vermek gerektiği, rehin hakkı sahibi olur vermesi durumunda malikin açtığı davaya devam edilmeli, olurun verilmemesi durumunda aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle dava reddedilmesi gerektiği, lehine sigorta ettirilen kişinin adı zikredilerek yaptırılan sigortada sigorta ettiren malikin kendi adına ancak üçüncü kişinin lehine sigorta ettirdiği kabul edileceği, lehine sigorta yapılan üçüncü kişinin adı zikredilmemiş boş bırakılmış ancak üçüncü kişi lehine yaptırıldığı anlaşılabiliyorsa sigorta ettirenin kendi adına üçüncü kişi lehine sigorta yaptırdığının kabul edileceği, lehine sigorta yaptırılan rehin alacaklısı mal üzerinde lehine yaptırılan sigorta tazminatından faydalanabilmesi için rizikonun gerçekleşmesi yanında alacağının muaccel hale gelmesi gerektiği, sınırlı ayni hak sahihinin kendi ad ve lebine rehinli malı sigorta yaptırmasının alacakla sınırlı ayni hak sahibi rehinli malın zarar görmesi yada telef olması riskine karşı primlerini bizzat kendisi ödeyerek malı kendi adına ve lehine sigortalayabileceği, bu durumda sigorta ettirenin alacaklı olduğu, eksper raporunda belirtilen araç bedeli ve tamir -onarım bedellerinin kadri marufunda olduğu, şeklinde raporunu sunmuştur.—– dosyasında muhafazasına karar verilen ——— Karar sayılı tahkim dosyası hakem dosyası getirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine taleplerle hakeme başvurduğu, Hakem tarafından verilen 26.02.2018 tarihli Kararla, davacı talebinin husumet nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
İLK KARAR:Mahkememizin —— Karar sayılı ilamında: Dava konusu araç üzerinde daini mürtehin hakkı sahibi ——— müzekkere yazılarak, rehine konu borcun sonlanıp sonlanmadığı, dava sonunda davacı lehine tazminat çıkması halinde, dava konusu tazminatın davacıya ödenmesine kayıtsız şartsız muvafakat edip etmedikleri sorulmuş, gelen banka cevabında araç kaydına, davacıya kullandırılan kredinin teminatı olarak rehin konulduğu, sigorta bedeli üzerindeki öncelikli rehin haklarından feragat anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece tazminata karar verilmesi halinde sigortalıya ödenmesi konusunda kayıtsız şartsız muvaffakat ettiklerini bildirmişlerdir. Ancak gelen yazı cevabında sigorta bedeli üzerindeki öncelikli rehin haklarından feragat edilmediği bildirilmiştir. Bu halde kayıtsız şartsız bir muvafakatten bahsedilmesi mümkün değildir. Kaldı ki davacı tarafça aracın pert bedeli istenmekte olup dava sonucunda tazminata karar verilmesi halinde rehin hakkı sahibinin talep edebileceği sigorta bedeli kalmayacaktır. ——– da belirtildiği üzere; malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gerekmektedir. Şarta bağlı muvafakat olmayacağından ve dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden açıklanan sebeplerle davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığı değerlendirilmiştir. Belirtilen sebeplerle davacının davasının aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür.
BAM KARARI: ———– sayılı ilamında: İlk Derece Mahkemesince dava konusu araç üzerinde daini mürtehin hakkı sahibi ——– gelen cevapta, araç kaydına, davacıya kullandırılan kredinin teminatı olarak rehin konulduğu, sigorta bedeli üzerindeki öncelikli rehin haklarından feragat anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece tazminata karar verilmesi halinde sigortalıya ödenmesi konusunda kayıtsız şartsız muvafakat ettiklerini bildirmesi üzerine, şarta bağlı muvafakat olamayacağından ve dain-i mürtehinin muvafakat vermiş olduğu kabul edilemeyeceğinden açıklanan sebeplerle davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir. Ancak davacı vekili istinaf dilekçesine eklediği ———– tarihli yazısı ile davacının kullandığı 47.000,00 TL tüketici kredi borcunun 25/12/2019 tarihinde kapandığının bildirildiği yine Uyap ortamından alınan araç özet bilgilerinde banka ile ilgili rehin, haciz gibi şerhlerin bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda bankanın kredi borcu kalmadığına göre onayına da ihtiyaç bulunmadığından mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek üzere dosya sigorta uzmanı ve makina mühendisi bilirkişi heyetine tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 18/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: Dava konusu maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesinde —- plakalı araç sürücüsü—–%100 kusurlu olduğu, başkaca kusuru bulunan olmadığı, Poliçe özel şartlarında ek teminat olarak ———– ve ———– verildiği, aracın çalıştırılmamasından kaynaklanan maddi ticari kaybın ek teminat olarak eklenmediği, bu bağlamda davacının ticari kazanç kaybı zararı talep edemeyeceği, Bir ticari aracın 47 gün gibi bir süre için emaneten verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, birkaç gün için emanet olarak belirtilen durumun aslında uzun süreli kullanıma verildiği (kiralandığı), poliçede ————- olduğunun belirtilmemiş olması (kiralık araç sigorta poliçelerinde tahakkuk eden primlerin, hususi kullanımlara göre çok daha yüksek olduğu gerçeği göz önüne alınması ile), araç malikinin sigorta tanzimi sırasında vermiş olduğu beyanda eksiklik bulunması ve/veya yanlış bildirimde bulunulması, beyan yükümlülüğünü ihlal etmiş olması nedenleri ile ispat külfetinin de sigortacıdan sigortalıya geçtiği, Davacının davaya konu kaza ile ilgili iddiasını kanıtlayamadığı kanaati ile, davalı sigorta şirketi tarafından TTK 1439 madde gereğince sigorta ettirenin beyan yükümlülüğü ihl, kasıt derecesinde olmadığı ancak beyan yükümlülüğünün ihlali ile gerçekleşen riziko arasında illiyet bağının bulunduğu, sigortacının proporsiyon hesabı (sigortacı ödenen primle ödenmesi şereken prim arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini ödemesi) ile tazminat ödenmesinin uygun olacağının takdir ve hukuki münakaşası elbette Yüce Mahkemeye ait olduğu, Sayın Mahkeme tarafından aracın kiralanmış olduğunun belge ile kanıtlanmadığı kanaatine varılması durumunda ise herhangi bir kesinti ve/veya indirime gidilmeksizin toplam zararın talep edilebileceği, ayrıca, davalı sigorta şirketinin poliçe de de ayrıntılı olarak belirttiği gibi aracın hurdaya çıkarılması, üzerinde satışına engel herhangi bir şerhin bulunmaması gerekmektedir. Aracın değerinin tenzili ile ancak sigorta şirketinin tazminat ödemesi yapabileceği de dikkate alındığında, aracın hurdaya çıkarıldığına dair herhangi bir belgenin dava dosyasında bulunmadığı, Eksper raporunda belirtilen araç bedeli ve tamir — onarım bedellerinin kadri marufunda olduğu, tespitinde bulunulmuştur.Mahkememizce tarafların itirazları değerlendirilmek üzere ek rapor alınmıştır. 31/03/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda: kök rapordaki tespitlerle bağlı kalındığı, eksper raporunda belirtilen araç bedeli ve tamir — onarım bedellerinin ve kaza tarihindeki araç rayiç bedeli 46.000 TL * nin kadri marufunda olduğu, 20.05.2022 tarihli müzekkere cevabında tarifesinin 5.6 katı prim oluşturduğu, proporsiyon uygulanırken bu oranın dikkate alınmasının uygun olduğunun belirtildiği, aracın, trafikten çekme belgeli olarak 08/01/2021 tarihinde 45.000,00 TL’ ye dava dışı 3. Şahsa satıldığı, 08/01/2021 tarihinde elde edilen 45.000,00 TL’ nin —————Ticari değişen faiz oranları ile basit faiz hesaplaması sonrası 27/03/2017 kaza tarihindeki değerinin 31.475,69 TL olduğu, 46.000,00 hasar bedeli -31.475,69 TL sovtaj bedeli = 14.862.71 TL sovtaj sonrası davalıdan talep edilebilecek tutar, bu tutara % 560 proporsiyon oranı uygulandığında %560 oranında eksik sigorta bedeli / proporsiyon oranı uygulanmasının uygun olacağının Mahkeme tarafından kabulü durumunda; 2.654,06 TL tazminat talep edilebileceği, Mahkeme tarafından kiralık araç olarak kabul edilmemesi durumunda hesaplandığında; talep edilebilecek tutarın 14.862,71 TL olduğu, hasar ihbar tarihini takip eden 45 gün bitim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte talep edilebileceğinin hukuki takdirinin Mahkemeye ait olduğu, tespitinde bulunulmuştur.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigortalı tarafından davalı kasko sigorta şirketi aleyhine açılan alacak istemine ilişkindir. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1 maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet veya müziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 1409/1 ve 1410. maddeleri uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin ——–sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı ————– maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan rizikonun teminatı içinde imiş gibi ihbar ederse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Sigortacı, rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde oluştuğunu ve bu oluş şeklinin sigorta teminatı dışında kaldığını soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlamak zorundadır.Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; uyuşmazlık, kazanın ihbar edilen şekilde meydana gelip gelmediği, aracın kiralık olarak kullandırıldığı sırada kazanın olup olmadığı, dolayısıyla hasarın teminat dışında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen poliçenin ——-başlıklı bölümünde “Sigortalı, sigortalanan aracın rent a car-günlük veya operasyonel olarak uzun süreli kiralama- olarak kullanılacak olması halinde, söz konusu durumu poliçe kesilirken sigortacıya bildireceğini, poliçe üzerinde belirtilmesi ve gerekli sürpriminin ödenmesi halinde söz konusu araçlarda meydana gelebilecek hasarların teminat kapsamında olacağını, poliçe kesilirken aracın anılan kullanım amacını sigortacıya bildirmemesi halinde, meydana gelebilecek olan hasarın, teminat dışında kalacağını ve işbu poliçeden dolayı ——– hiçbir hak ve alacak talep etmeyeceğini beyan, kabul ve taahhüt eder. Sigortacının, ———– hakları saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır. Poliçede aracın kullanım tarzının otomobil olduğu belirtilmiştir. Kasko Sigortası Genel Şartlarında, özel aracın sigortacının bilgisi dışında ticari (kiralık) olarak kullanılması teminat dışı bir hal olarak düzenlenmemiş ise de taraflar arasındaki poliçeye göre aracın kiralık olarak kullanılması durumunda davacı davalıdan hiç bir hak ve alacak talep edemeyecektir. İspat yükü davalı taraftadır. Bir ticari aracın 47 gün gibi bir süre için emaneten verilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, birkaç gün için emanet olarak belirtilen durumun (kiralandığı) poliçede ——— olduğunun belirtilmemiş olması (kiralık araç sigorta poliçelerinde tahakkuk eden primlerin, hususi kullanımlara göre çok daha yüksek olduğu gerçeği göz önüne alınması ile), araç malikinin sigorta tanzimi sırasında vermiş olduğu beyanda eksiklik bulunması ve/veya yanlış bildirimde bulunulması, beyan yükümlülüğünü ihlal etmiş olması nedenleri ile ispat külfetinin de sigortacıdan sigortalıya geçtiği, sigortalı tarafından aksinin ispatlanamadığı, 6102 sayılı TTK’nın 1427. maddesi uyarınca sigorta tazminatının ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olacağı, davacı sigortalının rizikonun gerçekleştiğini 27/12/2017 tarihinde davalı sigortacıya bildirdiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, bu durumda ihbardan itibaren 45 gün sonra, 09/02/2018 tarihi itibariyle alacak muaccel olduğundan, 09/02/2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş, poliçe özel şartlarında aracın çalıştırılmamasından kaynaklanan maddi ticari kaybın ek teminat olarak eklenmediği görülmekle davacının kazanç kaybı talebinin reddine karar verilmiş, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1-)2.654,06 TL tazminatın 09/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-) Kazanç kaybı talebinin REDDİNE,
3-) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 181,30-TL karar harcından peşin yatırılan 853,90-TL harcının mahsubu ile bakiye 654,60-TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
4-) Davacı tarafından yatırılan 181,30-TL peşin harç, 148,60 TL istinaf başvurma harcı ve 35,90 TL başvurma harcının toplamı 365,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-) Davacı tarafından yapılan 2.447,40 TL tebligat ve müzekkere yargılama giderinin davanın kabul oranı(%5,31) dikkate alınarak 129,96-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-) Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul olunan dava değeri üzerinden hesaplanan 2.654,06- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-) Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri 47.346,94 TL üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
😎 HMK.333.md.uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
Dair; karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/07/2023