Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/122 E. 2022/224 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/122 Esas
KARAR NO : 2022/224

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/02/2021
KARAR TARİHİ : 15/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının davacı şirket aleyhine— icra takibi başlattığını ve bu takibe —- bedelli faturayı konu ettiğini, davacının haberi olmaksızın takibin kesinleştiğini ve müvekkilinin haksız takibe yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde itirazda bulunamadığını, –yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davalı yana iade edildiğini, davalı tarafından fatura içeriğinde belirtildiği gibi “–müvekkiline verilmediğini, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, bu durumun ticari defter ve kayıtların incelenmesiyle de ortaya çıkacağını, müvekkilinin davalıya böyle bir borcunun olmaması nedeniyle söz konusu menfi tespit davasını ikame etme zaruretinin hasıl olduğunu açıklanan nedenlerle müvekkili şirketin icra takibine istinaden 21.830,00 TL borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, kötü niyetli alacaklı aleyhine % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davacı şirketin önceki dönemden de ticari ilişki içinde bulunan şirketler olduğunu, yargılamaya konu hizmetin yapıldığı dönemde de müvekkili şirket yetkilisi ile borçlu şirket yetkilisi arasında hizmete ilişkin sözlü anlaşma gerçekleştiğini, davacı şirket yetkilisinin— isimli firmaya kendileri adına — taşeron olarak yapması talebinde bulunduğunu, tarafların geçmişten kalan ticari ilişkileri olduğundan dava dışı şirkete müvekkili şirket tarafından verilecek hizmet için o dönem yazılı bir sözleşme imzalama ihtiyacı duyulmadığını, müvekkili tarafından– isimli firmanın –adresine hizmet vermeye başladığını, tarafların dava dışı şirket mezkur işlemin yapılması, müvekkili şirket tarafından yapılacak bu hizmet sırasında maliyetler ve giderler not edilecek, üzerine kâr eklenerek, işin bitiminde davacı tarafından hizmeti alan dava dışı şirkete fatura edileceği hususunda mutabık kaldıklarını, işbu hizmetin verildiğini, tarafların anlaşması neticesinde — adresinde,—- müvekkili şirket çalışanları tarafından başlandığını ve — kadar çalışıldığını, belirtilen– tarihinde işe ara verilmek zorunda kalındığını,— tamamlanmasının akabinde davacı şirket tarafından tekrar müvekkili şirkete sahanın hazır olduğunun haber verildiğini ve müvekkili şirket çalışanlarının — ile işin yapımına tekrar başladığını, yaklaşık 6 günlük bir çalışmanın ardından —- tamamlandığını, müvekkili şirketin daha önce taraflarca kararlaştırılan iş hususunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, müvekkili şirket tarafından hizmetin verildiğinin en önemli delillerinin birinin müvekkili şirket çalışanlarının, pandemi dönemi kısıtlamalarından muaf tutulması için, borçlu davacı — adresinde çalışacaklarına ilişkin borçlu şirket yetkilisi tarafından düzenlenen belge olduğunu, görev yazısında ismi belirtilen kişilerin müvekkili şirket çalışanı olduğunu, görev yazısında yapılacak işin ne olduğu, adresinin neresi olduğu ve hangi firma adına çalışıldığının görüldüğünü, yapılan iş sırasındaki maliyetlerin hesaplandığını ve devamında üzerine küçük bir kâr konularak işin bedelinin davacıya bildirildiğini ancak davacı tarafından bir türlü ödeme yapılmadığını, ödeme yapılmayınca müvekkili şirket tarafından– düzenlendiğini ve davacıya gönderildiğini, davacı tarafından iade edildiğini, iadenin haksız olduğuna, ödemenin yapılması talebine ilişkin davacıya ihtarname gönderildiğini, davacı tarafından ödeme yapılmayınca–dosyasıyla icra takibine geçildiğini açıklanan nedenlerle öncelikle davanın, — başvurulmadan açılmış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, kabul edilmemesi halinde açılan davada davacı haksız olduğundan davanın esastan reddine, davacı kötü niyetli olduğundan, dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, faturaya konu alacağın ödenmemesi nedeniyle davalı tarafça davacı aleyhine başlatılan — ve takibe konu faturaya ilişkin davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce—– defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, alınan — raporda özetle: “Davacı tarafından defter belge ibraz edilmediğinden davacı defterlerinin incelemesinin yapılamadığı, davalının 2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerinin tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, dava dışı şirketin 2020 yılına ilişkin ticari defterlerinin — süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, davalı şirketin kayıtlarında takip konusu faturanın defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edildiği, 96.374,51-TL alacaklı göründüğü, hizmeti ifa ettiğini somut delillerle ispat etmesi gereken tarafın menfi tespit davasında davalıya ait olduğu, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamasına rağmen, dava dışı — defterlerinin yapılan incelemesinde, davacı ile dava dışı şirket arasında— bedelli tek fatura kapsamında ticari ilişkinin bulunduğu, dava konusu davalı tarafından davacıya düzenlenen — içeriğinin birbiri ile uyumlu olduğu, her ne kadar faturalar arasındaki tarih silsilesi uyumlu olmasa da dosya kapsamındaki davalı beyanlarından taraflar arasındaki bir takım ihtilaflardan gecikme olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından dava dışı şirkete hitaben bir kısım çalışanlar için faturalar içeriği işe ilişkin fatura tarihinden önceki –ettiğinin tespit edildiği, bu tespitler kapsamında davalının davacı taşeronu olarak dava dışı şirkete hizmet verip vermediği ispatı hususundaki hukuki takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, sayın Mahkemece davalı tarafından hizmetin ifa edildiği kanaatine varılması halinde davacının davalıya borcu olmadığını ispatlayamayacağı” yönünde görüş bildirmiştir. Davacı tarafın yerinde inceleme talebinin gözden kaçırılarak kök raporun tanzim edildiği, davacının yerinde inceleme talebinde bulunduğu anlaşıldığından ek rapor alınmasına karar verilmiş olup,–ek raporunda özetle: “Davacının 2020 yılına ilişkin ticari defterlerinin tasdiklerinin TTK hükümlerine göre zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, kendi defter ve kayıtlarına göre davalıya 3.754,08-TL borçlu göründüğü, dava konusu faturanın defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı şirketin dava dışı şirkete — görüş bildirmiştir.Alınan son rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı rapora itiraz etmiş ise de; itirazların Mahkememizce değerlendirilebileceği anlaşıldığından yeni bir rapor alınmasına gerek görülmemiştir.
Takip konusu——- açıklamalıdır. Takip konusu hizmetin verildiğini ispat yükü davalıda olup, davalı tarafın dosyaya sunduğu ve davacı — adresinde— almak ve teslim etmek için görevli oldukları belirtilmiştir. Davalı bu belgenin — alınan kısıtlama tedbirlerinden muaf olunması için davacının tanzim ettiğini beyan etmiştir. –davalı şirket yetkilisi olduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca bu belge ile davacı dava dışı— tarihleri arası davalının davacı adına çalışacağını ikrar etmiştir. Mahkememizce dava dışı — şirketine müzekkere yazılarak—- — firma tarafından yerine getirildiği sorulmuş, gelen —- verilen bu hizmetle ilgili davacının — bedelli faturayı gönderdiği bildirilmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda da davacı ve dava dışı şirketin defterlerinde davacının dava dışı şirkete— açıklamalı 23.600,00-TL bedelli fatura tanzim ettiği tespit edilmiştir.
Davacı vekili davalının cevap dilekçesine karşı beyan dilekçesinde aynen; taraflar arasındaki sözlü anlaşmanın davacının —–bedelli yeni bir ihale alarak bu işlemi Davalıya yaptırması ve Davalının da kendisine verilen bu iş karşılığında bu adresteki — işlemini ücretsiz olarak gerçekleştirmesine yönelik olduğu, ancak davalının kendi rızası ile bu tesisin ücretsiz olarak sökümünü kabul ettikten sonra bahsi geçen şirketle iş ilişkisine girdiği ve davacının alacağı yeni projede davacıyı haksız olarak devre dışı bıraktığı ve işi kendisinin aldığı, davalı yanın söz konusu sözleşmedeki sözlü şartlara aykırı davranarak davacıyı yaklaşık — bir projede devreden çıkarmasının ardından doğal olarak taraflar arasında bu olaya ilişkin akitin de sonlandığını, davacı şirketin bu söküm işlemi için hiçbir zaman Davalıya bir ödeme taahhüdünde bulunmadığı, bu işlemin tamamen diğer projeyi almak adına davalının ücretsiz olarak yapmayı üstlendiği bir işlem olduğudur. Esasen bu beyanla davacı dava konusu— işleminin alt taşeron olarak davalı yana verildiğini, bu hizmetin davalı tarafça yapılacağı, aralarındaki anlaşmanın ——- ücretsiz yapılmasına yönelik olduğudur. Ne var ki karine olarak yapılan işin bir bedel karşılığında olduğunun kabulü gerekir. Bunun aksini ispat yükü iddia edendedir. Davacı kaşe imzası içerir belgede davalının kendi adına dava dışı — gelen yazı cevabında bu söküm hizmetinin davacı adına davalı tarafından yerine getirildiğini karşılığında davacının — tutarında fatura tanzim ettiğini bildirmiş, üstelik davacı da –şirketine takip konusu faturadaki hizmete ilişkin bedel mukabili fatura düzenlemiştir. Hal böyle olunca tüm dosya kapsamına göre ve davacının beyan dilekçesi nazara alınarak dava dışı şirkette fatura konusu hizmetin davacı adına davalı tarafça yerine getirildiği davalı tarafça ispatlanmış, davacı davalının bu söküm hizmetini üstlendiğini kabul etmişse de; ücretsiz olarak üstlendiğini gelinen aşamada ispat edemediğinden, takip konusu fatura nedeniyle davalıya borçlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı ile dava dışı şirket arasında tanzim edilen fatura ile davalı ile davacı arasında tanzim edilen fatura tarihleri arasında yaklaşık 4 ay bulunmakta ise de; faturanın davalı tarafça sonradan tanzim edilebileceği, eldeki davada temel uyuşmazlığın hizmetin verildiğinin ispat edilip edilmediği hususu olduğu göz önüne alınarak davacının bu yöndeki itirazları da yerinde görülmemiş, neticeten davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının tedbir talebi Mahkememizce uygun bulunarak 18/02/2021 tarihli ara kararı ile icra takibinde vezneye girecek paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren önlenmesine karar verildiği anlaşılmış, davanın reddi sebebiyle İİK 72/4 uyarınca tedbirin karar kesinleşmeden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, yine bu maddede tazminat için kötü niyet koşulu aranmadığından %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İİK’nın 72/4 Maddesi uyarınca tedbirlerin kaldırılmasına,
3-İİK’nın 72/4. Maddesi uyarınca 21.830,00-TL’nin % 20’si oranında hesaplanan — tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan peşin alınan 372,81-TL harcın mahsubu ile artan 292,11-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından harcanan 1.000,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden –uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.