Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/94 E. 2020/252 K. 06.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1322 Esas
KARAR NO: 2020/243
DAVA : Ticari Şirket (Fesih ve Tespit İstemli)
DAVA TARİHİ: 06/12/2011
KARAR TARİHİ : 04/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih ve Tespit İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———- organları bulunmadığı için davalı şirketin TTK 504/2 uyarınca feshini talep ettiklerini, müvekkili davacı ile davalıların şirketin hissedarları olduğunu, ——- tarihinde kurulan davalı şirket ana sözleşmesine göre, davacının % 50 hisse—- % 25 hisse, …’in de % 25 hisseye sahip olup, şirketin 3 ortaklı olarak ilk üç yıl için birlikte şirkete müdür seçilen davacı … ile …’un şirket ünvanı veya kaşesi altına atacakları müşterek imzaları ile davalı şirketi temsil ve ilzam etmelerinin kararlaştırıldığını,Davalı … ile …’in krom madeninin işletilmesi amacıyla kurdukları dava dışı —————- davacıya ortaklık teklif ettiklerini ve davacının kabul etmesi üzerine ——tarihinde —————-adı altında 9 maddeden oluşan adi yazılı ortaklık sözleşmesi akdedildiğini, içeriği …’ca belirlenen sözleşme başlangıç hükmü uyarınca ——— köyünde bulunan —-hektarlık krom madeninin işletmeciliğine dava dışı ———— davacının da % 50 – % 50 ortak olduklarını, anılan sözleşmede krom sahasının işletilmesi ile ilgili tüm yatırım ve harcamaların davacı tarafından yapılacağı, madenin çıkarılması ile ilgili her türlü çalışmalara ise ———- nezaret edileceği, krom madeninin davacı ile dava dışı —- arasında 3 yıl süreliğine çıkartılacağı, bir problem ve ortaklık ile ilgili anlaşmazlık olmaması halinde sürenin 2 yıl daha uzatılacağı, Madenin çıkartılması için tarafların bir madencilik şirketi (yani davalı şirketi) kuracağı ve bu şirkette müvekkilinin % 50, … ve …’in ise % 25’şer oranında hissedar olacakları, birlikte atacakları imzaları ile şirketi temsil etmek üzere müvekkil … ile …’in müdürlük görevine seçilecekleri dava dışı şirket ile yeni kurulacak davalı şirket arasında işletmeye ilişkin bir———- sözleşmesi yapılacağı hususlarının sözleşmede 5 madde halinde kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini yerine getirerek lazım gelen tüm yatırım ve harcamaları yaptığını, sözleşmeye göre davalı şirketin kurulduğunu, ancak sözleşmedeki hüküm aksine davacı ile birlikte temsil edilecek olan müdürlük sıfatının … yerine …’a bırakıldığını, ardından her iki şirket arasında —- tarihinde ——— düzenlendiğini, Müvekkilinin taahhüt etmediği halde … ile …’in mazereti nedeniyle davalı şirketin tüm kuruluş sermayesi ve masraflarını karşıladığını, müvekkilinin iyi niyetli katkısı karşısında davalılar … ile …’in en kısa zamanda borçlarını ödeyeceklerine dair müvekkiline söz vererek işletme giderlerini davacı üzerine yığmaya devam ettiklerini, davalı şahısların kusurlu davranışları nedeniyle işletme ruhsatının ancak —- tarihinde alınabildiğini, ————- iznin ise ancak ————— tarihinde alındığını, dinamit kullanma ruhsatının —— alınabildiğini, bu sebeple taahhüt edilen yıllık — üretimin çok uzağında kalındığını, bu tondaki üretim kapasitesinin aylık ———— ciroya ulaşmak anlamına geldiğini, müvekkilinin davalı şahıslardan taahhüt ve sorumluluklarını bir an önce yerine getirmelerini istediğini, cevaben ——— tarihinde dava dışı ————— tarafından davalı şirkete noter kanalıyla ihtarname gönderildiğini, ihtarname uyarınca davalı şirkete ait olması gereken işletme giderlerinin müvekkilinden istenildiğini, müvekkilinin bu haksız ve mesnetsiz ihtara bir anlam veremediğini, daha sonra —- tarihinde davalı ———–kendi adlarına bir ihtarname daha göndererek rödövans sözleşmesini feshettiklerini bildirdiklerini, oysa bu ihtarnamedeki feshin dayanağı olan rödövans sözleşmesinin taraflarının davalı şirket ile dava dışı———tüzel kişiliği olması sebebiyle, ———— ortaklarının gerçek kişiler olarak anılan sözleşmeyi kendi adlarına feshetmelerinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin maden işçiliğine yabancı oluşundan istifade edilerek müvekkilinin finaıısal kaynaklarından da muvazaalı olarak kurulan sözleşme ile istifade edilmeye çalışıldığını, müvekkilinin mağduriyeti karşısında —– Asliye Ticaret Mahkemesinin———- Esas sayılı dosyası ile haksız fiillerden doğan hak ve zararın tespiti amacına yönelik dava açtığını ve halen derdest olduğunu, müvekkilinin davalı şahıslar karşısında şirketteki tek kişilik % 50 hissesi ve müşterek temsil ve ilzam şartı nedeniyle davalı şirketin kilitlenen zorunlu organlarını çalıştırmadığından, ne davalı şirketin ne de kendisinin şirketteki haklarını hiçbir şekilde savunamadığmı, davalı —- fiilen ve cebren el koydukları davalı şirket ve maden sahasında davalı şirketin zararına ve tamamen keyfi olarak üretim ve pazarlama faaliyetlerine tam kapasiteyle devam ettiklerini, davalı diğer şirket hissedarlarınca zorunlu organları tıkanan davalı şirketin fesih ve tasfiyesinin zorunlu olduğunu, davalı şirketin feshine karar verilmesi gerektiğini, dosya üzerinden yapılacak inceleme ile (maden işletmesi ile birlikte) davalı şirkete fiilen ve cebren el koyan diğer davalıların yol açtıkları ve halen de açmakta oldukları zararların tespiti ile bunların önüne geçebilmek amacıyla şirkete zorunlu olarak kayyım da atanmasını talep ve dava etmiştir
Davalılar ———–cevap dilekçesinde özetle: Müvekkillerinin % 50 oranında hissedar oldukları dava dışı ————— personeli, teknolojik cihazları ve teknik grafik yorumlamalarıyla katı ve sıvı maden aramaları, arkeojeofızik, jeofizik etüt ve proje çalışmaları yaptıklarını ve yine bu konuda danışmanlık hizmeti verdiklerini, anılan şirketin ——- ender bulunan jeofizik cihazlarla ve uzman veri analizleriyle yer altı araştırmalarını yürütmekte olup, bünyesinde pek çok maden sahası ve işletmesi bulundurduğunu, dava dışı ———- hektarlık alanda yer aldığını,————-ruhsat numaralı arama ruhsatını ve işletme iznini gerekli kurumlardan aldığını, sonrasında davacı ile yapılan görüşmeler neticesinde krom madeninin işletilmesi konusunda davacı ile ————– arasında ———— düzenlendiğini, tüm bu gelişmeler üzerine —- tarihinde davacı … (% 50 hisse sahibi) ile müvekkilleri … (% 25 hisse sahibi) ve … (% 25 hisse sahibi) tarafından davalı ————– kurulduğunu ve —- tarihinde dava dışı ——– yeni kurulan davalı —————— arasında ————– imzalandığını, gerek taraflar arasında yapılan görüşmelerde gerekse her iki sözleşmenin imzalanma sürecinde davacının yapacağı yatırımların, altına gireceği sorumlulukların ayrıntılı olarak bildirildiğini, davacının bu bilgiler dahilinde sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini, davacı vekilince iddia edildiği şekilde davacının iradesinin etkilenmesi, aldatılması, yanıltıcı bilgilerle sözleşmeyi imzalamaya zorlanması gibi durumların söz konusu olmadığını, anılan —————ödenmesi kararlaştırılan —- oranının % 2 olarak belirlendiğini, bunun en önemli nedeninin ise davacının krom madeni işletilmesindeki tüm harcama ve yatırımları yapacak olmasından kaynaklandığını, % 2 gibi sembolik bir oranın belirlenmesinin davacının korunmasına yönelik bir düzenleme olduğunu, müvekkillerinin iyi niyetli olduklarını, bir yılı aşkın süre sonunda yatırımcı ve harcamalardan sorumlu davacı—- yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacının % 50 ortağı olduğu davalı ———- ihtarname keşide ettiklerini, ihtarnameye rağmen sorumluluklarım yerine getirmeyen davacı aleyhine——— Noterliğinin ———— yevmiye numaralı fesih ihbarnamesi ile — sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiklerini bildirdiklerini, davacının ise bu durum karşısında ———-Asliye Ticaret Mahkemesinin ———-Esas sayılı dosyası üzerinden dava dışı ———– davalı müvekkilleri aleyhine ———- talepli tazminat davası açtığını, davacının krom madeni işletilmesi konusunda üzerine düşen yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, hedeflenen üretim miktarına ulaşılamamasına kusurlu davranışlarıyla bizzat kendisinin sebep olduğunu, işbu davada zarara uğrayanın davacı değil, müvekkilleri olduğunu, ————- maddesinde; krom sahasının işletilmesiyle ilgili işletme giderlerinin, işçi ücretlerinin,————- primlerinin, çalışma mevzuatından doğan tüm ödemelerin, vergi, harç, orman kiralama ve sair harcamaların işletmeci – …- tarafından karşılanacağını; oysa davacının yükümlülüklerini gereği gibi yerine getiremeyerek büyük aksaklıklara sebep olup, üretimin yapılamamasına yol açtığını, davacının ————- ayı sonuna kadar ödemesi gereken işletme ruhsat harcını, ——— ayına kadar ödemesi gereken çevre uyum teminatı harcını, krom madenindeki işçilerin maaşını, işçilerin—– primlerini, davalı şirketin vergi borçlarını, vs., gibi krom madeninin işletilmesi için zorunlu olan ödemeleri gerçekleştirmediğini ya da uzunca bir süre geçtikten sonra eksik bir şekilde gerçekleştirdiğini, bu durumun da davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açık ve net bir kanıtı olduğunu, ———– tarafından ruhsat izni alınırken yıllık krom miktarının ——– olarak taahhüt edildiğini, maden kanunu uyarınca bu miktarın altında kalınması durumunda ise ———- devlete fazladan ödeme yapması gerektiğini, davacının edimlerini gereği gibi yerine getirememesi sebebiyle üretim miktarının 200 tonda kaldığını, ayrıca davacının yapıldığı iddia edilen yatırım ve harcamalara yönelik zarara uğradığını gösteren hiçbir belge ve delil sunmadığını, rödövans sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle zarara sebebiyet verdiğini, davalı şirketin kuruluş amacını gerçekleştirmenin, davacının kusurlu davranışları nedeniyle imkansız bir hal aldığını, tüm yaşanan süreç dikkate alındığında davalı şirketin TTK 549. maddesi uyarınca haklı nedenle feshine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilleri ———- arasında menfaat uyuşmazlığının doğduğunu ve bu asamadan sonra tarafların bir araya gelip davalı———– adına karar almalarının imkansız olduğunu, davacının————-Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış olduğu eş zamanlı dava ile müvekkillerinden haksız bir şekilde para tahsil etmeye çalıştığını belirterek davalı ———– TTK 549. maddesi uyarınca haklı nedenle feshine, davacı vekilinin zarar tespiti yönündeki talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı ——– çıkarılan tebligat taşındığı gerekçesi ile bila tebliğ iade edilmiş, ——— den sorulmakla gelen cevapta dava dilekçesindeki adresle aynı olduğu görülmekle, Teb. K: 35 md. gereğince tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmış ancak bu davalı duruşmaya katılmamış davaya karşı savunma ve itirazda bulunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; açılış tarihi itibarı ile yürürlükte olan eski 6762 sayılı TTK 549 md. uyarınca açılmış şirketin feshi ile şirket ortaklarına karşı açılmış, şirketin uğradığı zararların tespiti taleplidir.
Davalı ———-üç ortaklı olduğu, davacının %50, davalı …’un %25 ve …’in %25 oranında hisse sahibi olduğu, şirketin ——— tarihinde kurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı gerçek kişilerin ortağı olduğu dava dışı ——– davacı … arasında — tarihinde ——— imzalanmıştır. — tarihinde de ruhsat sahibi olan ——- arasında————imzalanmıştır. Bir şekilde——- hiç kar elde edemediği, —————– arasındaki sıkıntılar nedeniyle ——–tarafından — tarihinde ———– edimlerinin hatırlatıldığı, davalı gerçek kişilerin de ———–kendi adlarına ———–yılında noter ihtarı çekerek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettikleri anlaşılmaktadır. Özetle, ———- kuruluş amacı maden işletmek iken bir şeklide umduğu karı elde edememiş, yapılan masrafları kara dönüştürememiş, ortaklar arasında güven ilişkisi kalmadığından davacının kalan %50 oranındaki hissesi ile de şirkette karar alma mekanizmaları işlemediğinden şirketin faaliyeti durmuştur. Bu hususlar bozma öncesi yapılan incelemelerle de anlaşılmış ve şirketin fesihine karar verilmiştir. Mahkememizin feshi ilişkin ——– E,——- K sayılı kararı,——- HD.nin ————-K sayılı kararı ile şirketin feshi kararında tasfiye memuru atanmamış olması sebebiyle, ayrıca davacının gerçek kişi davalılara karşı açtığı dava yönünden olumlu olumsuz bir karar vermemiş olması sebepleriyle bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
DAvacının fesih taleplerinin haklı olduğu, davacının ve davalı …’un müşterek imza ile şirketi temsile şetkili olduğu ve şirketin ortaklar arasındaki güven ve menfaat ilişkilerinin zedelenmesi sonucu ortaklığın çekilmez hale geldiği, şirketin faal hiç bir işinin olmadığı gibi olması ihtimalinin de görünmediği, şirketin devamında fayda olmadığı ve özetle şirketin feshi talebinin yerinde olduğu çok açıktır. Bu sebeple şirketin feshine karar verilmiş, ayrıca bir tasfiye memuru atanmıştır.
Davacının diğer talepleri üzerinde durmak gerekir. DAvacı dava dilekçesi ile davalıların şirkete verdikleri zararların tespitini talep etmiştir. Bozma öncesi uzayan yargılamada, ———-tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık noktaları tespit edilirken “davalı gerçek kişilerin şirkete zarar verip vermediği verdiyse zararın kapsam ve tutarının ne olduğu” zapta geçirilmiş, davacı vekili de bu uyuşmazlık noktalarını imzası ile teyit etmiştir. 7.celsede davacı vekili, hem şirketin hem müvekkilinin uğradığı zararların tespitini talep ettiğini beyan etmiş; —— tarihinde yazılı beyan dilekçesi ile davacı asilin uğradığı ——- zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; ————celsede de taleplerini ıslah edeceklerini ancak harç eksikliğini tamamlayamayacaklarını beyan etmiştir.
Esasen davacı, dava dışı———- yapılan sözleşme kapsamında———- ödemesi gereken tüm tutarları kendisinin ödediğini ileri sürdüğü için, şirketin zararı ile kendi uğradığı zararlar iç içe geçmektedir. (Ne var ki ———- maddesi uyarınca tüm işletme giderlerine işletmeci olarak —- katlanacaktır. Davacı işte ————-adına yapılacak masrafları bizzat kendisinin yaptığını ileri sürmüştür.) Islah beyanı da olmadığına göre davacının ilerleyen duruşmalardaki beyanı ile talebini, karşı tarafın açık rızası olmadıkça değiştiremeyeceği, genişletemeyeceği çok açıktır.————— bir tüzel kişiliği olduğuna göre rödovans sözleşmesine göre yükümlülüklere şirketin kendisi katlanır. Davacının şirket adına para koyması davacı ile şirket arasındaki iç meseledir. Eldeki davada dava dilekçesi ile davacı davalıların şirkete verdikleri zararın tespitini istemiştir. Ortak, gerek 6762 erekse 6102 sayılı yasa kapsamında şirket yöneticisine karşı, sorumluluk davası açabilir. Bu davayı açan ortağın genel kurul kararı getirmesi gerekmez. Bu dava sadece yöneticiye karşı açılabilir. ———–temsil yetkisi, müşterek olarak davacı ve …’a ait olduğuna göre yöneticilerin tek başına karar alması ve dolayısıyla şirketi tek başına zarara uğratması da mümkün değildir. Tüm kararlar iki yöneticinin müşterek iradesi ile alınmıştır. Öte yandan davalılardan …’in ise müdürlük veya temsil yetkisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Müdürlük yetkisi olmayan bir ortağa karşı da ancak şirket dava açarak uğradığı zararı tahsilini isteyebilir.
Tüm bunlardan evvel bir diğer önemli sorun davacının tespit talebidir. Eda davası açabilecekken tespit davası açılmasında hukuki yarar mevcut olmayıp davacının davalıların şirkete verdikleri zararların tespiti davasının dinlenmesi mümkün değildir.
HMK’nın 107. maddesinde ”Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir. Oysa, davacı ————- ile yapılan sözleşme kapsamında ne kadar harcama yaptığını, işe ne kadar para yatırdığı bilecek durumdadır. Bu durumda davacının tahsil talepli eda davası açma imkanı varken, tespit davası açmakta hukuki yararı olduğu söylenemez.
Davacının davalı …’a açacağı sorumluluk davası da bu davanın konusu değildir. Bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Şirketin feshi talebi yönünden davanın KABULÜ ile ———-kayıtlı ——sicil numaralı,—————— FESHİNE,
2-Tasfiye memuru olarak resen Mali Müşavir ————-atanmasına,
3-Tasfiye memuru için takdir edilen——TL ücret avansı ile ayrıca —— TL tasfiye masraf avansının davacı vekili tarafından, ileride tasfiye giderlerine dahil edilmek üzere, derhal yatırılmasına,
4-Karar kesinleştiğinde ve yukarıda öngörülen avanslar yatırıldığında tasfiye memuruna derhal görevinin tebliğine,
5-Davalı gerçek kişilerin şirkete verdikleri zararın tespiti talebi yönünden hukuki yarar yokluğundan HMK 114/2, 115 maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
6- Alınması gerekli 54,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 18,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 30,00 TL’nin davalı ———————– tahsili ile hazineye irad kaydına,
7- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 18,40TL başvurma harcı, 18,40TL peşin harcın toplamı olan 36,80 TL’nin davalı ————- alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacı tarafından sarfedilen toplam 7.247,40TL haklılık oranına göre takdiren (%50 kabul %50 ret oranında) olmak üzere 3.623,70TL ‘nin davalı —————– alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar ————— tarafından sarfedilen toplam 150,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılar .—————– verilmesine
9- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
10- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı —————– alınarak davacıya verilmesine,
11-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı ————— için takdir olunan 3.400,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı—— verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.