Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/81 E. 2023/802 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/81
KARAR NO : 2023/802

DAVA : T icari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 25/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili bankanın —- Şubesi ile dava dışı kredili müşterisi —–. Arasında akdedilen “Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalarıdığını ve davalı …bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, sözleşmelere istinaden, dava dışı kredili müşterisi —–kredi kullandırıldığını, borçluların ödemekle yükümlü olduğu tutarları ödemeyerek sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, bunun üzerine, müvekkili banka tarafından, davalı/borçluların kredi hesabı kat edilerek, —-. Noterliği’nin 26.02.2019 tarihli,—-Yevmiye Numaralı, ihtarnamesini keşide edilerek, ihtarnamedeki yazılı tutarların ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen borçluların müvekkili bankaya olan borçların ödenmemesi üzerine, davalılar/borçlular aleyhine, —-ncu İcra Müdürlüğü’nün—–. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, davalılar gönderilen ödeme emrine karşı borca itiraz ettiklerini, davalının tüm itirazlarının haksız hukuka aykırı olduğu açıklanan nedenlerle davalının —-ncu İcra Müdürlüğü’nün —– sayıh dosyasmdan yapmış olduğu tüm itirazların iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle itiraz olunan kısım üzerinden en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine,mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kefilin borçtan sorumlu olması kefalet tarihi ve müteselsil kefil olduğuna ilişkin açıklamalarının kendi el yazısı ile belirtmesi şartına bağlı olduğu, yasa ve yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereğince taraflardan biri tarafından maktu olarak hazırlanmış olan kefalet sözleşmelerinin kesin hükümsüz olduğunu bu nedenle yapılan kefalet sözleşmesinin kanuni geçerlilik şartlarını taşımadığı için hukuki sonuç doğurmayacağını, davacı yanın asıl borçlu—- ait—-model— marka—– plakalı araç için —- İcra Dairesi —–dosyası ile taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını nitekim bu dosya kapsamında rehinli aracın yakalandığını ve satış işlemlerinin son aşamaya geldiğini, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla tahsil sürecinin sonuçlanma aşamasına gelmişken davacı tarafın müvekkiline yönelttiği işbu davada hukuki menfaati bulunmadığını, davacı tarafça dava konusu kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olan —— daha önce tahsil edilmiş alacakları mükerrer olarak davalı müvekkilinden de tahsil edilmeye çalışıldığını bu nedenle müvekkilinin borcu bulunmamadığını ayrıca ilgili icra dosyasındaki faiz hesaplamalarının da fahiş rakamlar üzerinden yapıldığını ve hatalı olduğunu açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine, icra takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça başlatılan—– İcra Müdürülüğünün —–Sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce dosyanın kredi sözleşmesinde bulunan kefil bölümündeki yazı ve rakamların davalıya ait olup olmadığının tespiti için —– tevdine karar verilmiş , düzenlenen 09/12/2021 tarihli raporun sonuç kısmında,
” İnceleme konusu sözleşmenin 29.sayfasında “Kefalet Beyanı” bölümünde yer alan “Müteselsil”, “125.000.00”, “yüzyirmibeşbinlira”, “31/01/2017”, “…”, “Prf.Dr—- ibareleri ile …’in mukayese yazıları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu yazıların …’in eli ürünü olduğu,İnceleme konusu sözleşmenin 29.sayfasında “Kefalet Beyanı” bölümünde yer alan diğer yazılar yazdırılmadığından değerlendirme yapılamadığı “
Yönünde rapor düzenlenmiştir.
Mahkememizce dosyanın bankacı bilirkişiye tevdi edilerek rapor düzenlenmesine karar verilmiş, alınan 09/05/2022 tarihli raporun sonuç kısmında,
” İtirazın iptali davasına konu olan,—-.ncu İcra Müdürlüğü’nün, —– esas sayılı dosyasından, haciz yoluyla,” ilamsız icra takibinden, 19.03.2019 tarihi itibariyle;Davacı banka’nın davalı müteselsil kefil … “Tahsilde Tekerrür Olmamak Kaydıyla,”45.117,26 TL. Ana Para, 810,61 TL İşlemiş Faiz, 40,53 TL. BSMV. Olmak üzere 45.968,40 TL. olarak hesaplanmıştır.Davalı icra takibinde talep edilen borcun tamamına itiraz ettiğinden, yukarıdaki hesaplamamın Sayın Mahkemenizce benimsenmesi halinde, toplam 45.968,40 TL. tutar üzerinden itirazın iptali ile icra takibine devam edilmesi, Sayın Mahkemenizin takdirlerindedir.11/01/2011 tarihinde kabul edilip, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun, Temerrüt Faizine ilişkin 120.nci maddesi hükmü, 12/01/2011 tarihinde kabul edilip, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar kanununun, yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında 6101 sayılı kanun’un,7.nci maddesi ile 13.01.2011 tarihinde kabul edilip, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun, 8.nci maddesindeki; (1) “Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir” Hükmü gözetilerek, Yukarıda belirlenen, Asıl alacak tutarı üzerinden, takip tarihinden itibaren, borç tamamen ödeninceye kadar, — 58,80 temerrüt faizi ve sözleşme hükmüne göre de, faizin 5 gider vergisinin istenebileceği hususu Sayın Mahkemenizin takdirlerindedir”
Yönünde rapor tanzim edilmiştir.
Davalı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın bilirkişiye tevdi ile ek rapor düzenlenmesine karar verilmiş , bilirkişi ek raporunda önceki kök rapordaki tespit ve değerlendirmelere nazaran yeni bir görüşü olmadığını beyan etmiştir.Dava, davalılara yönelik başlatılan takipte, itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlığın temeli ise davacı banka tarafından kullandırılan kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatı ile imzası bulunan davalının bu kefaletinin yasanın aradığı şekil şartlarına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davalı kredi sözleşmesindeki imzayı inkar etmemiş ancak yazıların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir.
6098 TBK’nun 583/1.maddesine göre; “Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” Anılan kanun hükmü uyarında, kefilin sorumlu olacağı azami borç miktarı ile kefalet tarihinin de kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılması bir geçerlilik şartıdır.
Kefalet sözleşmesi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 581 ila 603. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 581. maddesinde “kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşme” şeklinde tanımlanmıştır. Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kişisel (şahsi) teminat sözleşmesinin alt kavramını oluşturan kefalet sözleşmesinin temel amacı, esas itibariyle asıl borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerce, alacaklıya şahsi teminat (güvence) verilmesidir. BK’nun 492. maddesi gereğince kefilin sorumluluğu, asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 4.7.2001 gün ve —– Sayılı ilamı). Türk hukuk öğretisinde de, kefilin borcunun, fer’i (bağımlı) bir borç olduğu benimsenmiş; asıl borcun varlığına ve geçerliliğine bağlı olduğu vurgulanmıştır. Kefalet borcu, temin ettiği asıl borcun feri olup, asıl borç herhangi bir sebeple düşerse, kefil de borçtan kurtulabilir. Kefil, kanunun kendisine tanıdığı bu ve diğer hakları kullanmaya yetkilidir. Asıl borç tediye (ödeme) ile vesair surette düşerse, kefalet gibi feri haklar da düşer. Kefil asıl borçludan daha fazla mükellefiyet altına giremez (11.06.1969 gün ve—– Sayılı YİBK’nın Gerekçesi).TBK ‘nun 583. maddesinde, kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe, kefaletin geçerli olmayacağına ilişkin amir hükmü dikkate alındığında, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı ve kefalet tarihini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır ve TBK’nun 583.maddesindeki bu koşullar, geçerliliğe ilişkin şekil şartı kabul edildiğinden, bu unsurlarda eksiklik bulunması halinde, herhangi bir yoruma ihtiyaç kalmadan kefalet sorumluluğu da geçersiz sayılır. Bu haliyle, yasa koyucu tarafından geçerlilik koşulu olarak kabul edilen şekli unsurlar yerine getirilmeliğinde ise davalının kefaleti geçersizdir. (Yargıtay —-HD —–Yargıtay —-HD —-Yargıtay —-HD. —- Somut olay bakımından Davacı banka ile dava dışı—–arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi sözleşmesi düzenlendiği,davalının bu sözleşmeyi il olarak 31.01.2017 tarihinde daha sonra ise 20.02.2017,12.04.2017,02.05.2018,kendi el yazısı ile imzaladığı anlaşılmıştır.Davalı her ne kadar kredi kefalet sözleşmesindeki el yazılarının kendisine ait olmadığını beyan etmiş ise de —–Fizik İhtisas dairesinin dosyamız arasındaki 16.02.2021 tarihli raporunda kredi sözleşmesindeki yazıların davalıya ait olduğu tespit edilmiştir. Bu bakımdan davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Diğer taraftan davalı aynı zamanda asıl borçlunun alacağının rehinle de temin edildiğini davacının aynı zamanda rehin paraya çevrilmesi yoluyla da takip başlattığını bu sebeple de davanın haksız olduğunu savunmuştur.TBK’nın 586’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesinde müteselsil kefil hakkında icra takibi yapılmasına engel olan bir istisna öngörülmüştür. Bu hükme göre, alacağın teslime bağlı menkul rehni (TMK m.939) veya alacak rehni (TMK m.954 vd) ile güvence altına alınması hâlinde rehnin paraya çevrilmesinden önce müteselsil kefil hakkında takip yapılamayacaktır. TMK’nın 940. maddesinin II. fıkrasında “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir. Rehnin kurulmasına ilişkin diğer hususlar tüzükle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemeden hareketle kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar bakımından, teslime bağlı rehin yanında, zilyetliğin alacaklıya devrine gerek olmaksızın, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile kaydedilmek suretiyle taşınır mal üzerinde rehin kurulabilir. Böyle bir rehin teslime bağlı taşınır rehni olmadığından, TBK’nın 586’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesine göre müteselsil kefilin takibine engel teşkil etmez.(Yargıtay —-H.D —-Bahsi geçen yargıtay kararında da belirtildiği üzere davacı tarafça aynı zamanda—– plakalı araç rehin alınmış ise de böyle bir rehin teslime bağlı taşınır rehni olmadığından, TBK’nın 586’ncı maddesinin 2’nci fıkrasının 1’inci cümlesine göre müteselsil kefilin takibine engel teşkil etmediği değerlendirilerek davalının bu yöndeki savunmasına da itibar edilmemiştir.Sonuç olarak denetlemeye ve hüküm kurmaya elverişli 09/05/2022 tarihli raporunda davacının alacağı 45.117,26-TL asıl alacak, 810,61-TL işlemiş faiz ve 40,53-TL BSMV olmak üzere toplam 45.948,40-TL olarak hesaplandığından bu tutar üzerinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,—-. İcra Müdrülüğünün —– Esas Sayılı icra takibinde davalı tarafça yapılmış İTİRAZIN KISMEN İPTALİ İLE 45.117,26-TL asıl alacak, 810,61-TL işlemiş faiz ve 40,53-TL BSMV olmak üzere toplam 45.948,40-TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan asıl alacak tutarı olan 45.117,26-TL’nin % 20’si olan 9.023,45-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 3.138,74-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 566,24-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.572,50-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL başvurma harcı, 566,24-TL peşin harç toplamı olan 620,64-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 2.304,60-TL yargılama gideri, 960,00-TL—- fatura gideri toplamı olan 3.264,60-TL’nin kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%98,00 Kabul %2,00 Ret) 3.199,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 935,48-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.293,60-TL’sinin davalıdan, 26,40-TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.