Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/74 E. 2020/195 K. 21.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/74 Esas
KARAR NO: 2020/195
DAVA: Alacak
DAVA TARİHİ: 12/03/2014
KARAR TARİHİ: 21/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile——- arasında ——- tarihinde sözleşme yapıldığını, sözleşme ile tarafların, müvekkili şirkete ait ———————- sahasının, sözleşmenin III.Maddesi’nde yer alan şartların yerine getirilmesi halinde madencilerin kuracağı bir şirkete devir edilmesi hususunda anlaşmaya vardıklarını, sözleşmenin III.Maddesi (Şartlar): III/1 .Maddesi; Madde lll/2’de düzenlenen vadelere uygun olarak borçların ödenmesinin ardından masrafları Madenciler’e ait olmak üzere sahanın devrinin yapılacağı, III/2.Maddesi;———– halinde en son taksitin de ———-tarihinde ödeneceği, 111/3.maddesi; sözleşmenin yürürlük tarihi olan———- tarihinden itibaren ruhsat süresi boyunca; sahadaki mevcut tüm kil ve alüminyum cevherinin tasarruf hakkının müvekkili şirkete ait olduğu, sözkonusu alüminyum ve kil cevherinin satışında, madencilerin müvekkil şirkete öncelik tanıyacakları, müvekkili şirketin almak istememesi durumunda madencilerin müvekkil şirkete bilgi vermek koşulu ile satış yapabilecekleri, madencilerin piyasaya yapılacak satışlardan, —– satış fiyatı üzerinden,———————-III/4.Maddesi;———- tarafından Madencilere devrinden/tescilinden sonraki dönemi kapsamaktadır.) müvekkili şirketin rıza ve muvafakati ve III/3. maddesindeki haklarının ———- devamının sağlanması şartıyla devir edebileceğini, aksi halde madencilerin müvekkiline ———– ödeyeceğini, 111/13.Maddesi; sahada mevcut kömür tükenir ve madenciler için enterasanlığını kaybeder ise Müvekkili şirketin sadece devir masraflarını ödemesinin karşılığında ruhsatı devir alabileceği şartlarının düzenlenmiş ve taraflarca kabul edilerek sözleşme yürürlüğe girdiğini, müvekkili —————temini amacı ile ——— yılında kurulmuş ve bu amaca yönelik olarak maden arama ve işletme ruhsatları aldığını, müvekkilin bu amaçla aldığı ruhsatlardan biri de ——————ruhsat sahası olduğunu, müvekkilinin bu sahada yaptığı arama faaliyetleri sonucunda kömür ve alüminyum ———- bu madenlerin üretilmesi için de————aldığına, sözleşme tarihi itibariyle kömür madeninin verimli ve talep gören madenlerden olması ve müvekkilinin faaliyet alanında olmaması nedeniyle müvekkili şirket alüminyum-kil madenlerine ait haklarını saklı tutmak suretiyle, mezkur sözleşme kapsamında maden ruhsatını davalıya devrettiğini, keza, kömür madeninin işletme izninin tek başına devri yasal olarak mümkün olmadığından zorunlu olarak müvekkilinin aynı sicil numaralı ruhsata bağlı tüm işletme izinlerini birlikte davalıya devrettiğini, 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 27.maddesi “işletme izninin devredilemeyeceği, işletme ruhsatı ile bir bütün olarak ve Yönetmelikte belirtilecek esaslar çerçevesinde devredilebileceği hükmünü içerdiğinden——-sayılı sahanın işletme ruhsatının davalıya kül halinde devir edildiğini,—— işletme ruhsatının davalıya devir tarihinden ——- yılına kadar mezkur ruhsat sahasınında, alüminyum-kil üretimi söz konusu olmadığı ve/veya davalının bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği için talepte bulunulmadığını, davalının ———yılına ait üretim faaliyet raporunda ——— gösterilmesi üzerine —–Asliye Ticaret Mahkemesinin ——sayılı dosyasıyla ——– yılları rödövans alacağının talep edilmesini içeren” dava ikame edildiğini ve mahkemece bu yıllara ait Müvekkil Şirketin rödövans alacağının bulunmadığı yönünde karar verilerek, kararın kesinleştiğini, Müvekkil Şirket———– yıllarına ait “sözleşmeden doğan alacak hakkı olarak pay alımı, ———— alacağının talep edilmesini içeren” —Asliye Ticaret Mahkemesi ——— Esas sayılı dosyasıyla yeni bir dava ikame ettiğini ve halen davanın derdest olduğunu, davalının sahada alüminyum ve kil üretimine devam ettiğini ve ne kadar kil ve alüminyum üretimi/satışı yapıldığı hususunda müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğinden – ki bu hususta, davalının sözleşmeden kavnaklanan bilgi verme yükümlülüğünün buyuhruğuhu – ve ancak ———– verilen faaliyet ve satış bilgi formları ile üretilen ve satılan maden miktarlarının bildirildiği ve keza davalının, mezkur sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediğinden iş bu görülmekte olan davanın ikame edildiğini belirterek, müvekkili şirket ile davalı arasında ——- tarihli sözleşmeye istinaden ruhsat devrinden itibaren anılan ruhsat süresi sonuna kadar geçerli olan hak sahibine verilen pay – sözleşmeden doğan bir alacak hakkı olarak———– yıllarına ait davalının yaptığı maden satışından sözleşmede tarafların belirlediği oran ——- üzerinden, ruhsat devrinden itibaren ruhsat süresi ———— olarak var olan sözleşmeden doğan alacak hakkını talep etmekle, davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesini ve HMK’nın 107. Maddesine göre, “Davanın-açıldığı tarihte alacak miktarını ya da değerini tam ve kesin olarak belirlemenin müvekkilinden beklenemeyeceğini ve bunun olanaksız olması nedeniyle” “tahkikat sonucunda müvekkili şirketin alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari ——- TL ve alacak miktarının muacceliyet tarihinden itibaren 3095 s.lı K.m.2/M’de belirli avans faizi oranında temerrüt faizi ile birlikte davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalıya tahmilini talep ve iddia etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflar arasındaki ——- tarihli sözleşmeye konu maden ruhsatının ——————— tarihinde müvekkil şirkete devredildiğini, gerek zaman aşımı ve gerekse hak düşürücü süreler geçmiş bulunduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, ———-Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan——- E. sayılı davada, da ayni konumda davacı ve davalı olup.dava ayni hukuki sebep ve vakıalara dayandığından, HMK.166.maddesi uyarınca iş bu davanın ————Asliye Ticaret Mahkemesinin —– sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, taraflar arasındaki sözleşmenin ana konusunun ruhsat devri olduğunu, sözleşmenin; ruhsat devri için ödenmesi gereken toplam bedeli ve ödeme süresini, bu süreçte sahanın madencilere kiracı sıfatıyla teslimini, kiracılık süresinde uyulması gereken kurallar ve sonuçlarını düzenleyen karma bir sözleşme olduğunu, ruhsat devri için ödenmesi gereken toplam bedeli ve ödeme sürecini, bu süreçte sahanın madencilere kiracı sıfatıyla teslimini, kiracılık süresince uyulması gereken kuralları ve sonuçlarını düzenleyen karma bir sözleşme olduğunu, sözleşme maddeleri dikkate alındığında sözleşmenin sahanın teslim edildiği —— tarihinde yürürlüğe girdiği ve tüm şartları gerçekleşip ———– tarihinde ruhsatın devredilmesi ile sona erdiğini, davacının, III şartlar bölümünün 3.-4. ve 13.maddelerine dayanarak, taraflar arasında sözleşme ile kurulan hukuki ilişkinin, niteliği itibariyle, devir sözleşmesi olduğunu kabul etmekle beraber, davalı açısından, hem devir tarihinden önce ve hem de devir tarihinden sonra ruhsat süresi boyunca davalıya bir takım ödeme yükümlülükleri getiren karma bir sözleşme olduğunu, kurulan hukuki ilişkinin iki boyutu olup, birinci boyutun ruhsat devri aşamasına kadar rödevans ödemesini içerdiğini,ikinci boyutun ise ruhsat süresi boyunca ——— olarak adlandırılabilecek ödemeyi kapsadığını savunmakta olup, davacının sözleşme maddelerine değişik anlamlar vererek vardığı bu sonuca katılmanın mümkün olmadığını, sözleşmenin bir bütün ve tarafların sözleşme ile amaçladıkları hususun çok açık bir dille anlatıldığını, Maden yasası gereği,maden üretimi yapabilmek için ruhsat sahibi olmak veya kiracı ——– olmanın zorunlu olduğunu, aksi takdirde yapılacak maden istihracı ” maden kaçakçılığı” olarak nitelendirilmekte olup ——– yasasına göre cezai müeyyidesi bulunmakta olduğunu, sözleşmenin ana konusunun, devir bedeli ödendiğinde maden ruhsatının devri olup devir için kararlaştırılan bedelin tamamı vadelerinde ödeninceye kadar söz konusu ruhsatın sahibinin davacı —– olduğunu, sözleşmenin imzalanması ile birlikte, sahanın; madencilere teslimi de öngörüldüğünden, ruhsat devir bedeli ödenene kadar, madencilerin sahadaki maden üretimi faaliyeti kiracı sıfatı ile mümkün olabileceğini, ruhsat devredilerek, borçlu ile alacaklı sıfatı birleştiğini, sözleşmede; sözleşme kapsamındaki tüm alacakların ve saha devir bedelinin ödenmesi halinde ruhsatın devrinin öngörüldüğünü, ruhsatın devredilmekle sözleşme kapsamında bir alacak veya yükümlülük kalmadığını, sözleşmede öngörülen şartların tümü gerçekleşmeden ruhsatın devredilmesinin söz konusu olmadığını, ayrıca ruhsat devredildikten sonra davacı ——– ödeme yapılacağına dair sözleşmede bir hüküm de bulunmadığını, davacının tacir olduğu ve madencilik alanında uzun yıllardan beri faaliyetlerini sürdürdüğü de göz önünde bulundurulduğunda ,hakkı olduğunu iddia ettiği —– alacağını ruhsatı devrettiği — yılından bu güne kadar takip etmemesi,fatura keserek talep etmemesinin hayatın olağan akışına ters düştüğünü, ayrıca, kabul anlamına gelmemek üzere , bir an için aliminyum ve kil tasarruf hakkının ruhsat süresi boyunca davacı —— olduğunu düşünsek bile, bu süre en fazla işletme ruhsatının sona erdiği —— tarihi ile sınırlı olduğunu, maden ruhsatının daha sonra ————- tarihinde davacı tarafından müvekkili şirkete devredildiğini, sözleşmedeki alüminyum ve kil tasarruf hakkına ilişkin ———-ödemesi, davacının iddia ettiği gibi ruhsat devrinden sonra da devam etmesi kararlaştırılan -hak sahibine ödenmesi gereken ——— idi, davacının ruhsat devrini yapmadan (sözleşmede nasıl devir bedelini değiştirmiş ise) önce sözleşme hükümlerini bu doğrultuda revize etmesi mümkün olup, bu olgular, tarafların ruhsat süresi boyunca yapılacak ödemeleri ruhsat devri yapılana kadar yürürlükteki “kira süresi” ile sınırlı tuttuklarının göstergesi olduğunu, sözleşmede, ruhsat devri için tüm koşulların yerine getirilmesi şart koşulduğuna , şartlar gerçekleşmekle ruhsat devredildiğine göre maden üzerinde davacının tasarruf hakkı sona ermiş olup ödenecek bir bedel bulunmadığını, 13. maddedeki ifadelerin mefhumu muhalifinden ———- adı altında ödenme yapılması gerektiği sonucunun çıkarılacağını, çünkü ruhsatın devri ile geriye herhangi bir ödeme içeren geciktirici şartın bırakılmadığını, davacının huzurdaki davayı açarken üretim/satış konusunda kendilerine hiçbir bilgi verilmediğinden ve bu bilgilerin ancak ————–verilen faaliyet ve satış bilgi formları ile belirlendiği ve sözleşmedeki edimleri yerine getirmediklerinden bahisle, dava ikame ettiğini öne sürmekte ise de ,maden ruhsatını devraldıkları tarihten sonra, davacıya, herhangi bilgi verme yükümlülüklerinin bulunmadığını belirterek, ruhsat devir bedelinin tümünün ödendiğini, ruhsat devri için diğer ödemeler dahil tüm şartlar da yerine getirildiğinden davacı ——–maden ruhsatını koşulsuz devrettiğini, sözleşmenin tüm şartları yerine getirildiğinde, ruhsatın devredileceğine ve ruhsat süresi boyunca alüminyum ve kil tasarruf hakkının davacı ———- olması da bu şartların içinde olduğuna göre, ruhsat devredilmekle şartların tümünün yerine getirildiğini, başka bir anlatımla, ruhsat devri için şart koşulan ” sözleşme tarihinden itibaren ruhsat süresi boyunca kil ve aliminyum tasarruf hakkının davacı ——-olduğu” na ilişkin ifadenin “ruhsatın davacı ——— olduğu süre ile sınırlı olduğu” anlamını taşıdığının kabulü gerektiğini, ruhsat devredildikten sonra ——— adı altında herhangi bir ödeme yükümlülüklerinin bulunmadığını, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle harcın tamamlatılmasını ile davanın reddine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; Hukuki niteliği itibariyle taraflar arasındaki ———— uyarınca, davacının davalıdan ——— hakkı alacağı-tazminat davasıdır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca dile getirilsin veya getirilmesin yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiğinden ve bu durum HMK’nun 1. maddesinde açıkca zikredilmiş olduğundan, öncelikle mahkememizce bu hususun değerlendirilmesi gerekmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4. maddesinde “İcra İflas Kanuna göre İlamsız İcra yoluyla tahliyeye ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu” düzenlenmiştir.
Eldeki davada mahkememizin ——- sayılı dosyası ———- tarihinde karara çıkmış olup, davacı vekili dosyayı temyiz etmiştir.
—–Hukuk Dairesi’nin ———-sayılı ilamında özetle,———– tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, —– tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğunu, uyuşmazlığın ise davalı şirketin devir suretiyle taraf olduğu rödovans sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğunu, davanın, ———— tarihinde 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açıldığını belirterek, görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı” gerekçesiyle kararımız bozulmuştur. Karar düzeltme talebi de reddedilmiştir
Mahkememizin —— E sayılı dosyası Bozma sonrası——– E. Sayılı sırasına kaydedilmiş, dava dosyasının görevli ——–Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu açık olup dava şartı her aşamada resen ele alınacağından, aşağıdaki şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli————- Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile karar verildi. 21/02/2020