Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/717 E. 2021/959 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/717 Esas
KARAR NO: 2021/959Karar
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/01/2015
KARAR TARİHİ: 14/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—– muhtelif adresinde bulunan —- —— olduğunu; bu sözleşmeler kapsamında, davalının davacıdan,—– ayrıca —– altında bir takım bedeller tahsil ettiğini; oysa ki, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının —-tahsil etme hakkının bulunmadığını; davalının davacıdan, son — dönemlerinde şimdilik toplam —- haksız olarak tahsil ettiğini beyanla sözleşme kapsamı dışında fazladan tahsil edilen şimdilik — bedelinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ihtarnamenin keşide edildiği —– tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesini, davacı talebinin zamanaşımına uğradığını, husumetin —– yönlendirilmesi gerektiğini, yargı yolunun caiz olmadığını, davanın idare mahkemesinde açılması gerektiğini, kayıp kaçak kullanım bedelinin kanun ve — ilgili düzenlemeleri dayalı olarak faturalara yansıtıldığını,—- uygulanmasının yasal zorunluluk olduğunu, alınan fatura içeriğine sekiz gün içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle fatura içeriğinin davacı tarafça kabul edildiğini, belirtilen sebeplerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, Davacı, davalı şirketçe faturalara yansıtılan ve kendisinden tahsil edilen kayıp kaçak bedellerini tarafına iadesi, miktarın belirsiz olmasına rağmen başlangıçta —- tarihinden itibaren işleyecek avans faizinin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Dosya konusunda — bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda ;—— mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, —– işletilmesi, bakımı ve kaçağın önlenmesinin dağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğu, kaldı ki yasal yollar ile dağıtım şirketlerinin dava veya icra yoluyla kaçak elektrik bedellerinin bir kısmını da tahsil ettiği ve dağıtım şirketlerinin bu maliyetlerin karşılığını bu şekilde mükerrer elde ettiği, —— belirtildiği üzere, dağıtım şirketlerinin kayıp ve kaçağı önlemekle yükümlü olduğu,—– bedeli adı altında bir bedelin kullanıcılardan alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu, nihai takdir —– ait olmak üzere davacının bu davadaki talebinin —- göre yerinde olduğu,Dava konusu —– dosyasına ilgi yazı ekinde ibraz edilen faturalardan —- halinde hesaplandığı, davalının ihtarnamenin tebellüğ tarihi itibari ile temerrüde düştüğü kabul edilerek—- tebellüğ tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasının gerekeceği , şeklinde raporunu sunmuştur.
Mahkememizce — tarihli karar ile HMK 150/1 maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren — aylık yasal süre içerisinde yenilenmeyen davanın — tarihi itibarıyla HMK’nun 150/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili—-tarihinde Mahkememiz kararını İstinaf etmiştir.
——– tarihli kararında ; Taraf teşkili sağlanmaksızın davacının duruşmadan haberdar olduğu ve duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle —— dosyanın işlemden kaldırılmasına ve sonrasında davanın üç ay içinde yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Hal böyle olunca; davacı vekilinin istinaf başvurusunun—–uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği, şeklinde Mahkememiz hükmü bozulmuştur.
Mahkememizce yeni duruşma günü verilerek, taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamındaki ——– itibaren iflâsına karar verildiği, —- kararının kaldırılmasına karar verildiği, — yeniden yapılan yargılama sonucunda, —— ile; davacının —– reddine, davacı şirketin borca batık olmaması sebebiyle —— verilmesine yer olmadığına karar verildiği, görülmüştür.
Buna göre, davacı şirket hakkındaki tasfiye işlemlerinin sona erdiği —– görevinin sonlandığı anlaşılmakla, taraflar duruşmaya çağrılarak taraf teşkili sağlanmış yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin zamanaşımı itirazı davanın açıldığı tarih ve bilirkişi raporunda hesaplanan dönemler dikkate alındığında yerinde bulunmamaktadır.
Davalı vekilini husumet itirazı da taraflar arasındaki sözleşme ve davalının tedarik eden şirket olması dolayısıyla yerinde bulunmamıştır. Aynı şekilde davalı vekilinin yargı yolunun caiz olmadığı, davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiği yönündeki itirazı da yersiz bulunmaktadır.
—– bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili — hükmü ile —- karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür.—— ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi —- verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre—– uygulamasının — ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden — çerçevesinde —tarafından belirlenerek uygulandığından; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin—- fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak—— bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de — vazgeçilmez unsuru olduğundan—- kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasını doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak ———– bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde —– yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine,—- eklenen; —- maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, — yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve —- bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” ve —- kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında —- uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere,—— değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de —– maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Kural olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır ———-Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada —— kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemece, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmektedir.
Belirtilen husular gözönüne alındığında; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı tarafından tahsil edilen bu bedellerin istirdatını talep etmekte olup, davanın açıldığı andaki ——durumu değerlendirildiğinde dava açmakta haklıdır. Nitekim———-Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle dava konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” hükmünü haizdir. Öte yandan benzer bir davada —- aleyhine gelen bilirkişi raporu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş,—- Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak ——Sayılı ilamı ile “Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; —- maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine —– mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Mahkememizce de —- sayılı ilamı benimsenerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. ——-
Açıklanan sebeplerle eldeki davanın konusuz kaldığı, — gereğince başta davasını açmakta haklı olan ve —- yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harcın peşin alınan 1.886,85-TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.827,55TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 918,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2021