Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/7 E. 2023/27 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/7 Esas
KARAR NO : 2023/27

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2014
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından ——Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilmiş olan bononun 1995 yılında müvekkilinin davalıdan almış olduğu borç nedeniyle kendisine teminat olarak verilmiş olup, işbu bono davalıya verilmiş olduğu sırada kendisine boş olarak imzalandığını ve teslim edildiğini, Müvekkili tarafından davalıya olan borcu ödenmiş olmasına karşın Davalı bono’yu kayıp etmiş olduğu gerekçesiyle iade etmediğini ve yaklaşık 16 yıl bekledikten sonra iş bu bono’yu gerçeğe aykırı doldurmak suretiyle takibe koyduğunu, Kambiyo senetlerine ilişkin zamanaşımının, keşideci için üç yıl olup, iş bu davaya konu resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturduğu gibi senet vasfına haiz olmayacağının da açık olduğunu belirterek öncelikle Davalı tarafından sonradan suç işlenmek suretiyle gerçeğe aykırı şekilde doldurularak işleme konulan belge nedeniyle dava sonuna kadar tedbiren takibin durdurulmasına karar verilmesini, Davalı tarafından——- Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilmiş olan bono niteliğinde olmayan belge nedeniyle davalıya borçlu bulunmadıklarından takibin tedbiren durdurulmasını, Davalı tarafından ——- Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilmiş olan bono niteliğinde olmayan belge nedeniyle davalıya borçlu bulunmadıklarının tespitini, yine bono olarak takibe konu edilen evrakın ise bono niteliği taşımadığından dolayı kambiyo evraklarına ilişkin yolla takibe konu edilmiş olması nedeniyle ve bu belge ile kambiyo yoluna ilişkin takip yapılamayacağından takibin iptaline, ayrıca sonradan doldurulmuş olduğu ve kötü niyetli olarak zamanaşımının dolması nedeniyle gerçeğe aykırı doldurulmuş olması sebebiyle bu belgenin kambiyo niteliği kazanamayacağından dolayı müvekkilinin iş bu belge nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 55.000 USD bedelli senet, borcu sebebiyle davacı tarafça hazırlanarak müvekkiline verilmiş olup, senede konu borcun ödenmemesi sebebiyle de davalı müvekkili tarafından ——-Esas sayılı dosyasıyla icraya konulduğunu, dava konusu senetin bütün unsurları içerir şekilde davacı tarafça hazırlanarak müvekkiline teslim edildiğini, davacının sözkonusu senedi, teminat maksadıyla değil, davalı müvekkilden aldığı borç sebebiyle, bütün unsurlarını içerir şekilde, tam olarak hazırlayarak müvekkiline verdiğini, ancak sözünü ve imzaladığı senet dolayısıyla taahhüdünü yerine getirmeyerek müvekkilini inanılmaz ölçüde mağdur ettiğini belirterek davacının maddi gerçeğe aykırı, yasal dayanaktan yoksun haksız ve kötüniyetli davasının reddine, Davacı tarafın açık kötüniyeti sebebiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkindir.
——- esasında dava ve takip konusu senedin sahteliği iddiasıyla kamu davası açıldığının bildirildiği görüldü.
Mahkememizce ——Karar sayılı ilamının kesinleşme şerhiyle birlikte Uyap sureti, ——.Asliye Ceza Mahkemesi —– ESas sayılı dosyasının UYAP kaydı, Mahkememiz —— esas, ——- karar sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.Mahkememiz—— esas, —— karar sayılı ilamında: Davacının takip konusu bono senedinin üzerindeki yazı ve diğer unsurlar itibarıyla davacı tarafın iddia ettiği gibi icra takibinden 16 yıl önce yazılmış ve imzalanmış olduğu yönünde iddialarının, talebine göre —- rapor almak üzere araştırılması için dava dosyası, takip dosyası ve takip konusu bono senedi aslı, —— gönderilmiş, kurumun fizik ihtisas dairesinin 15/07/2015 günlü —— sayılı “Yazı Yaşı Tayini” hakkında ki görüşü “Yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel bir metod bulunmadığı, dolayısıyla kurumun fizik ihtisas dairesinde istenilen konuda inceleme yapılamadığı” belirtilerek iade edilmiştir. Davacı, menfi tespit talebi ile ilgili davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasını talep etmiş, mahkememizce davacının ihtiyati tedbir talebi tensiple reddedilmiştir. Davacı dava dilekçesinde delil olarak ——sayılı takip dosyası, —–İcra Hukuk Mahkemesi ——- sayılı kararını göstermiş ve cevaba cevap dilekçesinde de davalının cevap dilekçesindeki iddialarının gerçek dışı ve uydurulmuş senaryo olduğunu, takibe konu senet üzerindeki pulun 15 yıl öncesine ait 1995 tarihli olduğunu, bundan da senedin 2011 yılında düzenlenerek verildiği yönündeki savunmanın gerçek dışı olduğunu, dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak son celsede senet üzerindeki yazı ve diğer unsurların yaşının tayini için ——Adliyesinde bilirkişilik yapan bir uzman ismi vererek bundan rapor alınmasını talep etmiş, davalı taraf bu talebi kabul etmemiş, mahkemece gerek görülürse yeniden —— gönderilmesini beyan etmiş, davacı tarafın son celsedeki, bu talebi—— uzmanlarından oluşan heyetin uzman kurul olup, görüş ve mütealaları doğrultusunda yeniden uzman ihtisas kurulu dışında bir bilirkişiden raporu alınması yönündeki talep yerinde görülmeyerek reddedilmiş ve kanıtlanamayan ve yerinde görülmeyen davanın reddine, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir istemi reddedilmiş olmakla, davalının yerinde görülmeyen tazminat talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
——–Karar sayılı ilamında; Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” kuralı gereğince, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesi olduğundan gerçekleşme şekli şüpheli ve tam aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkumiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılarak ve diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan ihtimal dayalı kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır.Yukarıdaki açıklamalar ışığında sanık savunmaları, katılan beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, —– alınan raporda “mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, söz konusu senette yer alan yazıların ve imzanın yaşı yada “—— ibaresi dışında hangi bölümlerin önce hangi bölümlerin sonra oluşturulmuş olduğu hakkında zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği” yönündeki kanaat dikkate alındığında, sanığın iddianamede belirtildiği şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine dair sanık savunmalarının aksini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı bir delil elde edilemediğinden, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden olan ”şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmiştir.” gerekçesiyle beraat kararı verildiği görülmüştür.
—— karar sayılı ilamında ——- Karar sayılı ilamına yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.Yargılamanın yenilenmesi, 492 sayılı Harçlar Kanununun 10 uncu ve HUMK’nun 449 ile HMK’nun 381/1 inci maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere bağımsız bir dava niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece verilen karar da yeni bir karardır. ——– karar sayılı ilamı)Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; davanın HMK 375.maddesine göre hükmün iptali istemine ilişkin olduğu, hükmün iptalini isteyen ——- iddiasını kanıtlayamadığı, bu nedenle davanın subut bulmadığı anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Hükmün iptali talebinin REDDİNE,
2-)Alınması gerekli 179,90 TL harcın, 1.965,00-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 1.785,10-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-) Davacı tarafça yatırılmış olan gider avansı bakiyesinin, karar kesinleştiğinde HMK. 333. maddesi uyarınca davacıya iadesine,
5-) Davalı tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
6-)Aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca tayin ve takdir olunan 18.250,00 TL ücreti vekaletin yargılamanın iadesini talep eden davacıdan alınarak aleyhine yargılamanın iadesi talep edilen davalıya ödenmesine, Dair; kararın yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.