Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2020/1078 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/681 Esas
KARAR NO : 2020/1078 DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat), Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ————- ameliyatı geçirdiğini, gerçekleşen 4 ameliyat nedeni ile 4 defa anesteziye, yüksek radyasyona, bitmeyen ilaç tedavileri ve ağrıların müvekkilini zayıf bıraktığını, ameliyatların üzerinden bir yıl geçmeden müvekkilinin ağrılarının daha da arttığını, sağ gözaltındaki olmak üzere eskiden de var olan her iki gözündeki torbalanma şikayetinin giderek çoğaldığını, gözaltı torbalarından kurtulmak amacıyla —— ait hastanede çalışan alanında çok iyi olduğu söylenen ve kulak burun boğaz uzmanlığının yanı sıra gözaltı torbalanma uzmanlığı bulunan davalı —————–verdiğini, yaptığı araştırmalar sonucunda doktorun alanında uzman olduğu kanaatine vardığını, doktorun ameliyatı taahhüt ettiği şekilde kesik olmadan ve iz bırakmadan yapmadığını, davalıya gidilen kontrollerde izlerin yok olacağını söylediği, ameliyatın üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen müvekkilinin gözündeki ağrılar ve şişlik dikiş izi daha da kötüleştiğini, başka estetikçilere ve göz doktorlarına kontrollere gittiğini, yapılan kontrollerde doktorların hepsinin böyle bir kesme tekniği olmadığını, çuval dikişi attığını ameliyat olsa dahi mutlaka iz kalacağını belirttiklerini, müvekkilinin operasyon ücreti olarak —– ödediğini, bu ameliyat nedeniyle devam eden sorunun giderilmesi için müvekkilinin sağ gözünden tekrar ameliyat edildiğini ve ikinci bir ameliyat için —– ödemek zorunda kaldığını, davalı doktor —– gerçekleştirilen hatalı ameliyat nedeniyle müvekkilinin genç ve bekar bir kadın olarak tüm ömrü boyunca göz altında sabit eser niteliğinde bir yara izi ile yaşamak zorunda kalması nedeniyle ameliyatı gerçekleştirilen davalı doktor aleyhinde ———- dosyası ile şikayetçi olduklarını ve işbu şikayet neticesinde ———-Sayılı dava dosyasında halen yargılama devam ettiğini, hastanenin işleten sıfatı ile davacının maddi ve manevi zararlarından ameliyatı gerçekleştiren davalı doktor ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu, sigorta şirketinin ise doktorla arasında poliçe tanzim edildiği, sigorta şirketinin de poliçe limitleriyle sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, haksız fiil nedeniyle — manevi tazminatın davalılardan ———— haksız fiil tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini, haksız fiilden doğan bedeni-cismani zarar, geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı, tedavi ve yol giderlerinden doğan maddi tazminat bedeli için şimdilik ——- maddi tazminat alacağının tüm davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı doktor tarafından gerçekleştirilen ameliyatın hatalı olarak gerçekleştirildiğinden ve bu kapsamda davacının iş göremezlik,tedavi,yol giderleri gibi zararlarının doğduğundan bahisle açılan maddi manevi tazminat davasıdır.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’da düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Yine 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Aynı Kanunun 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
Davacı ile davalı doktor ve hastane arasında vekalet akdi bulunmaktadır.———- Davacı taraf tüketici konumunda olup, davalılar ticari veya mesleki amaçla hareket eden gerçek ve tüzel kişilerdir. Bu durumda uyuşmazlığa bakmaya görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Her ne kadar sigorta şirketi yönünden dava mutlak ticari dava olsa da ; TKHK’nın 83.maddesinin 2. Fıkrasının : “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez. ” düzenlemesi karşısında tüm davalılar yönünden mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer nitelikte sigorta şirketi ile hastane, doktorun bir arada davalı olduğu bir davada ————- ilamında: “Davacı ile davalılar arasında 6502 sayılı Kanun kapsamında blefaroplasti ameliyatı ile ilgili eser sözleşmesi ilişkisinin bulunması nedeni ile davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır…Bu durumda, mahkemece; dosya kapsamı ve mevcut delil durumu esas alınmak suretiyle kurulan görevsizlik kararında isabetsizlik bulunmadığından.. vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkeme kararını uygun bulmuştur. Hal böyle olunca Mahkememizin görevsizliğine, tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli———— Nöbetçi Tüketici Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.18/12/2020