Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/618 Esas
KARAR NO: 2020/943
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 17/11/2020
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalısı ——ait ———– poliçe numaralı ———– kapsamında ———— tarihinde davalı/borçlu ———– ait şebeke borusunun zemin altında patlaması sonucunda hasar meydana geldiğini, hasara uğrayan taşınmaz sahibine müvekkil/alacaklı şirket tarafından —- hasar tazminatı ödendiğini,—- tarihinde, ———– rücu numaralı bildirim ile hasara neden olan davalı/borçlu ———, müvekkil şirketin ödemek zorunda kaldığı hasar tazminatının ödenmesi hususu ihtar edildiğini, yapılan ihtara rağmen davalı yanca herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından davalı/borçlu aleyhine ———— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, konut(sarı panjur) sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Bu nedenle öncelikle dava şartı olan görev hususu incelenmiştir.
Davacı——- davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.
——————- sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen davalı arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Bu nedenle, halefiyete dayalı davada iki tarafın tacir olması, davayı nisbi ticari dava haline getirmez.
Dava dışı sigortalı, davalı —— döşediği kaldırımdan geçen boruların patlaması sebebiyle, evinin salon duvarları, parkeleri, boyalar vb yerlerinin zarar gördüğünü iddia ederek davalı——— karşı davasını asliye hukuk mahkemesinde açabileceğine göre, sigortalıya ödeme yaparak ona TTK.nun 1472 maddesine göre halef olan davacı———- davasını, asliye hukuk mahkemesinde açabilecektir.
Açıklanan sebeplerle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 114 /1-c 115/2 madde uyarınca usulden reddine,
2-HMK 20 madde uyarınca kararın kesinleşmesi ve süresinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ——— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK. 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda dosya üzerinden oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 18/11/2020