Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/594 E. 2022/828 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/594 Esas
KARAR NO : 2022/828

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/06/2017 tarihinde saat 08:00 civarında—– müdürü ——-yaptığı kontroller sırasında site ortak alanında bulunan müdür yardımcıları odasındaki pencerenin zorlanarak ve kırılarak açıldığını, genel koordinatör odası, teknik ofis ve——- grup odasının camlarının pencerelerinin zorlanarak açıldığını ve içeri girildiğini, ofislerdeki 7 adet —– beraber çalındığının tespit edildiğini, aynı zamanda 4 adet alüminyum pencere hasar gördüğü, bunun üzerine sigortalı site yönetim şirketinin yetkilisi suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan tespit neticesinde toplam 15.692,92 TL tutarında tazminat ödendiğini, müvekkili şirket, davalı şirkete ihtarname göndererek ödediği bedelin tahsilini talep ettiğini, davalının ödeme yapmaması üzerine——esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazı üzerine icra dosyası yetkili icra dairesine gönderildiği, icra takibi ——- Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, davalının süresinde itirazı neticesinde takibin durduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı müvekkilinin hakkını elde etmesinin zorlaşmasını önlemek amacıyla davalının mallarlığı üzerine ihtiyati haciz uygulanması ile birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerden dolayı itiraz iptaline takibin devamına davanın kabulüne, yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu adres ——olmasından dolayı davanın yetkisiz mahkemesinde açıldığından dolayı yetki yönünden itiraz ettiklerini, ücret alacaklarının 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan dolayı davacının varlığını iddia ettiği ücret alacakları zamanaşımına uğradığı, davacının dava dilekçesi ile birlikte sunmadığı, delilleri sonradan bildirmesine ve bu yönde başkaca herhangi bir açıklamada bulunmasına muvafakatlarının bulunmadığını, her ne kadar ilk etapta 7 adet —— çalındığı bilindirilmişse de, —– raporunda 6 adet —— çalındığının tespit edildiğini, söz konusu hırsızlığa ilişkin tüm yükümlülükleri yerine getirdiğinden müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacı şirket sigortalısı, alması gereken güvenlik tedbirlerini almayarak ağır kusurlu durumda olduğunu, müvekkili şirket başkasının fiilinden sorumlu tutulmak istenildiği, başkasının eyleminden doğan zararın üçüncü kişilere yükletilmesi konusunda dikkatli davranılması gerektiğini yargıtayın çeşitli kararlarında da vurgulandığını, davacı tarafın müvekkili şirketin güvenlik hizmetini gereği gibi yerine getirmemesi ve kötü ifa edilmesinden doğan zarardan sorumlu olduğu yönündeki soyut iddiaları da yerinde olmadığı, olayda müvekkili şirketin kusuru bulunmadığından sigortalının müvekkili şirketten talep edebileceği bir tazminatın bulunmadığını, bu nedenle sigorta edenin de rücu hakkının bulunmadığını, davacı sigorta şirketinin, takip konusu miktara dayanak olarak ileri sürdüğü——usul ve yasaya aykırı sübjektif değerlendirmeler içerdiği, bundan dolayı rapor kabul etmediklerini, davacının ihtiyati haciz talebinin haksız ve kötüniyetli olduğunu bundan dolayı reddini talep ettiklerini, davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerden dolayı davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine ilk etapta —— esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazı üzerine icra dosyası yetkili ——sayılı dosyası üzerinden takibe devam edilerek icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, ödenen hırsızlıktan meydana tazminatının rücuen tahsili talepli toplam 17.270,54 TL tutarlı ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; Davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına 18/06/2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle yapmış olduğu ödemenin davalı güvenlik şirketinden rücuya ilişkin dava olduğu, ödemenin rücu edilip edilemeyeceği, yapılan icra takibinde itirazın iptal koşullarının oluşup oluşmadığı, icra inkar tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.Taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış, dosya —— heyetine tevdine edilerek 03/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporu dosyaya alınmıştır. Raporda özetle; “Davacı sigorta şirketi dava konusu talep edilmesi gereken hasar bedeli olduğu kanaatine varılan yasal faiz toplamı dahil 3.832,84 TL hasar bedelini, davalı——talep etme hakkının olduğu.” şeklinde rapor edilmiştir.
Davalı tarafın bildirmiş olduğu tanıklara duruşma davetiyesinin tebliğ edildiği, 03/06/2021 tarihli, —–nolu celsede hazır bulunan davalı tanığı —– beyanında :” Ben davalı şirkette şuan bölge müdürü olarak çalışmaktayım hırsızlığın gerçekleştiği 2017 yılında ise operasyon görevlisi olarak çalışmaktaydım hatırladığım kadarıyla hırsızlık 2017 yılında gerçekleşti. Hırsızlığın gerçekleştiği proje peyderpey bloklar halinde yapılan bir inşaat projesiydi. Çalışmış olduğum davalı şirket ile ——proje sahibi ile güvenlik sözleşmesi yapılmıştı. Şirket güvenlik hizmetlerine başlandığında birkaç blok faaldi ve inşaat işleri bitmişti, oturum başlamıştı. Birkaç blok ise henüz inşaat aşamasında idi ve oturum mevcut değildi. Hırsızlık —– blokta gerçekleştiğini hatırlıyorum ama emin değilim. Bloğu tam olarak hatırlamasam da hırsızlığın gerçekleştiği yer henüz oturum başlamamış ve inşaat halinde olan—— proje sahibinin yönetim ofisinin bulunduğu yerdi. Davalı şirket ile proje sahibi arasında güvenlik sözleşmesi yapıldığında biten kısımlar için spesifik olarak sorumluluk alanları sınırlandırılmıştı. Hırsızlığın gerçekleştiği yer sorumluluk alanımız dışında idi. Güvenlik firması yer sahibinin almış olduğu güvenlikler kapsamında önleyici hizmet vermektedir, hırsızlığın olmasına engel olacak fiziki önlemleri alma yükümlülüğü yoktur. Benim bu olayla ilgili bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizde 04/11/2021 tarihli —-. celsede Tanık —— alınan beyanında:”Ben davalı şirketin başka bir projesinde güvenlik müdürü olarak çalışmaktayım davalı şirkete 2018 yılında katıldım, hırsızlığın gerçekleştiği tarihte davalı şirkette çalışmıyordum, bu nedenle hırsızlık ile ilgili görgüye dayalı bir bilgim yoktur, şirkette bana anlatılanlar kadar bilgim vardır, duyduğuma göre olay tarihinde —– blokta bulunan yönetim ofisinde 4 adet —— hırsızlanmıştır, hırsızlığın gerçekleştirildiği—– bloğun olay tarihinde tamamlanıp tamamlanmadığını tam olarak bilemiyorum, ancak biz projelerimizde tüm girişlere güvenlik personeli görevlendirmekteyiz, bitmiş ve çevresi düzenlenmiş projede dışarıdan giriş olanaksızdır, ancak duyduğuma göre proje bitmediği için inşaat alanında girişlere müsait hale gelmiştir, ancak yukarıda da belirtiğim üzere benim görgüye dayalı bir bilgim yoktur, ben 2018 de —– projesinde güvenlik müdürü olarak işe başlamıştım daha sonra farklı bir projeye görevlendirildim ben işe başladığımda dahi inşaat henüz bitmemiştir, bu nedenle güvenlik zaafiyeti proje sahibinden kaynaklanmış olabilir, benin bilgim ve görgüm bundan ibarettir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı her ne kadar yetki itirazında bulunmuş ise de; öninceleme duruşmasında da belirlendiği üzere; davalı ile dava dışı —–arasında yapılan sözleşmede —– Mahkemelerinin yetkili kılındığı davacının da dava dışı——-kanuni halefi olması nedeniyle yetki sözleşmesinin davacı açısından da geçerli sayılması nedeniyle mahkememizin yetkili olduğu kanaatine varılarak davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Kusur değerlendirmesi yönünden; davacının sigortalısı olan——- projesi olay tarihinde henüz bitmediği, bazı bölümlerinde inşaat faaliyetlerinin devam ettiği, inşaat faaliyet alanından proje alanına girişlerin engellenmesine yönelik gerekli güvenlik önlemlerinin davacının sigortalısı tarafından alınmadığı, bu nedenle hırsızların bu alandan proje alanına rahatlıkla giriş yapabildikleri anlaşıldığından davacının sigortalısının asli kusurlu olduğu, her ne kadar hırsızların olay mahalline inşaatı devam eden kısımdan girişlerinin önlenmesi açısından davacının sigortalısının sorumluluğu var ise de; davacının sigortalısı ile davalı arasında yapılan güvenlik hizmetleri sözleşmesinin tüm proje alanını kapsadığı, sözleşmede yaya ve araçla devriyelerin yapılması gerektiğinin belirlendiği, davalı hırsızların içeri girmesine engel olamasa da, gerekli devriyeler yapılmış olsaydı hırsızların olay mahalinde yakalanmaları veya olayın daha erken tespit edilmesi ile hırsıların yakalanması için erkenden çalışma başlatılabileceği, olayın gerçekleştiğinin tespitinin davacı sigortalısının çalışanların sabah işe gelmeleri ile tespit edildiği, bu haliyle davalının da gerekli devriye işlemelerini yeterince yapmadığı anlaşıldığından zararın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu kanaatine varılmış, bilirkişi heyet raporunda belirlenen kusur oranlarının olayın oluş şekline uygun olması nedeniyle hükme esas alınmıştır.Bilirkişiler tarafından hesaplama yapılırken davacı sigortanın ödeme yaptığı tarihteki USD’nin TL cinsinden efektif satış kuru dikkate alınarak hesaplama yapılmış olduğu, bu hesaplamanın doğru olduğu anlaşıldığından, bilirkişi raporunda belirlenen miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, alacak hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; davalının ——Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 3.487,96 TL asıl alacak, 344,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.832,84 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacak hesaplamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 261,82 TL harcın peşin alınan 294,94 TL harçtan mahsubu ile artan 33,12 TL ‘nin talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan 261,82 TL peşin harç, 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 316,22 TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 2.170,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%21,12 Kabul, %78,88 Ret) 458,28 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden ——- davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden——– davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
10-6325 Sayılı Kanun m. 18/A-13 uyarınca——– tarafından karşılanan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%21,12 Kabul, %78,88 Ret) 278,77 TL davalıdan, 1.041,23 TL davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.