Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/590 E. 2021/1275 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/590 Esas
KARAR NO : 2021/1275
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2020
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu ve davacı ile —- tarihinde imzalanan sözleşmeyle, — yapılması konusunda tarafların anlaştıklarını, —— nakit hesaba havale kalan tutar iş teslimi faturasına istinaden — iş günü içerisinde nakit olarak tahsil edilecektir” şeklinde ödeme konusunda taraflarca madde eklendiğini, — tarafından müvekkili şirketin hesabına —-yapıldığını, davacının işi bitirip teslim ettiğini ve —-tarihli faturayı düzenleyerek e-fatura olarak karşı tarafa ilettiğini ancak ödeme yapılmadığını, fatura bedelinden—- takip açılış tarihine kadar işleyen faiziyle birlikte toplam —— dosyası ile takip başlattıklarını, borçlunun itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun kötü niyetli olması nedeniyle takip alacağının —– az olmamak üzer icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı —sözleşmeye göre dava dışı şirketin ————- yönelik hizmet sözleşmesi imzalandığını, akabinde bahse konu işi üstlenen müvekkili ile davacı arasında imzalanan —– tarihli sözleşmeye işin yapılmasının davacı tarafa yüklendiğini, —- işin teknik özellikleri tamamlanmış olup yapılacak—–marka olması ve uygulama şekli kararlaştırıldığını,—- yapılacak —- kararlaştırılan koşullara uygun olarak yapılacağını, —- yapılacak—- yapılacağını,—- hakedişin ölçümle yapılacağını, hakedişe esas ölçümde izolasyon yapılmış alan metrajı baz alınacağını, kesin hakediş metrajı tabloda verilen —-hesaba havale kalan tutarın ise iş teslimi faturaya istinaden —- iş günü içinde nakit olarak tahsil edileceğini, fakat davacının anlaşmaya göre işi yapmadığını, müvekkilince peşinat ödemesinin de yapıldığını, ayrıca kararlaştırılan —- gerekirken başka bir marka kullandığının davacının temsilci çalışanı olan —- vasıtasıyla tutanakla tespit edildiğini, davacının yaptığı ayıplı iş —— indirilmesiyle birlikte su almaya başladığının yine tutanakla tespit edildiğini, ayrıca faturanın tek başına bir alacak nitelendiremeyeceğini, faturaya konu işin veya hizmetin de yerine getirilmiş olmasının da gerekli olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine—— başlatılan icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, fatura alacağına dayalı olarak toplam———- tutarlı ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın ödenmediği iddiası ile başlatılan ilamsız takipte itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, davalı tarafın savunmasına göre faturaya konu işin eksik ve ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı belirlenmiştir.
Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
TTK. m. 23/c hükmü, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesini, TBK. m. 223 hükmü ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Dava, ticari eser sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazının iptalime ilişkindir. Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu her iki tarafın kabulündedir. Uyuşmazlık noktası ise dava konusu faturaya ilişkin yapılan işin ayıplı olup olmadığı ve bu ayıptan davacının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere yüklenici eserdeki ayıptan sorumludur. Ancak bu sorumluluğun doğması için TTK ve TBK’da ayıp ihbar süreleri düzenlenmiştir. Yapılan işin açıkça ayıplı olması halinde teslimden itibaren 2 gün, açıkça ayıp olduğu belli değil ise 8 gün, ayıp gizli ayıp niteliğinde ise ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren makul sürede satıcıya ayıp ihbarında bulunulması gerekmektedir. Somut olayda davalı yapılan işin eksik ve ayıplı olduğunu, kullanılan ürünün sözleşmede kararlaştırılan üründen farklı olduğunu iddia etmektedir. Süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde ve ekindeki fotoğraflar dikkate alındığında dava konusu işin bir kısmının ayıplı olduğu teslim anında fark edilebilecek nitelikte açık ayıp olduğu, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı anlaşılmıştır. Yapılan işlemin su sızdırmazlığının tespiti gibi bir kısım ayıpların ise anında tespit edilmesinin mümkün olmadığı, zira bu tespit için yapılan ürünün denize indirilmesi gerektiği, bu tarz ayıpların ise gizli ayıp olduğu anlaşılmıştır. Ayıp gizli dahi olsa davalı eser sahibi makul süre içerisinde yükleniciye ayıp ihbarında bulunması gerekir. Ne var ki davalı eser sahibi işin ayıplı olduğu hususunda davacı yükleniciye usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmamıştır
Bilirkişi raporunda her ne kadar sadece davacı defterleri incelenmiş ise de; —– tarihli duruşmada davalıya defterlerini sunması için ihtar yapıldığı, ihtara rağmen davalının inceleme gününde sunmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiğine göre, inceleme gününden sonrada bilirkişiye ulaştırılmadığı anlaşıldığından, HMK 222 maddesi gereğince davacının defterlerinin incelenmesi ile yetinilmiş ve davacı defterlerindeki kayıtlar esas alınmıştır. Ayrıca dava konusu işin yapıldığının her iki tarafın kabulünde olup, taraflar arasındaki ihtilaf ayıplı ifa konusundadır. Yukarıda belirtilen mevzuat ve kurallar dikkate alındığında davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığı anlaşıldığından işin usulüne uygun şekilde teslim edildiği kabul edilmiştir. Davacı her ne kadar takipten önce işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de; takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir delil olmadığından bu kısım kabul edilmemiştir. Dava konusu alacak likit olduğundan %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,——- sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin —- alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen 11.711,16 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 799,99-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 145,49-TL harcın mahsubu ile bakiye 654,50-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 145,49-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı toplam 199,89-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 746,50-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan(%97,22 Kabul %2,78 Ret) 725,74-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 334,97-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
10-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca —– karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre 1.283,30 TL’sinin davalıdan 36,70 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde —————Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2021