Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/556 Esas
KARAR NO : 2021/1295
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle— tarafından —- bedelli çekin davacıya ciro yoluyla intikal ettiğini, ancak söz konusu —–verildikten sonra kaybolduğunu, çekin kaybolması üzerine — Sayılı dosyası ile çekin iptali talebiyle dava açıldığını, — müzekkereye istinaden verilen cevapta çekin davacı şirket tarafından bankaya ibraz edildiğinin bildirildiğini ve bunun üzerine — Ticaret Mahkemesi’nin— Esas Sayılı dosyasının 13.10.2020 tarihli celsesinde davacı şirkete TTK. M 763 uyarınca istirdat davası açmak için süre verildiğini, davalı şirket ile davacı şirketin hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, çekin davacı şirketin elinden rızası hilafında çıktığını, çekin davacı şirketin elinden rızası hilafına çıktığının hem açılan çek iptali davası —– olarak çalışan— vermiş olduğu ifade ile sabit olduğunu iddia ederek dava konusu çekin davacıya iadesini, iadenin mümkün olmaması halinde çek bedeli olan 75.000 TL tutarındaki paranın davalıdan alınıp davacıya iadesini ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında —- imzalandığını ve — yapıldığını, davalının dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmediği, davacının kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında usule ve yasalara —- işlemi yapıldığı, dava konusu çek faktoring işlemine istinaden temlik alınan fatura karşılığı teslim alındığından davanın reddine karar verilmesinin gerektiği, davacı şirket çek iptali davasını davalı şirket ile arasındaki ticari ilişkiyi bilmesine rağmen hukuki menfaati olmadığından kötü niyetli olarak açtığını, —- işlemine konu temlik alınan çeklerin kargoya verilmesi işlemi davacı şirketin talebi üzerine ticari teamül haline geldiğini, açıklanan sebeplerden dolayı davanın öncelikle husumet yönünden reddini, aksi kanaatte olunması halinde davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; hukuki niteliği itibariyle; davacının hamil olduğunu iddia ettiği dava dışı — tarafından keşide edilen, — keşide tarihli, 75.000,00-TL bedelli çekin davalı tarafından kötüniyetle iktisap edildiği iddiasına dayalı çekin istirdadına ilişkin dava olduğu tespit edilmiştir.
TTK’nın 790. maddesi uyarınca; cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran —- bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine —- anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Aynı Kanunun 792. maddesi uyarınca; çek, her hangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı, ister ciro suretiyle devredilebilen bir çek sözkonusu olsun, hamil hakkını 790. maddeye göre ispat ettiği takdirde, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü bulunmaktadır. Anılan düzenleme ile çekin kaybolması hâlinde çeki elinde bulunduran hamile ancak çeki kötü niyetle iktisap etmesi ya da iktisapta ağır kusuru bulunması hâllerinde geri verme mükellefiyeti getirilmiştir. Bu haller dışında çeki elinde bulunduran hamil geri verme mükellefiyetinde olmadığı gibi çeki elinde bulundurmasından kaynaklanan yasal haklarını kullanma olanağına da sahiptir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığı, dava konusu çekin kaybolduğu, davalı şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığının beyan edildiği, davalı şirket vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde taraflar arasında imzalandığı iddia edilen faktoring sözleşmesi sunulduğu dava konusu çekin imzalanan faktoring sözleşmesine istinaden davacı tarafından müvekkil şirkete verildiği ve bedelinin tahsil edildiğinin beyan edildiği, davacı tarafa davalı vekili tarafından sunulan sözleşmelerdeki imzalara itirazı olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için 2 hafta kesin süre verilmiş, verilen kesin süre içinde beyanda bulunulmazsa bu hususta beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtar edilmiş, davacı davalının sunduğu sözleşmeye ve sözleşmedeki imzaya itiraz etmemiş, taraflar arasındaki sözleşmese ilişki bu şekilde ispatlanmış, davalının dava konusu çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 1.280,82 TL harçtan mahsubu ile artan 1.221,52 TL harcın davacının talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden—-belirlenen 10.550,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.