Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/484 E. 2022/672 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/484 Esas
KARAR NO: 2022/672
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/10/2020
KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin mirasbırakanı—- davalılardan —– alacak borç ilişkisi mevcut olduğunu, müteveffa — hayatta iken davalı ——-değişik miktar ve tarihlerde olmak üzere toplamda —- ödeme yapıp, borç verdiğini, bu husus — davalılar —– de taraf olduğu —- içeriğinde açıkça kabul ve beyan edildiğini, anılan sözleşme içeriğinde alacaklı—- tarafından yapılan bu ödeme karşılığında —– borçlu olarak belirtildiğini, —— geliştirdiği—– sayıda ticari alan tapu devri için kati ve bağlayıcı——taahhüt ettiğini, buna ek olarak sözleşmenin—–edilmesi için öngörülen son tarihin —- olduğu bu tarihe kadar ——–mesai bitimine kadar nakden ödemesi kabul ve taahhüt edildiğini, sözleşmenin imzalanması neticesinde aynı gün ve tarihte ———- vade tarihli—— bedelli bono da imzalanıp müvekkile teminat senedi olarak teslim edildiğini, aradan geçen zaman zarfında borçlular tarafından taahhüt edilen ve senet ile teminat altına alınan borcun ödenmediğini, bunun üzerine —- tarihinde, sözleşmede belirtilen ve —–yürüten diğer davalı borçlu —- sözleşme imzalandığını, —– davalı borçlu —– imzalanan sözleşme ve protokollere atıf yapılarak sözleşmeye göre ——— vermiş olduğu borcun bir kısmına mahsuben kendisine kapalı alan verilmesi olarak belirtildiğini, buna göre sözleşme uyarınca —- düşenecek kapalı alandan, —— olan alacağının bir kısmına mahsuben devredilmesi taahhüt edildiğini, sözleşmenin—- davalı borçlu—– hareket ettiği de açıkça belirtilmiştir. Bilindiği kadarıyla taşınmazlar halen davalı borçlu —- olduğunu, ayrıca—- tarafından, yine—- nolu—— tarihinde vefat ettiğini, bu sebeple mirasçılık belgesi gereği eşi——–yasal mirasçıları olarak hak sahibi olduğunu, müteveffa mirasbırakan —— alacağı karşılığında borçun ödenmemesi ve davalı borçluların tümü tarafından verilen taahhütlerin hiçbirinin yerine getirilmemesi üzerine müvekkiller adına keşide edilen ——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeler uyarınca taahhüt edilen taşınmazların müvekkillere devri, aksi halde yasal yollara başvurulacağı tüm borçlulara ihtar edildiğini, ancak davalıların bir ödemede bulunmadığını belirterek; —— tamamının müvekkiller adına miras payları oranında ayrı ayrı tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ——- değerlerinin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile —- ödenmesine, aynı ana taşınmaz üzerinde bulunan —— müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillere miras payları oranında ödenmesine, anılan tüm sebeplerle müteveffa ———– uğramış olduğu tüm ek maddi zararların da tespiti ile davalılardan sorumluluk miktarlarına göre tahsili ile müvekkillere miras payları oranında ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu ihtilaf, —– olmadığını, zira ihtilaf her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan kaynaklanmadığını, her iki yan da tacir olmadığını, bu bağlamda salt davalı yanın tacir olması, davanın ticari dava olarak görülmesini gerektirmediğini, TTK, kanun gereği ticari dava sayılanlar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlendiğini, bu nedenle, davacılar tacir olmadığını dava konusu iş de ticari iş olmadığından asliye ticaret mahkemesinin görev alanına girmediğini, bu nedenle mahkemenin görevsiz olduğunu, harcın eksik yatırıldığını, harcın tamamlanması gerektiğini, davacıların müvekkilden hak ve alacak talep edebilmeleri için—- müvekkille imzaladıkları tüm sözleşmelerde yazılı taahhütlerini eksiksiz ve zamanında yerine getirme şartının bulunduğunu, davacıların—–borç-senet ve sair anlaşmalar müvekkilini bağlamadığını, davacıların ödemeyi senetle almış olmaları karşısında müvekkilin sorumlu tutulamayacağını, müvekkilin—– sözleşmeyle kararlaştırılan sürede alamadığını, tapu harç bedellerinin yarısını ödememiş, gerekli vekâletname ve muvafakat nameleri zamanında alamadığını, ödemesi gereken masraf, vergi ve harçları ödememiş,—-aldırabileceğini taahhüt ettiği halde aldıramadığını,——— harç ve masraflarını ödemediğini, —- müvekkilin inşaatı yapması konusunda müdahale etmelerini engellemediğini, müvekkile karşı açılan davalar nedeniyle müvekkilin zararlarını giderilmediğini, müvekkilin bu blok maliklerinden kaynaklanan risklerini gidermediklerini, yapılan —- maliyetlerin hiç birini ödenmediğini, yapılan imalatlara ilişkin bildirimden itibaren —gereken hiçbir ödeme yapılmadığını, —– ödenmesi gerekirken ödenmediğini, kararlaştırılan gecikme cezası da ödenmediğini, —-ödenmesi gerekirken ödenmediğini,—– gerekmeyen kalemlerin hiçbiri ödenmediğini, bu suretle temerrüte düşen—–hak ve alacakları sözleşme hükmü gereği mahsup edildiğini, daha önceden vaki temliki tasarrufları da dikkate alındığında artık hiçbir hak ve alacağı kalmadığını, böylece, —— tüm taahhütlerini yerine getirmediklerinden sözleşme koşullarına uygun olarak yapılan mahsup sonrası hiçbir hak ve alacakları bulunmadığından, bu sözleşmeye atıf ta bulunulan temliki tasarruf nedeniyle müvekkilin sorumluluğu bulunmadığını, belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, dava değerinin belirtilmediğini, harcın ödenmediğini, bu eksiklikler nedeniyle davanın reddinin gerektiğini belirterek davanın müvekkili yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; Hukuki niteliği itibariyle satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasıdır.
—- arasında imzalanan———– verdiği borca karşılık taşınmaz alacağı, ancak aradan geçen sürede —– taşınmaz devri yapılmamış olduğu iddiası etrafında toplandığı görülmüştür. Davacıların talebi, mirasbırakanın verdiği borca karşılık, yapılan sözleşmelerle de borç altına giren davalılardan istenen taşınmaz tapularının tescili, mümkün olmazsa taşınmazların bedelidir. Senetten kaynaklanan bir alacak değil taşınmaz tapusu talep edilmektedir.
——- yazılan yazı cevabından, ——— ve diğer yollardan yapılan araştırmalar neticesinde mirasbırakanın tacir olduğuna, ticari işletmesi sebebiyle alacaklı olduğuna dair bir delil bulunamamış, davacılarca aksi de ileri sürülmemiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir.
Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. —— ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda uyuşmazlık konusu mutlak ticari dava olmadığı gibi, davacının tacir olmadığı nazara alındığında davanın nisbi ticari dava da olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde genel hükümlerin uygulanacağı ve genel mahkemelerin görevli olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın görevli ——– Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli———- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacılar vekili, davalı ——— yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 05/10/2022 06/10/2022