Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/480 E. 2021/301 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/480 Esas
KARAR NO : 2021/301 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 01/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle—– sevk ve idaresindeki—plakalı aracın çarpışması sonucu gerçekleşen trafik kazası sonucu kazada yolcu konumunda bulunan ve cismani zarara uğrayan müvekkilleri … ve …’ in, fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakkımız saklı kalmak ve sonradan artırılmak kaydıyla sürekli iş göremezlik tazminat tutarı olarak …—— temerrüt tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalı sigortadan limit sınırları içerisinde KTK’nun ilgili maddeleri ve Sigortacılık Kanunu gereğince tahsilini talep ettiklerini, HMK 107. maddesine göre açılan belirsiz alacak davasındaki talebiplerinin, olay tarihi olan 18.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt(avans) faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK 109/1 maddesi göre; sorumluluk sigortası sözleşmelerinden doğan her türlü tazminat davası hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlüğüne öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zarara neden olan olay tarihinden itibaren 10 yıl sonra zamanaşımına uğradığını, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa bu süre tazminat taleplerini için de geçerlidir denildiğini, davaya konu trafik kazası sonucunda davacı malul olacak derecede yaralandığı ve kaza tarihinden yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nun TCK 89 ve 66/1-e maddelerine göre öngörülen ceza zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğu, Müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, herhangi bir kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumluluğu poliçe teminat kapsamı ile sınırlı olduğu, —- kurumundan rapor alınması gerektiğini, davacıların sözkonusu olaydan dolayı——— ödeme alıp almadığının tespitinin gerektiğini, tazminatta indirim gerektiren hususların araştırılması gerektiğini, yapılacak hesaplamada asgari ücretin esas alınması gerektiğini, aracın ticari araç olmaması nedeniyle uygulanabilecek faizin yasal faiz olduğunu beyan ederek açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle——- tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıların yaralanmasına bağlı olarak sürekli iş göremezliğe dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı vekili süresi içinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile zamanşımı definde bulunmuştur.
2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından ————, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak —- zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.
6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
Dava konusu olayda———- tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın az yukarıda açıklanan madde hükümleri uyarınca, gözden kaçırılmaması gereken husus ———— pek çok benzer İçtihadından da anlaşılacağı üzere, ceza kanununda ön görülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi koşulu, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması halidir. Böyle olunca, uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanabilmesi için eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma açılması, mahkumiyetle sonuçlandırılmış bir ceza davası varlığı koşulu aranmamaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 89.maddesinde düzenlenen ve somut olayda eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza dava zamanaşımı süresi aynı Kanun’un 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.
Somut uyuşmazlıkta dava konusu kaza —– tarihinde meydana gelmiştir. Davacılar ——-nolu dosyası ———– yapılan tahkikat ve alınan—– tespitleri ile tazminat yükümlüsünü öğrenmiş bulunmaktadırlar.
———– tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak ——— tarihinde yürürlüğe giren 7155 Sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesinde yapılan ——— konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir. Davacılar vekilince ——- tarihinde sonlanmıştır. 6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinin 15.fıkrasında; ———– başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımının duracağı ve hak düşürücü sürenin işlemeyeceği düzenlenmiştir. Davacılar vekilince arabuluculuk bürosuna —- dava zamanaşımı süresinin dolmasına bir gün kala başvuru yapılmış ve kalan sürede dava açılmamış olduğu görülmektedir. Belirtilen bu hususun dışında somut uyuşmazlıkta TBK’nın 153 ve 154.maddelerinde belirtilen zamanaşımının durması ve zamanaşımının kesilmesi durumları da bulunmamaktadır.
Anılan sebeplerle davanın zamanaşımı süresi geçirildikten sonra açıldığı, davalı tarafın zamanaşımı savunmasının yerinde bulunduğu değerlendirilerek zamanaşımına uğrayan davanın reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davasının zamanaşımına uğraması sebebiyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile artan 4,90-TL nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden———- hesaplanan —- vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne ve Davalı Vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.