Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/426 E. 2022/426 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiden doğan —- cari hesap alacağının davalı şirket tarafından ödenmemesi sebebiyle, icra takibinin başlatıldığını, icra takibinde —- faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki —- karşılığının talep edildiğini, davalı tarafın takibe haksız olarak itirazda bulunması nedeniyle takibin durmasına karar verildiğini, arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmaya varılamadığını, dava tarihinde — — olduğu ve harca esas değerin işbu miktar üzerinden hesaplanarak davanın ikame edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle —- hesap ekstresindeki borç tutarının likit ve muaccel olduğundan satış faturaları dolayısıyla cari hesap borcu sebebiyle başlatılan takibe itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu, icra takibi bakımından —- olup borçlunun haksız ve usule aykırı yetki itirazının iptalini, vadesi gelmiş rehinle temin altına alınmamış olan para borcuna ilişkin alacakları bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kabulü ile borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına karar verilmesini, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —- ödenmemiş cari hesap alacağı nedeniyle —-tarihinde müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, haklı itirazları neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin muamele —— olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin uzun süredir devam ettiğini, bu tarihten dava tarihine değin ödemelerin müvekkili şirketçe—– yapıldığı, ifa yerine dair davacı şirketin zımni iradesinin bulunduğunun kabulü gerektiğini, icra takiplerinde yetkili icra dairesi’nin —–İcra Daireleri olduğunu, bu sebeple —- yetkisiz olduğunu, yetki itirazlarının kabulünün gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında alım satımdan kaynaklanan ticari ilişkinin kurulduğunu ancak davacının takibe konu olabilecek ödenmemiş herhangi bir alacağının bulunmadığını, ticari defterler üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde taraflar arasında takibe konu olabilecek herhangi bir borcun bulunmadığının sabit olacağını, yabancı para birimi üzerinden takipte bulunan davacı şirketin fahiş nispetteki faiz oranı üzerinden talep ettiği faiz miktarının hukuka ve yasaya aykırı olduğu, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde —- o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun bulunan fahiş faiz isteminin de reddinin gerekeceğini, taraflar arasında ödenmemiş bir borç olmadığı için davacının icra inkar tazminatı isteminin de reddinin gerekeceğini, davacı takibe girişmekte kötü niyetli olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, —– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İcra dosyasının incelenmesinde; davalı —aleyhine davacı —- faiz ile tahsili talebidir. — kısmi ödemeler öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edilecektir. —-açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği, Borçlu vekili tarafından ——yetkili olduğundan bahisle icra müdürlüğünün yetkisine, borca, ffaize ve faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz edildiği, yapılan itiraz neticesinde duran takibin devamını sağlamak için iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemenin —— tarihli ara kararı ile; takip dayanağının cari hesap alacağı olması, TBK 89.maddesi gereği para borcunun götürülecek borçlardan olması sebebiyle İİK 50.maddesi yollamasıyla HMK 10.maddesi uyarınca davacının ikametgahının ifa yeri olduğu ve davacının ikametgahı mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalı/takip borçlusunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.
—-Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak davalı taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılması ve neticede düzenlenecek bilirkişi raporunun mahkememize gönderilmesi istenmiştir. Talimat Mahkemesince, davalı şirket vekiline davalı taraf ticari defterlerinin sunulması için inceleme günü belirtilmek suretiyle ihtaratlı davetiye tebliğ edildiği, belirlenen sürede defterlerin sunulmaması üzerine bilirkişi incelemesi yapılmaksızın talimatın bila ikmal iade olduğu görülmüştür.
Mahkemece davacı taraf ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından sunulan —- tarihli Raporda özetle; Davacı ile davalının bağlı bulundukları — beyan ettikleri— dikkate alındığında tarafların kayıtlarının uyumlu olduğu, davacının —yıllarında tutmakla yükümlü olduğu ticari defterinin HMK. madde 222/2. ve 3. fıkralarındaki şartları sağladığı, tamamıyla davacının defterlerinden ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden hareketle davacı şirketin davalıdan kendi defterlerine göre mali yönden —– tutarında alacaklı olduğu, davacının, icra takip tarihi itibariyle istemiş olduğu faiz oranı — olduğu, — — üzerinden açılacak tevdiat hesaplarına uygulanacak faiz oranı —- görülmektedir, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bakiye cari hesap alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Bilirkişi raporu denetime elverişli bulunmaktadır. Yapılan incelenmede, davacı taraf ticari defterleri ile davalı tarafın vergi dairesi kayıtları ile uyumlu olduğu bilirkişi tespiti ile belirlenmiş durumdadır.
Davalı tarafa defter ibrazı için talimat mahkemesince tebligat yapılmış ancak davalı belirlenen inceleme gününde ticari defterini ibraz etmemiş ve mazeret ortaya koymak suretiyle yerinde inceleme talebinde de bulunmamış olup ticari defterlerinin ibrazından kaçınmıştır.
Davacı tarafça düzenlenen faturalar, davalı taraf kayıtlarına işlemekle ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmekle fatura içeriği kabul edilmiş durumdadır. Belirtilen husus —– fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Takip konusu tutarın ödendiğine ilişkin davalı tarafça bir delil getirilmemiştir.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. maddesi uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Anılan yasa hükmü, bilirkişi raporu ve dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle ——- alacaklı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
3095 sayılı Kanunun 4/A.maddesinde; taraflarca sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde —– o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı, hüküm altına alındığından belirtilen kanun hükmünde benimsenen uygulama doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Ayrıca takip konusu alacak takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; Davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin —– asıl alacak ve asıl alacağa fiili ödeme tarihine kadar 3095 sayılı Kanunun 4/A maddesi uyarınca işleyecek faiziyle devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile asıl alacak tutarının dava tarihindeki TL karşılığının % 20 oranında 7.414,18-Tl icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesene,
3- Alınması gerekli 2.532,31- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 452,87-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.079,44‬-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL. başvurma harcı, 452,87-TL peşin harcın toplamı olan 507,27‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça sarfedilen 1.672,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.560,63- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca —— tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/05/2022