Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/405 E. 2022/77 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/405 Esas
KARAR NO: 2022/77
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/09/2020
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket davaya konu takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde davacı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu itirazında bulunduğunu, davalı ilk olarak kendi üzerine düşen görevi yerine getirmediğini ve ——– gereğince belirtilen süreler içerisinde herhangi bir ihbarda bulunulmadığını, davalı süresinde itiraz etmediğini, kabul ettiği fatura bedellerini ödememek için kötü niyetli olarak işbu davaya vaki icra dosyasına itirazda bulunduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşen alım satım sonucu fatura tanzim edildiğini ancak davalı borçlu itirazda bulunmadığı fatura bedellerini ödemediğini, aradan geçen zamana ve sözlü taleplere rağmen davalı alacağı sürüncemede bırakmak için borcunu daha sonraki tarihlerde ödeyeceğini söylemek suretiyle müvekkilini oyaladığını, açıklanan bu sebeplerden dolayı davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretini karşı tarafa yükletilmesine, %20 icra inkar tazminatı yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davalı şirket arasında — tarihli satış sözleşmesi yapıldığı, ilk teslimatın —– tarihinde yapılması gerektiği halde teslimatın zamanında yapılmamış olduğu, ürünlerin —– davacı şirket tarafından tam olarak yapılmadığı, bu temizlik için ayrıca davalı şirket tarafından ——- ekip oluşturulduğu ve temizlik firmasında ayrıca yaptırıldığı, ürünlerden bir kısmının ——- sonra kırıldığı, davalı şirketin bu ürünleri başka ürünler ile birleştirip set olarak sattığı, kırılma gerçekleşince müşteri tarafından hakedişin durdurulduğu ve davalı şirketin zararına sebebiyet verdiği, davacı şirketin kırılan ürünlerin yenisini tedarik etmediği, alacağın muaccel olmadığı, davacı şirket tarafından herhangi bir ihtarla temerrüt oluşmamış olmakla işlemiş faiz talebinin kabul edilmediği, davacının alacaklı olduğunu kanıtlaması halinde ancak takip tarihinden itibaren faiz talebinde bulunabileceği, davacı şirketin, gerek malları teslim etme tarihlerini uzatması ve gerekse hatalı üretim veya ayıplı mal olarak göndermesi sebebiyle siparişlerden davalı şirketin hak edişlerini elde edememiş olması nedeniyle zarara uğradığı, davacının hak etmemiş olduğu bir alacak hakkında icra takibi ve itirazın iptali davası ile davalı —— ettiği, Bu nedenlerle, alacağın muaccel olmaması nedeniyle takip öncesi faize, davanın reddine karar verilmesini talep edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine ——- sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, fatura ve cari hesap alacağına dayalı olarak toplam —– tutarlı ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı tarafça davalı aleyhine fatura ve cari hesaba dayalı alacağın ödenmediği iddiası ile başlatılan ilamsız takipte itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, davalı tarafın savunmasına göre faturaya konu malın ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, işlemiş faiz talep edilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı belirlenmiştir.
Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
TTK. m. 23/c hükmü, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra —— içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesini, TBK. m. 223 hükmü ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Dava, ticari satıştan kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazının iptaline ilişkindir. Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu her iki tarafın kabulündedir. Uyuşmazlık noktası ise dava konusu faturaya ilişkin malın ayıplı olup olmadığı ve bu ayıptan davacının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere satıcı satılan maldaki ayıptan sorumludur. Ancak bu sorumluluğun doğması için TTK ve TBK’da ayıp ihbar süreleri düzenlenmiştir. Satışa konu malın açıkça ayıplı olması halinde teslimden itibaren — gün, açıkça ayıp olduğu belli değil ise —– gün, ayıp gizli ayıp niteliğinde ise ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren makul sürede satıcıya ayıp ihbarında bulunulması gerekmektedir. Somut olayda davalı dava konusu ürünlerin ayıplı olduğunu ve süresinde teslim edilmediğini savunmuştur. Ne var ki davalı alıcı malın ayıplı olduğu hususunda davacı satıcıya usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunmamış, geç teslim nedeniyle herhangi bir ihtirazi kayıt koymamıştır. Bilirkişi raporunda her ne kadar sadece davacı defterleri incelenmiş ise de; dava konusu ürünlerin teslimine ilişkin irsaliyelerin mevcut olduğu, davalının ürünlerin teslim alındığını kabul ettiği, bu yönüyle taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının ispat edilmiş olduğu anlaşıldığından usul ekonomisi gereğince davalıya ait defterler üzerinde inceleme yapılarak ek rapor alınmasına ihtiyaç duyulmamıştır. Davacı her ne kadar takipten önce işlemiş faiz talep etmiş ise de, takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir delil sunulmadığından takipten önce işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Dava konusu alacak likit olduğundan %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile——–sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin —– asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen —- üzerinden %20 hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 4.080,77 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.020,20-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 3.060,57 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.020,20 TL peşin harç ve 54,40 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.074,60-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 890,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre (%97,30 kabul %2,70 ret) 865,97 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafın yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 8.566,07 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 1.657,76 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Kanunun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——-tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin 1.284,36 TL’sinin davalıdan, 35,64 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ——– Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/02/2022