Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/401 E. 2022/454 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/401 Esas
KARAR NO: 2022/454
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/09/2020
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirkete vermiş olduğu personel taşıma hizmeti ile davalı şirketle yıllarca ticari ilişki içerisinde bulunduğu, davacının davalı şirkete vermiş olduğu personel taşıma hizmetinin bedelini, hizmetin verilmesinden sonraki ay faturalandırdığı, ayrıca fatura kesildikten sonra ise ödeme yapılması için davalı şirkete gönderdiği, davacı tarafça davalıya verilen taşıma hizmetinin alınmasından sonraki ay kesilen fatura bedellerinin davacının—- şubesindeki hesabına ödendiği ancak davacı tarafça hizmeti sağlanan ve davalı şirkete gönderilen —–kısmının davalı tarafça ödendiği, bakiye borcunun davacının tüm taleplerine rağmen ödenmediği, davalı tarafça hizmet alımı ve karşılıklı ticari ilişki devam ettiğinden de faturaya ilişkin yasal yollara ödeme yapılacağı düşüncesiyle başvurulmadığı, davalı şirket tarafından —- bedelli faturaların da ödemesinin yapılmaması üzerine davacının davalı ile olan ticari ilişkisini sonlandırdığı, davacının talep ve uyarılarına rağmen fatura bedelleri ödenmeyince, davalı şirkete karşı icra takibi başlatıldığı, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu, arabuluculuk sürecinde de taraflar arasında anlaşma sağlanamadığı açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, haksız itirazı nedeniyle davalı şirket aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, davalının icra takibine konu borç miktarınca mal varlığına ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlıkta Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, davacının gerçek kişi olduğu, davaya konu olayın davacının ticari işletmesine ilişkin olmadığı, davalı şirketin davacıya ödenmemiş herhangi bir borcunun bulunmadığı,—- numaralı faturanın ödenmiş olduğu ve dilekçe ekinde sunulan dekontlar ile de sabit olduğu,—- numaralı faturaların ise davalı şirkete tebliğ edilmediği, işbu nedenle davalı şirketin ödeme borcunun doğmadığı, davalı aleyhine ihtiyati tedbir konulması talebinin hukuka aykırı olduğu, davacının—-yılına ilişkin ödenmediğini iddia ettiği faturaların takibini —- tarihinde başlatmış olup bu tarihe kadar davalı şirket arasında fatura ve cari hesap ilişkisine devam etmiş olmasının davacı tarafın kötü niyetini ortaya çıkardığı açıklanan nedenlerle itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatı taleplerinin ve davanın tümden reddine, davacının % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, —— ilişkin davacı tarafça davalı adına düzenlenen —-numaralı faturalardan kaynaklı bakiye alacağa istinaden başlatılan —–sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş, incelenen icra dosyasında davalı yana ödeme emrinin —- tarihinde tebliğ edildiği davalının süresi içerisinde —– tarihinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı tarafın görev itirazları kapsamında Mahkememizce davacının tacir araştırması yapılmış, bu kapsamda —- yazılan müzekkere cevabından davacının fatura tanzim döneminde ikinci sınıf tacir olarak işletmesine devam ettiği anlaşılmış, görev itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkememizce —- davacının —– celp edilmiş, inceleme günü verilerek tarafların defter ve kayıtlarının incelenmesi için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiş, alınan — tarihli raporda özetle: “Davacı şirketin işletme defteri esasına göre kayıt tuttuğu,—– faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, faturanın ——- ödemesinin davalı şirketçe yapıldığı, dolayısıyla bu faturaya ilişkin davalı şirketin davacıya borcunun bulunmadığı, —- bedelli faturanın davacı —– ticari defterlerinde kayıtlı olduğu fakat davalı şirketin ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı, davalı şirketin ticari defterlerine göre davalı şirketin —- davacıya herhangi bir borcunun da bulunmadığı, dolayısıyla bu iki faturanın ve faturalara ilişkin hizmetin davalı şirkete teslim edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği, mevcut durumda davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora itiraz edilerek tanık dinlenmesini talep etmiştir. Mahkememizce davacının tanık dinletme talebi delil listesinde tanık deliline dayanmadığı ayrıca tanığın da fatura konusu hizmetin verildiğine ilişkin değil fatura gönderilmesine ilişkin dinlenilmesini talep ettiği, esasa etkisinin olmayacağı anlaşıldığından reddine karar verilmiştir. —–müzekkere yazılarak dava konusu faturaların— indiriminden yararlanmak amacıyla —— bildirilip bildirilmediği sorulmuş, gelen yazı cevabından davalı tarafça bildirimde bulunulmadığı tespit edilmiştir.
Bilindiği gibi fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir. Belirtilen belgeler davalı defter kayıtları, imzalı sevk irsaliyesi, mutabakatname, vergi kayıtları gibi her türlü ispata yarar yasal delil olabilir. Taraflar arasında önceden süregelen ticari ilişki bulunması dava konusu hizmetin verildiğini tek başına ispatlamaz. Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre davalı taraf takip konusu olan —- numaralı faturaları defterlerine kaydetmemiş, vergi dairesine de bildirimde bulunmamıştır. Dosya kapsamında bu faturalar yönünden taşıma hizmetinin verildiğine ilişkin yazılı hiçbir delil yoktur. Davacı tarafa dosyaya sunulan — yazışmaları incelendiğinde de dava konusu olan——-numaralı fatura davalı yana gönderildiğinde davalının “Aracı bir anda çekip işe göndermediğin için ödemen durduruldu —–şeklinde cevap verdiği, yani davacının hizmeti vermediğine ilişkin açık bir beyanının bulunduğu, —- numaralı faturanın ise —– üzerinden davalıya gönderilmediği, kaldı ki fatura düzenlenip tebliğ edilmesinin tek başına alacağı ispatlayamayacağı, ancak hizmetin verildiği ispatlanırsa, gönderildikten sonra süresi içerisinde itiraz edilmeyen faturanın içeriği ve miktarı hususunda davacı lehine kanuni karine sağlayacağı açıktır. Hal böyle olunca takip konusu bu iki fatura yönünden ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalının kötü niyet tazminatı istemi ise davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, yani sadece dava ispatlanamadığından reddine karar verilmekle yerinde görülmemiştir.
Dava konusu olan — numaralı diğer faturayı değerlendirmek gerekirse; bilirkişi raporunda da tespit edildiği gibi —-numaralı faturanın tanzim tarihinden önce zaten davalı taraf davacıdan yaptığı ödemeler neticesinde — alacaklı olup, bu alacağın düşülmesi neticesinde bu kez davacı davalıdan —- alacaklı durumuna gelmektedir. Daha sonra devam eden ilişkide, davalı tarafça bilirkişiye ibraz edilen ödeme dekontları ile de sabit olmak üzere davalı tarafından davacıya sırasıyla —–ödemeler yapılmış olup,— farkı dışında davacının borcu kapanmıştır. Takip tarihi itibariyle ise davalı taraf davacıdan — alacaklı konumunda olup,— bu küsurat farkının da önemi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca—- numaralı fatura yönünden davalı tarafın takip tarihinden önce ödeme yaptığı ve borcu kapattığını ispatladığı anlaşılmış, davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalının kötü niyet tazminatı istemi icra takibinden önce yapılan borç ödemelerini mahsup etmeden alacağın tamamı yönünden icra takibine başlanmasında davacının kötüniyetli olduğu kabul edileceğinden yerinde bulunmuş ve —- alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar vermek gerekmiş —–ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı isteminin kısmen kabulü ile takipten önce ödendiği anlaşılan — %20’si oranında hesaplanan — kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye reddedilen asıl alacak davacı tarafça ispatlanamadığından ve davacının kötü niyeti bu alacak kalemleri yönünden davalı tarafça ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan peşin alınan 154,06-TL harcın mahsubu ile artan 73,36-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7——- yapılan kontrolde karar yazım tarihi itibariyle Arabuluculuk için sarf kararı düzenlenmediği anlaşıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.17/05/2022