Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/37 E. 2020/326 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/37 Esas
KARAR NO : 2020/326 Karar

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile———– arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından muhtelif zamanlarda, müflis şirkete kimyevi ürünler satıldığı, söz konusu ürün satışları nedeni ile taraflar arasında cari hesap ilişkisi olduğu, anılan ticari ilişki nedeni ile , müflis şirketin müvekkil şirkete toplamda ——– borcu bulunduğu, İstanbul Anadolu —-.İcra ve İflas Müdürlüğünün ———— tarihli alacağın tamamının reddine ilişkin kararın, 13.12.2019 tarihinde elektronik posta ile tebliği edildiği, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, İstanbul Anadolu ——-.İcra ve İflas Müdürlüğü —— İflas sayılı dosyasında verilmiş olan 02/12/2019 tarihli ret kararının kaldırılmasına ve 88.095,01-TL alacağın iflas masasına kaydına, işleyen ve işleyecek faize ilişkin hakları saklı tutulmak üzere, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın süre yönünden reddine karar verilmesin, davanın esasına girilmesi halinde davanın esas itibariyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, alacağın iflas masasına kaydına ilişkindir.
İstanbul Anadolu —-.İcra iflas Müdürlüğünün —- tarihli yazısında; İstanbul Anadolu —. Asliye Ticaret Mahkemesinin —– Esas sayılı dosyasından —–günü saat ——— karar verilen — —— iflas sayılı dosyası ile iflas tasfiye işlemlerine başlanılan müflis——— iflas masasında; Müflis masasında tasfiyenin İ.İ.K’nun 219 maddesi gereğince adi tasfiye olarak yapılmasına karar verildiği, davacı tarafın müflis masasına 68 Kayıt numarası ile 88.095,01 TL. alacak kayıt talebinde bulunmuş olduğu, iflas idaresince tanzim olunan sıra cetvelinde talep edilen alacak bedelinin tamamı reddedildiği, davacı tarafın dosyaya tebliğ gideri depo ettiği, tanzim olunan sıra cetveli ilanı ve alacak hakkındaki kararın alacaklı tarafa 18/12/2019 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, ——————masasında tanzim edilen sıra cetveli —- tarihli ———- tarihinde ayrı ayrı yayınlandığı bildirilmiştir.
Uyuşmazlık konusu olan ilk husus iş bu dava için dava şartı olan davanın süresinde açılıp açılmadığı hususudur. 2004 sayılı İİK.nun 235. maddesine göre sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Aynı Kanunun 223/3 maddesine göre ise “İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve —- çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar”.
Somut olayda, iflas müdürlüğüne yazılan müzekkereye göre gelen cevaptan, davacının, iflas masasına ———— kayıt sıra numarası ile —- alacak üzerinden masaya kayıt talebinde bulunduğu, masa kararının tebliğ için masraf yatırdığı, masa red kararının davacı vekiline 18.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiş, sıra cetveli ———————- tarihlerinde ilan edilmiştir.
Davacı taraf vekili arabulucuya başvurulduğunu, arabulculuk görüşmeleri neticesinde 04.02.2020 tarihi itibariyle anlaşma sağlanamadığını ve görüşmelerin sonlandığını bildirmiştir.
7155 sayılı Kanununun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.
Kayıt kabul davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Ankara BAM ———————.—————————- sayılı kararında açıklandığı üzere, “Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Bilindiği gibi kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez; bu dava ile o alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp almayacağı hususu belirlenir. Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının, iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç, alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur ——————————– hakdüşürücü süreye tâbi tutulmuş olmakla birlikte dava süresinde açılmasa dahi tasfiye sonucunda tasfiye artığı kalması halinde alacaklının bu kısma müracaat edebileceği kabul edilmektedir. Diğer bir ifade ile kayıt kabul davası subjektif bir hakkı konu almakta ve maddi hukuk hükümlerine göre incelenmekle birlikte maksadı bu tutarın —— değildir. Yargıtay uygulaması da aynı yönde olup, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak, alacak tutarı üzerinden nispi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedileceği ilkesi benimsenmiştir”
O halde kayıt kabul davası “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmayıp, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi değildir. (Ankara BAM ———– ————————– Gaziantep BAM ————. —–, Kayseri BAM ————————— Sakarya BAM ———————————–sayılı kararları ve sair kararları)
Eldeki davaya dönecek olurzak esasen 15 günlük hakdüşürücü süre, masa red kararının alacaklıya tebliğ edildiği 18.12.2019 tarihinden on beş gün sonra 02/01/2020 (Perşembe) günü sona ermektedir. En son———– esas almamaz halinde ise——– günü sona ermektedir. Davacı taraf davasını 07.02.2020 tarihinde açmıştır. Burada tartışılması gereken husus, arabulucuğa tabi olmayan bir davada davacının hataya düşerek arabuluculuğa başvurması halinde, bunun hakdüşürücü süreye etkisinin ne olacağıdır.
6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin, 15 nolu bendine göre “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez”. Kanun koyucu, arabulucuya tabi bir davada sürelerin duracağını düzenlemekle yetinmiştir.
Hal böyle olunca somut olayda hakdüşürücü sürenin durduğuna dair bir yorumda bulunmanın yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yasal sürede açılmayan davanın 114/2 ve 115/2 madde hükümleri uyarınca REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40- TL harç peşin olarak alındığından tekrar alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Davalı ————kendisini vekil ile temsil ettiğinden—– tarifesi uyarınca —-vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı