Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/355 E. 2023/648 K. 25.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/355 Esas
KARAR NO:2023/648
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ: 12/08/2020

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; “Davalı -borçlu aleyhine –Sayılı dosyası ile borcu ödenmeyen üye iş yeri sözleşmesi nedeniyle takip başlatılmıştır. Davalı-borçlu ——–kullanılmış olan 14/06/2011 tarihli üye iş yeri sözleşmesine istinaden borç tutarını bugüne kadar ödemediği gibi yasal süresi içinde borcun tamamına ve faize haksız ve mesnetsiz olarak itiraz etmiş, itiraz üzerine icra takibi durmuştur. İşbu davayı açmadan evvel hukuki uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabulucuya başvuru yapılmış, borçlu ve vekiliyle yapılan toplantı neticesinde anlaşma sağlanamamıştır. Yukarıda izah edilen nedenlerden Ötürü, davalının icra takibimize yaptığı itiraz haksız, soyut ve mesnetsiz olup, tamamen ödemeyi geciktirmeye yöneliktir. Bu nedenle borçlunun itirazının iptali, takibin devamı ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’ından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesi” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; “Davacı taraf, asıl alacaklı ———– alacak temlik etmiş, hiçbir icra veya Mahkeme kararı ile kesinleşmemiş muacceliyet kazanmamış alacağı sadece banka hesapları üzerinden temellük etmiş ve kendi adına dayanağı sabit olma yan alacak için icra takibi yapmıştır. başka deyişle asıl alacaklı ———kendi hesaplarında görülen kesinleşmemiş alacak iddiasını Davacı şirkete devrederek tahsilat sağlamaya çalışmıştır. Gerek icra dosyasına ve gerekse arabuluculuk toplantısında beyan ettiğimiz Üzere Davacı icra takibi 5 yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten ve asıl alacaklı bankanın alacağın delillerini zaman içinde ibrazdan imtina etmesi sebebi ile zaman aşımı süresinin idarenin hizmet kusuruna dayalı olup kendi kusur ya da kasdı ile uyguladığı kendi içindeki usul hatalarına dayalı mesnedi ispat edilemeyen alacak iddiasına zamanaşımı definde bulunuyoruz. Davalı tarafın pansiyon işyerinde rezervasyon yaptırarak sözleşmeye dayalı olarak bedelini —— döviz hesaplı kredi kartından ödeyen müşterinin kartı müvekkil post cihazından geçirilmiş, —– şube müdürlüğünden aldığı—— provizyon aldıktan sonra tahsilat yapmış, Daha sonra bankanın post cihazını işleme kapatması ve şubede görüşme neticesi kartın çalıntı olduğu söylenmiş; daha sonra Banka —– olarak ilişikte sunulan————– ihtarnameyi göndermiş, sözleşme gereği bankanın mevduat hesabını rehin, hapis, mahsup hakkını mahsup olarak kullandığını geriye borçlu bulunduğunu bildirmiştir. Oysa banka şubesinin kart çalındığını geç bildiren müşterinin Hesabını —– etmesi ve çalındığını ispat etmesi gerekirken, pos cihazı kullanan müşteri hesabına bloke veya rehin hakkı kullanmak yerine mahsup hakkını kullanması mahkeme kararı olmadan tahsilat sağlaması haksız kazançtır. Banka şubesi kartın çalındığını İspatlayamamış kartı kullanan müşterinin emirlerini yerine getirmiştir. Netice-i talep ve karşı dava talebimiz; Sözleşme de kendisine verilen yetkileri müşterisi aleyhine kullanarak ihkak’ı hak eyleyen asıl alacaklı ya müvekkile zamanaşımı geçtikten ve deliller kaybolduktan sonra sabit olmayan sadece İddia ettiği alacağın temliki yolu ile Devrini de kabul etmiyoruz. Davanın önce pasif husumet ve zamanaşımı, hak düşürücü süre yönünden sonra da ispat delilleri bulunmadığından reddine karar verilmesini, davacının banka kayıtları delillerini ibraz etmesi halinde bankanın müşteri sözleşmelerine tüketici haklarını ihlal ile hukuki mahiyeti bilinmeyen maddeler ekleyerek sözleşmenin verdiği sözde takdir yetkisini kullanarak haksız hukuksuz dayanaksız mevduat hesaplarından mahsuplar yaparak davalı müvekkilemi fahiş zarara sokması Türk Ticaret Kanunu hükümlerinde akid taraf menfaatlerinin dengede olması kesin kurallarına aykırı bulunduğundan bilirkişi incelemesi neticesi açığa çıkacak banka haksız kazancının el koyma mevduat hesabından mahsup tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile fazlayı talep hakkı mahfuz tutularak şimdilik 1.000,00 TL’nin tarafımızdan tahsiline, masraflar vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini arz ve talep ederim. Ayrıca dayanağı delilleri ibraz edilmeden İcra takibine konu alacağın bilirkişi incelemesi neticesi belirlenecek olması kanunen likit alacak mahiyetinde Bulunmaması sebebiyle davacının İcra İnkar Tazminatı talebinin reddi ile Mahiyeti belirsiz alacağın dava açmadan ispat mükellefiyetine katlanmadan icra takibine konu yapılarak kesinleştirilmeye çalışılması dolayısı ile davacı tarafın %40 dan az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini arz ve talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.Davacı- karşı davalı vekili cevap dilekçesinde; “Alacağın temliki, Türk Borçlar Kanunu Madde 183 ile 194 arasında düzenlenmiştir. Söz konusu işlem, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacakların üçüncü kişiye aktarılması ile gerçekleştirilir.Alacağın devri hem bir tasarruf işlemi aynı zamanda bir borç sözleşmesidir. Alacağın devrinin geçerli olması için devredenin söz konusu alacak üzerinde tasarruf yetkisi olması gereklidir. Tasarruf yetkisi devir işleminin yapıldığı anda mevcut olmalıdır. Yine temlik gerçekleştiği durumda borçluya karşı alacaklısı değişmiş olur. Alacağın temliki sözleşmesi temlik eden ve temellük eden arasında yapıldığı için, temlik edilen alacağın borçlusunun sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesi ile muvafakatine gerek yoktur. Bu konuyla ilgili ———– sayılı kararında şu şekilde bir sonuca varmıştır ”…borcun bizzat borçlu tarafından ifasında alacaklının menfaati olmadıkça borçlu borcunu şahsen ifaya mecbur değildir. Borç üçüncü bir şahıs tarafından borçlunun bilgisi dışında tediye edilebilir. Üçüncü şahıs bu ödemesi ile alacaklıyı tatmin ettiği miktarda alacaklının haklarına halef olur. BK md:162’ye göre alacaklı üçüncü şahıs ile yapacağı yazılı bir sözleşme ile bu maddedeki ayrıntılı durumlar dışında alacağını borçlunun rızasını aramaksızın üçüncü şahsa temlik edebilir. Olayda davacı, dava dışı ——–Bankasının kredi sözleşmesinden doğan alacağının tamamını ödeyerek noterde düzenlenen temlikname ile banka alacağını BK. nun 162 vd. maddelerine göre temlik almıştır. Bu durumda mahkemece davalının kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olduğu gözetilerek, davacının davalıdan talepte bulunabileceği alacak miktarının bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılarak saptanması ve bu sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken davanın reddinde isabet yoktur. Aynı şekilde ———– kararında “yazılı olma koşulu ile arsa sahibinin rızasını almaya gerek olmadan yüklenici hakkını üçüncü kişiye temlik edebilir” diyerek aynı yönde karar vermiştir. BK md.162’ye göre alacaklı borçlunun rızasını almadan alacağını üçüncü kişiye temlik edebileceğinden, temlik edilen alacağın borçlusunun herhangi bir beyanda bulunması gerekli değildir. Zaten temlik işlemi ile temlik edilen alacağın borçlusu eski alacaklının yerine yeni alacaklının geçmesine katlanmak zorundadır. Çünkü borçlu zaten önceki anlaşma ile borç doğuran olayı kabul etmiştir ve temlik işlemi ile de borçlunun borç miktarı değişmemektedir. Tüm izah edilenler dolayısıyla hukuka uygun olarak düzenlenen temlik sözleşmesine yapılan itirazlar mesnetsizdir. Dolayısıyla pasif husumet itirazı da kabul edilemez. Ayrıca Bankacılık Kanunu Md. 62 de ” Bankalar nezdlerindeki mevduat, katılım fonu, emanet ve alacaklardan hak sahibinin en son talebi, işlemi, herhangi bir yazılı talimatı tarihinden başlayarak on yıl içinde aranmayanlar zamanaşımına tâbidir” belirtilmiştir. Öte yandan,—– sayılı ————tarihinde yürürlüğe giren ek 3. Maddeyle fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi yirmi yıl olarak öngörülmüştür. Aynı kural, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesinde de benimsenmiş olup; anılan maddede “Bu kanundan kaynaklanan Fon alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıldır.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay kararlarında da “141. maddenin geçmişe etkili olacağı kuralının, ——– devrinden önce henüz zamanaşımına uğramamış olan alacakların zamanaşımı süresinin 20 yıla uzayacağı anlamına gelip, takibe konu senede ilişkin zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı araştırılarak temlik tarihinden önce zamanaşımına uğramamış ise temlik tarihinden itibaren zamanaşımı 20 yıla uzayacak olup mahkemece bu hususta inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Tüm bu nedenlerle davalının zamanaşımı itirazı da yerinde değildir. Yine davalının sunmuş olduğu cevap dilekçesinde banka bünyesindeki belgelerin “zayi” olduğu iddiasının dayanağının ne olduğu anlaşılamamakla birlikte, arabulucu son tutağında zayiata ilişkin herhangi bir beyanımız mevcut değildir. Toplantı esnasında da beyan ettiğimiz üzere; “riskin takibe atıldığı tarihte müşteri hesabında iddia edildiği gibi herhangi bir tutar bulunmadığından, alacağı temlik eden banka tarafından “el konulan” bir tutar da bulunmamaktadır. Yukarıda izah edilen nedenlerden ötürü, davalının icra takibimize yaptığı itiraz haksız, soyut ve mesnetsiz olup, tamamen ödemeyi geciktirmeye yöneliktir. Bu nedenle borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’ından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına çarptırılmasına, karşı davanın ve alacağını tahsil etmeye çalışmaktan başka bir işlem yapmayan müvekkil aleyhine fahiş oranlarda ve kanunda öngörülmediği şekilde talep edilen kötü niyet tazminat talebininin tümüyle reddine karar verilmesini talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle ———- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. ———-tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı,———–tarihli değişik iş kararı, ihtarname, dosyamız arasına alınmıştır.Davalı tarafından dosyaya sunulan 11.09.2020 tarihli dilekçe ekinde dosyada yer alan belgeler incelenmiş olup, Sayın Mahkeme tarafından ——- tarihinde temlik veren bankaya gönderilen müzekkereler ile belge talep edildiği, banka tarafından Sayın Mahkemeye 16.02.2021 ve 16.05.2022 tarihlerinde cevap verildiği dilekçe ekinde CD ile belge sunulduğu görülmüştür. Banka tarafından 24.01.2023 tarihinde gönderilen müzekkere ye cevap verilmemiş olup banka tarafından sunulan dilekçe eklerinde yer alan CD’ler içerisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin olduğu, banka tarafından sunulan dilekçelerde müzekkere ile talep edilen —- —— kayıtlarının ve davalının—————nolu hesap ekstresinin olmadığı, banka ile üye işyeri arasında yapılan yazışmaların dosyaya sunulmadığı, görülmüştür.Bankacı bilirkişi ——- tarafından hazırlanan 22/06/2022 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek üzere dosya bankacı bilirkişiye tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 04/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle: “Temlik veren Banka ile Davalı arasında; 14.06.2011 tarihli ——– Üye İşyeri Sözleşmesi, akdedilmiş olup, Taraflar arasında akdedilen sözleşme ve eklerine istinaden, Banka tarafından Davalıya — nolu müşteri numarası tanımlandığı, —-Üye İşyeri numarası olarak —-tanımlaması yapıldığı, —-kullanımında olan ——-cihazından ——–tarihleri arasında ————- tutarında çekim yapıldığı, bankanın yapılan işlemler sonunda firma —- para yatırdığı, — tarafından Davalı — adına ————– yevmiye numaralı İhtarname ile “Muhatap ————- tarihlerinde —– İle İşlem Gerçekleştirmesi Sonucunda kur farkı ile birlikte TOPLAM: 34.281,88 TL tutarında Banka zararına neden olmuştur. Ancak —— ve 09/02/2012 tarihinde muhatap üye İşyeri, firmaca yapılan işlemlerin usulsüz ve sahte kredi kartları ile gerçekleştirilmiş olduğunun anlaşılması üzerine muhatap -Üye işyeri Firmasının ————– muhatap-üye işyeri firması tarafından imzalanan Üye işyeri Sözleşmesinin IX. Sair Hususlar başlıklı bölümünün Bankanın rehin, hapis ve mahsup hak ve yetkisi başlıklı 6.Mad. gereğince Bankamız alacağına mahsup edilmiştir. İş bu ihtarnamenin tarafınıza ulaşmasından itibaren 3 gün içinde bakiye 11.159,61-TL banka riskinin şubemize ödenmesini,” talep ettiği, davacı Temlik alan ———-tarafından, 26.09.2019 tarihinde davalı —hakkında; ———-Sayılı dosyası ile takibe geçildiği, davacı tarafından ————- dosyası ile başlatılan takip talebinde talep edilen Üye işyeri Alacağı, işlemiş faiz, işleyecek Faiz oranı, masraf ve vergiye ilişkin yasal dayanağın somut olarak ortaya konması gerektiği; bir başka anlatımla hesap yapılırken dayanılan hukuki sebep, firma ile yapılan üye işyeri çalışması kapsamında sahte kart kullanım nedeniyle yapılan bildirimler, ———- göre yapılan yazışmalar, ————–işlemi ile iade edilen ve firmadan tahsil edilemeyen tüm işlemlerin işlem detayları, talep edilen %16,50 faiz oranı için yapılan sözleşme ile dayanılan faiz oranı tebliği, vb. Esasların somutlaştırılması gerektiği, Sayın Mahkemenin bankaya gönderdiği ——— tarihinde müzekkere ile yaptığı taleplere istinaden belge sunulmadığından, takip talebinin uygun olmadığı, bankanın davalı (karşı davacı) ———— hesabından tahsil ettiği 23.122,27- TL’yi ————–kurallarına uygun olarak tahsil ettiğine yönelik belge sunmadığından iade etmesi gerektiği,” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur. Davalı-karşı davacı vekili tarafından 31/01/2023 tarihli ıslah dilekçesi sunulmuş davalı tarafa tebliğ edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Davacı Temlik alan———,tarafından, davalı … hakkında, ———– sayılı dosyası ile, 11.000,00 TL asıl alacak, 12.988,44 TL işlemiş faiz, 23.988,44 TL tutarındaki toplam alacağın, icra giderleri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %16,50 faiz ile tahsili talebiyle, 26.09.2019 tarihinde örnek no:1 ile takibe geçtiği, davalı vekili itirazı ile 04.10.2019 tarihinde takip durdurulduğu, görülmüştür. Somut uyuşmazlıkta, davalı —— yurtdışına 3.500,00 EURO Para gönderdiği sabittir.Davacı tarafından asıl davada dava konusu alacağı ispatlar nitelikte bilgi belge sunulmadığı, firma ile davacı banka arasında 14.06.2011 tarihli Üye İşyeri Sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşme kapsamında davalı firmanın kullanımına sunulan —— ürünü kullanımı davalı firmanın sorumluluğundadır. Bankanın Davalı (karşı davacı) —- no.lu hesabından tahsil ettiği ——— kurallarına uygun olarak tahsil ettiğine yönelik belge sunmadığından iade etmesi gerektiği anlaşıldığından asıl davanın reddine karşı davanın benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kısmen kabul kısmen reddine, kötüniyet tazminatı yönünden ise; olayın özelliğinden davacının takipte kötü niyetli olduğu anlaşılamamaktadır. Davalı da davacının takipte kötü niyetli olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine, kötüniyet tazminatı davalının fer’i talebi olup, fer’i talebin reddi halinde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmediğinden, davalı taraf lehine bu nedenle vekalet ücretine hükmedilmemiş ————-aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Asıl dava yönünden davanın REDDİNE,
Karşı dava yönünden Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1-23.122,27- TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2- Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
A) Asıl dava yönünden:
4-) Alınması gerekli 269,85-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
5-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-)Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-) Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca (red olunan dava değeri üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti tutarı) 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili davalıya verilmesine,
9-) 6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
B) Karşı Dava Yönünden:
10-) Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.579,48-TL karar harcından peşin yatırılan ıslah harcı dahil 494,40-TL harcının mahsubu ile bakiye 1.085,08-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
11-) Davacı tarafından yatırılan 494,40-TL (ıslah harcı dahil) peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcının toplamı 548,80 TL harcın davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
12-) Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul olunan dava değeri (23.122,27 TL) üzerinden hesaplanan AAÜT.ne göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak bu davacıya verilmesine,
13-) Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red olunan dava değeri(2.586,53 TL) üzerinden AAÜT.ne göre hesaplanan 2.586,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-) Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL tebligat ve müzekkere yargılama giderinin davanın kabul oranı(%89,94-10,06) dikkate alınarak 1.349,10-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
15-) HMK.333.md.uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgililerine iadesine,
Dair; karar davacı/karşı davalı vekilinin , davalı/karşı davacı vekilinin yüzlerine karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/07/2023