Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/318 E. 2023/625 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/318 Esas
KARAR NO:2023/625
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ: 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, proje sahibi olarak —– yılları arasında davalı şirket ile yapılan sözleşmeler kapsamında bir kısmı da sözleşmesiz işler olmak üzere yüklenicilik işlemine girişmiş ve davalı şirketlerden bu konuda hizmet almış olduğunu, davalı şirketin düzenlemiş olduğu faturalar karşılığında hak ediş niteliğinde olmak üzere ödemeler yapıldığı ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin —— itibariyle sonlandırıldığını, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki iş ilişkisinin sona ermesi safhasında şirketin iç denetiminin yapılması gerektiği ve müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında bir ——- inceleme yaptırılmış olduğu, davalının almış olduğu hak edişlerin muhasebeleştirilmelerinin yerinde olup olmadığının denetlendiği, Müvekkili şirketin——-adresinde bulunan binası ile alakalı olarak davalı şirketin hesaplarının kontrolünde 1.809.363,48-TL tutarında belgesiz harcama bulunduğu, harcamalarda %15 mühendislik karı ile KDV ödemelerinin de sağlandığı, buna göre bu tutar kadar davalı şirketin haksız kazanç temin ettiği ve müvekkili şirketi zarara uğrattığının ortaya çıktığını, davalı tarafın usulsüz işlemlerinin fark edildiği, ——raporu alınığı ve huzurdaki davanın ikame edildiğini, müvekkili şirketin geriye dönük olarak ticari defter kayıtlarını denetlemesinin nedeninin çalışanları olan — ile şirketler grubunun mali işler direktörü —– tarafından davalı taraf ile anlaşma yapılmak suretiyle müvekkili ve grup şirketlerinin aldatıldığının anlaşılması olduğu, müvekkili şirketçe hiçbir belgesi olmadığı halde zuhulen ödemesi yapılan meblağın iadesini gerektiğini, gerçek zarar miktarı yapılacak bilirkişi ile ortaya çıkacağından dava değerinin şimdilik 10.000-TL ile kabulüne, ileride arttırma haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile müvekkiller arasında —– Yargılaması yapılmış olduğunu,—- bulunduğunu, — kararı sonrasında ise taraflar arasında —- imzalandığını, —- kararı ve sulh protokolünün——- sayısına kayıtlı olarak mahkeme yazı işleri müdürlüğüne teslim ve depo edildiği, hakem kararına karşı itiraz olmadığı ve kararın kesinleştiğini, kesinleşmiş hakem kararı olan bir konuda açılan davanın reddi gerektiğini, tahkim itirazında bulunduklarını, davanın HMK 413.madde uyarınca usulden reddi gerektiğini, Mahkemenin görevli olmadığını, hakem sözleşmesinin kapsamının taraflarca genişletildiğini ve tarafların grup şirketlerinin tamamının hakem sözleşmesinin ve sulh protokolünün tarafı olduğunu, dava konusu taleplerin hem kesinleşmiş hakem kararı ile karara bağlanmış hususlar olduğu, hem de taleplerin hakem tarafından görülmesi gerektiğini, —– sözleşmesi var iken, mahkemece davaya bakılamayacağını, derdestlik ve kesin hüküm itirazlarının kabulü ile davanın reddine, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, eksik harcın tamamlanması gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafça alınan yeminli mali müşavir raporunun tek taraflı talep ve tek taraflı sunulan belgeler üzerinden hazırlandığından tarafsız olamayacağını, tahkim kararı ve sulh protokolü olmasına rağmen ve sulh protokolü ile taraflar birbirlerini en geniş anlamda ibra etmiş olmalarına rağmen, davacının, yeni bir —- raporu ile alacak yaratmaya çalışma gayretinin hukuken dayanaksız olduğu, davacı tarafın —– denetimine tabi bir şirket olduğunu, aradan bu kadar zaman geçtikten sonra yeni bir —–raporu üzerinden harcama tespit edildiği iddiasının her yönüyle dayanaksız olduğunu, davacı tarafın zarara uğratıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunun tahkim kararı ve sulh protokolü ile sabit olduğunu, davacının haksız ve hukuka aykırı beyan ve taleplerinin tümden reddi ile, hakem kararının taraflara ne şekilde tebliği edildiğine ilişkin tebliğ evraklarının kararı veren Hakemden sorulmasını ve haksız açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLER ve GEREKÇE: Hukuki niteliği itibariyle; Davacıya ait ——- adresinde bulunan binanın inşaasıyla alakalı davalı şirket hesaplarında belgesiz harcama bulunduğu, bu ödemenin dayanaksız olduğu iddialarının yerinde bulunup bulunmadığı, davacı şirket çalışanları ile davalının anlaşmak suretiyle davacıyı zarara uğratıp uğratmadığı, uğranılan zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı, davalının tahkim itirazının yerinde olup olmadığı, uyuşmazlık kapsamının tahkim yoluyla çözümlenip çözümlenmeyeceği, hakem kararın bu uyuşmazlığı kapsayıp kapsamadığına ilişkindir.—- yazılan müzekkere ile Mahkemenin—- dosyası ile saklanan Hakem kararının kesinleşip kesinleşmediğinin sorulması üzerine tarafların kanuni yollara başvurmadığı, hakem kararı kesinleştirilmeden dosyanın bir başka mahkemeye gönderildiği bildirilmiştir.İLK KARAR:Mahkememizin —- ilamında:—–arasında bila tarihli ——-Sözleşmesinin akdedildiği, Sözleşme ile; —– tarafından (ortak ve bağlı grup şirketler tarafından)—– adına (ortak ve bağlı grup şirketler adına) yapılan işlerin maliyet tutarına %15 ilave edilerek bulunacak tutarın, —- tarafından —— ödeneceği hususunda taraflar arasında anlaşma bulunduğu, bu anlaşma kapsamında,—- adına bir kısım yapı ve inşaat işleri yaptığı, —, geçen süreçte bir kısım maliyet faturalarını ve hak edişlerini — teslim ettiği, —- tarafından da bir kısım ödemeler yapıldığı, hak edişlerin ödenmeyen kısmı ve/veya —– tarafından — adına yapılan işler için —- tarafından karşılanan harcama kalemleri sebebiyle —-olan alacak tutarı konusunda taraflar arasında ihtilaf oluştuğu, —– alacağı konusunda itirazı üzerine, tarafların, ihtilafın hakem usulüyle çözülmesine karar verdikleri, taraflar arasındaki ihtilafın hakem eliyle çözülmesi konusunda mutabık olunduğu, hakem tarafından alınacak kararlara uymayı kabul ve taahhüt ettikleri, hakem olarak —- seçildiği, görülmüştür. Tarafların sözleşme ile belirledikleri —- tarafından yapılan yargılama sırasında 16.08.2016 tarihli Birleşimde taraf vekillerinin talebi ve onayı ile tahkim sözleşmesinin kapsamının genişletilerek her iki tarafa ait diğer grup şirketlerininde dahil edildiği, 16.08.2016 tarihli Tutanağın imza altına alındığı, neticede 22.09.2016 tarihli 52 sayfadan ibaret —- kararının verildiği görülmüştür. Tarafların —yargılaması ile; —– adına yaptığı inşaat işlerinin maliyet kalemlerinin incelenmesi ve —- olan alacak-borç hesabının netleştirilmesini amaçlandığı,———-olmayan inşaatların giderlerinin bu şirket adına yazıldığı, taşeronlardan yüksek fatura alınıp farkın iade kesildiği, taraflar arasındaki projelere ilişkin maliyetlerin kontrol edilmesi, taşeron cari hesaplarının ve kesilen faturaların metraj ve fiyat kontrolünün yapılması hususlarının tahkim yargılamasında gündeme geldiği, neticede davacı ve davalının da dahil olduğu grup şirketlerin kayıt ve verileri incelenmek suretiyle taraflar arasındaki ihtilaf konularından 22.09.2016 tarihli —- verildiği, görülmektedir. Taraflar, aralarındaki iş ilişkisini 2016 yılında sonlandırmışlar ve hakem kararı neticesinde——- imzalamışlardır. Dava konusu yapılan uyuşmazlık yeni gelişen bir husus olmayıp tarafların iş ilişkisinin devam ettiği ——— dönemine ilişkin bulunmaktadır. Kural olarak, uyuşmazlıkların çözüm yeri mahkemelerdir. Ancak, sözleşmenin tarafları kamu düzenini ilgilendirmeyen ve arzularına bağlı olan konularda aralarında çıkacak uyuşmazlıkların halli için tahkim yolunu seçebilirler. Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenebilmesi için taraflar arasında geçerli olarak yapılmış bir tahkim anlaşmasının varlığı zorunludur. —– anlaşması, bağımsız bir tahkim sözleşmesi şeklinde yapılabileceği gibi asıl sözleşmeye tahkim şartı konulması suretiyle de yapılabilir. —– anlaşmasının kurucu unsuru uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümlenmesine ilişkin irade açıklaması olup, bu anlaşmanın geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradelerinin şüpheye ve karışıklığa yer vermeyecek şekilde açık ve kesin olması gerekir. HMK 412/4.maddesinde; —–sözleşmesine karşı, asıl sözleşmenin geçerli olmadığı veya tahkim sözleşmesinin henüz doğmamış olan bir uyuşmazlığa ilişkin olduğu itirazında bulunulamayacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 413.maddesinde; tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan bir uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı tarafın tahkim ilk itirazında bulunabileceği, bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değilse mahkemenin tahkim itirazını kabul edeceği ve davayı usulden reddedeceği hususu düzenlenmiştir. HMK 114/1-ı maddesinde aynı davanın daha önceden açılmamış ve halen görülmemekte olması dava şartı olarak öngörülmüştür. Aynı Kanunun 115/2 maddesinde mahkemece dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddedileceği düzenlenmiştir. Dava konusu yapılan hususu da kapsar şekilde hakem yargılanması yapıldığı, dosyaya sunulu bilgi ve belgelerden ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Taraflar arasından HMK 407 ve devamı madde hükümleri uyarınca geçerli bir Tahkim Sözleşmesi bulunmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli bulunduğu, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, taraflar arasındaki dava konusu ihtilafın anılan sözleşmeye dahil olduğu ve hakemde görülmesi gerektiği, dava konusu uyuşmazlığı da kapsar şekilde tahkim yargılamasının devam ettiği, hakemce verilen kararın henüz kesinleşmediği, derdest olduğu değerlendirilmiştir, gerekçesiyle davacının davasının, dava şartı yokluğundan HMK. 114/1-ı ve 115/2 gereği usulden reddine karar verilmiştir.BAM KARARI: ——karar sayılı ilamında: Taraflar arasında tahkim şartını da içeren bir kısmı inşaat işlerini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu uyuşmazlık dışıdır. Tahkim şartı nedeniyle iş bu sözleşmeden kaynaklanan ihtilafların çözümü için tarafların öncelikle hakem heyetine başvurdukları ve hakem heyetince —– tarihinde karar verildiği anlaşılmaktadır. Taraflarca henüz —– kararının infazına gidilmeden—– tarihinde Sulh protokolü imzalandığı ve bu protokol ile tahkime konu hususlarda tasfiye sonucu ibralaştıklarını belirtmişlerdir. Mahkemece, dava konusu edilen taleplerin hakem yargılamasıyla sonuçlandırıldığı belirtilerek dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, iş bu davada ileri sürülen tüm konuların bahsi geçen protokol kapsamında olup olmadığı ve nihayet taraflarca imzalanan sözleşme dahilindeki hususlardan bulunup bulunmadığı kalem kalem incelenip değerlendirilmemiştir.——- O halde, öncelikle iş bu davayla talep edilen alacakların sözleşme kapsamında kalan işlerden olup olmadığının belirlenmesi, sonrasında ise bunların hakem kararına konu edilip edilmediği, sulh protokolüyle tahkim kararında geçen hangi hususların protokole bağlandığı değerlendirilerek, sözleşme, hakem kararı, protokol ve iş bu davaya konu edilen hususlar konu itibariyle bağlantılı olarak değerlendirilerek sonucuna göre esas hakkında karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar incelenip değerlendirilmeden hakem şartı nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karar hatalı olmuştur, gerekçesiyle Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 28/01/2021 tarihli bilirkişi raporu dosyamız arasına alınmıştır. Bilirkişi raporunda, proje kapsamından tespitlere yer verilmiş, eksik bilgi belgeler talep edilmiştir.Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları ve karar ilamındaki hususlar değerlendirilmek üzere dosya nitelikli hesaplama ve sözleşme uzmanı, inşaat mühendisi ve mali müşavir bilirkişi heyetine tevdii edilerek, rapor alınmıştır. 11/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: — Yargılaması neticesinde hazırlanan —— sayfasında; “bu davanın tarafları arasında yer alan davalı— bu davanın davacısı——– olduğu tespit edilmiş ve “bu tutarın 15.06.2016 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline” karar verilmiştir,—- Kararında varılan bu sonuçlara taraflarca herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. İşbu bu —- Kararının verilmesinden sonra, taraflar arasında — akdedilmiştir.———istisnasız her türlü ticari ilişkiden kaynaklanan bütün alacak ve borçlar” konusunda olduğu gibi, işbu davanın tarafları arasındaki ticari ilişkilerden dolayı —- Kararında tespit edilmiş olan bütün alacak ve borçlar konusunda da, işbu —– tarafların sulh ve ibralaşma yoluna gittikleri bu nedenle de davacının bu davadaki alacak talebinin yerinde olmadığı, bu davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın —-kapsamında kaldığı; davacının davalılardan iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının bulunmadığı, gizli ayıp iddialarının ise ancak yerinde inceleme yapılarak anlaşılacağı, tespitinde bulunmuştur.—- tarihli bilirkişi heyet ek raporunda özetle:Sözleşmesinde hataya düştüğünü iddia edenin bu iddiası her zaman göz önüne alınmaz; tarafların ancak ihtilaflı olmadıkları hususta hata iddiası dinlenir; buna karşılık ihtilaflı (tereddütlü) hususlara ait hata iddiası dinlenmez; zira sulh zaten bu husustaki şüpheye dayanır; şüphe ise hatayı bertaraf eder ———-Şu halde, doktrinde de haklı olarak belirtildiği üzere; tarafların ihtilaflı oldukları ve fakat Sulh Sözleşmesi ile bu ihtilafı çözdükleri ve anlaştıkları hususlara ilişkin hatta iddiası dikkate alınmaz. Protokolde sözü edilen “gizli ayıplar”, davacı şirket (ve grup şirketleri) ile davalı şirket (ve grup şirketleri) arasında akdedilmiş olan eser sözleşmelerine istinaden yapılmış olan inşaat işlerindeki gizli ayıplardır. Yoksa Sulh Protokolünden kaynaklanan borçların ifasındaki gizli ayıplar değildir. Zaten taraflar arasındaki Sulh Protokolü’nde, davalı şirketin (ve grup şirketlerinin) davacı şirketten (ve grup şirketlerinden), taraflar arasında akdedilmiş olan eser sözleşmelerinden ve bu sözleşmelere dayalı akdi ilişkiden (cari hesap ilişkisinden) dolayı bir kısım alacaklarının olduğu ve bu alacaklarının davalı şirkete (ve grup şirketlerine) ödeneceği hususunda anlaşmaya varılmış olup, anlaşmaya varılan bu alacakların da ödenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki davacı şirket, eser sözleşmelerine istinaden davalı şirket (ve grup şirketleri) tarafından yapılmış olan inşaat işlerinde ne gibi “gizli ayıplar” bulunduğunu açıklamadığı gibi, bu “gizli ayıpların” varlığına ilişkin herhangi bir delil de sunmamıştır. Bu nedenle, herhangi bir gizli ayıplı işin yapılmış olduğu, davanın konusunu oluşturan uyuşmazlığın ——- Protokolü kapsamında kaldığı; Sulh Protokolünün geçerli ve bağlayıcı olduğu; davacının davalılardan iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının bulunmadığı; —-ekinde yer alan —– arasındaki ——— parselde yapılacak otel inşaatı için düzenlenen Sözleşmelerde; yapılacak işin işçilik, malzeme ve tüm inşaat giderleri üzerinden Yükleniciye —– hakkı ödeneceğinin belirtildiği, ancak davacı ile ——-davalılar arasında Sözleşme veya kar oranını gösteren herhangi bir belge bulunmadığı, —- yer alan toplam —- ilgili dosyaya sunulan tablo icmalinde;———harcama yapıldığı, toplam bedele —- uygulandığı, ekindeki ayrıntılı listede ise işin ————belirtildiği görülmüş olmakla birlikte taraflar arasında düzenlenmiş sözleşme bulunmadığından, karşılıklı imzalanmış hakediş dökümleri ve uygulama projeleri olmadığından dosyaya sunulan listedeki miktarları, birim fiyatları ve müteahhit kar oranını kontrol etmenin ve liste üzerinde teknik inceleme yapmanın mümkün olmadığı, ————- yükümlülükler kaldırılmamak kaydıyla, kararın uygulanmasına yönelik olmak üzere düzenlenen işbu —– taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin sona ermekte olduğu, tarafların, ——- belirlenen edimlerin yerine getirilmesi kayıt ve şartı ile aralarındaki her türlü ticari ilişkiden kaynaklanan alacak-borçlardan, gizli ayıplar dışındaki her türlü yapılan, yapılmayan işlerden, kira bedeli, ecrimisil bedeli ve benzeri alacak kalemleri ile diğer tüm konularda tarafların birbirlerini en geniş anlamda gayrikabili rücu ibra ettikleri, taraflar arasında düzenlenen —–borç-alacak hesaplarında kapsam dışı birakılan gizli ayıplar ile ilgili olarak dosyada herhangi bir ihtilaf, tespit veya bildirim bulunmadığından herhangi bir teknik değerlendirme yapılmamış olup, davacı tarafından yapılan işlerdeki gizli ayıpların yerleri ve ayrıntıları konusunda yazılı beyanda bulunulması ve Sayın Mahkeme’nin de onayı doğrultusunda inceleme yapılabileceği, aksi takdirde bu konuda sağlıklı ve doğru bir tespit yapılamayacağı, tespitinde bulunmuştur.Mahkememizce tarafların itirazları değerlendirilmek üzere ek rapor alınmıştır. —— tarihli ek bilirkişi raporunda kök rapordaki tespitlerle bağlı kalındığı, ———- arasındaki düzenlenmiş herhangi bir Sözleşme bulunmadığından kar hakkı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, Taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığından, birim fiyatları gösteren onaylı keşif listesi olmadığından ve ayrıca miktarların projeye bağlı metraj hesapları bulunmadığından sunulan hakedişlerin teknik yönden incelenmesi ve kontrolünün mümkün olmadığı, bildirilmiştir.Bilirkişi raporları denetime açık, karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyettedir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından;——– belirlenen yükümlülükler kaldırılmamak kaydıyla, kararın uygulanmasına yönelik olmak üzere düzenlenen işbu Sulh Protokolü ile taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisinin sona ermekte olduğu, tarafların, Sulh Protokolü’nde belirlenen edimlerin yerine getirilmesi kayıt ve şartı ile aralarındaki her türlü ticari ilişkiden kaynaklanan alacak-borçlardan, gizli ayıplar dışındaki her türlü yapılan, yapılmayan işlerden, kira bedeli, ecrimisil bedeli ve benzeri alacak kalemleri ile diğer tüm konularda tarafların birbirlerini en geniş anlamda gayrikabili rücu ibra ettikleri belirtilmiştir. Davacı tarafın sulh görüşmelerini yürüten —– davalılarla el ve işbirliği içerisinde hareket ederek davacı tarafı zarara uğrattığı, davalıların davacı tarafın aldattığı iddiasının ispatlanamadığı, Mahkememiz —– tarihli ön inceleme duruşmasında —–nolu ara kararda delillerini bildirmek üzere taraflara süre verildiği, ancak davacı vekili tarafından tanık listesi sunulmadığı, kaldı ki uyuşmazlık konusunun tanıkla ispat edilecek nitelikte olmadığı gözetilerek tanık dineltme talebinin reddine, davacı vekilinin dilekçesinin ve talep sonucunun içeriğinden ayıplı ifa ile ilgili bir talebinin olmadığı, gizli ayıplı işin bedeline istinaden fazla hakediş ödemesinin yapılmış olduğu hususunun ispat edilemediği de nazara alınmış, dava konusu hususların tahkim kararı ve —— tarihli sulh protokolü kapsamında kaldığı anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2- Alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,07- TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansının ait olduğu tarafa iadesine,
Dair; karar davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/07/2023