Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/269 E. 2022/341 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/269 Esas

DAVA : İtirazın İptali (Ticari nitelikteki satımdan kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari nitelikteki satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili şirketten —- bedelli faturalar ile satın aldığı toplamda 51.911,08 TL tutarındaki borcunu ödemediğini, ödenmeyen alacağın tahsili amacıyla davalı borçlu aleyhine — Esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, ancak davalının takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk başvurusu neticesinde anlaşma varılamadığını, davalı borçlunun itirazının haksız, hukuki mesnetten yoksun olduğun, sırf borcunu tahsilini geciktirmeye yönelik kötü niyetle yapılmış bir itiraz olduğunu, alacağın ticari ilişkiden kaynaklanan ve likit bir alacak olduğunu belirterek davalının — –Esas sayılı dosyasına yaptıği itirazın 51.872,87 TL için iptaline, takibin takip tarihinden itibaren işleyecek ticari işlerde uygulanacak faizi ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, davalının haksız yere icra takibine itiraz etmesi ve alacağının likit olması nedeni ile asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama masraflarının ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılmış olan icra takibinin fatura alacağına ilişkin olduğunu, ilgili fatura incelendiğinde davacı alacaklı şirketin yetkili personelinin dolandırıcılık konularına ilişkin bir fatura olduğunu, — davacı şirketin — ili yetkilisi ile — şahsın şirketi dolandırdıklarını, davacının bu konuda kendi bünyelerinde çalışan şahıslar hakkında suç duyurusunda da bulunduklarını, bu konuda müvekkilinin tanık sıfatıyla iadesinin de alındığını, müvekkilinin bilgisi dışında kendisine mal satış işlemi gibi göstererek fatura düzenlenip ilgili malların teslimatı müvekkiline yapılmadan kendilerinin teslim aldıklarını, nitekim davaya esas olan faturalara ilişkin sevk irsaliyesinde teslim alan şahıs ad soyadı her ne kadar … olarak yazılmış ise de ilgili evrak üzerindeki TC numarasının ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin faturaya esas olan malları satın almadığını, davacı şirketin yetkilileri tarafından sahte faturalar düzenlenip yetkili bayilerine mal gönderilmiş gibi gösterilerek şirketin dolandırıldığını, müvekkilinin satın almamış olduğu mallardan sorumluluğuna gidilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, tüm bunlarla birlikte ilgili faturanın müvekkiline gönderilmediğini, müvekkilinin mali müşavirinin mailine gönderildiğinden, mali müşavirin müvekkilinin ticari defterlerine de ilgili faturayı işlediğini, fakat sonrasında işbu faturanın dolandırıcılık ürünü olduğunu öğrenmeleriyle birlikte ilgili faturaya dolandırıcılık işlerinden bilgilerinin olmadıkları yönünde savunmayla birlikte itiraz da ettiğini, ilgili itiraz dilekçesinin de ekte olduğunu, ayrıca malın gönderiliş tarihi ile teslim tarihlerinin aynı gün olarak gösterildiğini,— hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davacı şirketin ilgili faturaların usulsüz düzenlendiğini bilmesine rağmen müvekkilinden işbu fatura alacağını haksız yere tahsil etme isteğinden ötürü öncelikle haklarından %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmolunmasına, bununla birlikte davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatına ilişkin bulunmaktadır.
İcra dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhine toplam 54.535,35-TL alacağın tahsili talebiyle genel haciz yoluyla takip yaptığı, davalı takip borçlusuna çıkartılan ödeme emrinin —- iade olduğu, tekrardan davalının mernis adresine çıkartılan—- yapıldığının— sorgusundan anlaşıldığı, davalının 11.12.2018 tarihli Dilekçesi ile, borca ve ferilerine itiraz ettiğini bildirdiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkemenin— dosyası kanalıyla davalı tarafın mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi neticesinde — düzenlenmiştir. Alınan bilirkişi raporunda özetle: “ Davalı .—borçlu olduğu, faturalara süresi içinde herhangi bir itiraz olmadığı, sonuç olarak davacının davalıdan –olduğu, belirtilmiştir.
Mahkemece bu kez davacı taraf ticari defterlerinin incelenmesi için dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen — beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğu, davalı defterlerinin dosya kapsamında mali müşavir—— tanzim edilen 04.06.2021 tarihli bilirkişi raporunda incelendiği; “Davalı …— ait kapanış defter tasdiki bulunmamıştır.” şeklinde belirtildiği, davacı alacağı yönünden dava konusu icra takip dayanağı faturaların her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu, davacı kendi defterlerinde takip tarihi itibariyle takip asıl alacağı tutarında alacaklı, davalının ise aynı miktarda borçlu gözüktüğü, davalının—formunun incelenmesinde, takip konusu faturaların davalı şirket tarafından davacıdan alınan mal veya hizmete ilişkin olarak— bildirildiği, hiç kimsenin başkasına ait faturayı sebepsiz yere kendi defterlerine kendi borcu olarak yazmayacağı, “alım” olarak kendi aleyhine — beyan etmeyeceğinden işbu fatura içeriği malların davalı şirkete teslimine ilişkin karinelerin oluştuğu, davacının –takip tarihi itibariyle — öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam — bulunduğu, takip öncesi için — işlemiş faiz hesaplandığı, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın faturalara dayalı alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları oluşa ve denetime uygun bulunmakla Mahkememizce de hükme esas alınmıştır. Bilirkişi raporları ile her iki tarafın ticari defterlerinin vergi dairesi kayıtlarının birbirine uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı tarafça düzenlenen faturalar, davalı tarafça kayıtlarına işlenmekle ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmekle fatura içeriği kabul edilmiş durumdadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş —- konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Takip konusu fatura tutarlarının ödendiğine ilişkin davalı tarafça yazılı bir delil getirilmiş değildir.
Davalı taraf her ne kadar davacı ilgili faturanın davacı alacaklı şirketin yetkili personelinin dolandırıcılık konularına ilişkin bir fatura olduğunu, —- davacı şirketin– ismindeki — dolandırdıklarını, davacının bu konuda kendi bünyelerinde çalışan şahıslar hakkında suç duyurusunda da bulunduklarını, bu konuda müvekkilinin tanık sıfatıyla iadesinin de alındığını, müvekkilinin bilgisi dışında kendisine — göstererek fatura düzenlenip ilgili malların teslimatı müvekkiline yapılmadan kendilerinin teslim aldıklarını, davaya esas olan faturalara ilişkin sevk irsaliyesinde teslim alan—– numarasının ve imzanın müvekkiline ait olmadığını savunmuş ise de söz konusu soruşturma dosyasında davacı şirket tarafından başkaca kişiler hakkında, bu kişilerce bir kısım —- satışı ve menfaat temin edilmesi, şirkete ait çekin kendi şahsi borcu için kullanılması, bu şahsın davalıdan mal alması ve karşılığını ödememesi, davalının davacıdan uzun süre mal almadığı halde işyerinde davacıya ait çok sayıda ürün bulundurması ve bu ürünleri hakkında suç duyurusunda bulunulan şahıslardan davacının ——- sorumlusundan aldığı beyanı üzerine suç duyurusunda bulunulduğu, soruşturma dosyasının dava konusu ile ilgisinin bulunmadığı, neticesinin beklenmesinin davaya katkısının bulunmayacağı değerlendrilmiştir.
Kaldı ki davalının kendi imzası ile teslim almadığını bildirdiği mallara ilişkin faturaları ticari defterlerine işlemesinin ve de bağlı olduğu vergi dairesine satın alınan mal ve hizmet olarak bildirmesinin davalının savunması ile çeliştiği ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu ortadadır. Davalı taraf takip konusu faturaları ticari defterlerine işlemek ve vergi dairesine bildirmekle fatura konusu malların davalı tarafça teslim alındığı yönünde karine oluştuğu, aksi yönde somut bir delil getirilmediği görülmekle davalının takibe yönelik itirazının yerinde bulunmadığı ve iptali gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporlarındaki tespitler ve dosya kapsamından toplanan delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacı yanın davalı yandan takip tarihi itibariyle — alacaklı bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin ticari nitelikte bulunması sebebiyle davacı alacağına takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerekmektedir.
Ayrıca takip konusu alacak takip öncesi itibariyle belirli(likit) olduğundan davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE; Davalının — sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin — asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına,
2-Davanın kabul edilen tutarın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 3.543,44-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 613,18-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.930,26‬-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL. başvurma harcı, 613,18-TL peşin harcın toplamı olan 667,58‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.158,00-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- — davacı vekili için takdir olunan 7.543,47-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca —–davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.