Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/253 E. 2021/667 K. 25.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/151 Esas
KARAR NO : 2021/537
DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin personellerinin servis taşımacılığını yaptırmak üzere minibüs vasıflı bir araca ihtiyaç duyduğunu, müvekili şirketin —- yaptıkarı araştırmada, davalıların vermiş oldukları —– farkettiklerini ve ilan sahibinin bildirmiş olduğu— numarasını arayarak davalı—– dahil olmak üzere anlaştıklarını, davalı — istediğini ve müvekkil yetkilisince gönderildiğini, ertesi gün— tarihinde müvekkili şirket çalışanlarından — aracı almak üzere şirketin adresinde davalı—-görüştüğünü, araç bedeli için toplam — üzerinden anlaştıklarını,— önceki gün kapora alarak havale edildiğinden bakiye — araç görüldükten sonra havale yapıldığını ayrıca —- sigorta bedeli olarak—–tarafından elden makbuz karşılığında verildiğini ancak işlemler yetişmedi,—- kaldı gibi bahanelerle aracın davalılarca teslim edilmediğini,—– de araç verilmediğinde— telefon görüşmesi yapıldığını ve — olarak kendisini tanıtan kişinin—- daha ödeme yapılmadığı taktirde arabayı alamayacaklarını söylediğini, aracı teslim almaya giden müvekkilinin, şirket adresinde polis ekiplerinin ve diğer— olduklarını gördüğünü,— şirketi araç olarak kullanılarak dolandırıcılık yapan bir suç örgütü olduğunu, — olduğunun, bu suç örgütünün —- civarında mağduru olduğunu beyan ederek, müvekkili şirketin havele giderleri, gidiş geliş yol ücretleri haricinde —– ödediklerini, ödeme tarihinden itibaren ticari faizleriyle davalıların müştereken müvekkiline geri ödemeleri gerektiğini, fazlaya dair hakları saklı tutularak davalıların müştereken ve müteselsilen müvekkili şirkete şimdilik —- ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ödemesini, yargılama giderleri, harç ve masraflar ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın —- yaparak servis aracına dönüştürüp pazarlama işi ile iştigal ettiğini, şahıs müvekkilleri ise bu şirketlerin yetkilileri ve çalışanları olduğunu, davacı firmanın servis aracı işleten bir vergi mükellefi olduğunu, satışı söz konusu olan araçta ticari mahiyetli bir araç olduğunu, dolayısıyla Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalı firmaların çalışanları hakkında davacının da aralarında bulunduğu bir kısım müşteriler tarafından ticari taahhütlerini yerine getirmediğini ve müşterilerin bu surette dolandırıldığı iddiası ile—- sayılı dosyasından soruşturma yapıldığını, bu soruşturma kapsamında davalı şahıs müvekkillerinin tutuklandığını, emniyetçe yapılan operasyon ile şiketin tüm idari kadrosu ile satış temsilcilerinin göz altına alındığını, emniyet ve adli makamlarca müşterilerin iddia ettikleri zarar ziyanları ve dolandırılıcılık iddialarının karşılığı olarak yapılan tüm adli işlemlerin bizatihi şikayetçilerin zarar görmesini sağladığını, tedarikçilerine ve müşterilerine taahhütlerini yerine getiremez hale getirildiğini,ticari bir uyuşmazlığın ötesine geçip firma yetkilileri ve çalışanlarından hınç alma ve onlara yapılan savcılık soruşturmasında , hiç bir dolandırıcılık kastı bulumaması ve ticari olarak zarar görüldüğü iddiaları nedeniyle şikayetçiler ile şikayet konuları üzerinde uzlaşma yoluna gidildiğini, davalı şahıs müvekkileri hakkında neden icra takibi yapıldığı ve davanın açıldığının anlamanın mümkün olmadığını, davacının haklı bir alacak talebi var ise bu talebin muhatabı ticaret yaptığı ve ödeme yapıp takas araç devrettiği firmanın olduğunu, şahıs müvekkillerinin dava konusu yapılan talepler hakında bir sorumluluğu ve davacıya borçlu olmalarını gerektirici bir durumun söz konusu olmadığını beyan ederek, görev yönünden itirazlarının kabulü ile dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri, ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı ile davalı arasında akdedildiği iddia edilen araç satış sözleşmesine istinaden davacı tarafça araç bedeli ödendiği halde aracın teslim edilmediği iddiasıyla açılan ödenen bedelin iadesi istemli alacak davasıdır.
Eldeki dava öncelikle—- numarasını almış olup, Mahkemece—- tarihinde görevsizlik kararı verilmiş, dosya Mahkememize tevzi edilmiş, yargılamaya Mahkememizce devam edilmiştir.
Mahkememizce mali müşavir aracılığıyla tarafların ticari defterleri incelenmiştir. Bilirkişinin—- tarihli raporunda özetle: “Davacı şirketin—- onaylı beratlarının süresinde alındığını, TTK ve VUK hükümlerine uygun tutulduğunu, davalı şirketin—- defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yapılmış olduğunu, yevmiye kapanış tasdikinin bulunmadığını, davacı tarafın dava dışı—- havale yapmak suretiyle toplamda—– ödeme gerçekleştirdiğini, yapılan bu ödeme tutarlarının davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, aynı şekilde davacının davalılardan —— tarihinde — ödeme yaptığını iddia ettiği bu tutarı kendi defterlerine kaydettiğini ancak — makit elden ödeme işlemine ilişkin somut bir belge sunmadığını, banka havalesi ile yapılan — ödemenin dava dışı —— davalı şirketin kayıtları incelendiğinde davacıya ilişkin bir hesap ilişkisine rastlanmadığı, dava dışı şirketin sermaye ve ortaklık yapısı incelendiğinde, şahsi davalılar—- ait olduğunu, davalı şirketin de dava dosyasına sunulan — dosyasında mevcut—- davalıların beyanlarında, davalı—- olduğunun beyan edilmiş olduğundan her iki şirket arasında organik bağın bulunduğunu, dava dosyasına yer alan banka ödeme dekontları ve dekont içeriklerinde yazılı açıklamalar dikkate alındığında dava konusu araç alış satışına ilişkin davacı tarafından banka kanalıyla yapılan toplam — tutarlı ödeme ifasının ispatlanmış olduğunu, —- nakit elden ödeme işlemine ilişkin somut bir belge sunmadığından ispata muhtaç olduğunu, ispat edilen tutar yönünden ispat yükünün yer değiştirerek davalılara geçmiş olduğunu, ödenen —- tutar karşılığı araç verdiğini veya paranın iade edildiğini davalıların ispat etmesi gerektiğini, ancak dosya kapsamında bu hususlara ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığından davacının ispatlamış olduğu —- alacağını talep edebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğinde raporunu Mahkememize sunmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili ıslah dilekçesiyle; davasını — olarak ıslah ettiklerini beyan etmiş, davalı taraf davanın reddini talep etmiştir. Davacının yapmış olduğu ödemenin dava dışı—- yapıldığı göz önüne alınarak Mahkememizce davalı vekiline beyanda bulunması için süre verilmiş, davalı taraf —- davanın kabulüne dair beyanlarının olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, def’i değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re’sen nazara alınmalıdır.
—– sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan— reddedilir. Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) da o hakkın sahibine aittir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir——–
Bu kapsamda öncelikle davalı gerçek kişilerin husumetini değerlendirmek gerekmektedir. Davacı vekili dava dilekçesinde gerçek kişilerin—- sahibi ve yardımcıları olduğunu beyan etmiştir. Bilindiği gibi şirket yetkililerinin ve çalışanlarının şirket ile yapılan ticari işlemlerde ayrı bir husumeti bulunmamaktadır. Husumetin doğrudan ticari ilişki kurulan şirkete yöneltilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle davalının gerçek kişiler yönünden husumet itirazlarının kabulü gerekmiştir. Eldeki davada davacı ödemelerinin dava dışı —- hesabına yapıldığı göz önüne alındığında davalı şirketin husumet durumunun da değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davalı tarafın defter ve kayıtlarında davacı adına bir hesap ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir. Davalı taraf, davacı ödemesinin davalı şirket adına olduğuna dair kabul beyanında da bulunmamıştır. Dava dilekçesinde her iki şirket arasında organik bağ olduğu iddiası bulunmadığından bu kapsamda inceleme yapılamayacağı da açıktır. Bu nedenlerle davacı tarafça yapılan ödemenin davalı şirkete yapılmadığı göz önüne alındığında şirket yönünden de husumet bulunmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca tüm davalılar yönünden davanın husumet yokluğundan esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın tüm davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan esastan reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan peşin alınan 341,55-TL harcın ve ıslah harcı toplamı olan 1.120,00-TL’nin mahsubu ile artan 1.402,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.06/04/2021