Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/247 Esas
KARAR NO: 2023/823
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 29/06/2020
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan tazminat ve alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Davada Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili, davalı kuruma, 4734 sayılı kamu ihale kanunu kapsamında ——– ihale kayıt numaralı 3.046.872,45 TL+KDV bedelli sözleşme ile 14/08/2017 tarihinde ——– 2. Kısım ilçe belediyeleri yollarına idare malı asfaltın nakli ve serimi yapım işini yapmayı taahhüt ettiğini, tüm zorluklara ve davalıdan kaynaklanan aksaklıklara rağmen işi yaptığını ve teslim ettiğini, müvekkili şirket bahse konu ihale kapsamında sözleşme gereği ——– şirketi ——–şubesinden alınma 181.000,00 TL bedelli ve 110.000,00 TL bedelli iki adet banka teminat mektubunu davalıya verdiğini, müvekkili şirkete, davalı tarafından sözleşme gereği 15/08/2017 tarihinde yer teslimi yaptığını, sözleşme gereği ayda bir düzenlenecek olan ilk hak ediş 30/09/2017 tarihinde düzenlendiğini, bahse konu iş müvekkili tarafından sözleşme ve eki teknik şartname hükümleri doğrultusunda yapıldığı ve 30/09/2018 tarihinde bitirildiğini, müvekkilinin bahse konu ihale kapsamında bir borcunun bulunmamasına rağmen müvekkilinin verdiği teminat mektuplarını iade edilmediğini, Teminat mektuplarının haksız olarak kenditerine iade edilmediği gibi işin bitirilmiş, kesin kabulü yapılmış olmasına rağmen 05.03.2020 tarihli ve ——- ve ——– sayılı yazılar ile teminat mektuplarının tazmininin talep edildiğini, davalının açıkça haksız ve kötü niyetli bu tutumu nedeniyle teminat mektubunun paraya çevrilip ödenmemesi için ivedi olarak tedbir kararı verilmesi amacıyla mahkemeye başvurulduğunu, ——— D. İş sayılı dosyasından ihtiyati tedbir kararı alındığını, ancak Mahkeme kararı henüz işleme konmadan, mektupların tazmin edildiğini ve bedellerinin banka tarafından davalıya ödendiğini, bankanın ise ödediği bedelleri müvekkilinden tahsil ettiğini, daha sonra davalı tarafından müvekkiline ———- Noterliğinin 05.03.2020 tarih ve ——— yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini bu ihtarnamede sözleşmenin feshedildiği, teminatların ve ek kesin teminatların gelir kaydedileceği, sözleşmenin 4735 sayılı kanunun 20 / b maddesi kapsamında feshedilerek tasfiye edileceği, sözleşmeye aykırılık nedeniyle hukuki yollara başvurulacağının bildirildiğini ve müvekkili şirketin 2 yıl süreyle tüm Kamu İhalelerine katılmaktan yasaklandığını, kamu İhalelerine katılmaktan yasaklama kararına karşı ise —— E. sayılı dosyası ile iptal davası açıldığını, ihtarnameye ——– Naterliğinin 19.03.2020 tarih ve——— yevmiye nolu ihtarname ile cevap verildiğini ve tazmin edilen teminat mektubu bedellerinin banka kredilerine uygulanan en yüksek faizi ile birlikte iadesinin talep edildiğini, ancak bu bedellerin bugüne kadar müvekkiline iade edilmediğini, 08.02.2019 tarihinde onaylanan geçici kabul tutanağında, davalı bünyesinde çalışan 3 Mühendisin ve 1 Müdürün, davalının Genel Müdür yardımcısı ile Genel Müdürünün imzasının bulunduğunu müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu olmadığını, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 45. maddesinin 1. bendi gereği, ———- da müvekkili şirketin borcu olmadığına dair 17.01.2019 tarihinde belge alındığı ve davalıya verildiğini, ——– Bankası ——— Şubesinden alınma; ——— – nolu 181.000,00TL bedelli ve ——— nolu 110.000,00 TL bedelli iki adet banka teminat mektubunu davalı tarafça tazmini sonucu bu banka tarafından, davalıya ödenen 291.000,00 TL’nin tazmin tarihi olan 05.03.2020 tarihinden itibaren bankalarda ficari kredilere uygulanan en yüksek faizi ile birlikte alınarak müvekkiline verilmesine, teminat mektuplarının tazmini nedeniyle müvekkilinin uğradığı itibar kaybından kaynaklanan 50.000,00 TL manevi tazmimnatın davalıdan alınarak işleyecek faizi ile birlikte müvekkiline verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Asıl Davada Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından ——— ihale kayıt numarası ile ihale edilen ve ——– Numara ile müvekkili ve davacı arasında ‘——– 2. Kısım İlçe Belediyeleri Yollarına İdare malı asfaltın nakli ve serimi yapım işi” kapsamında 3.046.872,45 TL + KDV bedel üzerinden 14.08.2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, işin yer tesliminin ise 15.02.2017 tarihinde yapıldığını, Kesin hakediş incelemeleri kapsamında, yüklenicinin teknik personel bildirimlerini gecikmeli olarak yaptığının tespit edildiğini ve teknik personel taahhütnamelerinde eksiklikler olduğu, sözleşme kapsamında düzenlenen bir kısım ataşmanda kontrol teşkilatının ve ilgili çalışanların imzasının bulunmadığı, var olan imzaların Genel Müdür Yardımcısı ya da yetkili olmayan kişiler tarafından atıldığının görüldüğünü, bunun üzerine davalı tarafa bildirimde bulunarak o zamana kadar tespit edilen tüm eksikliklerin giderilmesi için davacıya 10 günlük süre verildiğini, bu sırada sözleşme kapsamında taahhüt edilen işlerdeki eksikliklerin sadece teknik personelde değil, sahada da ciddi boyuta olduğu duyumları üzerine şirket içerisinde kurulan ekip ile sahada inceleme yapılmasına karar verildiğini, yapılan inceleme sonucunda, 4 nolu hakedişte “——– şirketi” projesi ———- olarak ataşmanları hazırlanarak hakedişe sokulan imalatların hiç yapılmadığı, yer teslim tarihinde mevcut siyah kotlar, hava fotoğrafları ve Drone çekimleri ile kayıt altına alınmış, 14.01.2020 tarihinde alımı yapılan harita ölçümlerine (- +) göre kübaj hesaplarının yapıldığı, yapılan son kübaj hesaplarına göre ise hiç gerekmediği halde 177.685,600 m3 fazladan dolgu yapıldığı ve 45.697,200 m3 dolgunun orman tarafına itildiği, saha dışına ise toprak naklinin söz konusu olmadığının tespit edildiğini, çalışan kişilere baskı yapılarak, hiç yapılmayan işlerin yapılmış gibi gösterildiğini, ayrıca fiyatların fahiş derecede şişirildiğinin, hem yapılan saha araştırmalarında tespit edildiğini, hem de çalışanlardan alınan yazılı savunmalarda ikrar edildiğini, davacı şirket tarafından yapılmayan işlerin yapılmış gibi gösterildiğini, sahte evraklarla idarenin yanıltıldığını, kamu görevinin ilke ve esaslarına aykırı olarak irtikâp suçu işleme yoluyla çalışanlara belgeler imzalattırıldığını, tüm bu hususların ekte sunulan çalışan beyanları ile sabit olduğunu, akabinde yapılan saha araştırmasında taahhüt edilen imalatların yerine getirilmediğinin tespit edildiğini, bu sebeple ——— Noterliğinin 05.03.2020 tarih ve ——– yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshinin gerçekleştirildiğini, davacının ——– – —– – ——– taahhüdü altında yapılan yol inşaatından çıkan kazının kontrolsüz olarak yaptığı dolguyu kendi taahhüdü altında bulunan iş kapsamında yapılmış gibi göstererek sahte ataşmanlar düzenlediğini, yapılan işlerin “———- ve ———” kapsamında yapılan işler olduğunun açık olduğunu, Söz konusu zararın tespiti için ——— D. İş sayılı dosyası ile de delil tespiti yaptırıldığını, söz konusu tespitten de anlaşılacağı üzere, davacı tarafın hiç yapmadığı bir işi, müvekkili şirketin eski yöneticileri ve de bir kısım saha çalışanları ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, sözleşmenin ilgili maddesinden de görüleceği üzere, teminatın iadesi için işin taahhüt ettiği biçimde yapılması ve yüklenicinin idareye borçlu olmadığının tespiti gerektiğini, her şeyden önce davacı yüklenicinin, davalı idareye komple bir iş borcu olduğunu, birçok usulsüz işlem gerçekleştirerek, suç teşkil eden eylemlerle yapılmayan işleri yapılmış gibi gösteren ve bu yolla idareden kazanç elde eden davacının tüm taleplerinin iyi niyet tutumundan uzak olduğunu, teminat mektuplarının davacı tarafından taahhüt edilen 4 nolu hakedişe konu işlerin hiç yapılmaması sebebiyle iade edilmediğini, bu anlamda teminat mektubunun hükümsüz kılınması veya bedelinin iade edilmesinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerden dolayı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Asıl Davada Davacı Vekili Cevaba Cevap Dilekçesinde Özetle; Davalı yan teknik personel bildirimlerinin gecikmeli olarak yapıldığından taahhütnamelerde eksikler olduğundan bahsettiğini, teknik personel bildirimleri zamanında ve eksiksiz olarak yapılmış olup bu konuya ilişkin personelin ——– kayıtları celbini talep ettiklerini, teknik personel taahhütlerine ilişkin olarak ise ——- Başkanlığı davalının müracaatının 2020 Şubat ayı toplantısında ———- sıra no ile görüşmüş olup verilen kararın celbini talep ettiklerini, davalı yanın tutanaklarda imzası bulunanlara ilişkin itirazı da yerinde olmadığını, müvekkil tarafından yapılan iş hem yapım sırasında hemde iş tamamlandıktan sonra geçici kabul aşamasında hemde kesin kabul sırasında kontrol edilip değerlendirildiğini, tüm bu tutanaklarda ‘işin kabule engel, eksik, kusur ve arızalarının bulunmadığı’ belirtildiğini, kesin kabul tutanağı mevcut genel müdür burak sırali tarafından da imzalanmasına rağmen, işi bitirilmiş ve süresi de bitmiş olan sözleşme (yani zaten yürürlükte bulunmayan bir sözleşme) feshedildiğini, bu fesih işlemi de yukarıda bahsedildiği üzere ——— sayılı dosyası ile iptal edildiğini, açıklanan nedenlerden dolayı davanın kabulüne yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Birleşen——– Esas Sayılı Dosyası Davacı vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkili tarafından ——— ihale kayıt numarası ile ihale edilen ve —— Nolu sözleşme ile müvekkili şirket ile davalı şirket arasında “———- 2. Kısım İlçe Belediyeleri Yollarına İdare malı asfaltın nakli ve serimi yapımı işine ait sözleşme” kapsamında 3.046.872,45 TL + KDV bedel üzerinden 14.08.2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile 5 adet hakediş yapıldığını ve bu hakedişlere istinaden davalı tarafa fiyat farkı dahil 3.633.719,78 TL ödeme gerçekleştirildiğini, Kesin hakediş incelemeleri kapsamında, yüklenicinin teknik personel bildirimlerini gecikmeli olarak yaptığının tespit edildiğini ve teknik personel taahhütnamelerinde eksiklikler olduğu, sözleşme kapsamında düzenlenen bir kısım ataşmanda kontrol teşkilatının ve ilgili çalışanların imzasının bulunmadığı, var olan imzaların genel müdür yardımcısı ya da yetkili olmayan kişiler tarafından atıldığının görüldüğünü, bunun üzerine davalı tarafa bildirimde bulunarak o zamana kadar tespit edilen tüm eksikliklerin giderilmesi için davacıya 10 günlük süre verildiğini, Bu süreçte sözleşme kapsamında taahhüt edilen işlerdeki eksikliklerin sadece teknik personelde değil, sahada da ciddi boyuta olduğu duyumları üzerine şirket içerisinde kurulan ekip ile sahada inceleme yapılmasına karar verildiğini, yapılan inceleme sonucunda, ——— nolu hakediş kapsamında “——– şirketi” projesi ——–Düzenleme İşi olarak ataşmanı hazırlanarak hakedişe sokulan imalatın yapılmadığının tespit edildiğini, ancak belirtilen hakedişlerdeki yapılmayan işlemler karşılığında da davalı şirkete ödeme yapıldığını, davalı şirket tarafından yapılmayan işlerin yapılmış gibi gösterildiğini, sahte evraklarla idarenin yanıltıldığını, kamu görevinin ilke ve esaslarına aykırı olarak irtikâp suçu işleme yoluyla çalışanlara belgeler imzalattırıldığını, tüm bu hususların ekte sunulan çalışan beyanları ile sabit olduğunu, akabinde yapılan saha araştırmasında taahhüt edilen imalatların yerine getirilmediğinin tespit edildiğini, bu sebeple ——— Noterliğinin 05.03.2020 tarih ve ——– yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshinin gerçekleştirildiğini, ——— D. İş sayılı dosyası ile de delil tespiti yaptırıldığını, bilirkişiler tarafından davalı tarafın sözleşmede belirtilen ve de ödemesini aldığı işleri yapmadığının tespit edildiğini, bilirkişiler tarafından KDV hariç 646.458,68 TL müvekkil şirketin zararının olduğunun tespit edildiğini, raporun esasen müvekkili şirketin tüm zararlarını tespit eder nitelikte olmadığını, ancak rapora göre dahi müvekkil şirketin zararının olduğu ve de sözleşmeye konu işlerin çoğunun yapılmadığının açıkça tespit edildiğini, davalı tarafça müvekkili şirketin nakde dönüştürülen teminat mektuplarının hükümsüzlüğüne ve iadesine ilişkin ——– E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, bu dosya ile dava dosyasının birleştirilmesini talep ettiklerini, davacı tarafça müvekkili şirketin yapmadığı işler karşılığında almış olduğu bedelin şimdilik 100.000,00 TL’nin mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Birleşen——– Esas Sayılı Dosyası Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin, davacı kuruma 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun kapsamında ——– ihale kayıt numaralı 3.633.719,78 TL + KDV bedelli “——– 2. Kısım İlçe Belediyeleri Yollarına İdare malı asfaltın nakli ve serimi yapımı işini” yapmayı taahhüt ettiğini, tüm zorluklara ve davalıdan kaynaklanan aksaklıklara rağmen yaptığını ve teslim ettiğini, davacının, müvekkili şirketin teknik personel bildirimlerini gecikmeli yaptığını ve eksik teknik personel bildirildiğini iddia ettiğini, ancak sözleşmenin 8.2 maddesine göre ihale dokümanındaki belgeler arasında öncelik sırasının belirlendiğini, ilk sıraya Yapı İşleri Genel Şartnamesinin konulduğunu, sözleşmenin 23. maddesinde ise bulundurulacak teknik personel ve pozisyonlarının yazdığını, Davacının saha incelemesi yaptırdığını ve sözleşme kapsamındaki işlerin yapılmadığının tespit edildiğini iddia ettiğini, İşin Sözleşme, Teknik Şartname ve Yapım İşleri Genel Şartnamesine uygun olarak 08.02.2019 tarihinde geçici kabul itibar tarihi olan 30.09.2018 tarihi olacak şekilde geçici kabulünün yapıldığını, 09.10.2019 tarihinde ise işin kesin kabulünün yapıldığını, ——– D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, hükme esas alınamayacağına ilişkin gerekçelerin detaylı bir şekilde açıklandığını, davacının fiyatların fahiş bir şekilde şişirildiğini, sözleşmede olmadığı ve gerekmediği halde fazladan imalat yapıldığını iddia ettiğini, müvekkilinin sözleşme kapsamında bulunmayan bir takım işler için sözleşmenin 22. maddesi çerçevesinde yeni birim fiyat tespit edildiğini ve iş yaptırıldığını, yeni iş kalemlerinin fiyatının da davacı tarafından bizzat belirlendiğini ve imalatların yaptırıldığını, dava dilekçesinde sözleşmenin feshedildiğinin iddia edildiğini, oysa imalatları tamamlanıp, kesin kabulü yapılan ve sona eren sözleşmenin feshinin mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerden dolayı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava hukuki mahiyeti itibariyle tazminat davası,
Birleşen ——– Esas sayılı dosyasında ise dava hukuki mahiyeti itibariyle alacak davasıdır.
Asıl dava yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacı tarafından verilen teminat mektuplarının davalı tarafından nakde çevrilmesinin usulüne uygun olup olmadığı davacının bu nedenle maddi tazminat ve manevi tazminat talep edip edemeyeceği hususlarında uyuşmazlık olduğu, Birleşen——- Esas sayılı dosyası yönünden uyuşmazlık ise; davacı tarafından ihalesi yapılan “———- 2. Kısım ilçe belediyeleri yollarının idare malı asfaltının nakli ve serimi yapılışına ait sözleşme” kapsamında davalı yüklenicinin işi eksiksiz yapıp yapmadığı, işin yapımında sözleşme ve bağlı olduğu teknik şartnamelere uyulup uyulmadığı, eksik ve şartnameye uygun olmayan iş yapıldı ise fazla yapılan ödemenin iadesinin mümkün olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Taraflarca bildirilen tüm deliller toplanmış,——– Soruşturma sayılı dosyası,——– D.iş sayılı delil tespiti dosyası,——- Esas sayılı dosyasının bir sureti ve tüm belge ve dokümanlar celp edilerek mahkememiz dosyası arasına alınmıştır. Mahkememiz 06/01/2022 tarihli duruşması, 2 nolu ara kararı gereği, dosyanın iki inşaat mühendisi bir harita mühendisi bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek asıl ve birleşen dosyada tarafların tüm iddia ve savunmalarını karşılar nitelikte, davacı-birleşen dosya davalısının ihale kapsamındaki işleri eksiksiz yapıp yapmadığı, davacı-birleşen dosya davalısının ihale kapsamındaki teknik şartlara uyup uymadığı gerekli teknik personeli bulundurup bulundurmadığı, davacı-birleşen dosya davalısına fazladan hak ediş ödemesi yapılıp yapılmadığı yapılmış ise miktarı, dava konusu ihale kapsamında geçici ve kesin kabulün yapılıp yapılmadığını, kesin hesabın da yapılıp yapılmadığını, davacı-birleşen dosya davalısının teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin usulüne uygun olup olmadığı, nakde çevrilmesinin usulüne uygun olmaması halinde davacı-birleşen dosya davalısının teminat mektuplarının nakde çevrilmesinden dolayı alacağın ne kadar olacağının hususlarında ayrıntılı gerekçeli bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş, dosya mahkememizce resen seçilen bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. 29/09/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”…esas dosyada, davalı tarafın teminat mektuplarının davacı tarafından taahhüt edilen ——– nolu hakedişe konu işlerin hiç yapılmaması sebebiyle iade edilmediği iddiasını destekler mahiyette olduğunu, birleşen dosyada ise ——– nolu hakedişte ——– pozunda ——– şirketi projesi, ——— düzenlemesi işi adı altında makine ile her derinlikte her türlü zemin kazısı nakli işine ilişkin olarak 19.970,92 m3 kazı ve nakli karşılığı 32,37 TL/m3 birim fiyattan, KDV hariç toplam 646.458,68 TL tutarlı ödeme yapıldığı, birleşen dosya davacısı ——– şirketinin zararının söz konusu imalatların yapılmamış olduğu sonucuna varıldığı, hakedişle ödemesi yapılan KDV hariç 646.458,68 TL bedel tutarında olduğu… ” şeklinde rapor sunulmuştur.Bilirkişi raporuna karşı davacı birleşen dosya davalı vekili tarafından itiraz dilekçesi sunulduğu, bu doğrultuda keşif yapılarak ek rapor aldırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, dava konusu yerde keşif gün ve saatinde daha önce rapor sunan bilirkişiler ile birlikte keşif icrasında bulunulduğu, 09/05/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;”..esas dava yönünden teminat mektuplarının davacı tarafından taahhüt edilen ——– nolu hakedişe konu işlerin hiç yapılmaması sebebiyle iade edilmediği, iddiasını destekler mahiyette olduğu, bundan dolayı talebin yerinde olmadığı, birleşen dosya yönünden davacısı ——— şirketinin zararının: (söz konusu imalatların yapılmamış olduğu sonucuna varıldığından), hakedişle ödemesi yapılan KDV hariç 646.458,68 TL bedel tutarında olduğu, mali yönden Teknik Bilirkişiler tarafından hesaplanan zarar tutarı olan 646.458,68 TL’nin davalı tarafından davacı yana ihtar edilmediği, başka bir ifadeyle; davalı tarafından davacının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya içerisinde somut bir mali veri olmadığı, bu durumda olası faiz hesabı için temerrüdün başlangıç tarihi de belli olmayacağından, faizin dava tarihi ile ödeme infaz tarihi arasındaki yasal faiz üzerinden hesaplanması gerektiği…” şeklinde rapor sunulmuştur.Taraflar arasındaki sözleşme niteliği gereği bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmelerinde sözleşme konusu imalatların yapılmasından dolayı ayıplı ifa hükümlerinin mi yoksa eksik ifa hükümlerinin mi uygulanması gerektiği değerlendirilmelidir. Bu kapsamda ayıplı ifa ve eksik ifa kavramları arasındaki farklılıklar önem arz ettiğinden aşağıda bu hususlara değinilecektir. Ayıplı ifa, yüklenici tarafından meydana getirilen ve teslim edilen eserde dürüstlük kuralları gereği olması gereken veya sözleşmede belirtilen vasıfların ve niteliklerin bulunmaması, eserin kanun veya sözleşme ile öngörülen nitelikleri taşımamasıdır. Eser sözleşmesinde ayıplı ifa ile ilgili hükümler TBK 474 – 478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. TBK 474/1. maddesi; “İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.” şeklinde, 477. maddesi; “Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır. ” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kanuni düzenlemeler dikkate alındığından iş sahibi tarafından eserin teslim alınmasından sonra makul süre içerisinde eseri gözden geçirmeli varsa ayıpları yükleniciye bildirmek zorundadır. Teslimden itibaren makul süre geçtikten sonra herhangi bir ayıp bildirimi yapılmaz ise iş sahibi eseri kabul etmiş sayılır ve artık ayıp iddiasında bulunamaz. Eksik ifa ise; yüklenicinin sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya kararlaştırılmasa dahi dürüstlük kuralı gereği eserde bulunması gereken kısımların hiç yapılmamış olması ve iş sahibinin eseri o hali ile kabul etmiş olmasıdır. Eksik ifa durumunda hukuken ve teknik anlamda teslim gerçekleşmediğinden ayıptan doğan sorumluluk kapsamında değerlendirme yapılamaz. Çünkü eserin teslimi için tamamlanmış olması gerekir. İşin yapılmayan kısmının teslimi ve gözden geçirilmesi söz konusu olamayacağından iş sahibinin eksik ifa sebebi ile gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğüne, ihbarda bulunmasına ya da ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur. Nitekim TBK. m. 474/I gereği ayıplı ifada iş sahibinin eseri teslim alması ile birlikte gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğüne ilişkin süreler işlemeye başlar. Ancak eksik ifa bakımından yüklenicinin sorumluluğunun doğması için bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekmez. İş sahibinin gözden geçirme ve bildirim yükümlülüğü sadece ayıplı ifa durumunda söz konusudur. Eksik ifa durumunda, iş sahibi TBK. m. 112’de düzenlenen gereği gibi ifa etmeme hükmü gereğince talepte bulunabilir. Taraflar arasındaki sözleşme Kamu İhale Kanunu kapsamında olduğundan, eldeki davada değerlendirilmesi gereken bir diğer husus ise, Kamu İhale Kanunu ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi kapsamında geçici kabul ve kesin kabulün tarafların sorumluluğuna etkisine ilişkindir. Kamu İhale Kanunun’da ayıplı inşaatın ne olduğunun açık bir tanımı yapılmamıştır. Ancak Yapım İşleri Genel Şartnamesinde, inşaattaki bozukluk, aksaklık, fen ve sanat kurallarına aykırılık, proje ve şartname eklerine aykırılık ayıp olarak kabul edilmiştir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıplı ifadan dolayı sorumlu tutulabilmesi için, eserin tamamlanarak iş sahibine sözleşmedeki şartlara uygun olarak teslim edilmesi, ancak teslim edilen eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş olması gerekir. Türk Borçlar Kanununun eser sözleşmesine ilişkin hükümlerinde belirtilen teslim ve kabul kavramları farklı anlamlara gelmektedir. Eserin teslimi, yüklenici tarafından tamamlanan eserin iş sahibine arz edilmesidir. Buna karşılık eserin kabulü ise teslim alınan eserin muayenesini müteakip, eserin sözleşmeye uygun olduğunun iş sahibince beyan edilmesidir.Kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu sözleşmelerde, yüklenicinin teslim yükümlülüğünün yerini YİGŞ. m. 41’deki geçici kabulün şartlarını yerine getirmek alır. Buna göre sözleşmede eserin teslimi için kararlaştırılan sürenin dolduğu tarihte, yüklenici idareden geçici kabulün yapılmasına dair ilk işlemlerin başlatılmasını yazılı olarak istemesi gerekir. Teslime engel ön şartın bulunmaması durumunda geçici kabul komisyonu oluşturulur. Kabul komisyonu inşaatta ayıplı ve sözleşmeye uymayan işler tespit ederse bu işleri ve bunların giderilmesi için gerekli olan süreyi tespit ederek yükleniciye bırakır. YİGŞ. m. 41’de düzenlenen geçici kabul, eserin idare tarafından teslim alınmasını ifade etmektedir. Burada eser tamamlanmış olup, tamamlanan eserin idarece teslim alınması söz konusudur. Bunun dışında geçici kabulün yüklenicinin sorumluluğu üzerine bir etkisi bulunmamaktadır. Nitekim YİGŞ. M. 25/I’de, kesin kabul tarihine kadar her türlü sorumluluğun yükleniciye ait olduğu, madde 43’de teminat süresi içinde ortaya çıkacak kusur ve aksaklıkların yüklenici tarafından giderileceği, madde 44/IV’de ise teminat süresi içinde yükleniciye atfedilecek bir kusur ve eksiklik görülmediği takdirde kesin kabulün yapılabileceği belirtilmiştir. Bu hükümlerden de anlaşıldığı gibi, idare, geçici kabule rağmen kusur ve eksikliklerle ilgili haklarını saklı tutmaktadır. YİGŞ. m. 44’de düzenlenen kesin kabul ise eserin uygun bir ifa olarak kabul edildiği anlamında kullanılmaktadır. Kesin kabul için öngörülen süre tamamlandığında, yüklenicinin kesin kabulün yapılması için idareye yazılı olarak başvuruda bulunması gerekmektedir. Kesin kabul, geçici kabuldeki esas ve usullere göre yapılır . Kesin kabul tutanağının yetkili makam tarafından onaylanması ile kesin kabul işlemi tamamlanmış olur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu sözleşmelerde, geçici kabul işlemi ile eserin teslim edildiği, kesin kabul işlemi ile ise işveren idare tarafından eserin kabul edildiği, kesin kabul işlemlerine herhangi bir ihtirazı kayıt konulmamış ise tarafların sözleşmenin ifası ile ilgili itirazları artık ileri süremeyeceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde; taraflar arasında 14.08.2017 tarihinde “——– 2. Kısım İlçe Belediyeleri Yollarının İdare Malı Asfaltın Nakli ve Serimi Yapım İşine ait Sözleşme” isimli sözleşme imzalandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu sözleşme kapsamında ——— No’lu hakkedişe konu “——— Düzenleme İşi” kapsamında yapılması gereken işlerin yapılıp yapılmadığı, teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin hukuka uygun olup olmadığı, iş veren tarafından fazla yapıldığı iddia edilen ödemelerin geri istenip istenemeyeceği hususlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Asıl davada davacı taraf imalatların eksiksiz bir şekilde yapıldığını, buna ilişkin davalı tarafından kesin hak edişlerin düzenlendiğini, kesin hak edişin düzenlenmesine rağmen davalı tarafından teminat mektuplarının iade edilmeyerek nakde çevrildiğini, bu nedenle maddi zararının tazminini talep ettiği, ayrıca davalı tarafın teminat mektuplarını nakde çevirmesi, davacı hakkında ihalelerden yasaklanma kararı alınması gibi sebeplerden dolayı ticari itibarının zedelendiğini, bu nedenlerle manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı ise savunmasında davacı tarafından herhangi bir imalat yapılmadan imalat yapılmış gibi tahsilat yapıldığını, davalının teminat mektuplarının nakde çevirmesinin haklı olduğunu, davanın reddini talep ettiği anlaşılmıştır. Birleşen ——- Esas sayılı dosyasında davacı taraf yapılmayan imalatlardan dolayı fazla yapılan ödemenin iadesini talep etmiş, davalı taraf imalatların yapıldığını savunmuştur.Öncelikle taraflar arasındaki sözleşme kapsamında——No’lu hakkedişe konu ——— Düzenleme İşi’nin davacı tarafından yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi yapılacaktır. 07.12.2022 tarihinde yapılan keşifte ” … Yaklaşık 20 m2 alanın yaklaşık 15 m yüksekliğinde dolgu yapıldığı, dolgu alanının üzerine çıkıldığında üzerinin iş makineleri ile tevsiye edilerek düzleştirildiği, bu alanın alt kısmında arazi ile aynı yüksekliğe sahip olan 2. kademe bir alanında mevcut olduğu ve bu alanda da tevsiye işlemlerinin yapıldığı gözlemlendi … ” şeklinde mahkeme tarafından gözlem olarak yazılmıştır. ——– D.iş sayılı dosyasında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunda ve mahkememizce yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarında dava konusu sözleşme kapsamında imalat yapıldığının belirlenemediği tespit edilmiştir. Sözleşme konusu işin yapılacağı alana aynı tarihlerde devam eden ——– projesi kapsamında çıkan hafriyatın döküldüğü, sözleşme konusu imalatların yapılmasının bu nedenle mümkün olmadığı, sözleşme konus imalat yapılmış ise de ——- projesi kapsamında çıkan hafriyatın dökülmesi nedeniyle bu imalatların belirlenemediği, dökülen hafriyatın iş makineleri ile tevsiye işlemi yapılarak alanın düzleştirildiği, bu haliyle sözleşmeye konu imalatların yapıldığının belirlenemediği anlaşılmıştır.Sözleşme konusu imalatların yapıldığının belirlenememesinden dolayı ayıplı ifa veya eksik ifaya dayalı olarak davacı / birleşen dosya davalısının sorumluluğunun olup olmadığı değerlendirilmelidir. Yukarıda belirtildiği üzere eser sözleşmelerinde ayıplı ifanın varlığı halinde iş sahibi eserin tesliminden itibaren makul sürede eseri muayene etmeli ve ayıplı ifa var ise yükleniciye bu ayıpları bildirmelidir. Aksi taktirde eseri bu haliyle kabul etmiş sayılır. Eksik ifa halinde ise iş sahibi tarafından ayıp ihbarında bulunulmasına gerek yoktur. Genel hükümlere göre eksik ifadan doğan zararların tazminini talep edebilir. Davaya konu uyuşmazlık incelendiğinde, keşifte yapılan gözlemde sözleşme konusu imalatın yapılacağı alana doldurulan hafriyatın iş makineleri ile tesviye edildiği gözlemlenmiş olup, taraflar arasındaki sözleşme konusunun bu iş olmadığı, söz konusu alanda sözleşme konusu imalatların yapıldığının belirlenemediği ancak yüklenici tarafından yaklaşık 20.000 m2 alanın tesviye işlemlerinin yapıldığı, bu haliyle hiç imalat yapılmadığının söylenemeyeceği, yapılan bu işin sözleşme ve şartnameye uygun olmamasından dolayı ayıplı ifa olarak kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. İş sahibi tarafından işin teslim alınmasından sonra gerekli muayene süresi içerisinde ayıp bildiriminde bulunmaması nedeniyle geçici ve kesin kabul yapıldıktan sonra ayıp iddiasında bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. Ayrıca yapılan işin eksik ifa olduğu kabul edilse dahi, eksik ifanın varlığı halinde TBK 474 – 478. maddeleri arasında düzenlenen ayıplı ifa hükümleri yerine TBK 112. maddesinde düzenlenen gereği gibi ifa etmeme hükmü uygulanmalıdır. Ancak belirtilen bu hükmün uygulanması esnasında Kamu İhale Kanunu ve Yapım İşleri Genel Şartnamesin’deki hükümlerinde birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü taraflar arasındaki sözleşmenin birçok maddesinde sözleşmenin uygulanmasında Kamu İhale Kanunu ve Yapım İşleri Genel Şartnamesin dikkate alınacağı belirlenmiştir. Sözleşmenin niteliği gereğince eksik ifa ile ilgili belirtilen genel değerlendirmelerle birlikte ve öncelikle Kamu İhale Kanunu ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi’ndeki hususlar uyuşmazlığa uygulanmalıdır. Yukarıda belirtildiği üzere YİGŞ. m. 41. maddesi gereğince düzenlenen geçici kabul işin teslim edildiğini, YİGŞ. m. 44. maddesinde düzenlenen kesin kabul ise işin işveren tarafından kabul edildiğini ifade etmektedir. Geçici ve kesin hakediş raporlarına, geçici ve kesin kabul tutanaklarına ihtirazi kayıt konulmaması halinde tarafların kesin kabule itiraz edemeyecekleri, geçici ve kesin hakediş raporlarını, geçici ve kesin hakedişleri kendisi düzenleyen davalı / birleşen dosya davacısı olan iş sahibinin tüm bu süreçler ve kesin kabulden sonra ayıplı ifa veya eksik ifa itirazında bulunamayacağı kanaatine varılmış, birleşen dosya yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
YİGŞ. m. 45. maddesinde teminatın iadesi koşulları düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre geçici kabulde teminatın yarısı, kesin kabulden sonra ve ——– ilişiksiz yazısı getirildikten sonra geri kalan teminatı iade edileceği belirtilmiştir. Davalı tarafın kesin kabul yapmış olmasına rağmen teminatı iade etmemesi nedeniyle davacının tazminat talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmış, teminatın iadesi koşullarının gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de; ticari itibarın zedelendiğine dair somut delillerin olmaması, davalı tarafın teminatları iade etmesinde açık bir kötü niyetinin olduğunun ispat edilememesi ve davacının manevi zararının ispat edilememesi nedeniyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile;
A)291.000,00 TL’nin 05.03.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B)Manevi tazminat talebinin REDDİNE,
2-Birleşen——– Esas sayılı dosyasında davanın REDDİNE,
Asıl Dava Yönünden;
3-Alınması gerekli 19.878,21 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 5.823,43 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 14.054,78 TL ‘nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ve 5.823,43 TL peşin harcın toplamı olan 5.877,83 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 10.123,50 TL tebligat ve bilirkişi ücreti ile 1.000,00 TL keşif araç ücreti toplamı olan 11.123,50 TL ‘nin davanın kabul ve ret oranına göre (%85,33 kabul %14,47 ret) hesaplanan 9.491,68 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 45.650,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——— tarafından karşılanan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davanın kabul ve ret oranına göre (%85,33 kabul %14,47 ret) hesaplanan 1.126,35 TL’sinin davalıdan 193,65 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Birleşen Dava Yönünden;
10-Alınması gerekli 279,85 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL peşin harç ve 9.333,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 11.040,75 TL’den mahsubu ile artan 10.760,90 TL ‘nin davacıya iadesine,
11-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
12-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde yatıran tarafa iadesine,
13-Davalı kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 96.504,22 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——– tarafından karşılanan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı, verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 26/10/2023