Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/17 E. 2020/656 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/17 Esas
KARAR NO: 2020/656
DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 23/01/2020
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile ticari ilişkisi bulunan şirketler borçlarına karşılık müşteri çeki olarak müflis şirketin keşidecisi olduğu veya cirosu olduğu çekleri müvekkil şirkete verdiğini, söz konusu satışlardan ve ticari ilişkilerden dolayı alacaklarına karşılık aldığı toplam ——- bedelli çeklerin ödenmediğini, müvekkil şirket alacakları için Müflis şirketin ————–sayılı dosyası ile açmış olduğu İflas ertelemesi dosyasına müdahale talebinde bulunduğunu ve müflis tarafından itiraz edilmeyerek dosyaya müdahil olarak katılmamıza karar verildiğini, iflas erteleme dosyasında müflisin iflasına karar verildiğini, iflas masasına alacak kaydı için başvurulduğunu ancak masa tarafından alacağın reddedildiğini belirterek, müvekkilinin alacağının masaya kayıt ve kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap beyan veya delil sunmamıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; hukuki niteliği itibariyle ödenmeyen çekler nedeniyle alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkindir.
Müflis ————- sayılı dosyada ———- tarihli kararı ile iflasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu olan ilk husus iş bu dava için dava şartı olan davanın süresinde açılıp açılmadığı hususudur.
2004 sayılı İİK.nun 235. maddesine göre sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Aynı kanunun 223/3 maddesine göre de “İflâs idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflâs dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflâs idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflâs idare memurunun da katılmaması hâlinde iflâs dairesi müdürü iflâs idaresinin görevini yüklenir ve iflâs idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflâs idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki hâlinde iflâs dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması hâlinde iflâs dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflâs masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve ———– çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflâs idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflâs idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar”.
Somut olayda, iflas müdürlüğüne yazılan müzekkereye göre gelen cevaptan, davacının, iflas masasına —- kayıt sıra numarası ile ————— alacak üzerinden masaya kayıt talebinde bulunduğu, tamamının reddedildiği, davacının masaya başvuruda bulunurken tebliğ için de masraf yatırdığı, masa red kararının, davacı vekiline —- tarihinde tebliğ edildiği, sıra cetvelinin ayrıca ———-tarihlerinde ilan edilmiştir.
Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu belgelere göre —- tarihinde arabuluculuğa başvurduğu,——- tarihinde arabuluculuk anlaşamama son tutanağının hazırlandığı görülmüştür.
7155 sayılı Kanununun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.
Kayıt kabul davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. —————–sayılı kararında açıklandığı üzere, “Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Bilindiği gibi kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez; bu dava ile o alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp almayacağı hususu belirlenir. Nitekim —— de sıra cetveline itiraz davasının, iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç, alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun ———– aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur ————–Nitekim dava on beş günlük hakdüşürücü süreye tâbi tutulmuş olmakla birlikte dava süresinde açılmasa dahi tasfiye sonucunda tasfiye artığı kalması halinde alacaklının bu kısma müracaat edebileceği kabul edilmektedir. Diğer bir ifade ile kayıt kabul davası subjektif bir hakkı konu almakta ve maddi hukuk hükümlerine göre incelenmekle birlikte maksadı bu tutarın “tahsili” değildir.———– uygulaması da aynı yönde olup, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak, alacak tutarı üzerinden nispi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedileceği ilkesi benimsenmiştir”
O halde kayıt kabul davası “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmayıp, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi değildir.———– sayılı kararı da aynı yöndedir.
Eldeki davaya dönecek olursak esasen —- günlük hak düşürücü süre, masa red kararının alacaklıya tebliğ edildiği ———– tarihinden on beş gün sonra ——- günü sona ermektedir. Davacı eldeki davayı ——— tarihinde açmıştır.
Burada tartışılması gereken husus, arabulucuğa tabi olmayan bir davada davacının hataya düşerek arabuluculuğa başvurması halinde, bunun hakdüşürücü süreye etkisinin ne olacağıdır.
6325 sayılı yasanın 18/A maddesinin, —– nolu bendine göre “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez”. Kanun koyucu, arabulucuya tabi bir davada sürelerin duracağını düzenlemekle yetinmiştir.
Hal böyle olunca somut olayda hakdüşürücü sürenin durduğuna dair bir yorumda bulunmanın yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan sebeplerle hak düşürücü süre içinde açılmadığı anlaşılan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın HMK.nun 114/2,115/2 maddeleri usulden REDDİNE,
2- Alınması gerekli harç tam alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 gün içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 30/09/2020