Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/136 E. 2022/169 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/136 Esas
KARAR NO : 2022/169Karar
DAVA: Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 17/03/2020
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– müvekkili banka arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden, dava dışı şirket lehine davalı —- müşterek borçlu, müteselsil kefaletiyle kredi/krediler kullandırıldığını, kredi ödemelerinin süresinde yapılmaması üzerine, —-yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, borcun ödenmesi aksi takdirde tüm borcun muaccel olacağı borçlulara ihtar edildiğini, davalıların geçen süre içerisinde ödemelerini, gerçekleştirilmemesi üzerine bu kez davalının da arasında bulunan, borçlular aleyhine,—– sayılı dosyalarından ilamsız icra takibine başlanıldığını, ancak davalı —– tarafından haksız ve mesnetsiz olarak borca, işlemiş ve işleyecek olan faize itiraz edildiğinden takibin davalı/borçlu yönünden bu takip dosyalarında durdurulmasına karar verildiğini belirterek, icra takip dosyalarına yönelik olarak haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takiplerin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin takibe konu —— kefili olmadığını, müvekkilinin — tarihinde, yetkili temsilcisi olduğu dava dışı —- davacı bankadan kullandığı —–tutarındaki kredi için kefil olarak—– imzaladığını, kullanılan kredinin taksitlerini ödeme planında yazılı tarihlilerde ödediğini, müvekkilinin dava dışı şirkette olan hissesini —- tarihinde şirket hissedarı —- tarihli kredi borcunun kapanmasından sonra dava dışı şirket tarafından davacı banka nezdinde kullanılan kredi ve kredi kartı sözleşmesine kefil olmadığını, dosyada mübrez —- tarihli ticari kart sözleşmesinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, ayrıca müvekkili şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra davacı banka tarafından dava dışı şirkete kullandırılan kredilere ait sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, davacının icra takiplerinde müvekkilinin imzasını taşıyan sözleşmelere değil dava dışı asıl borçlular ile imzalanan diğer sözleşmelere dayandığını, birbirinden ayrı olan bu sözleşmelerin birleştirilmesi suretiyle müvekkilinin imzalamadığı sözleşmeler üzerinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, müvekkili kefilin sadece imzaladığı —— kapsamında kullanılan kredilerden sorumlu tutulabileceğini, kefil sıfatıyla imzalamadığı sözleşmeler kapsamında kullanılan kredilerden sorumlu olmayacağını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği, itibariyle davacı tarafından —, —— dayanak yapılarak davalı aleyhine —— sayılı dosyaları ile başlatılan icra takiplerine davalı tarafından yapılan itirazın İİK 67.maade uyarınca iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir. İcra dosyalarının incelenmesinde; — sayılı dosyasında davacı— tarafından davalı ile birlikte asıl borçlu —- üzerinden ve asıl alacağa —- oranında işleyecek faizi ve faizin gider verdiği ile birlikte tahsili talebiyle genel haciz yoluyla takip başlattığı, davalıya ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı/takip borçlusunun vekili aracılığı ile —-tarihinde verdiği dilekçe ile; takipteki borca, —— itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür. —- sayılı dosyasında davacı — tarafından davalı ile birlikte asıl borçlu—- — toplam —– üzerinden ve asıl alacağa yıllık —- oranında işleyecek faizi ve faizin gider verdiği ile birlikte tahsili talebiyle genel haciz yoluyla takip başlattığı, davalıya ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı/takip borçlusunun vekili aracılığı ile —– tarihinde verdiği dilekçe ile; takipteki borca, faize —-itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
— dosyasında davacı— tarafından davalı ile birlikte asıl borçlu —– oranında işleyecek faizi ve faizin gider verdiği ile birlikte tahsili talebiyle genel haciz yoluyla takip başlattığı, davalıya ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı/takip borçlusunun vekili aracılığı ile—tarihinde verdiği dilekçe ile; takipteki borca, faize ve—— itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
——-sayılı dosyasında davacı ——-tarafından davalı ile birlikte asıl borçlu —-üzerinden ve asıl alacağa yıllık — oranında işleyecek faizi ve faizin gider verdiği ile birlikte tahsili talebiyle genel haciz yoluyla takip başlattığı, davalıya ödeme emrinin — tarihinde tebliğ edildiği, davalı/takip borçlusunun vekili aracılığı ile —- tarihinde verdiği dilekçe ile; takipteki borca,—- itiraz edildiği, süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki —-, sözleşmeden doğan ihtilaflarda bankanın defter, kayıt ve belgelerinin kat’i delil olacağı kararlaştırılmıştır.
Mahkemece dosya bankacı bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; yapılan hesaplamalar sonucunda, davacı banka’nın, davalı müteselsil kefil— takip tarihi itibariyle isteyebileceği alacak tutarının; ———– olduğu, —– takip tarihi itibariyle, tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla, —-olarak belirlendiği, kefil, kefalet tutarından ve kendi temerrütünden sorumlu olacağından ve davali kefilin sözleşmedeki kefalet tutarı —-olduğundan, belirlenen toplam —-alacak tutarından ve kendi temerrütünden sorumlu olacağı, dava dışı asıl borçlu tarafından —– ödeme yapıldığının belirlendiği, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememiz —-tarihinde dosyanın rapor tanzim eden bilirkişiye tevdii edilerek tarafların iddia ve itirazlarını karşılar nitelikte ek rapor tanzim edilmesi istenmiştir. Bilirkişi ek raporunda özetle; davalının —– dışındaki takiplerden sorumlu olmadığı, bu dosya borcunun ——– dava tarihi öncesinde, — tarihinde dava konusu kredi borcu için dava dışı kredi asıl borçlusu—-geri ödeme yapıldığı, bu tahsilat tutarı düşülerek — dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama ile davacı bankanın alacağının —- olduğu, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı Banka, dava dışı şirkete kullandırılan ve geri ödenmeyen kredilerden kaynaklı alacaklarının icra yoluyla tahsilini için davalının takiplere yönelik itirazının iptali ile icra inkar tazminatı talep etmekte, buna karşılık davalı—-imzasının bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında kullanılan kredi borcunun kapatıldığını, dava dışı —- tarihinde yeni sözleşmeler imzalandığını, takip konusu kredilerinde bu sözleşmeler kapsamında kullanıldığını, bu sözleşmelerde kefaletinin ve imzasının bulunmadığını dolayısıyla takiplerr konu borçlardan sorumlu olmayacağını, çek garanti bedellerinin kefalet kapsamında olmadığını savunmaktadır.
Davacı Banka ile dava dışı ——- imzalandığı, davalının bu sözleşmede müteselsil kefil olarak kefaletinin bulunduğu, yine dava dışı şirket ile —–imzalandığı, anılan sözleşmelerde davalının kefaletinin bulunmadığı görülmektedir. Dava dışı şirkete kredili mevduat hesabı açıldığı, —— tarihinde taksitli ticari kredi kullandırıldığı, iskonto kredisi kullandırıldığı, çek karnesi verildiği anlaşılmaktadır.Bilirkişi Ek raporunda davalının —-referans nolu taksitli ticari kredi borcundan, —referans nolu gayri nakti krediye ilişkin çek yaprağı garanti bedelinden ve — referans nolu iskonto kredisinden sorumlu olmadığı belirlenmiştir. Mahkemece de bilirkişi ek raporundaki bu tespit yerinde görülmüştür.Kefalet sözleşmesi, 818 sayılı Borçlar Kanununun 483 ila 503 maddeleri arasında, 6098 sayılı TBK’nun 581 ila 603 üncü maddeleri arasında düzenlenmiştir. Konuya ilişkin 818 sayılı BK’nun 483. maddesinde; “Kefalet, bir akittir ki onunla bir kimse, borçlunun akdettiği borcun edasını temin etmeyi alacaklıya karşı taahhüt eder” şeklindedir. Aynı Kanunun 484.maddesinde; “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeye ve kefilin mesul olacağı muayyen bir miktar iraesine mütevakıftır” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Kefalet sözleşmesi niteliği gereği kişisel bir teminat sözleşmesidir. Kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelmektedir. Kefalet sözleşmesi ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. Kefalet borcunun feriliği, ferdileştirilmiş ve kapsamı belirlenmiş bir borç için tekeffülü zorunlu kılmaktadır. Azami miktar ile sınırlı olmak üzere kefilin borçlunun belirli birden fazla yükümlülüğünü aynı kefalet sözleşmesinde tekeffül etmesi mümkündür. Ancak kefil olunan yükümlülüklerin neler olduğunun kefalet sözleşmesinden anlaşılması gerekir. Kefaletin ferdileştirilmesinin sonucu olarak, asıl borcun belirli veya en azından kefalet anında belirlenebilir olmasının gerekmekte, her ne sebeple olursa olsun ileride doğacak tüm borçlara kefaletin ise geçersiz olacağı kabul edilmektedir. Kefaletin mevcut borçlar yanı sıra daha sonra doğacak tüm borçlar için de verilmesi hâlinde kısmi hükümsüzlük söz konusu olacak, sadece belirli veya belirlenebilir borçlar açısından kefalet geçerli olacaktır.
Dosyaya sunulu kayıtlardan, kredili mevduat hesabının aktif olarak kullanıldığı, çeşitli tarihlerde borcun sıfırlandığı, en son —- yılı içerisinde tekrardan aktif olarak kullanılmaya başladığı anlaşılmaktadır.Davacı Banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan ve davalının kefil olarak imzasının bulunduğu —- tarihli Sözleşmeden sonra davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu ——arasında yeni sözleşmeler imzalanmış olup bu sözleşmelerde davalının kefaleti bulunmamaktadır. Davacı banka tarafından dava dışı şirkete ——— tarihli sözleşmelere dayalı olarak ve sözleşmelerdeki şartlarla kullanıldığını kabul etmek gerekmektedir.
Yukarıda izah olunan sebeplerle bilirkişi tespitinin aksine kredili mevduat hesabından kaynaklı borçta dahil davalı tarafın, dava dışı şirketle sonradan imzalanan sözleşmelere dayalı olarak kullandırılan nakti ve gayri nakti kredilerden sorumlu olmayacağı değerlendirilmiştir. Belirtilen sebeplerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 4.084,66-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.003,96‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 25.192,86-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
7-6325 Sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca ——– tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin yokluğunda ve Davalı Vekilinin ve davalı asilin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/03/2022