Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/102 E. 2020/300 K. 23.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/102 Esas
KARAR NO: 2020/300 DAVA: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 03/03/2020
KARAR TARİHİ: 23/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mahkememize ait —–Esas sayılı dosyanın ve eldeki dosyanın sebep ve taleplerinin birebir aynı olduğunu, bu nedenle mahkememize ait — E. Sayılı dosya ile birleştirilmesini veya bekletici mesele yapılmasını, ——– Asliye Ticaret Mahkemesinin —— Esas sayılı dosyasından —— tarihinde İflasına karar verilen ve ————–İcra İflas Müdürlüğünün — Sayılı dosyası ile İflas işlemleri yürütülen dosyadan ——tarihinde müvekkil şirketin alacak kayıt talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılarak, müvekkili şirketin alacak kayıt talebinde—- TL olan miktarının ——– İcra Müdürlüğü’ nün ——— Esas sayılı dosyasında işlemiş faiz ve ferileri ile beraber alacak kaydının yapılmasını, müvekkili şirketin davanın yargılama süresinde yapılması muhtemel 2. alacaklılar toplantısına katılabilmesi için İİK m.297/son kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle kayıt kabul davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde Mahkememiz dosyası ile yine Mahkememize ait ——— E. Sayılı dava dosyasının birleştirilmesini talep etmiş, Mahkememizce davacı vekiline her iki dava arasındaki talep sonuç farklılıklarını açıklaması için süre verilmiş, davacı vekili —— tarihli dilekçesi ile her iki davanın sebep ve taleplerinin aynı olduğunu, aradaki farkın arabuluculuğa başvurulmuş olmasından kaynaklı olduğunu beyan etmiştir. Mahkememizce de incelenen dava dosyalarının taraflarının, sebeplerinin ve konusunun aynı olduğu anlaşılmıştır.
Kayıt kabul davasının zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. ————- E.——— K sayılı kararında açıklandığı üzere, “Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Bilindiği gibi kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez; bu dava ile o alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp almayacağı hususu belirlenir. Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının, iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç, alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur —————-Nitekim dava on beş günlük hakdüşürücü süreye tâbi tutulmuş olmakla birlikte dava süresinde açılmasa dahi tasfiye sonucunda tasfiye artığı kalması halinde alacaklının bu kısma müracaat edebileceği kabul edilmektedir. Diğer bir ifade ile kayıt kabul davası subjektif bir hakkı konu almakta ve maddi hukuk hükümlerine göre incelenmekle birlikte maksadı bu tutarın “tahsili” değildir. Yargıtay uygulaması da aynı yönde olup, davanın bu niteliği gereği alacak davalarından farklı olarak, alacak tutarı üzerinden nispi harç ve vekalet ücretine değil maktu harç ve vekalet ücretine hükmedileceği ilkesi benimsenmiştir” O halde kayıt kabul davası “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri” cümlesinden olmayıp, zorunlu arabuluculuk dava şartına tâbi değildir.
Öte yandan dava şartları HMK’nın 114. Maddesinde düzenlenmiş olup ı bendi uyarınca; aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması dava şartlarındandır. Dava şartları mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gereken hususlar olup, HMK’nun 137.maddesinde düzenlenen ön inceleme kapsamında dava şartları mahkemece öncelikle kendiliğinden nazara alınacaktır. HMK’nun 138.maddesine göre ise; mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği düzenlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında; Mahkememizin ———– E. Sayılı dosyası ile davacının iş bu davasının tarafları, sebebi ve konusu aynı olmakla derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bu nedenle birleştirme talebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle davanın HMK’nun 114/1-ı, 115.maddesine göre usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-ı ve 115/2 uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansının ait olduğu tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi.23/03/2020