Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/100 E. 2021/1249 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/100 Esas
KARAR NO: 2021/1249
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 03/03/2020
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça kaçak elektrik kullanıldığını, kaçak kullanım nedeniyle elektriğin kesilerek mühür altına alındığını ve kesilen elektriğin kayıt dışı kullanıldığı dönem arasında tüketimi doğru kaydetmiş sayaç değeri ile yapılan hesaplamada —- kaçak elektrik enerjisi faturası tahakkuk ettirildiğini, davalının son ödeme gününe rağmen borcu ödemediğini, borcun ödenmemesi nedeniyle bedellerin tahsili amacıyla——- sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalı tarafından itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu açıklanan nedenlerle davalının ——sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı olan arabuluculuk sürecinin yasal prosedürlerinin usulüne uygun olarak tamamlanmadığını bu nedenle davanın öncelikle dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, her ne kadar dava dilekçesinde elektriğin kesildiği iddia edilse de elektrik kesintisinin olmadığını, davacı şirkete defalarca gidilmesine rağmen bedelin kaynağı ve borcun nedeni konusunda bilgilendirme yapılmadığını, kaynağı ve mesnedinin ne olduğu belli olmayan bir borcun kabul edilmesinin mümkün olmadığını açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle —- tarihleri arası davalının kaçak elektrik kullandığından bahisle davacı şirketçe tutulan kaçak elektrik tutanağına istinaden başlatılan—— takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Bilindiği gibi, bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.—- Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Dava konusu kaçak elektrik alacağı haksız fiil niteliğinde olup mutlak ticari dava değildir. Bu durumda nispi ticari dava şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirmek gerekmiştir. Kaçak elektriğin iş yerinde kullanılması, davacının kaçak elektrik kullanımı yapılan yeri ticarethane olarak tanımlaması uyuşmazlığı tek başına mutlak veya nispi ticari dava haline dönüştürmez. Zira mutlak ticari davalar kanunda sınırlı sayıda sayılmış olup, nispi ticari davalar da her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmelerine ilişkin olması şartına bağlı tutulmuştur. İşyeri olan her şahsın aynı zamanda tacir olduğu söylenemez. —– olmadığının araştırılarak görev hususununu değerlendirmek gereklidir. Nitekim benzer nitelikte bir davada ——– ilamında: “Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; kaçak elektrik tutanaklarında —– olarak belirlendiği, davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin iş yeri olduğunun belirtildiği, mahkemesince —- yapılmaksızın yargılamaya devam edilerek kara verlidiği görülmektedir. TTK 4/2 maddesinde mutlak ticari davalar sayılmış olup, dava sayılan mutlak ticari davalar kapsamında değildir. Ancak, TTK 4/1 maddesine göre ticari dava sayılması için de, davanın her iki tarafın da tacir olması ve uyuşmazlığın iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gereklidir. Eğer taraflardan biri, tacir değil, esnaf niteliğinde ise davayı ticari dava olarak kabul etmek mümkün değildir. Davada, davalının, —- olduğu saptanmadan, buna dair araştırma yapılmadan, işletmesinin esnaf işletmesi kapsamında kalıp kalmadığı, — —- getirtilmeden, hangi usule göre defter tuttuğu araştırılmadan, ——- —– ayırıma dair kararnamedeki gelir sınırı dosyaya alınmadan ve bu deliller toplanıp karar yerinde tartışılmadan, salt abonelikte yazılı—–ibaresi ile verilen karar, usul ve hukuka uygun bulunmamış, bu nedenle bunlar toplanıp kararda tartışılarak, eğer tacir niteliğinde ise Ticaret Mahkemesi olarak devam edilmek, esnaf niteliğinde ise genel mahkemeler görevli olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmek üzere, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılması ile dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir..” gerekçesi ile bu hususa değinmiştir.
Mahkememizce——- müzekkere yazılarak davalının tacir kaydının olup olmadığı sorulmuş, gelen yazı cevabından tacir kaydının olmadığı anlaşılmıştır. Yine —- müzekkere yazılarak davalının hangi usulde defter tuttuğu, geliri araştırılmış, gelen yazı cevabında davalının —- tarihleri arasında ticari kazanç mükellefi olduğu, son —yıllarında mükellefin —– bulunmadığı bildirilmiştir. —-yılı olup, vergi dairesinden gelen yazı cevabından ——sonra davalının bildirilen bir gelirinin olmadığı anlaşılmış, hal böyle olunca tacir olduğu ispatlanmadığından nispi ticari dava şartlarının da sağlanmadığı, ancak uyuşmazlığın iş yerinden kaynaklanması sebebiyle asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu kanaatine varılmış, Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davada mutlak ticari dava ve nispi ticari dava koşulları bulunmadığından Mahkememizin görevli olmadığı, genel nitelikte görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmış, görev kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli ——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.16/11/2021