Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/87 E. 2022/450 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/87 Esas
KARAR NO : 2022/450Karar
BİRLEŞEN —- DOSYASINDA
DAVA : MENFİ TESPİT-ALACAK
DAVA TARİHİ: 31/03/2011
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirketin bir kısım alacaklarına istinaden — tarihinde davalıya karşı —– sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibine giriştiklerini, davalının haksız olarak borca itiraz ettiğini, esasen taraflar arasında başkaca da ihtilaflar bulunduğunu, bu ihtilaflara ilişkin yasal hakları saklı kalmak üzere, bir kısım sözleşmeden kaynaklanan ve ifa edilmiş hizmetlerin karşılığı doğmuş bu alacak kalemine karşı yapılan itirazın tamamen haksız olduğunu, taraflar arasında yapılan karma bir sözleşme ile davalı tarafın asıl ortağı olan — sahibi olduğu—– davacı şirketin olan ticari borçlarının ödenmesi için davacının kendi portföyünde olan müşteri şirketi — arasında yürütülmekte olan ticaret nedeniyle hizmetin ifa şeklinin belirlendiği ve doğacak olan alacaklar ile davacı şirketin —-olan borçlarının nasıl ödeneceğinin belirlendiğini, borçların ödenmesiyle kendisinde olan çeklerin iadesinin kararlaştırıldığını, dilekçe ekinde sunulan sözleşmenin—-sayfasında amaç bölümünde davacı şirketin —– olan borcunun miktarının — olarak belirlendiğini, yine bu bölümde bu borcun davacı müşterisi olan ve evveliyatında davacı ile çalışmakta olan —-müşteriye davalı üzerinden yapılacak satışlar ile elde edilecek karın belirlenen usullerle paylaşılarak borcun ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu sözleşmenin usuller bölümünde satış operasyonunun adım adım belirlendiğini ve bu bölümün birinci maddesinde, ürünlerin tedariğinin davalı şirket tarafından sağlanmasının, —— teslimat ve tahsilat hizmetlerinin davacı tarafından verileceğinin kararlaştırıldığını, yine —-maddelerinde davacı tarafından yapılan çalışma masraflarının ve personel giderlerinin davalı şirkete fatura edileceğinin belirtildiğini, bu belirlenen borç miktarının ödenme usulünün sözleşmenin—-açık olarak belirlendiğini, usuller bölümünün —-maddelerinde belirlenen — yaptığı masraf ve giderler düşüldükten sonra vergi miktarının da düşüleceğini, — doğrultusunda ortaya çıkacak karın — olacağına ve —–olarak belirlenen borcundan düşülmesinin öngörüldüğünü, bu usullerin getirilmesinin nedeninin, — alacağını tahsil için —- ticari faaliyetini denetim altına alıp tahsilatın bir an önce gerçekleştirmesini istemesinden kaynaklandığını, ancak bunun kabul edilmesine rağmen bu sefer de davalı şirket ile — hesapları gizlemekle kalmayıp borç bitmesine rağmen kötü niyetle teminat senedini işleme koyduklarını, bunların aynı zamanda —- kendi müşterisi olan—– ile ticari ilişkisinin de sona ermesine sebebiyet verdiğini, elde edilen karlılığın ve borç ödemelerinin tespitinin yapılabilmesi için —- doğrultusunda tarafların birbirlerine açık ve şeffaf olmayı, her ay sonu mütabakat yapmayı taahhüt ettiklerini, Sözleşmenin — ürün satışı ve sözleşme yürürlükte bulunduğu sürece —- karşı hiçbir hukuki takip yapılamayacağının hükme bağlandığını, açık sözleşme hükümlerine rağmen —davalı şirketin hesapların tutulmasında gösterilecek şeffaflığa riayet etmediğini ve mutabakattan kaçındığını, —- göre, borcun sona ermesiyle sözleşmenin sona ereceğinin kararlaştırıldığını, ancak yazılı olarak tarafların sözleşmenin devamını sağlayabileceklerini, bu hususta sözleşme şartlarına uyulmasını isteyen davacının mutabakat alamadığını, işin karlılığı ve sözleşmede verilen kar payını vermeme halinin cebren devamını sağlayabilmek amacıyla kötü niyetli tutum içine giren davalının sözleşmede belirtilen çekleri iade etme karşılığı aldığı senedi —- sayılı dosyasıyla icra takibine koyduğunu, sözleşme şartları gereği cari hesap işleyişine bakıldığında durumun, cari hesap suretlerinden de anlaşılacağı üzere davacı tarafından —olmak üzere toplam —- masrafı davacının ödediğini, bu fatura tutarını sözleşmeye göre davalının davacıya ödemekle yükümlü olmasına rağmen ödemeyi yapmaması üzerine iş bu davaya konu —- dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, icra takibinde istenen alacağın bu masraf faturasından kaynaklandığını, davalı ile — firması arasında yapılan cari hesap işleyişinin — bulduğunu, bu toplam cirodan elde edilecek net karın — sözleşme gereği davacının payı olup davacıya düşen bu karın — bölümünün ise sözleşmede belirtilen —- borcu çok aştığını, davacının yapılan ticaret ile kendisine düşen kar payı sonucu borcunu ödeyip alacaklı hale geldiğini ancak davalı şirket ortağı ve sözleşme tarafı olan —- sözleşme doğrultusunda ödenmiş olmasına rağmen cari hesaptaki çekler karşılığında aldığı teminat senedini davacı şirket ve kefil ortağı —– karşı icra takibine koyarak haciz işlemleri yaptırdığını, tüm bu olaylar sonucu zor duruma düştüklerini belirterek sonuçta, sözleşme uyarınca davacının yaptığı masraf için düzenlediği fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki davalı itirazının iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının alacaklı olduğuna dair iddialarının doğru olmadığını, çünkü davacının hali hazırda ticari defter ve kayıtlar ile de ispat edileceği üzere, davalıya borçlu bulunduğunu, davacının davalıya olan borcunun ödenmesi için taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince üçüncü kişi durumunda olan —– anlaşmaya vardıklarını, yapılan tüm satışların kaydının tutulduğunu, sözleşme gereği de olsa davacı yana bir borçlarının bulunmadığını, kaldı ki davacının iddia ettiği gibi içeriğine itiraz edilmemiş bir faturanın da söz konusu olmadığını, takip dayanağı faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, yine davacının iddiasının aksine müvekkilinin davacıdan olan alacağının —- ibaret olmayıp daha fazla olduğunu, sözleşmenin amaç kısmında açıkca davacının ödenecek toplam borcunun yazıldığını ve henüz vadesi gelmemiş çek toplamının —- olduğunun belirtildiğini, davacının bu ifadeye rağmen tüm borcunu —- ibaret olduğunu iddia etmesinin haksız olduğunu, davacının iddia ettiği gibi müvekkilinin davacıdan olan alacağının tahsili için bu sözleşmenin imzalanmış olduğunu, ancak davacının bu sözleşme gereğini yerine getirmeyip müvekkilinin iyi niyetli olarak elindeki çekleri davacıya iade etmesine ve yerine bono almış olmasına rağmen davacıların sözleşmeye aykırı olarak —– firmasıyla yapılan işi üçüncü bir kişi olan —-firmasına kaydırarak sözleşmeye aykırı davrandığını, davacının başından beri davalının iyi niyetini kötüye kullandığını, dilekçede sözü edilen senedin çeklerin iadesi karşılığında alındığını, —- yapılan cironun kar oranlarının davacının iddia ettiği gibi yüksek olmadığını, verilen emtia karşılığında ileri tarihli çekler alındığını, sırf davacıdan olan alacağın tahsilini sağlamak üzere bu ticari ilişkiye katlandıklarını, ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme sonucu durumun ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine ve % 40 oranından az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen —-davasında:
Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Taraflar arasında davalı şirketin borcunun ödenmesi hususunda —-tarihinde sözleşmenin imzalandığını, sözleşmenin birinci maddesinde davalının borç miktarının—- olarak belirlendiğini ve borcun ödenmesi için davacı şirket müşterisi olan ——– firmasıyla ticari ilişkinin davalı şirket üzerinden sürdürülmesi suretiyle karın paylaşılmasının amaçlandığını, davalıların sözleşmeye aykırı olarak hesap mutabakatından kaçındıklarını, davacı tarafından yapılan — masrafın ödenmediğini, davacı şirket ile —- borç bulunduğunu, — toplam cirodan elde edilecek net karın — davacı şirketin payı olduğunu, bu karın —- sözlemede belirtilen —- borcun çok üstünde olduğunu, sözleşme kapsamında davacıya düşen kar payları ile davacının davalı şirkete olan borcun tamamı ödenmiş olmasına rağmen davalıların ellerinde bulunan teminat senedini —- sayılı dosyasıyla icra takibine koyduklarını, sözleşme kapsamında —– firmasıyla yapılan ticari ilişki ve elde edilen ciro ve kar payı dikkate alındığında borcun tamamının ödenmiş olmasına rağmen senedin davalılar tarafından icra takibine konulmasının haksız olduğunu, sözleşme kapsamında cari hesap ilişkisinin tamamı değerlendirildiğinde alacaklı duruma geldiklerini belirterek sonuçta, davacıların —- sayılı dosyasıyla icra takibine konulan bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı —- —- oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, sözleşme uyarınca davacı şirkete düşen —-olan borcun ödenmesine ayrılması sonrasında kalan tutarların ilgili aylardan itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tespitine ve bu alacak tutarından şimdilik — kısmının davalı şirketten alınarak davacı şirkete ödenmesine, davalı —– da şahsen ve müteselsilen sorumlu tutulmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davacıların müvekkillerine borçlu olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, defter kayıtları ile ispat edileceği üzere davacıların borçlarının bulunduğunu, davacı tarafın toplam borcun —-olduğu iddiasının sözleşnin aksini söylediğini, davacının aradaki sözleşmeye aykırı davrandığını, davalının davacıdan olan alacağını tahsil etmek amacıyla hareket ettiğini, bilirkişi incelemesi neticesi alacaklı olduklarının ortaya çıkacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine dava konusu alacağın —- aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmişitir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava ;Asıl dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında imzalanan —–tarihli sözleşme uyarınca, davacı şirket tarafından yapılan masraflara ilişkin fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.67.maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili isteğine ilişkindir.
Birleşen dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arsında düzenlenen sözleşmede kararlaştırılan borcun tamamen ödendiği, —- sayılı dosyasında takibe konu edilen bonoların bedelsiz kaldığı iddiasıyla İİK.72.maddesi uyarınca menfi tespit istemine ve ayrıca sözleşmeden doğan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
——sayılı kararı ile; dosyalar arasında bağlantı bulunduğu gerekçesiyle, dosyanın Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, davalılar vekilinin yetki itirazı — tarihli ara kararla; —-mahkemenin yargı alanı içerisinde olduğundan reddedilmiştir.
Asıl dosyaya konu; —- Esas sayılı dosyasının incelemesinde; davacı takip alacaklısı şirket tarafından davalı takip borçlusu şirket aleyhine—asıl alacağın icra takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine girişildiği, takip dayanağı olarak —- tutarlı masraf faturasının gösterildiği, davalı vekili tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesinde, borcun tamamına itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu ve davanın İİK.67.maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Birleşen dosyadaki menfi tespit talebine konu bononun takibe konulduğu — sayılı dosyasının incelemesinde; takip alacaklısı —- tarafından takip borçluları —- bedelli bonoya dayalı olarak geçikme faizleri, komisyon ve masraflarıyla toplam —– alacağın icra takibinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsili için kambiyo senetlerine özgü icra takibine girişildiği ve takibin derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu ve alacağın da sözleşmeden kaynaklandığı gerekçesiyle davalının zamanaşımı defiinin reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşmede davacı şirketin davalı şirkete olan — borcunun ödenmesine ilişkin esasların kararlaştırıldığı, taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen kök ve ek rapora göre, davacının davalıya —- borcunun bulunduğunun anlaşıldığı, bu tutarı aşan kısım yönünden davacıların menfi tespit isteminde haklı oldukları, diğer yandan davacıların borcu birleşen davada hesaplandığından mükerrer tahsilata yol açılmaması için asıl davanın reddi gerektiği gerekçeleriyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile— sayılı dosyasında davacının —-işlemiş faiz yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair istemin ve kötüniyet tazminata talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
—–sayılı kararıyla; “Asıl davada, davacının dava konusu takibe konu ettiği alacağın varlığı bilirkişi tarafından saptanmış, mahkemece de bu alacak kabul edilmiş ancak davacının bu alacağı birleşen davada davacıların borcundan mahsubu gereken kalemler arasında değerlendirilerek asıl dava bu nedenle reddedilmiştir. Halbuki taraflar arasındaki sözleşmenin davacı borcunun ne şekilde tahsil edileceğine ilişkin hükümlerinde asıl davaya konu edilen alacağın mahsup edilmeyeceği, davalı tarafından davacıya doğrudan ödeneceği kararlaştırıldığından asıl davanın reddi doğru görülmemiştir. Zira her iki dava birbirinden bağımsız davalar olduğu gibi, davacının birleşen davada asıl davada ayrıca talep ettiği alacağın borcuna mahsubuna yönelik bir talebi de bulunmamaktadır. Birleşen davaya gelince, asıl davanın konusu yapılan hususun birleşen davada davacının borcundan mahsup edilerek menfi tespit davasının mahsup edilen kısım kadar daha fazla kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece açıklanan yanlışlıklardan ari yeni bir hüküm kurulması için her iki dava hakkında verilen kararın taraflar yararına bozulmasına karar verilmiş” olup, dosyanın Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydı yapılarak, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece —- bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, dosya bilirkişiye verilerek —- tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; Davacının —senelerine ilişkin bazı defterlerini sunduğunu, bazılarını ise sunmadığı, sunulan defterlerin ise noter kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, mali yönden taraf lehine delil niteliğine haiz olmadığı, davalının — senelerine ilişkin tüm defterlerini sunduğunu, noter açılış tasdikleri bulunan defterlerin, noter kapanış tasdiklerinin bulunmadığı, mali yönden taraf lehine delil nitetiğine haiz olmadığı, —- tarihli ilamı doğrultusunda asıl davadaki alacağın birleşen davaya konu borçtan mahsup edilemeyeceği tespiti işığında her iki davaya konu borç-alacak miktarları herhangi bir mahsup yapılmadan ayrı ayrı ele alındığı, asıl davada, davacı — firmasının davalı —alacaklı olduğu iddiası ile icra takibine koymuş olduğu — tutarlı fatura, davacının muavin defter dökümünde mevcut olup, başkaca ödeme ve faturalar neticesinde, davacının davalıdan: —alacaklı kaldığının tespit edildiği, birleşen davada, —- tespit edildiği, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkememiz —tarihli ara kararıyla: “tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına,” karar verilmiştir. Bilirkişi ek raporunda; davacının— tutarlı alacağını mahsup ettikten sonra davalıların —- alacaklı olduğu sonucuna ulaşıldığı, alacak mahsup edilmeden önce davacının alacağının —davalının alacağının—- olarak hesaplandığı, belirtilmiştir.
Mahkemece, her iki taraf beyan ve itirazları da dikkate alınarak dosya farklı bir mali müşavir bilirkişiye verilerek rapora alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda; Davacının davalıdan alacaklı olduğu iddiası ile icra takibine dayanak yaptığı — tutarlı faturanın kayıtlı olduğu, takibini yaptığı hesabında, kendi aleyhine kaydetmiş olduğu başkaca ödeme ve faturalar neticesinde — alacaklı gözüktüğü, birleşen dava yönünden: davacının, —- tutarlı senedin tahsili amacıyla başlatılan —-dosyasına — işlemiş faiz olmak üzere toplam — borcunun bulunduğu, bakiye kalan —-kısım yönünden borçlu olmadığı, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, Taraflar davacının davalı şirkete olan borcunun tasfiyesi için —- imzalamışlardır. Anılan sözleşmeyle davacı şirketin davalı şirkete olan borcunun ödenmesi için, davacının müşterilerinden —– firması ile olan ticari ilişkisinin davalı şirket üzerinden yürütmek suretiyle elde edilecek kardan davacı şirketin davalı şirkete olan borcunun ödenmesi amaçlanmıştır. —-başlıklı kısmından davacı şirketin borcunun —- olduğu anlaşılmaktadır.
Anılan Sözleşmenin usuller kısmında; —-firmasıyla yapılacak ticari faaliyetten elde edilecek gelirden, sözleşmenin —-maddelerinde yer alan masraf ve vergi çıktıktan sonra paylaşılmasının öngörüldüğü, masraf ve vergi çıktıktan sonra kalan karın — davacı şirkete,—davalı şirkete ait olmasının kararlaştırıldığı, —- borcun ödenmesi için, davacı şirkete isabet eden —- bölümünün borca mahsup edilmek suretiyle ilişkinin tasfiyesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin usuller bölümünün — göre — görevli davacı şirket çalışanı —- maaşının davacı şirket tarafından davalıya her ay sonunda fatura edilmesinin, ayrıca lojistik operasyonu sonrasında ortaya çıkacak —– —- yapılmasına yönelik her türlü masrafların da davacı şirket tarafından davalı şirkete her ay fatura edilmesinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Asıl davanın konusu alacak bu masraflara ilişkin fatura bedelinden doğmaktadır. Nitekim, takip dayanağı olan ve davacı şirket tarafından davalıya kesilen — tarihli irsaliyeli faturada personel hizmet bedeli, lojistik operasyon masraf bedeli toplamı olarak —- davacı şirket tarafından davalıya fatura edildiği anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin usuller—- göre, davacı şirketin bu masraf faturalarını davalı şirkete yansıtma hakkı bulunmakta olup aynı bölümünün 8.maddesine göre—– yer alan masraf ve vergi çıktıktan sonra paylaşılacağı kararlaştırılmıştır. Bu sebeple davacı şirketin —-sayılı dosyasında takibe konu ettiği, sözleşme ile kararlaştırılan operasyon masraflarının taraflar arasındaki kar paylaşımından önce davalı tarafça elde edilen hasılattan ödenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte en son alınan bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacı şirketin davalı şirketle olan cari hesabında kendi ticari defterlerine kaydetmiş olduğu, başkaca ödeme ve faturalar neticesinde bu borçlarının düşümü ile —— alacağı bulunduğu tespit edildiğinden bilirkişi tespitleri yerinde bulunarak sözkonusu takibin bu tutar üzerinden ve bu tutara takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Dava ve takip konusu alacak hesaplanabilir(likit) nitelikte bulunduğundan kabul edilen tutarın % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen dosya yönünden yapılan değerlendirmede; —- vadeli keşidecisi davacı şirketin olduğu, diğer davacının —olduğu, lehtarı —- dayalı olarak davalı —tarafından davacılar aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla — tarihinde takip yapılmıştır. Birleşen dosyadaki menfi tespit istemi bu takibe yönelik olup davacılar senet konusu borcun kar payı paylaşımı ile ödendiğini ve senedin bedelsiz kaldığını iddia etmektedirler.
Alınan —-tarihli bilirkişi raporuyla taraflar arasındaki sözleşme hükümleri esas alınmak suretiyle hesaplama neticesi —olan hesap carisi toplamının —- olduğu, karın %20 olarak esas alınması, genel gider ve vergilerin düşülmesi neticesi net karın — olacağı, davacı payının — olacağı, bu tutarın davalı alacağı olan—-davalı alacağının — olacağı, davalı — üzerinden takip yapıldığı hususu da gözetilerek —- takipte fazla talepte bulunulduğu hesaplanmıştır.
Ancak bilirkişi tarafından davacı şirketin, davalı—borçlu olduğu tespit edildiğinden bu tutarında davacı şirket borcuna eklenmesi gerekmekte olup — anılan tutarın düşümü ile davacı şirketin davalıya takip tarihi itibariyle borçlu olmadığı tutar — olarak bulunmuştur.
Bu halde takip konusu borcun asıl alacak tutarının— olduğu, takibe konu senetteki vade tarihi ile takip tarihi gözönüne alınarak takipte talep edilecek faiz tutarının —- olacağı, takip talebinde davalının — işlemiş faiz istendiği, — işlemiş faiz tutarının fazla talep edildiği hesaplanmış, senet tutarından bedelsiz kaldığı tespit edilen — asıl alacak ve fazla talep edilen — takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam —- üzerinden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin menfi tespit isteminin reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
Bununla birlikte davacı şirketin karşı taraftan tahsili gereken bir kar payı alacağı bulunmadığı tespit edildiğinden davacının kar payı alacağının tespiti ile tahsili talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı —- karşı taraftan takibe konu ettiği tutar kadar alacaklı olmadığını bilmekte olup ticari kayıtları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gözönünde bulundurularak basit bir hesaplama ile davacılardan ne kadar alacağı olduğunu hesaplayabilecektir. Belirtilen sebeple davalı tarafça bilerek davacılar aleyhine senet bedeli kadar takip yapıldığından davalı kötüniyetli bulunmakta olup mahkemece kabul edilen tutar yönünden davacıların kötüniyet tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen tutarın %40 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Ayrıca davanın reddedilen kısım yönünden icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmediğinden davalının koşulları oluşmayan icra tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-A) Asıl davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE;
Davalı takip borçlusunun kapatılan — dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin —- asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
B-) Davanın kabul edilen tutarının % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
C-) Davanın reddedilen kısmı yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Birleşen —– sayılı dosyasında ;
A-Davacının kar payı alacağının tespiti ile tahsili talebinin REDDİNE,
B-Menfi tespit talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, —vadeli ve — miktarlı senede dayalı—takibe konu borç yönünden davacının, davalıya — asıl alacak ve — takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam —-borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin menfi tespit isteminin reddine,
C- Davacının icra tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen tutarın % 40 oranında kötü niyet tazminatının davalı —tahsili ile davacı —- verilmesine,
D- Reddedilen kısım yönünden icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmediğinden davalının koşulları oluşmayan icra tazminatı talebinin reddine,
3-Asıl davada, alınması gerekli 539,41-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,45-TL harçtan mahsubu ile bakiye 197,96‬- TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 18,40-TL. başvurma harcı, 341,45- TL peşin harcın toplamı olan 359,85‬-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından sarfedilen toplam 3.915,50-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplan 1.344,70-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen toplam 155,00-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplan 101,77-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Birleşen davada, alınması gerekli 3.088,68-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.227,50-TL harçtan mahsubu ile bakiye 861,18‬- TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
11- Davacılar tarafından dava açılırken yatırılan 18,40- TL. başvurma harcı, 2.227,50- TL peşin harcın toplamı olan 2.245,9‬0-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
12- Davacılar tarafından sarfedilen toplam 120-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplan 36,17-TL ‘nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
13-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
14- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacılar vekili için takdir olunan 6.678,03-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
15- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar vekili için takdir olunan 13.904,51-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
16- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin yüzüne, davalıların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/05/2022