Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/726 E. 2019/1185 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/726 Esas
KARAR NO: 2019/1185
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ: 09/08/2019
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hurda alüminyum malzemesi üzerinden eritme işlemi yapılarak alüminyum külçe imalatı, alüminyum deoksidan ve alaşımlı külçe imalatı ile uğraştığını ayrıca anı sözleşmesinde yazılı diğer işlerle iştigal ettiğini, —- tarihinde merkez adresinin — olarak belirlendiğini, şirketin üretim tesislerinin ise —- adresinde bulunduğunu, sermayesininn — TL olup, —- TL’sinin ödendiğini, tek ortaklı bir şirket olduğunu belirterek, şirketin içinde bulunduğu ekonomik durum ve konkordatoya başvuru nedenlerinin ayrıntılı olarak açıklandığı borca batık durumda olmadığını, ön projenin vade konkordatosu teklifini içerdiğini, alacaklılarla — ay vade konusunda anlaşarak konkordatonun tasdik tarihinden itibaren ödeneceğini ileri sürerek İİK. 287. maddesi uyarınca 3 ay geçici mühlet verilerek geçici komiser ataması yapılmasına ve yasadan kaynaklanan tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, İİK.nun 285. maddesine göre borçlu tarafından açılan adi konkordato taleplidir.
2004 sayılı 285/3 maddesine göre “Yetkili ve görevli mahkeme; iflâsa tabi olan borçlu için 154 üncü maddenin birinci veya ikinci fıkralarında yazılı yerdeki, iflâsa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir”
İİK.nun 154. maddesi ise yetkili mercinin, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer olduğunu belirtmektedir.
İflas ve konkordato davalarında yetki kesin nitelikte olup dava şartı niteliğindedir. Bunun bir sonucu her zaman resen göz önünde bulundurulacağı, bir diğer sonucu tarafların yetki sözleşmesi veya başka yollarla bu yetkiyi değiştirmelerinin hükümsüz olacağıdır.
Borçlunun iflasa tabi borçlulardan olup, aynı zamanda bir sermaye şirketi olması halnide şirket merkezinin borçlunun muamele merkezi olduğu kabul edilir.
Konkordato talep eden borçlunun, muamele merkezinin talebin yapıldığı yer asliye ticaret mahkemesinin yargı çevresinde belli bir süreden beri bulunması zorunluluğu yasada öngörülmemiştir. Mülga İİK.nun 179/f maddesine, —- kabul tarihli, 6728 sayılı kanunda getirilen eklemede “iyileştirme projesinin son bir yıldan uzun süre ile şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye sunulacağını” hükme bağlamaktaydı. Esasen bu madde de —– yayınlanan 669 sayılı KHK ile ohal dönemi boyunca iflas erteleme davalarının açılamayacağı hükme bağlandığından, uygulamada kendini gösterme alanı bulamamıştır. Konkordatoda ise benzer bir hüküm mevcut değildir.
Eldeki davada, davacı şirket, merkezi — olarak, — tarihinde tescil ile kuruluşunu tamamlamış, —- tarihli genel kurul kararı ile şirket merkezini —- adresine taşımaya karar vermiş, bu kararı —- tarihihde tescil ettirmiş, —- tarihinde de iş bu konkordato talepli davasının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame etmiştir.
İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin – E, – K sayılı, davanın kesin yetki- dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesi ve kararın istinaf edilmemesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiştir. Mahkememize tevzi edilen bu dosyanın İstanbul 1 ATM de açılan davanın devamı niteliğide olduğu açıktır. Bunun doğal sonucu olarak davanın açıldığı tarihin de —– olarak kabul edilmesi zorunludur.
Davanın açıldığı tarih itibariyle şirket merkezi—– olup, mahkememizin yargı çevresi dışındadır. Davacı şirketin defter ve kayıtlarının, üretimde kullandığı makine ve teçhizatlarının — bulunması, operasyonların — yürütülmesi davacı şirketin, şirket merkezini—- yapmaya yetmez.
Ticaret şirketleri, muamele merkezlerini kuruluş sözleşmelerinde göstermek zorundadır. —- Davacı şirket, merkezini —– olarak göstermiş ancak bu gösterme kağıt üstünde kalmış olabilir.
Konkordato davalarında, şirketlerin, faaliyetlerin toplandığı veya yoğunlaştığı yer dışında bir yeri şirket merkezi olarak göstererek dava açma yoluna gittikleri yaygın olarak karşılaşılan bir durumdur. Ancak bu durumda mahkemelerin, en çok üretim yapılan yeri veya üretim yerlerinden en yüksek cirolu olanı veya en fazla istihdamın yapıldığı yeri veya başka her hangi bir kriterle borçlunun gerçekte muamele merkezinin sicilde bildirdiği adresten başka bir yeri, şirket merkezi burasıdar diyerek seçme imkanı yoktur. Bu durum özellikle konkordato davaları için geçerlidir. Zira, borçlunun muamele merkezinin sicil adresi olduğu güçlü bir karine olup aksi kanıtlanabilir. Ancak konkordato davasının teknik ve kendine has özellikleri gereği mahkeme bu karinenin aksini kanıtlayarak yargılamaya yön veremez. Dava açılmadan hemen önce merkezin değiştirilmiş olması, ortakların şirkete yüklü miktarda borçlanması veya şirketten alacaklı hale getirilmesi, davadan hemen önce şirkete ait ciddi miktarda taşınır, taşınmaz vb malların elden çıkarılmış olması gibi hususlar, konkordato talep eden şirketin, talebinde ne kadar ciddi, samimi olup olmadığı, dürüstlük kuralına uygun hareket edip etmediği noktasında dikkate alınmalıdır. Gerçekten de uygulamada, fabrikası, işletmesi şehir dışında olmasına rağmen merkezi —- olarak gösterilen ve görülmekte olan konkordato davalarımızda, üretimin şehir dışında olması, defterlerin şehir dışında olması konkordato komiserlerinin denetleme, nezaret etme yetkilerini oldukça sınırlandırmaktadır. Alacaklıların konkordato davasına bakan mahkemeye ulaşmalarını önlemek, davada zaman kazanmak, komiserleri işletmeden uzak tutmak ve hatta davaya bakacak mahkemeyi seçebilmek için, şirket merkezi kötüniyetli olarak da taşınabilmektedir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi bu durumların mevcudiyeti varsa mahkemenin bunu şirketin talebinde ciddi ve samimi olup olmadığını değerlendirirken göz önünde bulundurması gerekir. Aksi halde her mahkeme, başka bir kritere göre farklı bir yeri muamele merkezi olarak seçer, ki bu du kanun koyucunun kesin yetki kuralı ile ulaşmak istediği sonuca tamamen aykırıdır. Kaldı ki somut olayda davacı şirketin, üretminin —- olması, komiserlerin denetim yetkilerini kısıtlar, alacaklıların mahkemeye veya komisrlere ulaşmasını engeller nitelikte değildir. Mahkemece yargılamaya devam edilmesine bir engel de yoktur.
İto kayıtları sorgulandığında, İst. 1ATM kararı sonrasında davacı şirketin, —- tarihli kararla şirket merkezini — taşıma kararı aldığı ancak tescil ve ilan işlemlerinin henüz sonuçlanmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki davanın açıldığı tarihteki şirket merkezinin — olması, dava açıldıktan sonra merkezin — taşınmış olması, kesinleşen mahkeme yetkisini değiştirmez ——
Açıklanan sebeplerle kesin yetki kuralının dava şartı olduğu eldeki davada, mahkememizin yetkili olmadığı, dava tarihinde —–e merkezli olan şirketin konkordato talebinin, istanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi içinde kaldığı anlaşılmakla, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kesin yetki kuralı gereği dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE;
2-Yetkili Mahkemenin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın 6100 sayılı HMK.nun 22/2 maddesi gereğince yetkili mahkemenin belirlenmesi bakımından re’sen İstanbul BAM ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin yetkili mahkemece esas hükümle birlikte hüküm altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 07/11/2019