Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/716 E. 2019/1092 K. 22.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/699 Esas
KARAR NO: 2019/1029
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/06/2017
KARAR TARİHİ: 02/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … ile——-Noterliği, ——- yev. no. ile tasdikli .——- arsa malikleri—— arasında,——— parsel ile ——– parsellerin———–parseldeki” projesine uygun olarak belirtilen – adet dairenin yapımı konusunda akdedilen “Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” yapıldığını, sözleşmeye konu inşaatın yapılması konusunda davalı … ile müvekkili … arasında———- tarihinde arsa payı inşaat yapımı ve gayrimenkul satış vaadiyle ilgili olarak bir ortaklık sözleşmesi yapıldığını, ortaklık sözleşmesi gereği, yapılacak bıı inşaatın maliyet bedelinin müvekkili tarafından karşılanacak ancak imalat bedelinin l/2’si davacıya 1/2’si de davalıya ait olacağını, inşaatın yapıldığını arsa sahiplerine ait bağımsız bölümlerin teslim edildiğini, müvekkili …’nın sözleşme gereği inşaat maliyet bedelini karşılamak üzere davalıya, celp edilecek banka kayıtlarında anlaşılacağı üzere, toplamda ——— TL ödeme yaptığını, İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin —- D.İş sayılı dosyasında yapılan tespitte; inşaat maliyet bedelinin ———–TL olduğunun tespit edildiğini, buna göre müvekkilinin hissesine düşen inşaat maliyet bedelinin üzerine düşen ——— TL’nin mahsubundan sonra davalıya müvekkilince maliyet bedeli karşılığı fazla ödenen ——–TL’nin davalıca müvekkiline ödenmesi gerektiğini, taraflar arasındaki paylaştırmaya göre; —- no.lu daire müvekkiline verildiğini, —- no.lu daire ise davalının uhdesinde kaldığını, tespit dosyasında belirtildiği üzere; bu iki daire arasındaki rayiç bedel farkı ———TL ulup, bunun l/2hissesi olan ——– TL, davalı tarafından satılan vc bedeli kendisince alınan 4 no.lu dairenin satış bedeli olan —- TL’nin l/2olan——– TL, inşaatın yapımı nedeniyle ödenen ve davalı tarafından iade alınan KDV iadesi ——- TL’niıı 1/2 hissesi olan ——– TL olmak üzere, toplamda ——– TL’nin davalıdan müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkiline bu güne kadar ödeme yapılmadığını, belirterek davalının belirtilen gayrimenkuldeki halen uhdesinde bulunan ——- no.lu bağımsız bölümü 3.kişilere devir ve temlik etmesi halinde alacaklarının tahsili imkansız hale geleceğinden, davalı adına kayıtlı————– parsel numaralarında kayıtlı —- no.lu bağımsız bölüm üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, ——– TL’nin dava tarihinden İtibaren kanuni faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının gerçek kişi olduğunu ve davalı müvekkilinin ise esnaf faaliyeti içerisinde işlerini yürüttüğünü, her iki taraf tacir olmadıklarından iş bu davada ticaret mahkemesinde görülebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve adi nitelikte ortaklık sözleşmesinin TTK’da değil BK’da düzenlenmiş bir sözleşme olduğunu, mutlak ticari işlerden sayılmadığını, 26.06.2012 tarihli 6335 sayılı yasanın 2.maddesiyle değiştirilen TTK.5, maddesinin 3.fıkrası uyarınca, Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer mahkemeler arasındaki ilişki görev ilişkisi haline getirildiğini, iş bu davada yetkili vc görevli Mahkemenin Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, yetkili ve görev itirazında bulunduklarını, davacının istemleri arasındaki 641.103,50 TL tutarındaki isteminin haksız olduğunu, müvekkiline inşaat maliyetinden kaynaklı olarak borçlu olduğunu, KDV miktarı ve talebi henüz muaccel olmadığını, diğer kalem alacakları da bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin İstanbul sınırları içerisinde çok taşınmazı olduğunu ve taşınmazların el değiştirme yahut kaçırılma girişimi içerisinde bulunmasının mümkün olmadığını, istem inşaat işi ile uğraşan müvekkilinin iş akışını sekteye uğratacağını, tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafından dayanılan İstanbul Anadolu 6. Sulh hukuk Mahkemesi ———–D.İş sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuna süresinde itiraz ettiklerini, tek taraflı yapılan bu delilin kabulünün mümkün olmadığını, delilin HMK kurallarına aykırı olduğunu, davacının toplamda; ——— TL ödeme yaptığından bahisle banka kayıtlarına dayandığını, davacının müvekkiline bu kadar para ödemediğini, aksine müvekkiline borçlu olduğunu, ödeme bilgileri incelenmesi ile durumun açıklığa kavuşacağını, binanın yapımı ile tamamen müvekkilinin ilgilendiğini, tüm harcamalar ve alımların müteahhit müvekkili tarafından yapıldığını, davacı, ortaklık sözleşmesi uyarınca müvekkiline sadece para gönderdiğini, gerektiğinde hesapları incelediğini, inşaatın bitimine yakın davaca ile müvekkili arasında birtakım ihtilaflar çıktığını, ——— tarihli protokol ile daire paylaşımı konusunda anlaşmaya vardıklarını, protokolde imzası bulunan ——–davacı …’ın vekili olduğunu, Bir araya gelen davacı ve davalının——— tarihi itibari ile inşaat maliyetinin ——–TL olduğu konusunda mutabık kaldıklarını” davacının ileri sürdüğü bina maliyetinin ——– TL olduğu yönündeki iddiasına yönelik alınmış bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, ortaklık sözleşmesine göre, kasa hesabının tutulmasının davalı müvekkilinde olduğunu, davacı dilekçesinde ———– TL KDV iadesi alacağı olduğunu iddia ettiğini, vergi dairesince müvekkiline yapılmış bir KDV iadesi bulunmadığını, KDV iade miktarının ne olacağının V.D.sinde KDV iade yapılıp yapılmayacağının bilinmediğini, ———– tarihli Protokolde KDV iadesinin mal sahiplerine açılacak dava sonrasında gelecek m2 ve Belediyeden yapılacak iadenin hesap sonunda paylaşılacağına yer verildiğini, KDV iadesine yönelik talep henüz muaccel hale gelmediğini, bu istemine yönelik muacceliyet itirazında bulunduklarını, davacının 4 no.lu dairenin satış bedelinin ————- TL olduğunu, elde edilen gelirin 1/2 sinin tarafına verilmesini iddia etse de; söz konusu taşınmazın ———–TL bedel ile satıldığını, bu bedelden elde edilen gelirin inşaat harcamalarına kullanıldığını, bu bedelde elde edilen gelirin toplam inşaat maliyetine dahil edilmediğini, davacının bu daire satışına yönelik hak ve alacağı bulunmadığını, davalıya kalan daire ile davacıya kalan daireler arasındaki değer farkından kaynaklanan alacak miktarının taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık konusunu oluşturduğunu, müvekkili davacıya kalan dairelerin daha kıymetli olduğunu iddia ederken, davacının tersini iddia ettiğini, davacı bu hususta Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin———– D.lş sayılı dosyasından alınan rapora dayansa da; söz konusu rapora itiraz ettiklerini, bu konudaki itilafın Mahkemece alınacak bilirkişi raporları ile çözüleceğini, daireler arasında değer farkı olmadığını, tarafların ortaklık ilişkisini tam anlamı ile tasfiye edemediklerim, bu hususun hallinden sonra tarafların birbirlerinden alacağının kalıp kalmayacağı hesaplanarak tasfiye işlemi yapılacağını, davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız olduğunu ve iş bu davanın reddi gerektiğini belirterek haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddine karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, adi ortaklık ilişkisi içindeki ortaklardan davacının, sözleşmeye fazla ödeme yaptığını ileri sürerek bu tutarın davalıdan tahsili taleplidir.
Davacı ile davalı arasında ———– tarihli “Düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi vearsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” düzenlendiği, davacının maliyet bedeli ile imalat bedeniin yarısını ödemeyi ; davalı da inşaatı yapmayı üstlendiği, bu şekilde taraflardan birinin emeğini, birinin parasını koyduğu sözleşmenin adi ortaklık mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının sözleşmenin yapıldığı tarihte,———- sicil no ile gerçek kişi tacir kaydı olduğu (dava tarihinden kısa bir süre önce terkin edilmiş olsa da) sicil ve vergi dairelerine yazılan müzekkere cevaplarından anlaşılmıştır. Öte yandan davacının tacir kaydı bulunmamaktadır.
Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620 ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda davacı tacir olmadığından eldeki davanın nisbi ticari dava olması söz konusu değildir; öte yandan adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden mutlak ticari dava da değildir. Bu nedenle malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ——————-
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine,
2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20.mad uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama gideri harç ve vekalet ücreti konusunda görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Davaya görevli ve yetkili mahkemede devam edilmemesi durumunda, mahkemece talep üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin hüküm altına alınmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 02/10/2019