Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/62 E. 2019/210 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/62 Esas
KARAR NO : 2019/210
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ: 01/10/2018
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin dava dışı———- ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduklarını, aynı zamanda şirket borçlarına kefaleti bulunan ve şirket borçları için şahsi malvarlıkları üzerine ipotek tesis ettiren kişiler olduğunu, müvekkillerinin davacı şirketin borçlarına kefaleti bulunduğunu, kefil olduğu borçlar nedeniyle şahsi malvarlığı ile davacı borçlu şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduklarını belirterek İİK 285 vd maddeleri gereğince konkordato taleplerinin kabulü ile öncelikle müvekkili şirket ve yetkilileri lehine 3 ay geçici mühlet kararı ile birlikte İcra ve İflas Kanunu’nun 287 ve 294.maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve ihtiyati tedbir kararlarının aynen devamıyla yargılama sırasında kesin mühlet kararı verilmesi ile yargılama neticesinde de konkordato tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yukarıda yazılı gerçek kişiler ile dava dışı ——– şirket yönünden konkordato talep edilen dava, mahkememizin ———- E sırasına kaydedilmiş, geçici mühlet verilmiş, 3 aylık geçici mühletin sonunda, rayiçlerin henüz tespit edilmemiş olması, gerçek kişiler yönünden komiser heyetince değerlendirme yapılması, yasanın aradığı belgelerin mevcut olup olmadığının araştırılması için geçici mühlet, 2 ay süreyle uzatılmış; akabinde mahkememizin ——E sayılı dosyasında, dosyanın gerçek kişiler yönünden —— tarihli ara kararla tefrikine karar verilmiş, tefrik edilen dosya yukarıda yazılı iş bu esas sırasına kaydedilmiş; duruşma günü davacılara tebliğ edilerek 27/02/2019 tarihli celsede gerçek kişi davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.——–
Tefrik kararının verildiği duruşma zaptından bir suret, komiser heyetinin hem şirketler için hazırladığı hem de gerçek kişiler için hazırladıkları raporlardan birer suret dosyamız arasına alınmıştır.
Dava, İİK.nun 285 vd maddelerine dayalı olarak açılan adi konkordato taleplidir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davacılar tarafından ibraz olunan gerçek kişi müvekkillerine ait konkordato projesinin açıklanmasında ortağı olduğu ve birlikte konkordato talep ettiği şirketin ön projesi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, konkordato projesinin temel felsefesi konkordatoya tabi alacaklarına, konkordato projesinin kabulü halinde alacaklarına kavuşma olduğunu, alacaklılar ile anlaşarak borçlarının tasfiyesi düşünüldüğünü, talebin vade konkordatosu olduğunu, talepte bulundukları şirketin borçlarının ödenmesi ile birlikte kendi kefaletlerinin ve ipoteklerinin de sona ereceğini, bu sayede konkordato talep eden ortak olarak mal varlığının bütünlüğü korunarak faaliyetine devam etmesinin sağlanacağı, konkordato talep eden ortakların icra tehdidi altında bulunduklarını belirtmiştir.
7101 Sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K’nun 285. Madde hükmü gereğince borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
Davacı gerçek kişiler tarafından sunulan konkordato projesinin incelenmesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının,————- konkordatoyu başarıya ulaştırması ihtimaline dayandırıldığı görülmektedir, yani borçlu gerçek kişinin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalleri değerlendirilirken borçlu şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırma ihtimalini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Bu taktirde ihtimal üzerinden ihtimal değerlendirilmesi yapılması gibi oldukça olasılıklara dayalı bir değerlendirme yapılması durumuyla karşı karşıya bulunulmaktadır. Gerçek kişilerce sunulan kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermeyen, tamamen borçlu şirketin konkordato ön projesi üzerine temellendirilmiş konkordato ön projesinin uygulanabilir olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Davacı gerçek kişilerin İİK.nun 285. Maddesi anlamında borçlarını ödemekte zorlandıklarını, nakit dar boğazına girdiklerini gösterir mali bir tablo yoktur. Gerçek kişiler kendilerine ait/özgü bir konkordato projesi sunamamışladır. Davacılar ön proje sunduklarını beyan etmişse de gerçek kişilerin her birinin kendi şahsi alacaklılarını, borçlu oldukları miktarları tevsik eden belgelerle birlikte sunmaları, hedef belirtmeleri, gösterdikleri hedefe göre denetime elverişli bir kaynak yaratmaları gerekir. Gerçek kişi davacıların kira, özel okul taksidi, kredi kartı borcu gibi mevcut borçları ve mal varlıkları beyan edilmemiştir. İİK 285. Maddesi “borçlarını ödemekte zorlanan” ifadesini kullandığına göre tacir olmayan gerçek kişi hangi borcunu ödemekte zorlandığını ortaya koymalıdır. Aksine davacıların kefalet borçları dışında şahsi borçları olmadığı belirtilmiştir.
Gerek İİK.nun 285,286 maddelerine göre, gerekse İstanbul BAM, 17 HD kararlarına göre gerçek kişilerin de mal varlığını, tüm alacak ve borçlarını tevsik eden belgeleri sunmasının zorunlu olduğu çok açık olup, mahkememizce davacılara, sundukları belgelere göre şeklen dava şartını sağladıkları kanaati ile zaten geçici mühlet kararı verilmiş, talepleri komiser heyetince de incelenmiştir. Ne var ki, (5 ay süren) geçici mühlet dönemi içindeki araştırmada da davacıların kendilerine ait bir projeleri olmadığı gibi, borç ödeme takvimleri, kaynak yaratma tedbirleri, ödeme vaadleri de yoktur.
Davacıların, kefaletleri nedeniyle yapılabilecek takipler dışında zorlandığı şahsi bir borçları olmadığı kendi beyanlarıyla da tartışmasız olduğundan, davacılara, (olmayan) borçlarını belgeleriyle sunması için süre vermekte hukuki bir yarar da olmadığı açıktır. (Yasada, yüklü kefalet veren, mali durumunu şirkete bağlayan kişilerin sırf bu nedenle konkordato talep edebileceklerine imkan veren bir düzenleme yoktur. Ancak grup şirketler veya bağlı iştirakler için iflas erteleme dosyalarında Y, 23 HD kararları ışığında bu talebin dinlenirliği tartışılabilir.)
Yine aksi düşüncede dahi davacıların gerek dava dilekçesinde, gerekse 27/02/2019 tarihli celsedeki davacı vekilinin beyanlarına göre davacı gerçek kişilerin şirketten kar payı , huzur hakkı gibi alacaklarını almayacaklarına, bu alacaklarından vazgeçtiklerine ilişkin beyanları da, dava dışı————–şirketinin lehine ise de, kendileri için talep ettikleri konkordato talebi ile çelişkilidir. Hem şahsen kendileri için konkordato talep edip hem de şahsi alacaklılarını zarara sokacak şekilde şirketten olan alacağından vazgeçmesinin bağdaşan bir tarafı yoktur. Yine, davacılar hem İİK.unn 285. Maddesine göre borçlarını ödemekte zorlandığı iddiası ile kendi adlarına konkordato talep edecek, hem de kendi taşınmazlarını satarak bedelini şirkete sermaye olarak koyacaktır ki davacıların kendi aktifini azaltması, kendisi için talep ettiği konkordato talebiyle çelişki yaratmaktadır.
Hal böyle olunca gerçek kişilerin sırf şirket lehine olan kefalet ve ipotekleri sebebiyle alacaklıların kendilerine yönelik cebri icra yöntemlerine başvurmamaları için konkordatoya başvurdukları ortaya çıkmaktadır ki, bu da konkordatonun amacıyla bağdaşır nitelikte değildir. Aksi düşünce Türk Borçlar Kanunu’nun kefalete ilişkin hükümlerini ve İcra ve İflas Kanunu’nun menfi tespit davası hakkındaki bölümlerini işlevsiz hale getirecektir. Ayrıca davacıların konkordato talepleri de çelişkilidir.
Bu itibarla, İİK 285. maddesindeki şartları taşımadığı, 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri sunamadıkları, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği davacı gerçek kişiler tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan komiserlerce de tespit edilmiş bir borca batıklıkları olmadığı gibi tacir sıfatları da bulunmamaktadır. İİK.nun 292. maddesinde sayılan iflasın açılmasın gerektiren koşulların da oluşmadığı tespit edilmekle, davanın reddine karar vermekle yetinilmiş, iflas kararı verilmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-.———- yönünden konkordato talebinin REDDİNE,
2-Tedbirlerin kaldırılmasına komiserlerin gerçek kişiler yönünden görevlerinin son verilmesine
3-Koşulları oluşmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına
4-Bu kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ve basın ilan kurumunda ilanına
5-Alınması gerekli 44,40 TL başvurma harcı ve 44,40 TL karar harcı toplamı 88,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6- Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 10 günlük süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile bir alacaklı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/02/2019