Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/555 E. 2022/980 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/555 Esas
KARAR NO : 2022/980
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kendisine ait olan aracını —— — satın aldığını, davacı satıştan 16 gün sonra bakım için aracını servise götürdüğünde yetkili serviste yapılan bakım işlemleri sırasında — bağlanan aracın —— sisteminin iptal edildiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine davacının talebi ile iptal edilen sisteminin yeniden aktif hale getirilmesi için yetkili servis görevlileri işlemlere başlamış ancak —–olduğunu tespit ettiğini, bunun üzerine arızalı olduğu tespit edilen—– değiştirilmiş ve değiştirildikten sonra yapılan test sonucunda aracın —— de arızalı olduğunun tespit edildiğini, aracın arızalı olan bu parçası da değiştirildikten sonra araçta ki arızanın giderildiğini, yapılan işlemlerin toplamda 8.510,89 TL olduğunu, işbu ayıplı mal satışına neden olan tutarın davalı taraftan tahsilini ile birlikte yargılama giderleri ile ve vekalet ücretinin karşı taraftan yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konuyu araç satış sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere uyuşmazlığın ticari satımdan kaynaklandığını, satıma konu acın ticari araç olduğunu, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, müvekkili —- taraflar arasında yetki anlaşması da bulunmadığından davada —-Adliyesinin yetkili olduğunu, satıma konu aracın ikinci el araç niteliğinde olup —– anlaşılacağı üzere hali hazır durumu ile alıcı tarafından beğenilerek satın alındığını, yine davacı alıcının imzasını—- protokolünde ekspertiz yapılması alıcı yükümlülüğünde olup hali hazır durumu ile satılan araçlardan müvekkili şirketin sorumlu olmayacağının açıkça kararlaştırılmış olduğunu, satım sırasında araçta böyle bir arıza olup olmadığı, arızanın sonradan meydana gelip gelmediği veya arızanın aracın davacıya satışından sonra meydana gelip gelmediği hususlarını ortaya koyan bilimsel bir tespit, muayene ve ihbar süreci bulunmadığını, davacının ikinci el bir aracı mevcut haliyle almış ve ekspertiz yaptırmayarak satımdan sonra meydana gelebilecek tüm zararı üstlenmiş olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte satım sırasında böyle bir arıza mevcut olsa dahi Muayene ve ihbar yükümlüğünü yerine getirmeyen davacının aracı mevcut haliyle kabul etmiş olduğunu, öncelikle görev ve yetki itirazlarının kabulüne, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; ticari satımdan kaynaklanan ayıba dayalı tazminat davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; Davacı tarafından davalı şirketten 16/03/2018 tarihinde satın alınan—- iptal edilmiş olduğu —– —- arızalı olduğu tespit edilerek bu arızaların giderilmesi amacıyla yapılan 8.510,89 TL masrafın davalıdan talep etme şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dosya 1 Makine Mühendisi ile 1 Nitelikli Hesaplama Uzmanı heyetinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor aldırılmıştır. —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; “—— arızalı ve davalı satıcının da arızanın farkında olduğu ve bu nedenle de ——- satıştan önce devre dışı bıraktırdığı,—— sisteminin sadece —— zararı azalttığı, —— devre dışı kalması veya arızası araçta herhangi bir performans kaybına neden olmadığı için yetkili servis kontrol etme —- olduğunu anlamasının mümkün olmadığı, göz kontrolü ile de —- anlaşılamayacağı dikkate alındığında —— ayıp niteliğinde olduğu; —- arızası onarım bedelinin 8.413 TL olduğu, dosya kapsamından davalıya karşı bildirim külfetinin yerine – getirilip getirilmediği anlaşılamadığı, ancak bildirim külfetlerinin yerine getirilmediği durumda dahi — genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklı olduğu..” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
TTK. m. 23/c hükmü, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesini, TBK. m. 223 hükmü ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu araçta belirlenen eksikliklerin gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayıp ihbar külfetin yerine getirilip getirilmediğinin dosya kapsamından tam olarak belirlenemediği anlaşılmaktadır. Ancak davacının davalıdan 16/03/2018 tarihinde aracı satın aldığı, araçta bulunan arıza nedeniyle 02/04/2018 tarihinde tamirin gerçekleştiği, eldeki davanın ise 15/05/2018 tarihinde açıldığı, bu hususlar dikkate alındığında davacının gizli ayıbı öğrendiği tarihten sonra makul süre içerisinde dava açmak suretiyle ayıp ihbarının bu şekilde gerçekleşmiş olduğu, ayıp külfetinin yerine getirilmediği varsayımında dahi davacının genel hükümler kapsamında sözleşmeye aykırılık ve gereği gibi ifa edilmeme sebebine dayalı olarak davalıdan zararının tazmin etme hakkı bulunduğu kanaatine varılmış, ayıbın giderilmesi için davacının yapmış olduğu masrafların için yapılan bilirkişi incelemesinde belirlenen değer hükme esas alınmış, davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 8.413,00 TL’nin 15.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 574,69 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 145,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye 429,37 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 145,32 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.683,00 TL yargılama giderinden kabul ret oranına göre hesaplanan (%98,85 Kabul, %1,15 Ret) 1.663,64 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– hesaplanan 8.413,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden—- hesaplanan 97,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı