Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/551 E. 2020/485 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/551 Esas
KARAR NO:2020/485
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/07/2015
KARAR TARİHİ:16/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin mobilya işleri ile uğraşan çevresinde dürüstlüğü ile tanınan saygın bir tüccar olduğunu, davalı-alacaklı, alacak ve ferilerinin tahsili istemiyle aleyhine kambiyo senetlerine gözgü haciz yoluyla ———İcra Müdürlüğünün ———- sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, davalının takip talebinde iddia ve sebeplerini ——–ödeme, —— tanzim ve ——– senede dayandırdığını, takibe dayanak senet altındaki imzanın elin mahsulü olduğunu buna bir itirazının olmadığını, takibe konu senet bedelinin ———sağlığında davalıya elden ödendiğini, geriye —–borcunun kaldığını, daha sonra ———- üzerinden takibin başlatıldığını, takip kesinleştikten sonra iş karşılığı ————şubesine ait —————çek aldığını, almış olduğu çeki edip———-verdiğini, çek bedelinin——–tarafından tahsil edildiğini, ———- davalıya ait olduğunu, davalının bilahare vefat ettiğini, vefatından sonra yetkili olmayan vekil tarafından icranın takip edildiğini, ———- tarihli dilekçesi ile itirazda bulunduğunu, itirazın icra müdürlüğünce —— tarihli kararla reddedildiğini ve red kararının ————- tarafına tebliğ olduğunu, böylece alacaklı yana olan borcunu ————- ait bulunan çeki vermek suretiyle ödediğini ve borcun itfa edildiğini, davalıya borcunun bulunmadığını, bu nedenlerle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibe konan senedin iptaline, dava neticesinde mağdur olmaması açısından icra dosyasına yatıracağı paranın alacaklı davalı tarafından çekilmemesi, dosyanın üçüncü şahıslara temlik edilmemesi açısından uygun görülecek teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini, kötü niyetli davalının %20 tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle açılan davanın haksız bir dava olduğunu, borçluya—————-İcra Müdürlüğünün ———–esas sayılı dosyası ile icra takibinde bulunulduğunu, takibin kesinleştiğini, söz konusu takipteki senetlere bakılacak olur ise senetlerin nakdi alacaktan kaynaklanmakta olduğunu, bunun aksini ispat yazılı belge gerektiğini, borçlunun takip miktarı kadar borcu olduğunu, bu sebeple borçlunun iddialarının yersiz olduğunu,yine borçlunun ne olduğu belirli olmayan çekten bahsetmekte olduğunu, iddia ettiği çekin ise takip konusu dosya ile alakası olmadığını, takip konusu senede karşı bir ödeme var ise bunu yazılı belge ile yani makbuz ile ödendiğine dair belge talep ettiklerini, borçlunun sırıf nakdi borcunu ödemekten kaçınmak için çeşitli bahaneler ileri sürdüğünü, borçlunun kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın tüm kalemler yönünden reddine takibin aynen devamına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, muris ——– lehtar olduğu, davacının ise keşidecisi olduğu —————– bononun ———-kısmının kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla davalı tarafça —– İcra Müdürlüğü’nün ——– Sayılı icra dosyasında takibe konulması, davacı tarafça itiraz sürelerinin kaçırılması sebebiyle açılan borcun ödenmesi iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş olunup, davacı tarafın ödeme yaptığını iddia ettiği keşidecisi ————-olan çekin ibraz bilgileri istenilmek üzere ——— müzekkere yazılmıştır. Gelen yazı cevabından çekin keşideci —————-tarafından ———— cirolandığı, daha sonra sırasıyla ——————- cirolandığı en son ————— tarafından tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın ticari dava olması sebebiyle, Mahkememizce tarafların ve dava dışı ————– ticari defterlerinin incelenmesi için gün verilmiş, belirlenen gün ve saatte dava dışı ————- defterlerini ibraz etmiştir. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişinin ———— tarihli bilirkişi raporunda özetle:————- ticari defterlerinin kendi lehine delil vasfına haiz olduğu, ———- cari hesabında davacıyla ilgili bir kayıta rastlanmadığını, ————arasında cari ilişki bulunduğunu, ———- defterlerinde ———- tarihinde ———- tutarında fatura düzenlendiği, fatura tutarının tamamının ——— vadeli çek ile tahsil edildiğinin görüldüğü, davacının ———- alarak ciro edip————–verdiğini belirttiği ———-vadeli ———nolu ————- tutarlı çekin ——— arasındaki ticari ilişki nedeniyle ————-tarafından ———- keşide edildiğini, davacının———-alarak ciro edip ——— verdiğini belirttiği ——— vadele ———— numaralı ———— tutarlı çekin üzerinde davacının cirosunun bulunmadığını, incelenen belgelerin davacının iddialarını doğrulamadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur. Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraflar rapora karşı beyanda bulunmamıştır. Davacı taraf duruşmada aleyhe olan hususları kabul etmediğini bildirmiştir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur(TMK’nın 6. maddesi). İspat yüküne ilişkin genel kural menfi tespit davalarında da geçerlidir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borcunu ödediğini ileri sürebilir. Alacağın varlığına yönelik uyuşmazlık halinde ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Davacı davalının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin doğduğunu ancak başka bir nedenle geçersiz olduğunu veya son bulduğunu ileri sürmekte ise bu iddiayı ispat yükü davacıya düşer. Davacı, davalının iddia ettiği alacağın ödeme, ibra, takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse bu iddiayı ispat yükü kendine düşer. Davalının bonoya dayalı olarak davacı hakkında takip başlattığı gözetildiğinde davacının aynı şekilde yasal delille borçlu olmadığını kanıtlaması gerekir. Eldeki davada davacı taraf, takip konusu bonoyu; —şubesine ait ———– bedelli keşidecisi ———– şirketinden almış olduğu çek ile davalı murisin şirketi olan ————– ciroladığını bu nedenle bono bedelini ödediğini, borçlu olmadığını iddia etmektedir. Mahkememizce incelenen ticari defterlerde ——————arasında hukuki ilişki olduğu, ————- fatura karşılığı davacının ödediğini iddia ettiği çekin doğrudan keşideci ——-tarafından ———– cirolandığı sabittir. Çekte davacının cirosu dahi bulunmamaktadır. Öte yandan davacının ödediğini iddia ettiği çekte cirosu olsaydı dahi, takip konusu bononun alacaklısı ————-kendisi değil yetkilisi davalı muris ———– olup, hukuki anlamda her ikisi ayrı kişiliktir. Davacı taraf takip bedelini ödediğine yönelik başkaca yazılı delil de sunamamıştır. Yine dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı da göz önüne alındığında, yemin delili de hatırlatılamamıştır. Hal böyle olunca davacı davasını ispat edememiş, davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Görevsizlik kararı veren mahkemede her ne kadar tedbir kararı verilmiş ise de, teminatın yatırılmadığı ve tedbirin uygulanmadığı anlaşılmakla, davalının alacağını geç almış bulunmaktan doğan zarar karşılığı olan tazminat şartları oluşmadığından tazminata hükmedilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, banka yazı cevabı, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davanın takip konusu bono bedelinin ödendiği iddiasıyla açılan menfi tespit davası olduğu, ödeme savunmasında bulunan davacının iddiasını ispat etmesi gerektiği, bankadan gelen yazı cevabından; davacının takip konusu bonoyu çek vasıtasıyla ödediğini beyan ettiği halde çekte cirosunun bulunmadığı anlaşılmış, mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmuş, bilirkişi raporuna göre çek vasıtasıyla ödendiği iddia olunan çekin keşidecisi ——– tarafından borç ilişkisi kapsamında dava dışı ——– cirolandığı, her ne kadar —————-davalı murisin yetkilisi olduğu şirket de olsa hukuki anlamda ayrı kişilikler olduğu ve davacının cirosunun dahi bulunmadığı göz önüne alınarak ispatlanamayan davanın esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından tazminat hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 111,01-TL harcın mahsubu ile artan 56,61-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde istek halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13. gereği hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 16/07/2020