Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/543 E. 2020/1057 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/543 Esas
KARAR NO : 2020/1057

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların—— işletme kredisinden kaynaklanan borcu için İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürülğü’nün ——-. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebellüğ eden borçlu 22/04/2019 tarihinde vekili aracılığıyla takibe itiraz ederek takibi durduğunu, borçluların hangi gerekçe ile borcunun olmadığını, bir diğer ifadeyle borcu ödediğini beyan etmediğini, yine faize itiraz edilmiş ise de, takip talebinde görüldüğü üzere talep edilen faizler yürürlükte bulunan mevzuatlara uygun olduğunu, işletilen akdi faiz ve temerrüd faizinin —- açıkladığı faiz miktarlarına uygun olduğunu, 03/04/2019 tarihli ihtarnamenin müvekkili banka tarafından borçlulara gönderildiğini, bu nedenle zaman kazanmaya yönelik olduğu açık olan davalı borçluların yapmış olduğu itirazın tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla kötü niyetli olarak yapıldığını, belirtilen nedenlerle itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatın hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesinin davalılara usulüne uygun tebliğ edildiği ancak cevap vermedikleri görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle kredi alacağından kaynaklı olarak başlatılan İstanbul Anadolu —. İcra Müdrülüğü’nün —–. Sayılı icra dosyasına davalı taraflarca yapılan itirazın İİK 67 kapsamında iptali ve icra inkar tazminatı talepli itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş olunup, incelenen icra dosyasına göre davalılara ödeme emrinin ————- tarihinde tebliğ edildiği, davalıların 22/04/2019 tarihinde süresinde borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davalı taraf icra takibinde zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de; 10 yıllık zamanaşımının takip tarihi itibariyle dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin Mahkememizce bankacı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin 12/06/2020 tarihli raporunda özetle: “Bankanın hesap kat tarihi itibariyle kredi bakiyesinin; toplam 52.222,66-TL olduğu, —— tarihi itibariyle temerrüde düştüğü, davalı —ihtarnamenin tebliğ edilmemesi nedeniyle temerrüt tarihinin takip tarihi itibariyle olduğu, %39,00 faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu, takip tarihi itibariyle alacağın 48.990,17-TL ana para, 2.875,87-TL işleyen akdi faiz, 841,81-TL işleyen gecikme ve temerrüt faizi, 185,88-TL ———- olmak üzere toplam 52.893,74-TL olarak hesaplandığı, takip sonrası —- tarafından 26/09/2019 tarihinde 45.512,39-TL para girişi olduğu, kredi için yapılan 26/09/2019 tarihli —–tazmin ödemesi tahsilatı sonrasında kalan tutar, banka alacağının 16.643,55 TL olarak hesaplandığını, davacının takip tarihindeki talepleri ile bağlılık gereği alacağının 48.990,17-TL asıl alacak, 651,27-TL işlemiş temerrüt faizi, —- ihtarname masrafı olmak üzere toplam 49.908,54-TL hesaplandığı, davacı bankanın ticari krediler için borç tamamen ödeninceye kadar yıllık %39,00 oranında temerrüt faizi ve faizin gider vergisini talep edebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı banka rapora itiraz dilekçesinde —- yapılan ödemelerin de bankaca tahsilinin gerektiğini beyan etmiş, davalı vekili kefil yönünden temerrüdün gerçekleşmediğini, faiz oranının %45 olarak hesaplanmasının fahiş olduğunu beyan ederek rapora itiraz etmişlerdir.
Bilirkişice —- yapılan ödeme nedeniyle TBK 100 uyarınca yapılan hesaplama neticesinde bakiye 16.409,01-TL ana para borcunun kaldığı tespit edilmiştir. —– dava tarihinden sonra yapmış olduğu kısmi ödemenin icra müdürlüğünce nazara alınması yönünde hüküm kurulup kurulmayacağı noktasında toplanmıştır. Davacının itirazlarına benzer olarak görülmekte olan bir davada —– Adliye Mahkemesi —– Sayılı ilamında: “Kural olarak dava tarihinden önce, icra takibinden sonra ödenen miktar yönünden davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekir. Davacı vekili aşamalarda —–. tarafından yapılan ödeme ile davalı kefilin kefalet borcunun sona ermediğini, davacının ———-. tarafından ödenen miktar yönünden de itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunduğunu, bankanın anılan fon yerine geçerek icra takibine devam edeceğini, davalı kefilden tahsilat yapılması durumunda davacı banka tarafından ——- ödeme yapılacağını ileri sürerek bu kapsamda dosyaya sözleşme, protokol suretlerini ibraz etmiştir. Anılan iddia üzerine benzer mahiyette bulunan dava dosyalarına ibraz edilen —– dosyaya eklenmiştir.—–. ile davacı banka arasında akdedilen kefalet çerçeve sözleşmeleri, kefalet protokolü ve —–kararı birlikte incelendiğinde, sözleşme ve protokolde —– müteselsil kefaletiyle kullandırılan kredilerin temerrüdü ile birlikte kredi verene kefalet sorumluluğunu ifada bulunduğu ölçüde kredi verenin haklarına halef olacağı düzenlenmiştir. Yapılan ödeme kapsamında bankanın ödenen miktar yönünden de icra takibine devam edeceğine ilişkin bir düzenleme ise sözleşme ve protokolde yer almamaktadır.——sağlanan hazine desteğine ilişkin yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu kararı incelendiğinde ise, 6. maddede temerrüt, tazmin ve diğer hususlar düzenlenmiştir. Anılan maddenin 4. fıkrasında temerrüt durumunda teminatların nakde çevrilmesinde ve kanuni takibe ilişkin işlemlerin kredi verenler tarafından yürütüleceği, kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde ettiği tahsilatın tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılacağı, 7. fıkrasında kredi verenlerin kurumun onayını almak suretiyle bu karar kapsamında sağlanan kredilerden doğan alacaklarla ilgili olarak takibe konu teminatların rayiç değerlerinden veya icra yoluyla satışından, alacakların kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceğinin ve zararın giderek daha fazla artacağının anlaşılması halinde ya da tahsil kabiliyetini artırabilmek amacıyla kurum tarafından tazmin edilen —– yapılmaması kaydıyla faiz/kar payı/kira tutarından iskonto yapmak veya tamamen vazgeçmek, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde tahsil kabiliyetini artırmaya yönelik her türlü uygulamayı yapmaya yetkili olduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümler karşısında —– tarafından yapılan kefalet ödemesi bulunması halinde banka icra takibine devam ederek tahsil ettiği bedelden tazmin edilen kefalet miktarını ——– aktaracaktır. Hal böyle olunca icra takibinden sonra, dava tarihinden önce ——- tarafından ödenen miktar yönünden davacının işbu itirazın iptali davasını açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilmiş, bilirkişi ek raporundaki yapılan ödemenin TBK’nun 100. maddesi uyarınca mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya itibar edilmemiştir. ” gerekçesi ile hukuki yararın varlığını kabul etmiştir. Her ne kadar davacı tarafça —– davacı arasında düzenlenen bir protokol veya sözleşme sunulmamış ise de; Bölge Adliye Mahkemesi kararında da dayanak sunulan protokolde veya sözleşmede yapılan ödeme kapsamında bankanın ödenen miktar yönünden de icra takibine devam edeceğine ilişkin bir düzenleme olmadığı tespit edilmiş olup, buna rağmen —- kararı nedeniyle davacı kredi verenin elde ettiği tahsilatı tazmin edilen kefalet oranında —–aktaracağı ve ———– Sağlanmasına İlişkin Karar’ın 6/1. maddesindeki, “Temerrüt sonrası takip süreçleri kredi verenlerce yürütülür.” şeklinde düzenlemesi çerçevesinde,—– yapmış olduğu ödeme nedeniyle anılan —- Bölge Adliye Mahkemes——-kararı ışığında ödemenin icra müdürlüğünce nazara alınmasına şeklinde hüküm kurulmaması gerektiği, bu ödemenin de bankaca davalılardan tahsil edilerek —– aktarılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca bilirkişice yapılan hesaplama doğrultusunda takip tarihi itibariyle mevcut bulunan alacaklar yönünden hüküm kurmak gerekmiş, yapılan ödemeler kredi borcundan düşürülmemiştir.
Bilindiği gibi banka alacakları hesap kat tarihi itibariyle muaccel hale gelir, ihtarnamenin tebliği ile temerrüt gerçekleşir.Davalı kefile gönderilen ihtarname iade edildiğinden kefilin takipten önce temerrüde düşmediği açıktır. Bu durumda itirazın iptali davalarının takiple sıkı sıkıya bağlı olması ve taleple bağlı kalınması gerekliliği göz önüne alınarak davacının asıl borçlu—- noter masrafı olmak üzere toplam 49.908,54-TL alacaklı olduğu, kefil yönünden sorumluluğun takipten önce temerrüt gerçekleşmediğinden ve takip talebinde faiz kalemi açıkça temerrüt faizi olarak belirtildiğinden akdi faiz hesaplanmaksızın; 48.990,17-TL asıl alacak ve noter masrafı olan 234,54-TL olmak üzere toplam 49.224,71-TL olduğu anlaşılmış, her ne kadar davalı tarafça %45,00 faiz oranının fahiş olduğu beyan edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre bankanın %45,00 oranında faiz uygulayabileceği, buna rağmen %39,00 faiz oranı uyguladığı ve bilirkişice bu oran üzerinden hesaplama yapıldığı göz önüne alınarak itirazın esasa etkisinin olmayacağı anlaşılmış, alınan rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğundan hükme esas alınmış, tarafların rapora itirazları mahkememizce değerlendirildiğinden bu hususta ek rapor alınmamış, rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğü’nün —–. sayılı icra takibin davalı taraflarca yapılan itirazın KISMEN iptali ile takibin 48.990,17-TL asıl alacak , 651,27-TL işlemiş temerrüt faizi, 32,56-TL kat sonrası BSMV , 234,54-TL noter masrafı olmak üzere toplam 49.908,54-TL üzerinden (davalı kefil — — yalnızca asıl alacak olan 48.990,17-TL ve noter masrafı olan 234,54-TL olmak üzere toplam 49.224,71-TL’den sorumlu olması kaydıyla) asıl alacağa takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar yıllık %39,00 oranında temerrüt faizi ve %5 faizin gider vergisi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen 49.908,54-TL alacak üzerinden (Kefil——%20’sinden sorumlu olması kaydıyla) hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 3.409,25-TL harcın davalılardan (davalı kefil —- yalnızca —- sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan 875,10-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan 796,77-TL’nin davalılardan (davalı kefil —– sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden 2020 yılı —– göre davacı vekili için takdir olunan 7.288,11-TL vekalet ücretinin davalılardan(davalı kefil —–sorumlu olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden 2020 yılı —–göre davalılar vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
9-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin kabul ret oranına göre hesaplanan 1.201,86-TL’sinin davalılardan (davalı kefil —– sorumlu olması kaydıyla), bakiye kısmın davacıdan alınarak Hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.