Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/532 E. 2020/127 K. 06.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/532 Esas
KARAR NO : 2020/127
DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 05/08/2015
KARAR TARİHİ : 06/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——- —– hissesini sözleşmeyle şirket ortaklarından …’a devrettiğini, bu hisse devrinin aslında davalılar …——- bırakanı ve kendisinin de kardeşi olan ——– yapıldığını, devir tarihinde—- işlerinin yoğunluğu nedeni ile böyle bir yol izlediğini, …’a yapılan hisse devrinin hiçbir zaman ticaret sicil kayıtlarında yer almadığını, hisselerin nama yazılı olduğunu, hisse senetlerinin ciro edilmediğini, devirle alakalı kendisine bir bedel ödenmediğini, bu doğrultuda olmak üzere kendisine ödenemeyen hisse bedeli olan ——– nin fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla şimdilik ———– sinin ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili tarafından kendi —– ——- adına velayeten sunmuş bulunduğu cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın hisse devir bedelinden kaynaklandığı ve tarafların tacir olmadığını, alacak davası niteliğinde buluna işbu davayı görmeye Asliye Hukuk Malıkemesinin görevli olduğunu beyanla, Mahkemenin görevsiz olduğunu, hisse devir sözleşmesinde, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Ankara Mahkemelerinin yetkili kılındığını, mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava konusu alacağın, ortakların birbirlerinden olan alacağı niteliğinde olması nedeni ile B.K. 147 maddesine göre 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve Hisse Devir sözleşmesinin —– tarihinde yapılmış olduğunu, alacağın bu tarihte doğduğunu ve buna göre işbu davanın açılış tarihi olan —— tarihi itibarı iîe 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddini, alacak miktarının kesin ve belli olduğunu, bu durumda kısmi dava açılamayacağını, kısmi olarak açılmış buluna davanın reddi gerektiğini, miras bırakanları ——hisse devir sözleşmesinin tarafı olmadığını, davacı ile muris —- arasında bu bağlamda bir hukuki ilişki bulunmadığını ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davacının hisse devrinin gerçekte miras bırakanları—- yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, davacı ile —– arasında iddia edildiği şeklinde bir ilişki olmadığını, aksine aralarındaki davalar ve şirket işleri nedeni ile bir husumet bulunduğunu ve birbirlerine güvenmelerinin söz konusu bile olmadığını,davanın tanıkla ispatlanamayacağını ve tanık dinletilmesine muvafakatleri olmadığını beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın hisse devir bedelinden kaynaklandığı ve tarafların tacir olmadığını, alacak davası niteliğinde buluna işbu davayı görmeye Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu beyanla, Mahkemenin görevsiz olduğunu, hisse devir sözleşmesinde, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda Ankara Mahkemelerinin yetkili kılındığını, keza ikamet adresinin de Ankara olduğunu beyanla mahkemenin yetkisiz olduğunu, dava konusu alacağın, ortakların birbirlerinden olan alacağı niteliğinde olması nedeni ile B.K. 147 maddesine göre 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve Hisse Devir sözleşmesinin —-tarihinde yapılmış olduğunu, alacağın bu tarihte doğduğunu ve buna göre işbu davanın açılış tarihi olan 05.08.2015 tarihi İtibarı ile 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddini, alacak miktarının kesin ve belli olduğunu, bu durumda kısmi dava açılamayacağını, kısmi olarak açılmış buluna davanın reddi gerektiğini, davacının beyan ve iddialarının doğru olmadığını, hisselerin kendisi tarafından devralınmadığını, hisse devir sözleşmesinde belirlenen devir bedelinin tamamının kendisi tarafından ödendiğini, davacının hisse devir sözleşmesinde devir bedelini nakden ve peşinen aldığını beyan ettiğini, hisse devir bedelinin banka kanalı ödenmesi yolunda bir zorunluluk bulunmadığını, davacının beyan ve imzası ile sabit olan ödeme olgusunun aksinin yazılı delil ile ispatı gerektiğini, davacı ile abisi —–arasında karşılıklı açılmış davalar ve husumet olduğunu ve bu nedenle davacının abisi—– kendisine daire satın alınacağı şeklindeki söz ve taahhüdüne güvenmesinin ve bu doğrultuda hisse devir yapmasının mümkün olmayacağını, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle Davacı tarafından dava dışı —–bulunan —— payına karşılık devredilmiş bulunan hisselerin bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminden ibarettir.
Eldeki dava öncelikle Mahkememizde —-. Numarasını almış, Mahkememizce yapılan yargılama sırasında dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş, bilirkişi raporunda davanın ——- sözleşmesinden kaynaklandığını, 6012 sayılı TTK’nın 4 ve 5/2 maddeleri gereği davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Hmk. 14/2 maddesi gereğince yetkili mahkemenin ise Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın ortaklar arasında hisse devrine ilişkin ihtilaftan kaynaklanması nedeni ile B.K. 147/4 maddesine göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın esası hakkında rapor düzenlenebilmesi için, hisse devrine konu şirket —- dosya ve kayıtları ile, şirket kayıtları ve özellikle pay defterlerinin celbi ve sonrasında tanık dinlenilmesine karar verilip verilmeyeceği hususunun değerlendirilerek, sonucuna göre rapor tanzim edilebileceği yönünde rapor tanzim edilmiş, Mahkememizce bilirkişi raporları doğrultusunda mahkememizin görevsizliği ve yetkisizliğine dair verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —— Hukuk Dairesi’nin 05/10/2017 tarihli ——– Sayılı ilamında: ” Mahkememizin verilen ———————. Sayılı kararının gerekçesiz olarak verildiğini, bu durumun usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle” belirtilen gerekçe ile Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası eldeki dava Mahkememizde —- Numarasını almış, Mahkememizin ——- Sayılı kararı ile görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkememizce verilen görevsizlik kararı üzerine davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —- Hukuk Dairesi’nin ——-. Sayılı ilamı ile görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kararın kaldırılmasına karar vermiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —– kararı sonrası eldeki dava mahkememizde —–. Numarasını almış ve yagılamaya devam edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar yetkisizliğe ilişkin olmadığından davalıların yetki itirazını değerlendirmek gerekmiştir. Bilindiği gibi HMK’nın 14. Maddesi: “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmünü haizdir. Bu düzenleme kesin yetki kuralına ilişkin olup, kesin yetki mahkemece re’sen gözetilmesi gereken dava şartlarından biridir. Dava konusu incelendiğinde, uyuşmazlığın hisse devir bedelinin davalılarca davacıya ödenmemesi sebebiyle açılan alacak davası olduğu görülmekle, ortakların diğer ortaklara karşı açacakları davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Dava dışı şirket merkezi ise Ankara ilinde olup, Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle
Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiştir. Nitekim benzer mahiyette, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi —– —- Sayılı ilamında açıkça: “HMK nın 14/2. maddesi “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmü gereğince, davacı şahıs dava dışı anonim şirketteki hissesini diğer davalı şahıslara devretmesi nedeniyle dava dışı şirkette ortak olmasa da, uyuşmazlık şirket ortakları arasında düzenlenen Hisse Devir Ön Sözleşmesinden kaynaklandığı gibi davacı dava dışı anonim şirketteki hissesini devreden eski ortak sıfatıyla hisseleri devralan yeni ortaklara karşı iş bu davayı açmış bulunduklarından HMK.14/2 maddesi uyarınca dava dışı şirket merkezinin bulunduğu adres —– Mahkemesi sınırları içerisinde kalmakta olup —-Ticaret Mahkemesi kesin yetkilidir. Tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğuna dair yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin olduğu için, bu konuda yetki sözleşmesi yapılamaz ve yetki sözleşmesi ile başka yetkili mahkeme kararlaştırılamaz. Bu durumda uyuşmazlığın şirket merkezinin bağlı bulunduğu yer mahkemesi olan —- Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerektiği halde yetki yönünden davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmakla ,davalılar vekilinin istinaf sebepleri yerindedir.” hisse devri bedelinin tahsil edilememesi sebebiyle açılan davada şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu ve hisse devri yapılması sebebiyle ortaklık sıfatı kalmayan tarafların açtığı davalarda dahi bu kesin yetki kuralının uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Yine Yargıtay —. HD’nin ————–. Sayılı ilamı da benzer mahiyette olup ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı onanmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, içtihatlar göz önüne alınarak; HMK 14/2 maddesi uyarınca bir ortağın diğer ortağa karşı açmış olduğu ortaklık ve üyelik ilişkisinden kaynaklı davalarda kesin yetki kuralı gereği şirket merkezinin bulunduğu yerleşim yerinin kesin yetkili olduğu anlaşılmış, dava konusu uyuşmazlığın da bir ortağın diğer ortaklara karşı hisse devri bedelinin ödenmemesi sebebiyle açılan alacak davası olduğu ve kesin yetki kuralının uygulanması gerektiği kanaatine varılmış, şirket merkezinin Ankara Mahkemelerinin yargı çevresinde olması sebebiyle Mahkememizin yetkisizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 12. Maddesi gereği Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ sebebiyle davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde başvuru halinde dosyanın yetkili Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nın 331/2 maddesi gereği yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı

T.C.
İstanbul Anadolu
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TASHİH KARARI
ESAS NO : 2019/532 Esas
KARAR NO : 2020/127

Mahkememiz ——– tarihli duruşmasının 1 nolu bendinde sehven HMK 12. Maddesi yazıldığı ancak HMK’nın 14. Maddesinin yazılması gerektiği görüldüğünden;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : 1-Mahkememiz —– tarihli duruşmasında verilen hükmün 1 nolu bendinde yazan: “1-HMK’nın 12. Maddesi gereği Mahkememizin YETKİSİZLİĞİ sebebiyle davanın usulden reddine, ” kısmının çıkartılarak yerine;
“HMK 14. Maddesi gereği Mahkememizin Yetkisizliği sebebiyle davanın usulden Reddine,” şeklinde tashihine,
2-İş bu tahsis kararının taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.