Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/501 E. 2021/397 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/501 Esas
KARAR NO : 2021/397
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı—– müvekkilinin şirketinde — olduğunu, davalı —–müvekkili arasında imzalanan sözleşmede —- olduğunu , davalı —- müvekkil şirketten istifa edip, hemen sonrasında davalı —- çalışmaya başladığını, davalı —- şirketin üretmekte olduğu ürünleri ürettiğini, aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, yani birbirlerine rakip firmalar olduğunu, davalı—- müvekkil şirketten ayrıldıktan sadece günler sonra davalı firmada çalışmaya başlamasının —- ihlal ettiğini gösterdiğini, davalı —– ,müvekkil şirkette çalışırkan tanıştığı müşteri potansiyeli ile pazarlama alanını ve portföyünü çalıştığı yerni şirket olan diğer davalı lehine kullanmaya başladığını, davalıların hukuka aykırı ve haksız davranışları nedeni ile müvekkilinin onarılmaz kazanç kayıplarına uğradığını, bu nedenlerle her iki davalının da haksız rekabetinin tespiti, men ‘ine karar verilmesi, davalı—- cezai şart ödemesi olarak toplam ——- ödemesine hükmedilmesine, her iki davalının hukuka aykırı ve haksız rekabet içeren eylemleri neticesinde uğranılan maddi zarar ve kar kaybı nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —– maddi tazminatı davalıların müştereken ve müteselsilen ödemesine hükmedilmesine, müvekkilin uğradığı itibar kaybı göz önünde bulundurularak —– manevi tazminata hükmedilmesini ve bu manevi tazminatı davalıların müştereken ve müteselsilen ödemesini,yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı ——– vekili cevap dilekçesinde özetle ; aleyhlerine açılan davaya görev yönünden itiraz ettiklerini, davanın İş Mahkemelerinde açılması gerektiğini, müvekkilinin iddia edilen eylemler ile bir ilgisi olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalı —— kötü niyetli olarak müvekkil şirkette işe başlamadığını,davacının diğer davalı ile imzalamış olduğu iş akdinin rekabet yasağına dair düzenlemeleri kanuni sınırlamaları aşar nitelikte olduğunu ve geçersiz olduğunu , bu nedenle geçerli olmayan bir rekabet yasağı sözleşmesine dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——– cevap dilekçesinde özetle ; aleyhine açılan davaya görev yönünden itiraz ettiklerini, davanın İş Mahkemelerinde açılması gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında akdedilen rekabet maddesinde 6 ay süresi belirlenmiş olup müvekkilinin bu konuda süre sınırlamasına riayet ettiğini, müvekkilinin, davacının müşteri çevresine veya iş ve üretim sırlarına ait bilgielri kullanarak, davacıya önemli bir zarar verme ihtimali bulunmadığını, davacının dava açabşilmesi için müvekkilinin kusuru ile haklı nedenle iş sözleşmesini feshetmiş olması gerektiğini, müvekkilinin işten ayrılmada kusuru bulunmadığını, davacı ile diğer davalının iş konularının birbirinden tamamen farklı olduğunu, bu nedenle aralarında bir rekabet durumu olmadığını, her iki şirketin rakip konumda olduğu ihtimali kabule dilse bile müvekkilinin bilgilerinin gizli bilgi mahiyetinde olmayıp haksız rekabete yol açmadığını, ayrıca davacı tarafın talep ettiği cezai şartın fahiş miktarda olduğunu, davacının maddi tazminat isteminin kabulü için maddi zararını ispat etmesi gerektiğini, yine davacının talep ettiği manevi tazminat istemine konu zararın müvekkilinden kaynaklandığı hususunda somut bir bulgu olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRLİLMESİ VE GEREKÇE
Mahkememizin —– sayılı kararında; “Dava; hukuki niteliği itibariyle , davalı ——- taraflar arasındaki sözleşmede rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı ve haksız rekabet içeren fiillerin tespiti, men’i, tazmini ve cezai şart ödemesi ile davalı —— davacıya uygulanan haksız rekabetin tespiti, men’i ve tazminat talebinden ibarettir.
Mahkememizde yapılan yargılama sırasında , dosya ticari defterler incelenmesi , hukuki anlamda dosyanın değerlendirilmesi için yeminli mali müşavir, ticari hukukçu bilirkişisi ve öğretim üyesi bilirkişiye tevdii edilerek , dosya aşağıdaki şekilde değerlendirilmiştir.
1. Huzurdaki uyuşmazlık hakkında doğru değerlendirme yapabilmek için, taraflar arasındaki ilişkinin doğru tespit edilmesi gerekir.
Davalı —- şirketin eski çalışanıdır. Davalı —- tarihli istifa dilekçesinde, —– tarihinden itibaren başlayan davacı şirketteki —– itibariyle istifa etmiştir.
Davalı —- davalı şirket arasında—– tarihli iş akdi imzalanmıştır. İş akdinden tespit edildiği üzere, ——olarak istihdam edilmiştir.
Huzurdaki davanın ikamesinden önce davacı şirket davalılara gönderdiği ——- yevmiye no.lu ihtarnamesi ile, davalı —— davacı şirkete karşı rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı hareketini sonlandırması; davalı şirket tarafından davacı şirkete karşı uygulanan haksız rekabetin durdurulması ihtar olunmuştur.
Dava —– tarihinde ikame olunmuştur. Davalı ——— başlamak suretiyle rekabet yasağını ihlâl ettiği iddia edilmektedir.
Özel hukukta sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olmaması şartıyla, taraflar her konuda sözleşme ile düzenleme yapabilir, taahhüt altına girebilirler —- ile davacı şirket arasında imzalanmış olan —– tarihli iş sözleşmesinin 9.2 maddesindeki rekabet yasağının ihlâl edildiği iddia edilmektedir.
Belirtelim ki, davacı şirket, davalı şirket ile davalı şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini beyan etmektedir. Davalılar ise, tarafların faaliyet gösterdiği yüzey koruma pazarının iki kısımdan oluştuğunu; —— — —– sadece polietilen filmden oluşan film ürünün satıldığı pazar olduğunu; davalı —-davacı şirkette 1. alanda, davalı şirkette 2. alanda çalışmış olduğunu; davacı ile davalı şirketin faaliyet alanlarının aynı olmadığını, tek bir ortak ürün bulunduğu ve bunun da —— olduğunu beyan etmektedir. Tarafların beyanları, dosya kapsamında yapılacak teknik inceleme ile tespit edilebilir. Heyet üyelerinin uzmanlık alanı dışında kaldığından bu konuda bir değerlendirme yapmadık. Ancak, davalı —– davacı şirket ile aynı sektörde çalışmasını engelleyen bir rekabet yasağı olup olmadığı husus aşağıda incelenmektedir.
2. Savın Mahkemenizce dinlenen tanık beyanları su şekildedir:
Davacı tanığı —– tarihli beyanında: Davacı şirkette yaklaşık —- yıldır satış şefi olarak çalışmakta olduğunu; şirketin fiili iştigal konusunun yapışkanlı endüstriyel bantlar ve üretim pazarlama olduğunu; —–satış temsilcisi olarak işe girdiğini ve —– sonlarında işten ayrıldığını; davalı şirketin de aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini; davalı —- şirket adına ortak müşterilere gidip iş aldığını; davalının davalı şirkette çalışmaya başlamasından sonra -bir süredir piyasada olmayan- davalı şirketin tekrar piyasa faaliyetlerine başlamış olduğunu; davalı —- davacı şirkette çalışırken —— sorumlusu olarak çalışacağını ancak——— gidip gelmesinin zor olacağını; —— yerleşip evleneceğini beyan ederek istifa ettiğini; davacı şirketin tutkalsız bant üretim ve satış işi ile iştigal ettiğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı —-tarihli beyanında: Davacı şirkette —- çalışmakta olduğunu; ——- davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalışmaya başladığını; davacı şirketin çift taraflı yapışkanlı bant üretip pazarladığını; yapışkan olmayan ya da tutkalı olmayan bant üretip pazarlamadığını; —–çalışacağını ancak —– sonlarında yeni bir iş bulduğunu ve —– yapan bir sektörde ihracat görevlisi olarak çalışacağını kendisine söylediğini; ancak işten ayrıldıktan sonra davalı şirkette çalışmaya başladığını; tara şirketlerin aynı üretim maddeleri olduğunu; her iki şirketin de koruyucu bant üretmekte olduğunu; ortak ürünün “koruyucu bant” olduğunu; davalı —- şirkette işe girdikten sonra müşterileri ziyaret ettiğini ve sipariş aldığını öğrendiklerini; davacı şirkette çalışıp fiyat ve diğer sırları davalı şirket lehine hareket etmek suretiyle kullanmış olabileceğini; ortak ürün olan koruyucu bant yönünden davacı şirketin satışlarında nisbeten bir azalma olmuş olabileceğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı —–tarihli beyanında:— yıldır davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığını; davalının —- başında davacı şirkette satış temsilcisi olarak işe girdiğini ——- ayında istifa ettiğini; taraf şirketlerin rakip olduğunu; ortak ürünün yüzey koruma bantları olduğunu ve bu pazarda rakip olduklarını; davalı ——–sektöründe çalışacağını söylediğini ancak davalı şirkette çalışmaya başladığını müşterilerden öğrendiklerini; davalı şirkette çalışmaya başladıktan sonra davacı müşterilerini ziyaret edip sipariş almış olduğunu; bu nedenle, ortak ürün olan koruma bandı siparişlerinin azaldığını; —— daha önce yalnızca davacı şirketten koruma bandı satın alırken, davalının davalı şirkette işe girmesiyle davalı şirket ile çalışmaya başladıklarını; başka müşterileri de ziyarete gittiğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı —– tarihli beyanında: Davacı firmayı satın alan —-olarak görev yaptığını; davalı —- davacı şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığını; davacı şirketin faaliyet alanının tek ve çift taraflı yapışkanlı bantlar üretmek olduğunu; davalı —— bantların satış temsilcisi olduğunu; davalı şirketin tek taraflı yapışkanlı yüzey koruma bantları ve yapışkansız folyolar ürettiğini; taraf şirketlerin ortak faaliyet alanının yapışkanlı yüzey koruma bantları olduğunu; davalı—– davalı şirketteki görevini bilmediğini; dava dışı ——— çalıştığını; her iki şirketten de mal aldıklarını; müşteriler hangi marka mal isterse onu temin ederek müşteriye sattıklarını; çalıştığı şirketin davalı şirketten yapışkanlı yüzey koruma folyoları aldığını, davalı şirkette bu malların satış temsilcisinin — olduğunu; —- temsilcilerinin bütün firmaların satış fiyatlarını bildiklerini, çünkü satış yapmak istedikleri müşterilerine gittiklerinde bunları rahatlıkla öğrenebildiklerini; bu durumun satış temsilcileri için bir sır olmadığını beyan etmiştir.
Davalı tanığı —- tarihli beyanında: Davalı şirkette — bu yana çalışmakta olduğunu;——-ayında kurulduğunu ve halen tutkallı ürünlerin satış müdürü olarak görev yaptığını; davalıyı işe kendisinin olmadığını; davacı şirketin tutkallı bantlar ürettiğini; her iki şirketin ortak ürününün tek taraflı tutkallı bantlar üretmek olduğunu; davalı şirketin—– bu yana —– yönünden faaliyet gösterdiğini; — satışları arttırmak amacıyla davalı şirketin — görüştüğü şirketlerin —- ilgisi olmadığını;—- şirkette çalışmaya başlamadan önce davalı şirketin —–çalıştığı kişiler olduğunu; müşteri ve satış bilgilerinin gizli olmadığını, müşterilerin daha uygun bir fiyattan mal almak için diğer firmaların fiyatlarını söylediğini; müşterilerce söylenen fiyatların gerçek olup olmadığını bilmeyeceklerini beyan etmiştir.
3. DAVALI ——– AYKIRILIK İDDİASININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
Sözleşme, iki taraflı bir hukuksal işlem olup en az iki iradeye gereksinim duyar. Sözleşmede irade açıklamaları karşılıklı, birbirine uygun ve hukuksal sonuca yönelik olmalıdır. Kurulan sözleşme ilişkisi nisbî nitelikte olduğundan, sözleşme ile edim yükümlenmiş olan taraftlar) sözleşmenin diğer tarafına karşı sorumlu olur. Borcun ifa edilmemesi, borçlunun taahhüt etmiş olduğu edimi hiç veya gereği gibi yerine getirmemek suretiyle borca aykın hareket etmesidir.
Borçlar hukukunun bir parçası olan sözleşmeler hukukunda —— hakim ilkelerdendir (BK m.26). Bu ilke gereğince taraflar, hukuka, ahlaka/adaba, kişilik haklarına aykırı olmayan ve konusu imkânsız olmamak kaydıyla, sözleşmenin konusunu, tarafını, şeklini ve bedeli belirleme serbestisine sahiptirler. Bilindiği üzere, sözleşme serbestisi taraflara sınırsız bir özgürlük alanı vermez. Örneğin, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyeti Anayasa m.48 ile güvence altına alınmış iken, çalışma hürriyetini uzun süre, geniş coğrafi alan ve geniş kapsamda kısıtlayan sözleşme hükümleri temel haklara aykırı kabul edileceğinden geçersizdir.
Davalının sözleşme hukuku çerçevesince rekabet yasağına uyma yükümlülüğünün olup olmadığı ve sözleşme hükümleri gereğince sorumlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
İş Sözleşmenin 9.2 maddesi uyarınca:
“Çalışan, Şirket’teki çalışma süresi boyunca ve Şirket’te çalışması sona erdikten sonra dahi altı (6) ay süresince, —- tarafından aksi yazılı olarak açıkça onaylanmadıkça,—- veya herhangi bir —— iş sahası ile rekabet halinde veya benzer olan iş sahasında doğrudan veya dolaylı
olarak çalışmaya devam etmeyeceğini veya çalışmayacağını, istihdam olunmayacağını, serbest olarak çalışmayacağını veya ilgilenmeyeceğini kabul ve taahhüt eder.””
İş Sözleşmenin 9.5 maddesi uyarınca:
yükümlülüklerden herhangi birini ihlal etmesi durumunda, son aylık net ücretin altı (6) katı oranında bir tazminatı Şirket’e ödemeyi taahhüt eder.”
düzenlemesine yer verilmiştir. Mevzuatımızda rekabet yasağı BK m.444’de düzenlenmiştir. Buna göre: “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. ” denmek suretiyle rekabet yasağı sözleşmesinin tanımı yapılmıştır —– Rekabet yasağı çalışanın iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği de düzenlenmiştir (BK m.445). Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta çalışanın niteliğine göre belirlenmesi gerekir. —– kararlan da bu yöndedir:
“Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Ancak——- olup çalışma hayatının çoğunu —- dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının —– sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma işin niteliğine göre yerinde görülebilir.
Süre konusunda da en fazla bir ya da birkaç yılı asmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.
kararı vermiştir. Yeni tarihli bir kararında ise, 2 yıllık sürenin dahi işçinin ekonomik özgürlüğünü kısıtlayıcı olduğuna hükmetmiştir:
“Anayasa’nın 48. maddesi uyarınca herkes çalışma hürriyetine sahip olup uyuşmazlığa uygulanması gereken ——- davalının daha önce çalıştığı ilçede sözleşmenin sona ermesinden sonra 2 yıl süre ile mesleğini icra edememesi bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olup, davalının ekonomik özgürlüğünü kısıtlayan bu hüküm ve dolayısıyla da buna dayalı cezai şart koşulu da geçersizdir. Bu nedenlerle, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar sonucu itibariyle doğru bulunduğundan, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca, sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün onanmasına “karar vermiştir.
Davanın tarafları arasında imzalanmış olan ——tarihli iş sözleşmesinin 9.2 maddesinde davalıya rekabet yasağı getirmek amacıyla düzenleme yapılmıştır. Sözleşmedeki rekabet yasağını işin türü, süre ve yer bakımından incelediğimizde:
Sözleşmede—– veya herhangi bir—– rekabet halinde veya benzer olan iş sahasında doğrudan veya dolaylı olarak çalışmaya devam etmeyeceğini veya çalışmayacağını, istihdam olunmayacağını, serbest olarak çalışmayacağını veya ilgilenmeyeceğini” yapamayacağı düzenlenmek suretiyle sınırları tam olarak belirlenmemiş geniş bir düzenlemeye yer verilmiştir.
Rekabet yasağı hükmü, çalışanın işten ayrılmasından itibaren 6 ay süre ile geçerli olmak üzere düzenlenmiştir.
Sözleşmede yer konusunda bir sınırlama getirilmemiştir.
Netice itibari ile, taraflar arasında imzalanmış olan —– tarihli iş sözleşmesinin 9.2 maddesi ile düzenlenmiş olan rekabet yasağı işin türü ve yer konusunda sınırlandırılmamış olduğundan sözleşmedeki rekabet yasağı düzenlemesinin —— uyarınca hukuken geçerli olmayacağı; davacının —- tarihli iş sözleşmesinin—- uyarınca cezai şart talep hakkı doğmayacağı tespit edilmiştir. Takdir Sayın Mahkemenindir.
4. Davalıların davacı şirkete karşı haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunup bulunmadığının incelenmesi:
Rekabetin, doğruluk ve dürüstlük kuralları içerisinde kalmak ve üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini yükseltmek, işletmelerin verimini arttırmak ve fiyatları düşürücü etkisi olduğu tartışmasızdır2. Ancak bu durumun kötüye kullanılmaması, doğruluk ve dürüstlük çerçevesinde rekabetin gerçekleştirilmesi, değişen teknoloji ve ekonomik şartlar, firmalar arasındaki piyasadan büyük pay alma hırsı nedeniyle mümkün olmadığından TTK’da düzenleme yapılmıştır.
Kişinin kendi emeği ve çabasına dayanması halinde rekabet, ilgili piyasayı olumlu yönde etkileyecek ve daha iyiye ulaşmak için diğer firmaları teşvik edecektir. Bu şekilde olmadan başkasının emeğinden ve çabasından yararlanmaya çalışmak suretiyle rekabet yapılması ise haksız rekabet teşkil edecektir.
Haksız rekabet hükümleri, 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 54-63maddeleri arasında düzenlenmiştir. TTK 54 vd. maddelerdeki düzenleme esası itibariyle, MK m.2’nin (dürüstlük kuralı) haksız rekabet hukukundaki görünümü niteliğindedir. Amaç, bir hak olan rekabet etme hakkı kullanılırken, dürüst bir şahıs olarak kendisinden beklenecek davranış kurallarına aykırı hareketlerin hukuki yaptırımlar suretiyle önlemek suretiyle dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Haksız rekabetin ortaya çıkması için, haksız rekabette bulunan kişinin bu davranışını bilinçli olarak yapması şart değildir. Bir başka ifadeyle kusurun varlığı aranmaz. Kusur, sadece tazminat açısından önem taşır.
TTK m. 54 uyarınca, rakipler veya tedarikçilerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı ve dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Bu kapsama giren her türlü fiil haksız rekabet olarak nitelenir. TTK 54’de genel bir haksız rekabet tanımı verilmiş olup, uygulamada çok sık rastlanan bazı haksız rekabet hallerine TTK m.55. maddede özel olarak yer verilmiştir. TTK 55. maddede örnek olmak üzere —— haksız rekabet sayılan haller: (1) dürüstlük kurallarına aykırı reklâm ve satış yöntemleri ve diğer hukuka aykırı davranışlar, (2) sözleşmeyi ihlâle ve sona erdirmeye yöneltmeler, (3) başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma, (4) üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme, (5) iş şartlarına uymama ve (6) dürüstlük kurallarına aykırı işlem şartları kullanma olmak üzere altı ana başlık altında sayılmıştır. Maddede belirtilen bu haller sınırlı sayıda değildir.
Ticari sırların ifşası ise, TTK m.55/l/b/3, 55/1/d’de özel olarak haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir. Ticari sır ibaresi ile kastedilen, işletmedeki makine, teçhizat, üretim teknikleri gibi teknik sırlardır4. Ticari sır, herkes tarafından bilinemeyen, araştırılamayan, bağımsız bir ekonomik değeri olan her türlü bilgi olarak tanımlanabilir.
Davacı, davalı ——-istihdam eden davalı şirketin ticari sırlarına —–olmak ve kullanmak suretiyle haksız rekabet yaptığını beyan etmektedir. Fakat heyetçe yapılan incelemede—– defterlerinde rekabet iddiası olan —- adet firmaya rastlanılmadığı , alıcı firmalara rastlanılmadığı ve davacının iddiasının yerinde olmadığı yönünde rapor mahkememize ibraz edilmiş, davacının iddiasını ispat edemediği bu sebeple davanın konusu olan hususun sübut bulmamasından dolayı haksız rekabet yaptığının tespit edilemediği yönünde rapor ibraz edilmiş olup, yine tarafların itirazı ileri sürülerek her iki tarafın dilekçesinin incelenmesi için ek rapor tanzimi istenmiş , aynı raporun tekrar mahiyetinde görüş değiştirmeksizin sunulduğu görülmüş olup bu sebeple mahkememizce bilirkişi raporunda belirtilen hususların ve değerlendirmelerin yeterli olduğu ve yurt dışında olduğu iddia edilen ticari defterlerin incelenmesinin ise bu olaya farklı bir yön getireceği konusunda kanaat oluşmadığından bu kapsamda inceleme doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
—— sayılı ilamında; —- 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalı —– davacı ile aralarında düzenlenen hizmet sözleşmesinin haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedildiği yönünde delil sunulmamış olamasına, bu suretle bu hususun ispatlanamamış olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davalı ——- davacı ile arasındaki sözleşmede rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı ve haksız rekabet içeren fiillerinin tespiti, men’i ve cezai şart ödemesi ile davalı——— tarafından davacıya uygulanan haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı —– sözleşmesinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği ——— tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın 445. maddesi tatbik edilecektir. Somut olayda, davacı ile davalı —— sözleşmede 6 aylık rekabet yasağı süresi öngörülmüş, coğrafi alana yönelik kısıtlama ise yapılmamıştır. TBK’nın 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer ve zaman sınırlaması öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece davacı ile davalı ——– hizmet sözleşmenin TBK’nın 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekirken, davacı ile davalı —– arasında imzalanmış olan —-tarihli iş sözleşmesinin 9.2 maddesi ile düzenlenmiş olan rekabet yasağı işin türü ve yer konusunda sınırlandırılmamış olduğundan sözleşmedeki rekabet yasağı düzenlemesinin —– uyarınca hukuken geçerli olmayacağı, davacının ——– uyarınca cezai şart talep hakkının doğmayacağı gerekçeleriyle rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık nedenine dayalı taleplerin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Ayrıca, davalı tanığı—— beyanına istinaden ——- müşterilerin siparişlerini davalı şirkete verdikleri, bu hususun —— bildirildiği, yurt dışındaki şirketin ise davalı şirketi aracı kılmadan ürünleri direk müşteriye gönderdikleri, davalı şirketin ticari faaliyetlerinin böylece işlediği, davalı şirket satış faaliyetlerinin —– yürütüldüğü, bu nedenle davalı şirketin tabi bulunduğu —– defter ve kayıtlarının noter tasdikli raporunun istenmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği iddia edilmiştir. Buna rağmen bu konudaki itiraz nazara alınmaksızın sözü edilen ve davacının eski müşterilerine mal satışının yapıldığı bildirilen kayıtların yurt dışı şirket kayıtlarında bulunduğu belirtildiğinden ilgili defter ve kayıtların getirtilip bu hususa ilişkin kaydın fiilen olup olmadığı incelenmeksizin, bu yöndeki talep reddedilerek, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan —— duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine,—– tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
Davalı şirket vekili tarafından yargıtay bozma ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuş, ——– sayılı kararında; —– Davalı şirket vekilinin, davacı ile diğer davalı —— akdedilen rekebet yasağı sözleşmesinin geçerli olmadığına ilişkin karar düzeltme isteğinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
(2) Davalı tanığı —– beyanına istinaden, —– müşterilerin siparişlerini davalı şirkete verdikleri, bu hususun ——– bildirildiği, yurt dışındaki şirketin de davalı şirketi aracı kılmadan ürünleri doğrudan müşteriye gönderdiği davalı şirket satış faaliyetlerinin ——– üzerinden yürütüldüğü, bu nedenle davalı şirketin bağlı bulunduğu —–şirketin defter ve kayıtlarının noter tasdikli raporunun istenmesi ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği iddia edilmiş ise de, —– defter ve kayıtlarının incelenmesi ile elde edilecek sonuç ile davaya konu haksız rekabet eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile; davacı vekilinin davalı şirket hakkında mahkemece verilen red hükmüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile —– ilamının—-nolu bendinin tamamının ve —- nolu bendinde yer alan ”bentlerin” ifadesinin bozma ilamımızdan çıkartılmasına, —– nolu bentten çıkartılan —– ibaresinin yazılmasına, yine bozma ilamının sonuç bölümünde yer alan —- ifadesinin çıkartılarak, yerine —- ibaresinin yazılmasına, karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile; davacı vekilinin davalı şirket hakkında mahkemece verilen red hükmüne yönelik temyiz itirazlarının reddine —— nolu bendinin tamamının —– bendinde yer alan ——- ifadesinin bozma ilamımızdan çıkartılmasına, — nolu bentten çıkartılan —– ifadesi yerine ”bendin” ibaresinin yazılmasına, yine bozma ilamının sonuç bölümünde yer alan —- numaralı — ifadesinin çıkartılarak, yerine —— ibaresinin yazılmasına, işbu ilamın —-yukarıda tarih ve nosu yazılı ilamının eki sayılmasına, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, —- tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” gerekçesi ile bozma ilamına karşı karar düzeltme talebi kısmen kabul edilmişitir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava, davalı — davacı ile arasındaki sözleşmede rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı ve haksız rekabet içeren fiillerinin tespiti, men’i ve cezai şart ödemesi ile davalı —– tarafından davacıya uygulanan haksız rekabetin tespiti, men’i ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı ile davalı —— arasındaki hizmet sözleşmesinde iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle, iş akdinin sona erdiği —– tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın 445. maddesi tatbik edilecektir. Somut olayda, davacı ile davalı —-sözleşmede 6 aylık rekabet yasağı süresi öngörülmüş, coğrafi alana yönelik kısıtlama ise yapılmamıştır. TBK’nın 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer ve zaman sınırlaması öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, mahkemece davacı ile davalı —— hizmet sözleşmenin TBK’nın 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilip, tartışılarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde; sözleşmenin 9.2 maddesi gereğince rekabet yasağının öngörüldüğü, davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra aynı iş kolunda faaliyet gösteren diğer davalı şirkette çalışmaya başladığı bu haliyle rekabet etmeme kuralını ihlal ettiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 9.5 maddesinde ise davalının son aylık net ücretinin altı katı oranında tazminat ödemesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu hükümler somut olay açısından aşırı nitelikte değildir. Tazminatın hesaplanması için davalı …’e ait ——- dosya içerisine alınmış, yapılan incelemede davacının —- aldığı, brüt ücretin net ücrete çevrildiğinde —– net maaşının olduğu belirlenmiş olup tazminat bu miktar üzerinden hesaplanmıştır. Davacı taraf her ne kadar rekabet yasağı nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş ise de; zararını ispat edemediği için bu talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı—– yönünden haksız rekabet yaptığı iddia edilmiş ise de; davalının hangi eylemleri ile hangi zarara sebep olduğu davacı tarafından ispat edilememiş olduğundan bu davalı yönünden de davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı—–yönünden tüm taleplerinin REDDİNE,
2-Davacının davalı —- yönünden cezai şart tazminatı talebinin KISMEN KABULÜ ile; —– alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Davacının davalı —- yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,
4-Kabul edilen miktar üzerinden alınması gerekli 1.762,77-TL harçtan davacı tarafından yatırılan 24,30-TL peşin harç ve 1.293,00-TL tamamlama harcı toplamı olan 1.317,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 445,47-TL harcın davalı —– tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 24,30-TL peşin harç ve 1.293,00-TL tamamlama harcı toplamı olan 1.317,30 TL’nin davalı —– alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan tebligat masrafı, posta gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.745,50-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%33,46 Kabul %66,54 Ret) 918,64 TL’nin davalı—– alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı —–tarafından sarf edilen 110,00-TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%33,46 Kabul %66,54 Ret) 73,19-TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, bakiye kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı —- tarafından yapılan 92,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
9-Cezai şart talebi açısından, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen kısım için belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalı —- alınarak davacıya verilmesine,
10-Cezai şart talebi açısından, davalı —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen kısım için belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —-verilmesine,
11-Maddi tazminat talebi açısından, davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Manevi tazminat talebi açısından, davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı hükmün tebliğden itibaren 15 gün içinde —— yolu açık olmak üzere karar verildi.11/03/2021